DUYURU PANOSU
FORUMUMUZDA TİVİBU, D-SMART ,DİGİTURK-BEİN KANALLARI YERLİ - YABANCI PLATFORMLARLA İLGİLİ ,KART PAYLAŞIMI ,İPTV ,SERVER PAYLAŞIMDA BULUNMAK,HACK İLE KONULAR ve SPONSORLARIMIZ DIŞINDA HERHANGİ BİR ÜRÜN SATIŞI YAPMAK YASAKTIR 

İletişim


 WHATSAPP +905354035843


ERK@L


onlineuydudestek@gmail.com

×

NOTICE Bilgilendirme : Bu konu 3368 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....

KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..! Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder: Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir. Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder. Adamın biri sorar ? Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder. Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden

Bu konu 344571 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse 344571 Reviews

    Konuyu Değerlendir: Kıssadan Hisse

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 344571 kez incelendi.

 
Sayfa 34/38 İlk ... 2434 ... Son
  1. #1
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Icon14 Kıssadan Hisse

    KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
    Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
    Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
    Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
    Adamın biri sorar ?
    Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
    Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden yavruladığı ve kasaplık olarak kesilmeyip korunduğu halde bir türlü çoğalmaz.
    Koyun gibi sürüler haline acaba neden gelemez..?
    Hz.Mevlana'nın cevabı şöyle olur:
    Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
    Bu bereket vaktinde koyunlar asla uyumaz, hep uyanık olurlar.
    Köpekler ise hiç uyanık olmaz hep uykuya dalar, gaflette olurlar.
    Onun için koyun nesli seherin bereketine nail olur.
    Köpekler ise bereketsizliğine maruz kalırlar..!


    Selam ve Dua ile....
    denizci56, Mest, satcom888 Bunu beğendi.

  2. #265
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Yahudi Abraham,
    Bir bayram arefesinde, dul bir kadın yanında babadan yetim kalmış çocuğu ile zengin bir Hacı İbrahim’in dükkanına girer:

    -”Bildiğiniz gibi bu çocuğun babası savaşta şehid düştü. Yarın da bayram. Evde yiyeceğimiz olmadığı gibi çocuğun giyeceği de yok. Allah rızâsı için biraz yardım...” diye utana sıkıla dilenir.
    Hacı Efendi fakir kadına yardım etmediği gibi hiddetli bir sesle:
    -”Bıktım sizden… Sizin için mi çalışıyorum. Defol şuradan.” diye kadını azarlar. Hacının bu çıkışı üzerine kadının gözleri dolar. Ağlayarak dükkandan çıkar.
    Hacının karşısında aynı mağazadan bir dükkanın sahibi olan Abraham isimli yahudi, o fakirin ızdırabını anladı. Kadının ve çocuğunun ağlamalarına dayanamadı. Gönlü buz gibi eridi, inceldi. İnsanî duygularla kadına yaklaştı:
    -”Nedir hanım, hacı efendi niçin bağırdı?” diye sordu. İmanlı ve şuurlu fakir kadın, Yahudiye hacıyı şikâyet etmek yerine:
    -”O benim büyüğümdür. Döver de, kovar da, sana ne oluyor?” diye cevap verdi.
    Bir bayram arefesinde bir annenin ve çocuğunun yokluktan ağlayışına dayanamayan yahudi Abraham yine ısrar etti:
    -”Bacım ben de insanım, rahmetli kocanı tanırdım. İyi bir insandı. Bana çok faydaları dokunmuştu. Dükkanıma gel istediğini al. Benden aldıklarını sadaka değil rahmetli kocanın bana olan iyiliklerinin yerine kabul et” gibisinden sözler ederek kadını ve yetim çocuğu dükkanına gelmeye ikna etti.
    Yahudi Abraham dul kadına ve yetim çocuğuna en güzel ve en pahalı bayramlıklar verdi. Kadının çocuğunu giydirdi, kuşandırdı. Az önce Hacı Efendinin dükkanında üzülen ve dünya başına dar gelen fakir kadın ve yetim çocuğunun içine yaşama sevinci girdi. Yüzlerine pembe pembe güller açıldı. Yahudi Abraham’ın dükkanından çıkarken kadın candan ve gönülden dua etti:
    -”Allah sana iman nasip etsin. Sen bizi bu dar günümüzde ve mübarek bayram arefesinde giydirdiğin gibi Cenab-ı Allah da sana cennette köşkler versin, sana cennet elbiselerini giydirsin.”Masum çocuk da annesinin duasına “Âmin” dedi. Dul ve yetimi dükkanında kovan Hacı İbrahim efendi, o gece bir rüya gördü. Rüyasında kıyamet kopmuş ve kendisi cennete girmişti. Cennette gezerken gayet güzel, gözleri kamaştıran bir köşk gördü. Baktı ki köşkün kapısında kendisinin ismi yazılı idi. “Demek ki burası bana ait” diyerek köşkün kapısından içeri girmek istedi. Fakat kapıda bekçi melekler:
    -”Giremezsin” dediler.
    -”Bu köşk benim değil mi?”
    -”Düne kadar senindi ama, maalesef dün senden alınıp başkasına devredildi….”
    Hacı neye uğradığını anlayamadı. O telaş ve heyecan içerisinde uyandı.
    “Dün çocuklara iyilik etmemekle hata ettim” diye düşündü. Sabah olunca doğru Yahudi Abraham efendinin dükkanına gitti.
    -”Abraham efendi dünkü, dul kadın ve yetim çocuğa kaç altın değerinde elbise verdin?” diye sordu.Yahudi:
    -”On altın değerinde”
    -”Al sana onun iki katı”
    -”Hayır olmaz”
    -”On katını vereyim.”
    -”Olmaz.“
    -”Yüz katını vereyim, iki yüz katını vereyim. Sen altın ve gümüşü seven bir kişisin iste bin katını vereyim….”
    Abraham Efendi tebessüm eder:
    -”Olmaz hacı Efendi olmaz. O köşk yüz altın bin altın ile satın alınmaz. O senin gördüğün rüyayı ben de gördüm... Cennete girebilmek için işte müslüman oluyorum:
    “Eşhedü en lâ ilahe illallah ve Eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûluh”
    Sen Cenab-ı Allah’ın rızasını kazanmak ve Cennete girip ebedî saadete kavuşmak istiyorsan eskiden olduğu gibi ihlas ile Allah’a ibâdet et ve kapına gelen fakir, dul ve yetimleri azarlama, boş çevirme, insanlara iyilik yapmaya bak” dedi.

    Selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  3. #266
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Hz.Ömer (radıyallâhu anh), yolculuklarından birisinde bir kâfileyle karşılaşır. Gece vakti ve karanlık olduğu için kâfilenin adamlarını tanıyamaz. Oysa kâfilenin içerisinde İbn-i Mesud (radıyallâhu anh) da vardır. Hz. Ömer hemen yanındaki askerlerden birisini onlara gönderir ve:
    — Bu topluluk nereden gelir? diye seslenmesini söyler.
    Kendilerine yöneltilen bu soruya Hz. Ömer’in henüz tanıyamadığı İbn-i Mesud cevap verir ve:
    — Fecc-i Amîk’den (derin vadiden) geliyoruz, der.
    Bunun üzerine Hz. Ömer:
    — Peki, Nereye gitmek istiyorsunuz? diye sorar.
    İbn-i Mesud:
    — Beyt-i Atîk’e (Kâbe’ye) diye cevap verir.
    Bu Kur’ânî cevapları alan Hz. Ömer, içlerinde kesinlikle bir âlimin olduğunu anlar ve bu fırsatı kaçırmak istemediğinden hemen birkaç soru sormaya koyulur. Yanındaki askerlere:
    —Gidin sorun bakalım, Kur’ân’ın en büyük âyeti hangisidir? der.
    İbn-i Mesud:
    — Allah, kendisinden başka ilah olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yarattıklarını gözetip durandır… (2/Bakara, 255 -âyete'l-kürsî-) diye cevap verir.
    Ömer:
    —Onlara seslenin bakalım. Kur’ân’ın en çok hüküm taşıyan âyeti hangisidir? der.
    İbn-i Mesud:
    — Şüphesiz ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya ver-meyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da ya-saklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir. (16/Nahl, 90) ayeti ile cevap verir.
    Bu sefer Hz. Ömer onlara:
    —Kur’ân’ın en veciz/en özlü âyeti hangisidir? der.
    İbn-i Mesud da:
    — Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.
    (99/ZiIzâl, 7-8) ayetini okur.
    Hz. Ömer:
    —Onlara seslenin bakalım, Kur’ân’ın en korkutucu âyeti hangisidir? der.
    İbn-i Mesud şöyle cevap verir:
    — İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır. O, kendisine Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir.
    (4/Nisa, 123)
    Ömer yanındakilere:
    — Onlara bir de Kur’ân’ın en çok ümit veren âyeti hangisidir? diye sorun bakalım der.
    İbn-i Mesud şöyle cevap verir:
    —De ki: Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullar! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü o, bağışlayandır, merhametlidir.
    (39/Zümer, 53)
    Ömer (radıyallâhu anh), tüm bu müthiş cevapları ancak Abdullah İbn-i Mesud gibi bir âlimin verebileceğini tahmin eder ve der ki:
    —Onlara sorun bakalım, aranızda Abdullah İbn-i Mesud mu var?
    Onlar da:
    —Evet, başka kim olabilir ki? diye cevap verirler.....


    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  4. #267
    erlig23 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 3069
    Üyelik tarihi
    12 Mayıs 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    3.798
     
     Uydu Alıcısı
     
     redline 

    Standart

    Ustam çok teşekkürler çok Güzel Bir Paylaşım Yapmışsın Ellerine Saglık
    Dadaloglu, Mest Bunu beğendi.

  5. #268
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Kendine gel insanoglu,Ne için yaratildigini unutma sakin!
    Şu profillerinde sürekli yemek fotoğrafı paylaşanları, yediği içtiği her nimeti gözümüze sokarcasına yayınlayanları hiç anlamıyorum anlamak istemiyorum ve hayatım boyunca da anlamayacağım. Tamam anladık güzel yemekler yiyorsunuz . Birbirinden lezzetli nimetler bulunuyor sofanızda, Rabbim daha da arttırsın , sofranızı daha da bereketli kılsın fakat sosyal medyada paylasmanızın amacı nedir ?
    Hangi akla hizmet paylaşıyorsunuz ?
    Paylaşınca elinize ne geçiyor?
    İnsanlar sizin yediginiz nimetleri görünce kazancınız ne oluyor? Bizler de yemek yiyoruz Elhamdülillah bizlerde Rabbimin o güzel nimetlerinden faydalaniyoruz. Fakat paylasmiyoruz böyle saçma bişeye hiç gerek yok. İnsanlar benim yediğim şeyleri görünce halk arasındaki deyimiyle biyerim büyümeyecek. Bi kendinize gelin artık gösteriş delisi olmaktan vazgeçin. Yemek fotoğrafıni sosyal medyada paylasacaginiza sokaktaki bi açı doyurun, bunu yapamiyorsaniz aç olanlar için dua edin. Artık yeter bişeylerin farkına varın. Müslüman olduğunuzu hatırlayın. Bizlerin mümin kardeşimizin derdi ile dertlenmemiz lazımken, dünyanın dört bir yanında açlıkla mücadele eden kardeşlerimizin halini hiç umursamadan görmezden gelerek hunharca fotoğraf paylaşmaya devam ediyoruz. Allah rızası için biraz özünüzü hatırlayın, kim olduğunuzu unutmayın. Gösteriş delisi olup çıktınız. Bi kendinize gelin. ..!!
    Hiçbişey yapamam deme aç olan, açıkta olan darda olan kardeşlerimiz için bol bol dua et. Onları yediğin her lokmanda aldığın her nefeste hatırla. ..!

    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  6. #269
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Gerçek bir hikaye!
    Yolda karşılaştığımzda ezan okunuyordu.
    - Gel seni camiye ***üreyim, dedim. Bugün cuma biliyorsun.
    - Sen de benim camiye gitmediğimi biliyorsun, dedi.
    - Biliyorum ama, dedim. Sebebini de merak ediyorum.
    - Ne bileyim işte, diye burun kıvırdı. Çevrenin de tesiri var her halde. Hem, pantolonumun ütüsü bozulup, dizleri aşınır diye endişe ediyorum.
    İster istemez gülerek;
    - Her halde şaka yapıyorsun, dedim. Bunun için cami terk edilir mi ?
    -Ciddi söylüyorum, diye atıldı. Giyimime çok düşkün olduğumu, üstelik de yeşil rengi sevdiğimi bilirsin.
    Gerçekten de öyleydi. Giydiği her elbiseyi yeşilin bir başka tonundan seçer, her zaman jilet gibi ütülü tutardı.
    - Hayatında hiç camiye gittin mi ? diye sordum.
    - Çocukken dedemle gitmiştim, dedi. Fakat artık gitmeye niyetim yok.
    Söylediği sözler beni son derece şaşırtmış, bu konuyu açtığma pişman etmişti. Daha sonra el sıkışıp ayrıldık.
    Onunla konuşmamızdan iki ay sonra, kendisinin camide olduğunu söylediler.
    Hemen oraya gittim.
    Avludaki namaz saflarının en önündeydi ve üzerinde yine yeşiller vardı.
    Hemen yanına sokuldum ve kısık bir sesle:
    - Hani? dedim. Camiye gelmeyecektin ?
    Sesini çıkartmadı. Çünkü musalla taşının üstünde, yeşil örtülü bir tabutta yatıyordu...

    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  7. #270
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Müslüman Uyanik Olmali!.
    Yavuz Sultân Selim’e, Hıristiyan’ın Biri Sekiz Sene Hizmet Etmiş. O Kadar Güzel Hizmet Etmiş ki, Ancak O Kadar Olur. Yavuz Bir Gün Çağırmış, Demiş ki:

    - Bak, Seni Azâd Edeceğim, Sana Para da Vereceğim. Padişâh Sözü de Veriyorum. Bana Doğruyu Söyle, En Ufak Bir Zarar Görmeyeceksin...
    -Buyur sor Padişâhım! diyor. Yavuz Sultân Selim:
    - Benim Peygamberim Sallallâhû Teâlâ Aleyhi ve Sellem buyuruyor ki, bir Yahudi ve bir Hıristiyan size hizmet ederse, fırsat buldukları an, size hıyânet ederler! sende hiçbir hâinlik görmedim ama yaptığın bir ihânet varsa ben bileyim de, Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimizin Mucizesini gözümle görmüş olayım. söz veriyorum, zarar görmeyeceksin!
    -Padişâhım... diyor, sekiz senedir sana getirdiğim abdest suyuna, işemeden getirmedim! Sultân Selim Hân da diyor ki:
    Allah’a Yemin Olsun ki, senin getirdiğin Abdest suyu ile Abdest almadım! Haydi, serbestsin, git diyor...
    (Müslüman Uyanik olmali kardeslerim)
    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  8. #271
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    YEMEĞİ HAZIRLAYAN ÇOK DİKKATLİ OLMASI LAZIM..
    Bir keresinde ALLAH u Teala nın Büyük Evliyalarından Şah-ı Nakşibend KaddesAllahu Sırrahu, Aziz Gadyut denilen bir beldeye gitti..Orada sevenlerinden birisi onlara yemek ikram etti..
    Bu Büyük Veli bir müddet yemeğe baktıktan sonra,Buyurduki;
    "Biz bu yemeği yiyemeyiz..
    yemek sahibi
    "Efendim kazancım helal yoldandır"dedi..
    Şah-ı Nakşibend KaddesAllahu Sırrahul Aziz Buyurduki;
    "Evet bu yemekler helal yoldan temin edilmiş..
    Lakin Bu yemekleri pişiren kimse,öfke halinde pişirmiş..
    Eğer bizde yersek bizde öfkeli oluruz..Onun için biz bu yemeği yiyemeyiz..
    Sonra şöyle devam etti:
    "Bir yiyecek şayet gaflet içinde,öfkeyle hazırlansa,onda hayır ve bereket yoktur..
    Zira ona nefis ve şeytan karışmıştır..
    Böyle bir yemeği yiyen kimsede mutlaka bunun tesiri meydana gelir.."
    Demek ki,insan yemek hazırlarken hangi halette ise o hali yemeğede tesir ediyor..
    Ve o yemeği yiyene de o halet tesir ediyor..
    O zaman Yemek yapan kişinin üzerine bazı hükümlülükler geliyor..
    Her kim yemeği yapacaksa o esnada KALB ten ve muhabbetle yapacak..
    Besmele ile başlayıp,
    zikirle devam edip,
    salavat ile bitirecek ki,
    o zikrin o salavatın vede güzel niyetin tesiri olsun..
    Ve sürekli yemek hazırlarken Dilini o esnada
    ALLAH u Teala nın zikri ile meşgul edecek..
    Ve Niyet edecek ki;
    "Ya RABBi,kim bu yiyeceklerden ve içeceklerden yerse,
    onlara öyle bir güç ve kuvvet ver ki,
    SENİ zikredebilsinler,
    SANA ibadet edebilsinler,
    Salih ameller yapmaya muvaffak olsunlar.."
    gibi güzel niyetler demelidir ve hazırlamalıdır..
    Böyle yapılırsa ALLAH u Teala nın izni ile o yemeklerden yiyenlere böyle güzel hasletler meydana çıkar.

    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  9. #272
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    KİBİRLENME, GÜN GELİR FAKİR OLURSUN
    Sâdî Şirâzî anlattı: “Bir fakir, asık suratlı bir zengine gidip ihtiyacını söyledi. Taş kalpli zengin adam, fakire hiç yardım etmediği gibi zavallı fakire bağırıp çağırdı. Fakir çok üzüldü:
    “Ne garip! Ben fakirim, yüzümün asık olmasında şaşılacak bir şey yok. Acaba bu zenginlere ne oluyor da surat asıyorlar? Bunlar gün gelip dileneceğinden, muhtaç düşeceğinden korkmuyorlar mı?” dedi.
    Zengin kızdı, evin hizmetçisine fakiri dışarı attırdı.
    Aradan yıllar geçti. Bu fakir adam zengin oldu. Çok cömertti, yardım etmekten çok hoşlanırdı.
    Zengin ise nimetlere şükretmediği için nesi varsa kaybetti. Öyle ki bir parça ekmeğe dilenecek hâle düştü. Hizmetçisi de zengin ve cömert olan birine -bir zamanlar zenginin kapısından kovulan fakire- hizmetkâr oldu.
    Bir akşamüstü, bu cömert adamın hânesine bir dilenci geldi. Hizmetçi, dilenciye biraz yiyecek verirken bir zamanlar hizmetçilik ettiği eski efendisi olduğunu gördü. Onu gönderdikten sonra şaşkınlık içinde, ağlaya ağlaya yeni efendisinin yanına geldi.
    - Dilenciye bir tabak yemek ***ürmüştüm. Meğer o, bir zamanlar zenginlik içinde yüzen eski efendimmiş. Şimdi dileniyor. Buna üzüldüm, dedi. Cömert adam:
    - O, elinde nimet varken şükretmedi, zekat ve sadaka vermedi. Bu sebeple nimeti elinden gitti. Biz böyle olmamalıyız, dedi.

    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

Sayfa 34/38 İlk ... 2434 ... Son

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •