Bilgilendirme : Bu konu 3368 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden
Bu konu 344555 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse
344555 Reviews
-
- Offline
Uye No : 15638
Kıssadan Hisse
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden yavruladığı ve kasaplık olarak kesilmeyip korunduğu halde bir türlü çoğalmaz.
Koyun gibi sürüler haline acaba neden gelemez..?
Hz.Mevlana'nın cevabı şöyle olur:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Bu bereket vaktinde koyunlar asla uyumaz, hep uyanık olurlar.
Köpekler ise hiç uyanık olmaz hep uykuya dalar, gaflette olurlar.
Onun için koyun nesli seherin bereketine nail olur.
Köpekler ise bereketsizliğine maruz kalırlar..!
Selam ve Dua ile....
-
19.Aralık.2015, 15:28
#225
- Offline
Uye No : 15638
İBRETLİK BİR KISSA VE ALINACAK DERS:
Zengin bir adam yemek yedikten sonra evinden dışarı yürüyüşe çıkar… Biraz yürüdükten sonra iki rekât namaz kılmak için bir mescide girer. O mescidin bir köşesinde bir adamın hıçkırıkla ağladığına şahit olur. Dayanamaz ve o adamın neden ağladığını sorar.
Yaklaşık 2000 tl. borcunun olduğunu ve bu sıkıntıdan kurtulmak için Allah'a yalvardığını söyler…
Zengin olan Müslüman bu rakamın kendisi için sorun teşkil etmeyeceğini bildirir ve o an cebinden 2000 tl'yi çıkarır verir… Para ile birlikte olası ikinci bir ihtiyaç durumunda kendisini araması için kartvizitini de verir…
Adam parayı alır ama kartı iade eder… Sebebini sorması üzerine ömür boyu unutamayacağı şu harika sözü işitir:
" İkinci kez borçlandığım durumda yine Allah'a yalvaracağım. Seni aramayacağım… Çünkü O seni bana gönderdi, senden başkasını da bana gönderir!"
Subhanallah!
O kıssayı dinledikten sonra uzun uzun düşündüm ve bazı dersler çıkardım.
1- O adam Allah'ı görür gibi iman etmiş ve ihsan kavramını yakalamış.
2- O kartviziti almamakla Allah'a olan tevekkülünü ispat etmiş oldu.
3- O kartvizitin kendisine uzatılması tam anlamıyla bir imtihandı. Ve o imtihanı başarılı bir şekilde geçti.
4- Allah dualara icabet edendir.
5- Ummadığınız yerden rızıklandırırım' ayetinin tecellisini görmüş olduk.
6- Allah bu adam üzerinden bizlere tevekkül dersi vererek o adamı vesile kıldı. Allah'u âlem o adam sadık kullardandır. Her ne kadar kendisini tanımıyorsak da onu çok sevdik…
Rabbim böyle bir tevekkül anlayışını bizlere de nasip etsin…
selam ve dua ile..
-
-
- Offline
Uye No : 5488
-
05.Şubat.2016, 14:37
#227
- Offline
Uye No : 15638
KÖTÜ HUYLUDAN BİRŞEY İSTEME
Bir derviş zorda kalmıştı. Birisi ona:
“Çok zengin birisi var. Eğer senin zorda kaldığını bilirse sana yardımcı olacağını zannediyorum.” dedi.
Derviş: Ben onu tanımıyorum, dedi.
Adam: Ben seni ona ***üreyim, dedi.
Dervişi alıp zenginin evine ***ürdü. Derviş, karşısında dudağı sarkık, öfkeli ve asık suratlı bir adamı görünce hiçbir şey söylemeden oradan çıktı. Dervişi zengine ***üren adam:
“Niye bir şey söylemedin?” diye sorunca derviş:
“Onun yapacağı yardımını asık suratına bağışladım” dedi.
Ekşi suratlıdan bir şey istememeli; ona ihtiyâcını bildirmemelidir. Çünkü çirkin huyu ve kötü meşrebi yüzünden huzursuzluk olur. Yani isteğin yerine gelmediği gibi bir de huzursuz olursun.
Gönlündeki gamı öyle birine söyle ki, güler yüzünden huzur ve rahat bulasın.
Selam ve dua ile..
-
10.Şubat.2016, 13:16
#228
- Offline
Uye No : 15638
Başarılı kadın;
Güvenilen, şükreden dua eden kadındır..
Öğrenen, öğreten, bilinçli ve faydalı şeyler okuyandır...
Haramlara karşı dikkatli olup, haramlardan taraf kendisini koruyabilendir... Sıla-i rahime dikkat ederek,
kul hakkı, komşu hakkı ve eşinin haklarını koruyabilen kadındır..
.
Başarılı kadının boş vakti yoktur...
Her anı ibadet, hizmet ve islami faaliyetlerle doludur...
Çalışkandır, temizdir ve de sabırlıdır...
Lüks ve israfı yoktur.. Yemek masasına yiyebileceğinden fazlasını, giysi dolabına giyebileceğinden fazlasını koymaz. !
.
Televizyon dizileri, magazin dergileri, müzik onun evine uğramaz.!
Sabah uyandığı zaman bakara suresini açarak hem dinler hem de işini yapar... Dışarıdan gelecek insi ve cinni şeytanları kovmuş olarak gününe hayırla başlar...
Evinde çocuğuna öğretmen, eşine öğrenci olur...
.
Başarılı kadın;Namazlarını geciktirmez..Sade bir yaşamı vardır..
Eşine sıkıntı vermez.. Eşinin eve geldiği vakit onu temiz kıyafetlerle ve güler yüzle karşılar.. Eli açık ve misafir perverdir...
Evi her daim düzenli ve temizdir..
İslam davasında büyük rolünün olduğunu bilir ve durmadan islam uğrunda birşeyler yapmaya çalışır. Sergüşt kadınlar gibi devamlı sokaklarda, çarşı pazarlarda dolaşmaz. !
.
Başarılı kadın erişilmez bir kale gibidir.
Kiminle ve nerede ne konuşması gerektiğini iyi bilir...
Merhametlidir, yumuşak kalplidir. İnsanları yargılamaz,
kusurları örtendir. Nezaket sahibidir yeri geldiğinde teşekkür etmesini de özür dilemesini de bilir...
.
Asiye'den sabrı, Meryem'den iffeti alır...
Hatice'den vefayı, Aişe'den sadakatı alır...
Gıybet etmez, gıybet dinlemez, gıybet edilen ortamda bulunmaz.!
Kızgınlık ve sinirlilikten sakınır...
Öyle olduğu durumlarda susması gerektiğini iyi bilir..
Gereksiz tartışmalara asla girmez...
Zekidir, aklını kullanmasını iyi bilir...
Sadaka ve infakta hiç cimrilik etmez...
Kur'an ve hadis ezberi yapar. Argo kelimeler kullanmaz,
erkeksi tavır takınmaz ve erkek gibi giyinmez.!!
Boş ve hayasız kişilerle vakit geçirmez...
Başkasının hatalarının kusurlarının peşine düşmez..
Çocukları için başkalarıyla tartışmalara girmez...
Yabancı erkeklerle çekici bir şekilde konuşmaz...!
Kendi annesine ve babasına değer verir...
Onlara verdiği değeri eşinin de anne ve babasından esirgemez.!
Çocuklarıyla iyi ve faydalı vakit geçirmesini bilir..
Çocuklarına anlattığı hikayeler, söylediği ninniler din ve ahlak üzerinedir..
İşte bu adımlar takva merdiveninin basamaklarıdır.
Ve bu yol iki dünyada da bahtiyar edecek tek yoldur...
İşte islamın kadını koyduğu konum budur...
selam ve dua ile..
-
19.Şubat.2016, 13:28
#229
- Offline
Uye No : 15638
Bak Evlat!..
Üç kisiden korkma!
Babandan
Annenden
Kardesinden
Üç seyden sasma!
Kur'an dan
imandan
Dua'dan
Üç seyi yapma!
Yalan
Ria
Zina
Üç seyi etme!
Hirsizlik
Arsizlik
Hayasizlik
........................
Üç seyden kaçin!
Giybet etme
Kötü söz söyleme
Görmedigine inanma
Üç seyi dinle!
Ata sözünü
Baba sözünü
Usta sözünü
Üç seyi gütme!
Küsme
Sövme
Kin gütme
Üç seye sahip ol!
Eline
Diline
Beline
selam ve dua ile..
-
23.Şubat.2016, 12:38
#230
- Offline
Uye No : 15638
Babanın Son Öğüdü
Bir adamın on iki erkek evladı varmış. Yıllarca çalışmış, didinmiş evlatlarını yetiştirmiş. Evlatlarına iyiyi, doğruyu, güzel ahlakı aşılamaya çalışmış. Ne yazık ki oğlanlar sürekli birbirleriyle didişiyorlarmış. Elbette ki kimseye kalmayan dünya ona da kalmayacakmış. Baba hastalanıp ölüm döşeğine düşmüş. Evlatları, babalarının başından bir an olsun ayrılmıyor; bir ihtiyacı, arzusu olursa yerine getirmek için birbirleriyle yarışıyorlarmış. Ancak birbirleriyle didinmeden de duramıyorlarmış.
Baba içlerinden birini çağırıp kardeşlerini toplamasını istemiş. Kısa sürede on iki evlat babalarının başına toplanmış. Baba, her birinin bahçeye çıkıp, birer tane odun getirmesini istemiş. Ne çok ince ne çok kalın. Evlatlar babalarının isteğine bir anlam veremese de; bahçeye çıkıp birer tane odun bularak getirmişler. Tam ihtiyar adamın istediği gibi "Ne çok ince ne çok kalın". Baba bir de ip isteyip; on iki evlattan gelen on iki odunu üst üste koyup birbirine gücü yettiğince bağlamış.
"Şimdi" demiş, "Söyleyin bakalım bunu hanginiz kırabilir?" Evlatlar sırayla birbirine bağlı bu odunları kırmayı denemiş. En güçlüleri de kendisini en sona saklamış. En güçlüleri de odunları kıramayınca baba; "O odunları geri verin bakalım beceriksizler" demiş. Odunları alıp tüm gücünü toplayarak yatakta doğrulmuş. Odunları bağlayan ipi çözüp, hepsini teker teker kırmış. Evlatlar içlerinden "Bu şekilde biz de kırardık" diye geçirse de, saygılı birer birey olarak yetiştirildiklerinden ses çıkarmamışlar. Baba saygıyla kendisine bakan evlatlarını teker teker süzüp, son öğüdünü vermeye başlamış:
- Bakın evlatlarım! Sizi her anlamda iyi birer evlat olarak yetiştirdim. Ama şu birbirinizle geçinememenize çok kızıyorum. Odun meselesine gelince; "Odunları bu şekilde biz de kırardık" diye düşündünüz değil mi? Evlatlarım hayat bir sınavdır bu da size, babanızın son sınavıydı. Gördüğünüz gibi birbirine bağlı odunları en güçlünüz bile kıramadı. Ancak odunları çözünce ne de kolay kırıldılar değil mi? İşte siz de hayatta bu odunlar gibi birbirinize tutunursanız sizi kimse ezemez, kıramaz. Ancak birbirinize sahip çıkmazsanız ipi çözülen odunlar gibi teker teker kırılırsınız. İşte bu babanızın size son öğüdüdür!
selam ve dua ile..
-
26.Şubat.2016, 13:14
#231
- Offline
Uye No : 15638
Cuma Günü
Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuşlardır.
“ Bir gün Cibrîl bana geldi. Elinde beyaz bir ayna vardı. Aynanın ortasında da siyah bir nokta bulunmaktaydı.
- Ey Cibrîl, bu nedir, diye sordum.
- Bu cumadır. Sana ve senden sonraki ümmetine bir bayram olsun diye Rabbin gönderdi, dedi.
- Bizim için bu günde ne vardır, diye sordum.
- O günde sizler için bir çok hayır vardır. Bir kimse o gün Rabb’ine dua etse ve bir şey istese; eğer onun kısmetinde varsa verilir. Kısmetinde yoksa istediğinden daha hayırlısı ve büyüğü kendisine verilmek üzere kıyamete saklanır. Yahut o kimse kendisine yazılmış bir şerden korunmak için dua ederse Allah (cc) onu daha büyüklerinden de korur, dedi. Ben,
- Peki bu siyah nokta da neyin nesidir, diye sordum.
- Kıyamet Cuma günü kopacaktır (bu onun işaretidir). Cuma bizim katımızda günlerin efendisidir. Biz onu ahirette ‘yevmü’l-mezîd’ diye çağırırız (o şekilde isimlendiririz), dedi.
selam ve dua ile..
-
28.Şubat.2016, 13:52
#232
- Offline
Uye No : 15638
Hepsi Fani,
Cennette devam etmeyen EVLİLİK ne işe yarar ki !
Beraber Allah'a SECDE etmedikten sonra..
Beraber Allah'a DUA etmedikten sonra..
Beraber KUR'AN okumadıktan sonra..
Birlikte Dünyayı gezseniz ne
Sinemalara gitseniz ne
En güzel evlerde otursanız ne
En güzel elbiseleri giyseniz ne
En güzel arabalara binseniz ne
En güzel yemekleri yeseniz ne
Hepsi F A N İ
GERÇEK SEVGİ eşini Ahirette de kaybetmemek için mücadele etmektir.
"Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur." (NİSA/13)
-Bahtiyardır O ADAM ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için saliha zevcesini taklit eder, o da salih olur.
-Hem bahtiyardır O KADIN ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır.
Allah'ım sen bize Cennette de devam edecek EVLİLİK nasip eyle amin.
selam ve dua ile..
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)
Bu Konudaki Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kuralları