Namaz, dinimizin ifasýný emrettiði ibadetlerin en önemlisidir. Kelime-i þehadetten sonra, Ýslam binasýnýn üzerine kurulduðu beþ esastan birincisidir. Akýllý ve erginlik çaðýna ulaþan her Müslümana farzdýr. Farziyeti Kitap, sünnet ve icma ile sabittir.
Terk edilmesi ve -geciktirmeyi caiz kýlan meþru bir mazeret yoksa- vaktinde eda edilmeyip kazaya býrakýlmasý, en büyük günahlardandýr. Ýma ile de olsa namaz kýlabilecek birisi için namazýn terk edilmesine hiçbir mazeret yoktur. Kazaya býrakýlabilmesi için dinin meþru saydýðý mazeret ise, unutma ve uyku gibi þuur dýþý haller ile, o anda (vakti içinde) eda edebilme imkanýnýn bulunmayýþýndan ibarettir. Þüphesiz mazeret sayýlan uyku, namaza kalkma azmi ile gerekli tedbir alýndýðý halde uyanýlamayan uykudur.
Kur’an’da vaktinde kýlýnamayan namazlarýn kaza edilmesi ile ilgili olarak açýk bir ifade bulunmamakla birlikte, Hz. Peygamber bizzat kendisi vaktinde kýlamadýðý namazlarý kaza etmiþ ve ashabýna da bunu tavsiye etmiþtir. Hendek savaþý sýrasýnda harbin þiddetlenmesi nedeniyle ikindi namazýný kýlamamýþlar; bunun üzerine “Bizi ikindi namazýndan alýkoydular. Allah onlarýn evlerini ve kabirlerini ateþle doldursun.” demiþ ve ikindi namazýný akþam ile yatsý arasýnda kaza etmiþtir (Müslim, Mesacid ve Mevadi’u’s-salat, 203, 205). Ayrýca Hayber fethinden dönerken, bir yerde konakladýklarýnda gece uyuya kalmýþlar ve vaktinde kýlamadýklarý sabah namazýný güneþ doðduktan sonra kaza etmiþ ve “Kim namazý unutursa veya uyuyup kalýrsa hatýrlayýnca onu kýlsýn” (Buhari, Mevakitu’s-Salat, 35; Müslim, Mesacid, 309, 314; Nesai, Mevakit, 55; Ahmed b. Hanbel, 2/428, 4/441) buyurmuþtur.
Bir rivayette de Peygamberimiz uyuya kalýp kýlamadýklarý sabah namazýndan sonra yaptýðý açýklamada þöyle buyurmuþtur: “Dikkat edin! Sizin için, bende bir örnek vardýr. Dikkat edin! Uyku sebebi ile namaz kaçýrmakta bir taksir yoktur. Taksir ancak baþka namazýn vakti gelinceye kadar namazýný kýlmayan kimsede vardýr. Kim namaz vakti uyuya kalýrsa uyandýðý zaman, o namazý kýlsýn! Ama ertesi gün, o namazý her zamanki vaktinde kýlsýn!” (Müslim, Mesacid ve Mevadi’u’s-Salat, 311).
Unutma ve uyuma gibi bir mazeret olmaksýzýn terk edilen namazlarýn kazasý ile ilgili herhangi bir hadis mevcut deðildir. Fakat bu durum, mazeretsiz geçirilen namazlarýn kazasýnýn olmadýðýný göstermez. Çünkü Hz. Peygamber (.s.)’in veya bir sahabinin bilerek farz namazlarý terk etmesi düþünülemez. Hz. Peygamber (.s.)’in bir mazeret sebebiyle vaktinde kýlamadýðý namazlarý kaza etmesi ve bu yönde tavsiyede bulunmasý mazeretsiz olarak terk edilen namazlarýn öncelikli olarak kaza edilmesi gerektiðinin göstergesidir. Vaktinde kýlýnmayan namazýn borçtur ve borç da ancak ödenmekle zimmetten düþer (Þevkani, Neylü’l-evtar, 2/243, 244). Nitekim Hz. Peygamber “Allah’a olan borç, ödenmeye en layýk olandýr.” (Buhari, Sýyam, 42; Müslim, Sýyam, 154, 155) buyurmuþtur. Ancak mazeretsiz olarak vaktinde kýlýnmayan namazlarýn kaza edilmesiyle yetinilmeyip, ayrýca tövbe edilmesi gerekir.