DUYURU PANOSU
FORUMUMUZDA TİVİBU, D-SMART ,DİGİTURK-BEİN KANALLARI YERLİ - YABANCI PLATFORMLARLA İLGİLİ ,KART PAYLAŞIMI ,İPTV ,SERVER PAYLAŞIMDA BULUNMAK,HACK İLE KONULAR ve SPONSORLARIMIZ DIŞINDA HERHANGİ BİR ÜRÜN SATIŞI YAPMAK YASAKTIR 

İletişim


 WHATSAPP +905354035843


ERK@L


onlineuydudestek@gmail.com

×

NOTICE Bilgilendirme : Bu konu 3874 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....

KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..! Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder: Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir. Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder. Adamın biri sorar ? Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder. Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden

Bu konu 392299 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse 392299 Reviews

    Konuyu Değerlendir: Kıssadan Hisse

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 392299 kez incelendi.

 
Sayfa 10/38 İlk ... 1020 ... Son
  1. #1
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Icon14 Kıssadan Hisse

    KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
    Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
    Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
    Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
    Adamın biri sorar ?
    Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
    Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden yavruladığı ve kasaplık olarak kesilmeyip korunduğu halde bir türlü çoğalmaz.
    Koyun gibi sürüler haline acaba neden gelemez..?
    Hz.Mevlana'nın cevabı şöyle olur:
    Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
    Bu bereket vaktinde koyunlar asla uyumaz, hep uyanık olurlar.
    Köpekler ise hiç uyanık olmaz hep uykuya dalar, gaflette olurlar.
    Onun için koyun nesli seherin bereketine nail olur.
    Köpekler ise bereketsizliğine maruz kalırlar..!


    Selam ve Dua ile....
    denizci56, Mest, satcom888 Bunu beğendi.

  2. #73
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    HZ.ÖMER (r.a)

    Ey insanlar! Sakın bir adamın orucu ve namazı sizi aldatmasın.


    Hac kafilesinden hızlı hareket ederek onlardan önce konaklara giden, buralarda borç parayla ticaret yapan, sonra tekrar hızlı davranıp yine kafileyi geçen bir adam iflas etmişti. Alacaklılar Hz. Ömer r.a.’a başvurduğunda minbere çıkıp, Allah Tealâ’ya hamd ve sena, Rasul-i Ekrem sav. Efendimiz’e salât ve selamdan sonra şunları söyledi:


    Ey insanlar! Sakın bir adamın orucu ve namazı sizi aldatmasın. Bir kimsenin güvenilir olup olmadığını öğrenmek için konuştuğu zaman doğru söyleyip söylemediğine, kendisine bir şey emanet edildiğinde ona hıyanet edip etmediğine ve zengin olduğunda takvasına bakın.


    Bundan sonra, ey insanlar! Cüheyne kabilesinin Üseyfi’si , kendisi hakkında “hacıları geçti, hepsinden önce davrandı” denmesini, dini ve güvenilirliği için yeterli saydı. (Oysa bunun dindarlık ve güvenilirlikle bir ilgisi yoktur.)


    Dikkat edin! O borç alarak ticaret yapmış, ancak borcunu ödemek için gerekli ihtimamı göstermemiştir. Şimdi ise borcu, bütün malını ***ürecek kadar büyümüştür. Kimin onda alacağı varsa yarın sabah bize gelsin, malını aralarında taksim edelim.

    Borçtan uzak durun! Zira borcun evveli üzüntü, sonu ise elde-avuçta hiçbir şey kalmamacasına malın elinden alınmasıdır.


    (Şerhu’z-Zürkânî ale’l-Muvatta, 4/95.)

    selam ve dua ile..

  3. #74
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Hz. Ebubekir (ra) ,
    birgün bir ceviz için kavga eden cocukların arasına girer.
    Durun, ben ikinize de pay edeyim der..
    Cevizi kırar ici boş cıkar. Mübarek çocuklara döner:
    "Biliyor musunuz , der.. Uğruna dövüştüğünüz dünya bu işte…"

    selam ve dua ile..

  4. #75
    Mest - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 581
    Üyelik tarihi
    15 Ocak 2014
    Konum
    Türkiye
    Mesajlar
    2.461
    Yaş
    54
     
     Uydu Alıcısı
     
     VU 

    Standart

    ŞEYTAN İŞİ

    Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye
    düşmüş.
    Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca
    dayamış ve buzağısı kazığa bağlı
    olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan
    izlemiş.
    Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden
    kalkıp kazığa bağlı buzağının
    ipini biraz gevşetmiş.
    Buzağı bu az ötede annesinin sütünün kovaya
    sağılmasını aç karnına izlemeye
    daha fazla dayanamamış debelenmiş ve
    boynundaki ip çözülmüş.
    Koşarak annesini emmeye giden buzağı süt
    kovasını devirmiş.
    Sağdığı süt ziyan olunca sinirlenen genç kadın
    eline geçirdiği odunu
    buzağıya vurunca yavru yere yığılmış.
    Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp bir
    tekmede kadını yere serip öldürmüş.
    Uzaktan geçmekte olan kadının kayın pederi,
    ineğin ´gelinini öldürdüğünü görüp ineği tüfekle
    vurmuş.
    Silah sesini duyan koca , karısını yerde cansız
    yatar babasını da elinde tüfekle görünce silahını
    çekip babasını öldürmüş.
    Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam
    , bu kadar acıya dayanamayıp intihar etmiş.
    Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan;
    "BU FELAKETİ DE BANA YÜKLERLER,
    BUZAĞININ İPİNİ GEVŞETMEKTEN BAŞKA BEN
    NE YAPTIM ŞİMDİ" demiş.
    Öfkelerimizi Yenelim Kardeşlerim Öfke İnsanı
    Cehenneme ***ürür..
    Öfke Şeytan'dandır
    Allahü teâlâ Kur'an-ı kerimde, (Öfkelerini yenen)
    kimseleri övmektedir. (Al-i İmran 134)
    Resulullah (sav) bize buyurmuştu ki: "Biriniz
    ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi
    geçerse ne ala, geçmezse yatsın."
    Kaynak: Ebu Davud, Edeb 4, (4782 )
    Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini
    nakletmiştir: "Öfke şeytandandır, şetyan da
    ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile
    söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince
    hemen kalkıp abdest alsın."
    Kaynak: Ebu Davud, Edeb 4, (4784)
    İki kişi Resulullah (sav)'ın huzurunda
    küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine
    karşı) öfkesi gözüküyordu. Resulullah (sav):
    "Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek
    olsa, kendinden zuhur eden öfke giderdi; Euzu
    billahi mineşşeytanirracim!" buyurdular.
    Kaynak: Tirmizi, Da'avat 53, (3448); Ebu Davud,
    Edeb 4, (4780)

  5. #76
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Zengin ve Yoksul

    Resül-i Ekrem (sav) her zamanki gibi meclisinde oturmuş ve dostları da etrafında halka şeklinde, onu bir yüzük taşı gibi ortaya almışlardı. Bu arada eski elbiseli fakir bir müslüman kapıdan içeriye girdi. İslami adetlere göre herkes her hangi mevkide olursa olsun bir oturuma girince nerede boş yer bulursa hemen oraya oturmalıdır. Benim canım şurasını istiyor görüşüyle özel bir yere oturmak gerekmez. O adam etrafına bakındı ve boş bir yer buldu; gitti oraya oturdu. Tesadüfen ileri gelen zenginlerden birisinin yanına oturmuştu. Zengin adam elbisesini toplayarak ondan biraz uzaklaştı. Bu hareketleri izleyen Resul-i Ekrem (sav) ona dönerek:

    - "Fakirliğinden sana bir şey geçer diye mi korktun "

    - "Hayır ya Resülallah."

    - "Servetinden ona bir pay düşer (sirayet eder) diye mi korktun "

    - "Hayır ya Resülallah."

    - "Elbiselerin kirlenir diye mi korktun "

    - "Hayır ya Resülallah."

    - "O halde niçin yanından uzaklaşıp bir kenara çekildin "

    - "Yanlış bir iş yaptığımı ve hata ettiğimi itiraf ediyorum. Şimdi bu hatamın telafisi ve bu günahımın keffaresi olarak servetimin yarısını bu müslüman kardeşime vermeye hazırım dedi. Çünkü ona karşı yanlış bir hareket yaptım. Beni bağışlayın ya Resülallah.

    - Eski giyimli adam :
    "Fakat ben bunu kabul etmeye hazır değilim."


    - Cemaat :
    Niçin


    - "Çünkü bir gün beni de bir gururun sarmasından ve bir müslüman kardeşime, bu gün bu şahsın bana yaptığı gibi, aynı hareketi yapmaktan korkuyorum dedi.

    selam ve dua ile..

  6. #77
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    imtihani kazanmak,

    Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre kendisi, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işitmiştir:
    “İsrail oğulları arasında biri ala tenli (abraş), biri kel, biri de kör üç kişi vardı. Allah Teâlâ onları sınamak istedi ve kendilerine bir melek gönderdi.
    Melek ala tenliye geldi:
    - En çok istediğin şey nedir? dedi. Ala tenli:
    - Güzel (bir) renk, güzel (bir) ten ve insanların iğrendiği şu halin benden giderilmesi, dedi. Melek onu sıvazladı ve ala tenlilik gitti, rengi güzelleşti. Melek bu defa:
    - En çok sahip olmak istediğin mal nedir? dedi. Adam:
    - Deve (yahut da sığır)dır, dedi. Ona on aylık gebe bir deve verildi. Melek:
    - Allah sana bu deveyi bereketli kılsın! diye dua etti.
    Sonra kele gelerek:
    - En çok istediğin şey nedir? dedi. Kel:
    - Güzel (bir) saç ve insanları benden uzaklaştıran şu kelliğin giderilmesi dedi. Melek onu sıvazladı, kelliği kayboldu. Kendisine gür ve güzel (bir) saç verildi. Melek sordu:
    - En çok sahip olmak istediğin mal nedir? Adam:
    - Sığır… dedi. Ona da gebe bir inek verildi. Melek:
    - Allah sana bunu bereketli kılsın! diye dua ettikten sonra körün yanına geldi ve:
    - En çok istediğin şey nedir? dedi. Kör:
    - Allah’ın gözlerimi iade etmesini ve insanları görmeyi çok istiyorum, dedi. Melek (onun gözlerini) sıvazladı. Allah onun gözlerini iade etti. Bu defa Melek:
    - En çok sahip olmak istediğin şey nedir? dedi. O da:
    - Koyun… dedi. Bunun üzerine ona döl veren bir gebe koyun verildi.
    Deve ve sığır yavruladı, koyun kuzuladı. Neticede birinin vadi dolusu develeri, diğerinin vadi dolusu sığırı, ötekinin de bir vadi dolusu koyun sürüsü oldu.
    Daha sonra melek ala tenliye, eski kılığında geldi ve:
    - Fakirim, yoluma devam edecek imkânım yok. Gitmek istediğim yere önce Allah sonra senin yardımın sayesinde ulaşabilirim. Rengini ve cildini güzelleştiren Allah aşkına senden yolculuğumu tamamlayabileceğim bir deve istiyorum, dedi.
    Adam:
    - Mal verilecek yer çoook, dedi. Melek:
    - Ben seni tanıyor gibiyim. Sen insanların kendisinden iğrendikleri, fakirken Allah’ın zengin ettiği abraş değil misin? dedi. Adam:
    - Bana bu mal atalarımdan miras kaldı, dedi. Melek:
    - Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin, dedi.
    Sonra melek, eski kılığına girip kelin yanına geldi. Ona da abraşa söylediklerini söyledi. Kel de abraş gibi cevap verdi. Melek ona da:
    - Yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin! dedi.
    Körün kılığına girip bu defa da onun yanına gitti ve:
    - Fakir ve yolcuyum. Yoluma devam edecek imkânım kalmadı. Bugün önce Allah’ın sonra senin sayende yoluma devam edebileceğim. Sana gözlerini geri veren Allah aşkına senden bir koyun istiyorum ki, onunla yoluma devam edebileyim, dedi. Bunun üzerine (eski) kör:
    - Ben gerçekten kördüm. Allah gözlerimi iade etti. İstediğini al, istediğini bırak. Allah’a yemin ederim ki, bugün alacağın hiçbir şeyde sana zorluk çıkarmayacağım, dedi. Melek:
    - Malın senin olsun. Bu sizin için bir imtihandı. Allah senden razı oldu, arkadaşlarına gazap etti, cevabını verdi (ve oradan ayrıldı).
    (Buharî, Enbiyâ 51; Müslim, Zühd 10)

    selam ve dua ile..

  7. #78
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    BEREKETLİ ONİKİ DİRHEM

    Hz. Ali (as), Hz. Peygamber-i Ekrem (sav) tarafından O'na bir gömlek almak için Pazara gitmekle görevlendi. Hz. Ali (as) da pazara gidip on iki dirheme bir gömlek alarak eve döndü.
    Resulullah (sav): - "Bu gömleği kaça aldın?"
    Hz. Ali: - "On iki dirheme."
    Resulullah (sav). - "Bu gömleği öyle sevmiyorum, bundan daha ucuzunu istiyorum. Acaba satıcı bunu geri almaya hazır olur mu?"
    Hz. Ali (as) şöyle diyor:
    Gömleği alıp çarşıya döndüm, Peygamber'in isteğini satıcıya ilettim, satıcı da kabul etti. Parayı alıp Peygamber (sav)'in yanına döndüm. Bir gömlek almak için Resulullah (sav) ile birlikte Pazara doğru hareket ettik. Yolun yarısında Resulullah (sav)'ın gözü, ağlayan bir cariyeye ilişti. Resulullah (sav) onun yanına gidip;
    - "Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Cariye cevaben şöyle dedi.
    - "Ev sahibi bana dört dirhem verdi, bir şeyler almak için beni çarşıya gönderdi. Fakat ben parayı nasıl kaybettiğimi bilemiyorum, şimdi eve dönmekten korkuyorum."
    Resulullah (sav) on iki dirhemden dört dirhemi cariyeye verdi ve;
    - "İstediğin şeyleri al ve eve dön" diye buyurdular.
    Resulullah (sav) Allah'a şükredip pazara doğru hareket etti, pazardan dört dirheme bir gömlek alıp giydi. Eve döndüğünde, yol üzerinde bir çıplağı görünce gömleğini çıkarıp ona verdi. Kendisi tekrar çarşıya geri döndü, yine dört dirheme bir gömlek alıp giydi ve eve doğru hareket etti. Yolun yarısında yine aynı cariyeyi üzüntülü ve şaşkın bir halde gördü. Bunun üzerine;
    - "Neden evinize gitmedin?" diye sordu.
    Cariye: - Ya Resulellah ! Gecikmişim, beni dövmelerinden korkuyorum.
    Resulullah: - "Gel birlikte gidelim, evinizi bana göster ben suçundan geçmeleri için aracı olurum".
    Resulullah (sav) o cariye ile birlikte yola koyuldu. Evlerine yetiştiklerinde cariye;
    - "İşte bu bizim evdir" dedi.
    Resulullah (sav) kapının arkasından yüksek bir sesle:
    - "Ey ev sahibi! Selam'un- aleykum" dedi. Bir cevap gelmedi. Tekrar ikinci kez selam verdi, yine bir cevap duyulmadı. Üçüncü kez bir daha selam verdiğinde
    - "Aleyke's- selam ya Resulellah ve rahmetullahi ve berekatuh" diye cevap verdiler.
    Resulullah (sav): - "Neden ilk defa cevap vermediniz? Acaba benim sesimi duymadınız mı?"
    Ev Sahibi: - İlk defasında duyduk, senin olduğunu bile anladık.
    Resulullah (sav): - " Öyleyse neden geç cevap verdiniz?"
    Ev sahibi: - Senin sesini bir kaç defa duymak istedik.
    Resulullah (sav): - "Sizin bu cariyeniz gecikmiştir, onu muahaza etmemeniz (cezalandırmamanız) için size rica etmekten ötürü buraya geldim."
    Ev sahibi: - Ya Resulullah! Sizin mübarek ayağınızın hürmetine bu cariye artık şimdiden azattır (hürdür).
    Daha sonra Resulullah (sav) kendi kendisine şöyle dedi:
    - "Allah'a şükür, ne de bereketli on iki dirhemdi! İki çıplağı örttü, bir köleyi ise azat etti."

    selam ve dua ile..

  8. #79
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Niyet et, dua et,
    sebat et,sabır et...
    Umudunu yitirme sakın.
    Sonra mı?
    Sonrası:
    "Kün Fe YeKün"


    Selam ve dua ile..

  9. #80
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    SEN DOĞRU OL,KEM BELASINI BULUR.

    Dervişin biri eski İstanbul sokaklarında :
    ‘-Sen doğru ol kem belasını bulur.Sen doğru ol kem belasını bulur.’Diye diye dolaşıyormuş.Padişahın biri tebdil-i kıyafet çarşıda gezerken dervişin sözlerini duymuş,ilgisini çekmiş ve dervişe :
    -Hergün sarayıma gel seninle muhabbet ederiz ‘demiş.
    Dervişimiz ertesi gün ……
    Sarayın kapısına gitmiş padişahın karşısına çıkarılmış sohbet muhabbet zaman geçmiş saraydan ayrılırken padişah dervişin cebine bir altın konulmasını emretmiş.
    Sarayın dışında dervişimizi takip eden sahte derviş kılıklı biri yanına yanaşmış ,
    -Ya arkadaş ,Padişah seni neden saraya davet etti ?Derdi neymiş?’falan filan bir yığın sorgu suale tutmuş.Her gün bir altın aldığını da öğrenince.’Onun yaptığı işi ben de yaparım’ diye düşünmüş.Sormuş,
    -Ya kardeş, hergün ben de seninle gelsem rahatsız olmazsın değil mi?’ demiş belki Padişah bana da bir altın verir çoluk çocuğum nasiplenir.’
    İyi dervişimiz:
    -Padişahım kabul ederse neden olmasın sende gelirsin tabii ‘demiş.
    Gel zaman git zaman padişah her muhabbet sonrası bir ona bir öbürüne birer altın verdirir olmuuuş.
    Sahte derviş bir sabah gerçek dervişimizi çorba içmeye davet etmiş.Garsona da gizlice arkadaşının çorbasına bol sarmısak koymasını tembihlemiş.Gerçek dervişin
    -Padişah’ımla muhabbet ederken kötü kokarım ‘sözlerine sözüm ona çare de üretmiş
    -ağzına mendil tutarsın kardeşim ‘demiş.O gün aynen böyle olmuş bizim derviş ağzını mendille örterek padişahla söyleşisini sürdürmüş.Bu arada sahte derviş fırsat bulduğunda Padişahın kulağına eğilip,
    - efendim arkadaşım ağzını mendille neden kapatıyordu biliyormusunuz ,ağzınız kokuyormuş o kokuyu duymamak için’ demiş.
    Padişah çok sinirlenmiş çağırın o dervişi demiş. gerçek dervişimize sarayın fırıncısına verilmek üzere bir pusula vermiş ve ,
    -Al bunu fırıncıya ***ür’ demiş.okuma yazması yok tabii tam kapıdan çıkıp fırıncıya gidecekken sahte derviş :
    -İstersen ver o pusulayı ben ***üreyim fırıncıya , belki Padişah ekmek lütfetmiştir çocuklara ***ürürüm senin ekmeğe ihtiyacın mı olur?’ demiş.
    Onunda okuması yok,pusula böylece sahte dervişin elinden fırıncıya ulaşmış.fırıncı kağıtta yazılan ‘bunu sana getireni kızgın fırına at’ emrini hemen yerine getirip sahte dervişi küt ,alev alev yanan kızgın fırına yollamış.Ertesi gün gerçek derviş yine saraya gelmiş.Padişah şaşırmış:
    - Hayrola sen dün fırıncıya gitmedinmi ?’diye sormuş..Derviş de olanları birbir anlatmış.Padişah dervişin kulağına eğilmiş:
    -SEN DOĞRU OL ,KEM BELASINI BULUR ‘demiş.
    …..
    GÜNAHLARA KEFARETTİR GÖNÜLDEKİ KEDER,
    NİYETLER HALİS OLUNCA AMELLER OLMAZ HEDER.
    BİRAZ DAHA SABREYLE NELER GÖRECEKSİN NELER,
    MEVLAM İHMAL DEĞİL İMTİHAN EDER!!!

    selam ve dua ile..

Sayfa 10/38 İlk ... 1020 ... Son

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu an 8 kullanıcı var. (0 üye ve 8 konuk)

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş