Bilgilendirme : Bu konu 3879 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden
Bu konu 392820 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse
392820 Reviews
-
- Offline
Uye No : 15638
Kıssadan Hisse
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden yavruladığı ve kasaplık olarak kesilmeyip korunduğu halde bir türlü çoğalmaz.
Koyun gibi sürüler haline acaba neden gelemez..?
Hz.Mevlana'nın cevabı şöyle olur:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Bu bereket vaktinde koyunlar asla uyumaz, hep uyanık olurlar.
Köpekler ise hiç uyanık olmaz hep uykuya dalar, gaflette olurlar.
Onun için koyun nesli seherin bereketine nail olur.
Köpekler ise bereketsizliğine maruz kalırlar..!
Selam ve Dua ile....
-
15.Haziran.2015, 11:45
#89
- Offline
Uye No : 15638
Gurura Karsi ilaç
Ha**** Hz. Ömer bir gün kırbasını (su tulumu, su kabı) sırtına yüklenmiş, Medine'nin en kalabalık sokaklarında dolaşıyordu. Babasının sırtında kırba ile dolaştığı oğlu Abdullah'ın da gözüne ilişti ve kendisine yetişip sordu:
- Baba sen ne yapıyorsun, koskoca ha**** sırtında kırba taşır mı, taşıtacak kimse mi bulamadın?
- Oğlum, bunu taşıtacak adam bulamadığım için veya başka bir mecburiyet dolayısıyla taşıyor değilim. Nefsime gurur gelir gibi oldu, kendimi beğenir gibi oldum, sırf onu küçültmek için bu yola başvurdum.
selam ve dua ile..
-
-
16.Haziran.2015, 17:29
#90
- Offline
Uye No : 15638
Allah Rizasi
Vakti zamanında odunculukla geçinen, çalış kan, dürüst, dindar bir adam vardı O zamanda yaşayan bazı insanlar, yakın bir çevrede bulunan ve nadir yetişen bir ağaca kutsallık izafe etmişlerdi Adaklarını, dileklerini o ağaç aracılığıyla yapıyorlardı Bu oduncu anılan ağacı şirk (Allah'a ortak koşma) sebebi olarak görüyordu ve bunun için kesmeye karar verdi O zamana kadar kimse buna cesaret edememişti Oduncu bir gün baltasını aldı ve verdiği kararı uygulamak üzere yola koyuldu Yolda karşısına acayip görünüşlü, insana güven vermeyen biri çıktı Oduncu "sen kimsin?" diye sordu, o da "Ben şeytanım" diye cevap verdi Oduncu "Vay alçak vay hain demek insanları yoldan çıkaran sensin, şimdi seni geberteyim" diye söylenip üstüne çullandı Bir anda şeytanı altına alıp boğazına abandı "Demek ki insanları kandırıp o ağacı kutsallaştıran da sensin alçak herif" dedi Şeytan, "Boşuna uğraşma, çabalama, beni öldüremezsin, çünkü Allah tarafından kıya mete kadar insanları saptırmak için bana mühlet verildi Sen o ağacı kesmekten vazgeç sana bir öneride bulunacağım" diye karşılık verdi Oduncu "Kabule şayan ne önerin olabilir muzır herif?" diye çıkıştı Şeytan şu öneride bulundu:
- Sen o ağacı kesmekten vazgeçersen sana her sabah bir altın getirir yastığının altına koyarım Böylece seni geçindirmeye bile yetmeyen odunculuktan kurtulmuş olursun
Oduncu biraz yumuşar gibi oldu ve sordu:
- Peki vadettiğin bir altını getirmezsen ne olacak?
- O zaman bana dilediğini yap
Oduncu öneriyi, kabul etti, ağacı kesmeden geri döndü O gece yattı Sabah olunca yastığının altına baktı ve gerçekten bir altın konmuştu Buna çok memnun oldu Merakla ertesi günü bekledi Ertesi gün oldu ama yastığının altına para konmamıştı Belki başka bir yere koymuştur diye her yanı alt üst etti yine altın çıkmadı Buna çok içerleyen oduncu hemen bıçağını baltasını alıp şeytanı bulup öldürmek üzere yollandı Aynı yerde şeytanla yine karşılaştılar Oduncu şeytanı görür görmez hemen üzerine atıldı Ama önceki nin tersine şeytan kendisini bir un çuvalı gibi savurdu Adam kalktı, şeytanın üzerine yeni bir hamle yaptı Ama elini bile süremedi Artık insiyatif şeytana geçmişti Şöyle dedi:
- Boşuna uğraşma arkadaş, sen geçen sefer beni neredeyse haklıyordun, çünkü o zaman Allah rızası için yola çıkmıştın Şimdi ise bana kızgınlığın kendi nefsin için Bundan dolayı artık bana gücünü geçiremezsin, aksine sen mağlup olursun.
selam ve dua ile..
-
17.Haziran.2015, 12:07
#91
- Offline
Uye No : 15638
Hz. Rabia Annemizin Orucu
Allah Dostlarından Hazreti Rabia(r.a) Hayatını ibadete adayan bu yolda evlenmeyi dahi düşünmeyen yüce kametin hayatında orucun yeri bambaşkaydı. Sık sık nafile oruç tutardı bir defasında yiyecek bir şey bulamadı sekiz gün böyle geçmişti ve yiyecek bir iftarlık kuru bir ekmeği bile yoktu. Açlık iyice şiddetlenmiş ve kendi kendine acaba nefsime zulüm mü ediyorum diye düşünürken derken kapı çalınır. Komşusu bir tabak yemek getirmiştir.Ortalık karanlıktır. Onu alıp yere koyar. Işık aramaya gider. Işığı yakınca kedinin yemeği döktüğünü görür. Ne yapayım bari iftarı su ile açayım diye düşünür. Bu sırada ışık söner ve bardağı alıp su içecekken bardak düşüp kırılır. Elini açar:
-Ya Rabbi! Bu zavallı kulunu deniyorsun, fakat acizliğimden sabredemiyorum. Diyerek bir ah çeker. Bu sırada gaybden şöyle bir ses duyulur:
-Ey Rabia! İstersen dünya nimetlerini üstüne saçayım. İstersen üzerindeki dertleri kaldırayım. Fakat bu dertler ile nimetler bir arada bulunmaz.
Bu sözü işitince Hazreti Rabia:
-Ya Rabbi beni kendin ile meşgul eyle ve senden alıkoyacak işlere bulaştırma diye dua eder.
selam ve dua ile..
-
18.Haziran.2015, 13:44
#92
- Offline
Uye No : 15638
Hz.Ebubekir (r.a.) Oruç Açıyor,
Hazreti Ebubekir kavurucu bir yaz günü oruç tutmuş ve akşam iftar sofrasında sadece bir tas soğuk su vardır İftar vakti gelince soğuk su ile orucu nu açmak için bardağı ağzına ***ürdü. Fakat bardağı ağzına ***ürmesiyle bırakması bir oldu. Ve hıçkırıklara boğuldu bir oldu. Yanındakiler Hz. Ebubekir'in bu haline bir anlam vermediler. Hz. Ebubekir kendine gelince neden bir anda hıçkırıklara büründüğünü sordular.
Hz. Ebubekir şöyle cevap verdi:
Bir gün Allah Resulü (Sallallahu Aleyhi Vesellem) ile otururken eliyle hareketler yapıyordu. Sanki karşısında birisi varmış gibi ona git diyordu sordum.
-Ya Resullailah elini iter gibi hareket yapıyordunuz? Diye sordum.
Şöyle cevap verdi;
Dünya yanıma geldi kendini bana kabul ettirmek istedi, git dedim kendini bana kabul ettiremezsin dedim.
-Yeminler olsun sana, sen benden kaçıp kurtulsan senden sonrakiler benden kurtulamayacaklar kendimi onlara kabul ettiririm.
Hazreti Ebubekir:
-Bende bu soğuk suyu içerken dünyayı kabul edenlerden mi oldum diye ağladım.
O soğuk su içerken bunu düşünüyorsa biz soframıza inip kalkan yemekler için ne demeliyiz? Dünyanın kullarıyız dersek doğru olur mu?
selam ve dua ile..
-
19.Haziran.2015, 12:47
#93
- Offline
Uye No : 15638
Ayet-i Kerime'nin İndirdiği İftar ,
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin küçük yaşta hastalanırlar. Hz. Ali ile Hz. Fatıma çocuklar iyi olunca, ikisi de oruç tutar. Birinci gün, iftar için hazırladıkları yemeği, o esnada kapılarına gelen yetimlere vererek, iftar etmeden, ikinci günün orucuna başlarlar. O akşam iftarlığını da, yine o saatte kapıya gelip, (Allah için bir şey verin!) diyen fakir ve miskinlere verdiler. O gece de, iftar etmeden, üçüncü günün orucuna başladılar. O akşam dahi, kapılarına gelen esirleri boş çevirmemek için iftarlıklarını bunlara verdiler.
Bunun üzerine, Ayet-i Kerime indi. Ayet-i Kerime'nin Meal-i Alisi şöyledir:
"Bunlar, adaklarını yerine getirdiler. Uzun ve sürekli olan kıyamet gününden korktukları için, çok sevdikleri ve canlarının istediği yemekleri miskin, yetim ve esirlere verdiler. Biz bunları, Allahu Teala'nın rızası için yitirdik. Sizden karşılık olarak bir teşekkür, bir şey beklemedik, bir şey istemeyiz dediler. Bunun için, Cenab-ı Hak, onlara Şarab-ı Tahur içirdi."(insan 7-9/21)
selam ve dua ile..
-
20.Haziran.2015, 10:09
#94
- Offline
Uye No : 581
-
20.Haziran.2015, 12:52
#95
- Offline
Uye No : 15638
Gıybet Dinledim Orucum Bozuldu,
Allah dostlarının orucu akşama kadar sadece aç kalmak değildir. Onlar orucu kendini değil haram ve mekruhlara onlar kendini şüpheli olan şeylere karşı bile kendini kapatmaktır. Onların derdi sadece akşama kadar aç kalmak değil, tuttukları oruçla Rıza-i ilahiye kavuşmaktır. Onlar için yılın her ayı ramazan ayı gibi yaşıyorlardı. Sürekli oruç tutardı.
Bir gün oruçlu iken yanında Hindistan sultanı çekiştirilip, gıybeti yapılınca;
Dıhlevi hazretleri;
"Eyvah orucum bozuldu" dedi.
Yanındakiler; "ama efendim gıybet yapan siz değildiniz" deyince;
"Gıybeti yapan da dinleyende ortaktır." hadisi şerifi ile karşılık verdi.
selam ve dua ile..
-
21.Haziran.2015, 15:34
#96
- Offline
Uye No : 15638
Şamlı Adam ve Hz.Hüseyin(r.a.)
Şam ahalisinden biri hac maksadıyla veya başka bir maksatla Medine ye geldi. Gözü, bir kenarda oturmuş olan bir adama ilişti, ilgisini çekti...
Bu adam kimdir diye sordu.
Hüseyin b. Ali İbn Ebitalib (r.a.) dir denildi. Ruhunda yerleşen çirkin bir tanıtmanın eseri onu öfkelendirdi., ve Allah rızası için Hüseyin b. Ali ye edebildiği kadar küfretti.
İmam Hüseyin (r.a.), kızmadan ve rahatsızlık göstermeden, sevgi ve şefkatle ona baktı, sonra Kuran-ı Kerim den güzel huy, bağışlamak ve göz yumma hakkında bir kaç ayet okudu sonra ona :
- Biz sana her türlü hizmet ve yardım için hazırız. dedi. Daha sonra :
- Şam ahalisinden misin diye sordu.
Adam Evet diye cevap verdi.
İmam, Bu huyunun bir geçmişi vardır, onun sebebini biliyorum.
Sen bizim şehirimizde garipsin, ihtiyacın olursa sana yardım etmeye, seni evimizde ağırlamaya, giydirmeye ve sana para vermeye hazırız.
Böylesine bir affetme sıfatı ile karşılaşacağını ummayan, ve aksine şiddetli bir tepkiyle karşı karşıya gelebileceğini beklemekte olan Şamlı adam, öylesine değişti ki o anda:
- Yerin yarılarak beni içine almasını, bu tarzdaki ölçüsüz küstahlığıma tercih ederdim. dedi ve şöyle devam etti :
O saate kadar, benim için bütün dünyada, Hüseyin (ra) ve babasına olduğu kadar, nefret ettiğim hiçbir kimse yoktu. Ve o saatten sonra tersine bütün dünyada Hüseyin (r.a.) ve babası kadar sevdiğim kimse yoktur.
selam ve dua ile..
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar
Şu an 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 konuk)
Bu Konudaki Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kuralları