DUYURU PANOSU
FORUMUMUZDA TİVİBU, D-SMART ,DİGİTURK-BEİN KANALLARI YERLİ - YABANCI PLATFORMLARLA İLGİLİ ,KART PAYLAŞIMI ,İPTV ,SERVER PAYLAŞIMDA BULUNMAK,HACK İLE KONULAR ve SPONSORLARIMIZ DIŞINDA HERHANGİ BİR ÜRÜN SATIŞI YAPMAK YASAKTIR 

İletişim


 WHATSAPP +905354035843


ERK@L


onlineuydudestek@gmail.com

×

NOTICE Bilgilendirme : Bu konu 3924 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....

KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..! Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder: Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir. Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder. Adamın biri sorar ? Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder. Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden

Bu konu 396036 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse 396036 Reviews

    Konuyu Değerlendir: Kıssadan Hisse

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 396036 kez incelendi.

 
Sayfa 1/3 1 ... Son

Karışık Görüntüle

  1. #1
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    ADALET

    Mekkenin fethi sırasında soylu bir kadın suç işlemiş ve cezaya mahkum olmuştu. Bu kadının affedilmesi için yakınları, Hz. Peygamber'in (sav.) sevdiği bir kişi olan Üsâmeyi aracı kıldılar. Üsâme Peygamberimizle (sav.) konuştu ve şu cevabı aldı:
    Üsâme! Seni, Allah ın koymuş olduğu herhangi bir cezanın uygulanmaması için aracılık yapar görmeyeyim. Şüphesiz, sizden önceki milletlerin helâk olmasının başlıca sebeplerinden biri, içlerinde soylu biri suç işlediğinde onu affetmeleri, zayıf ve fakir biri suç işlediğinde ise ona ceza uygulamalarıdır. Allaha yeminederim ki ğer suçlu Muhammedin kızı Fâtımada olsa, onu da cezalandırırdım.(Buhârî).
    Peygamber Efendimizin (sav.) Bu tavrı, adaletin temininde bütün insanlara çok güzel bir örnektir.
    Adalet; insanı mağdur etmez, mâmur eder. Ağlatmaz, bilakis yüz ağartır. Herkese eşit uzaklıktadır, hakkaniyeti temsil eder.

    selam ve dua ile..

  2. #2
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Terzinin Tövbesi..

    Bir terzi Allah dostlarından birine sorar:
    -Peygamberimizin, "Allahü teâlâ, günahkâr kulunun tövbesini, canı gargaraya gelmeden kabul eder" hadis-i şerifi hakkında ne buyurursunuz?

    Cevap vermeden o kimseye sorar mubarek zat.

    - Mesleğin nedir?

    -Terziyim, elbise dikerim.

    -Terzilikte en kolay şey nedir?

    -Makası tutup, kumaş kesmektir.

    -Kaç senedir, bu işi yaparsın?

    -Otuz senedir.

    -Canın gargaraya geldiği zaman kumaş kesebilir misin?

    -Hayır, kesemem!

    -Bir müddet zahmet çekip, öğrendiğin ve otuz sene kolaylıkla yaptığın bir işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tövbeyi o zaman nasıl yapabilirsin?
    Bugün gücün yerinde iken tövbe et! O zaman belki yapamazsın, buyurdu.

    ... ve tövbe...

    selam ve dua ile..

  3. #3
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR
    Tâbiînden Abdülhamîd bin Mahmûd (rahimehullâh) rivâyet etti:
    İbn-i Abbâs radıyallâhü anhümâ hazretlerinin yanında idik. Bir adam geldi ve şöyle dedi: “Hac için yola çıkmıştık. Safâh denilen yere geldiğimizde bir arkadaşımız vefât etti. Ona bir kabir kazdık. Siyah bir yılan bütün kabri kaplamıştı.
    Sonra başka bir kabir açtık, orada da bir siyah yılan kabrin tamamını kaplamıştı.
    Üçüncü defa bir kabir daha açtık, yine bir karayılan bütün lahdi sarmıştı.
    Ne buyurursunuz, diye sormaya geldik.” İbn-i Abbâs hazretleri:
    “İşte bu, o adamın işlediği amelidir. Gidiniz ve onu açtığınız her hangi bir kabre defnediniz. Vallahi, bütün yeryüzünü kazsanız her yeri böyle bulursunuz” buyurdu.
    Adamı açtıkları kabirlerden birine defnettikten sonra ölünün hanımına: “Merhûm ne yapardı” diye sorduk.
    “O gıda maddeleri satardı. Her gün ailesinin ihtiyacı kadarını alır; yerine arpa sapı karıştırırdı.” dedi. Onun bundan dolayı azap olduğunu anladık. (Beyhakî, Şuabü’l-îmân)

    selam ve dua ile..

  4. #4
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    İLİM
    Peygamber Efendimiz (sav.) buyurdular: “Ümmetimin en hayırlıları âlimleridir. Âlimlerin en hayırlıları da ümmetime en merhametli olanlarıdır. Biliniz ki muhakkak Allâhü Teâlâ bilenin bir günahını bağışlamadan önce bilmeyenin kırk günahını bağışlar. Biliniz ki muhakkak merhametli âlim, kıyâmet gününde yıldızlar gibi her tarafı aydınlatan nur ile gelir. “Muhakkak cehennemde bir değirmen vardır ki (ilmiyle amel etmeyen) kötü âlimleri öğütür.” “Cennetliklerden bir topluluk cehennemliklerden bir topluluğa uğrarlar ve: Neden cehenneme girdiniz. Hâlbuki biz cennete ancak sizin öğrettiklerinizle girdik” derler. “Biz size onu emreder, lâkin kendimiz işlemezdik” derler. Hz. Ali (k.v.) buyurdu: “İlim ameli çağırır. Eğer gelirse ne âlâ, gelmezse ilim de gider.” Bişr-i Hâfî (k.s.) buyurdular: “İlim onunla amel eden için güzeldir. Kim ilimle amel etmezse ona, onun kadar zarar verici birşey olmaz.” (Zemmu men lâ ya‘melü bi-ilmihî, İbn-i Asâkir)


    selam ve dua ile..

  5. #5
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    KABİR AZABI
    Bir gün Peygamber Efendimiz (sav.) Benî Neccâr kabilesinin hurmalığına girdi. Orada câhiliye devrinde ölen Benî Neccâr’ın erkeklerinin (azab görmelerinden dolayı çıkan) seslerini işitti. Peygamber Efendimiz (sav.) telaşla oradan çıktı ve Ashâbına kabir azabından Allâh’a sığınmalarını emretti. (Müsned-i Ahmed) Hz. Âişe kabir azabın(ın hak olup olmadığın)ı Resûlüllâh’a (sav.) sormuş, Peygamber Efendimiz (sav.): “Evet, kabir azabı haktır.” buyurmuşlar. Hz. Âişe (r.anhâ) “Bundan sonra Resûlullâh’ın (sav.) her namazdan sonra kabir azabından Allâhü Teâlâ’ya sığındığını gördüm.” dedi. Ebu’l-Leys es-Semerkandî Hazretleri Tenbîhu’l-Gâfilin isimli eserinde bu hadîsi naklettikten sonra şöyle nasihatte bulunmuştur: “Her Müslümanın kabir azabından Allâhü Teâlâ’ya sığınması ve kabre girmeden önce sâlih amellerle hazırlık yapması lazımdır. Bunları yapmak dünyada, hayatta iken gayet kolaydır. Fakat kabre girdikten sonra bir sevap elde etmek için izin istese bile kendisine izin verilmez. Hasret ve pişmanlık içinde kalır. Akıllı bir Müslümanın ölülerin hâlini düşünmesi lazımdır. Ölüler iki rekât namaz kılmak, bir defa “Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlüllâh” demek veya bir defa Allâhü Teâlâ’yı tesbih etmek için izin isteseler onlara asla izin verilmeyecektir. Onlar da, günlerini gaflet ve tembellik içinde geçiren dirilere hayret edeceklerdir. Kardeşim, vaktini zayi etme. Çünkü vakit senin sermayendir. Sen sermayen elinde olduğu müddetçe kâr elde edebilirsin. Âhiret sermayesinin bu gün pek bir kıymeti yoktur. Fakat öyle bir gün gelir ki o günde ondan daha kıymetli bir şey bulunmaz. Âhiret sermayesini çoğalt. Zira o günde bu sermayeyi elde etmeye gücün yetmez. O kıyamet günü için muhtaç olacağımız hazırlığa muvaffak kılmasını Allâhü Teâlâ’dan niyaz ederiz. Tekrar dünyaya dönmeyi isteyip de izin verilmeyen ve pişman olanlardan olmaktan da Allâhü Teâlâ’ya sığınırız.”

    Selam ve dua ile..

  6. #6
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    NANKÖRLERİN ÂHİRETTEKİ HÂLİ
    Peygamber Efendimiz (sav.) nankörlerin âhiretteki perişanlıklarını şöyle ifade buyurdular: “Kıyamet günü kul (hesap vermek üzere huzûr-ı İlâhî’ye) getirilir.
    Allah (c.c.): ‘Ben sana kulak, göz, mal ve evlat vermedim mi? Hayvanları ve ekini senin emrine vermedim mi? Seni onlara sahip olup, onlardan istifade etmek üzere serbest bırakmadım mı? Acaba, benim huzuruma bir gün geleceğini hiç düşündün mü?’ diye soracak.
    Kul: ‘Hayır’ diyecek. Bunun üzerine Allâhü Teâlâ: ‘Öyleyse bugün ben de seni unutacağım, tıpkı senin (dünyada) beni unuttuğun gibi’ buyuracaktır.” (Sünen-i Tirmizî)

    selam ve dua ile..

  7. #7
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Cami ve Kilise

    Hazreti Fatih İstanbul'u fethettikten sonra, Avrupada fütuhata devam ediyordu. Bir seferinde Sırbistan hududuna gelmiş ve Sırbistan'ın fethi artık an meselesi idi. Sırp Kralı Brankoviç bir yanda Macaristan bir yanda da Türkler olduğu için arada zor durumda kalmıştı. Her iki büyük devletten birine sığınmak, ondan yardım istemek düşüncesiyle, her iki tarafa da elçiler gönderdi.
    "Sırbistan elinize geçer ve burayı fethederseniz nasıl muamele edeceksiniz?" diye fikirlerini öğrenmek istedi.
    Sırplılar ortodoks mezhebine mensup olduklarından, katolik Macar Kralı Hünyad tarafından şu cevabı aldı:
    -Eğer Sırbistan bizim elimize geçer ve biz oraları istilâ edersek, bütün Sırplıları katolik edinceye kadar mücadele ederiz ve bütün kiliseleri yıkar, yerlerine katolik kilisesi inşa ederiz...

    Fatih Sultan Mehmet Hazretlerine giden elçi şu cevapla dönmüştü:
    -Biz Sırbistan'ı alırsak, İslâmiyetin Allah indinde tek din olduğunu ilân ederiz. Ve bu arada hiç kimseyi, kendi dininden dönmeye zorlamayız. İsteyen eski dininin icabı olan kiliseye gider, isteyen Allah indinde tek din olan İslâmiyeti seçer, dünya ve ahiret selâmetine kavuşur.

    selam ve dua ile..

  8. #8
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Evladi Cehennem Atesinden Korumak!
    Dinini bilen, seven ve kayıran sâlih bir baba, kızını, nefsinin ve nefsine uyarak kendine ve insanlara kötülük edenlerin şerrinden korumak için yazdığı vasiyyet mektubunda diyor ki: “Kızım; bir genç kızın, kendi başına, aklı ve idrâki ile iffetini muhâfaza etmesi güçtür. Eğer kız, biraz da güzelse, hâtıra ve hayâle gelmeyen tehlikelerle çevrilmiş demektir. Bu tehlike, mektebte, yollarda, otobüste, komşularda, hattâ evinin içinde yakasını bırakmaz. Hele o kızcağız kadınlık duygusuna karşı koymasını bilmeyecek derecede zayıf ahlâklı ise, o zamân tehlike iki misli artmış demektir.

    İşte bunun içindir ki, bir genç kızı kontrolsüz, korumasız bırakmak aslâ uygun değildir. Ev içinde anne kontrolü, ev dışında baba kontrolü onları, koruyucu melek gibi tâkîp etmelidir. Kızım! Belki babanın ömrü, seni korumaya kifâyet etmeyecektir. Annen, belki seni her yerde, her zamân tâkîp edemeyecektir. Bu takdîrde, sen sâhipsiz olarak, ahlâksızların elinde bir oyuncak mı olacaksın? Allahü teâlâ, seni bu âkıbetten muhâfaza etsin! Âmîn. Seni evvelâ Allahü teâlânın büyüklüğüne ve Onun himâyesine emânet ederim. Ondan sonra da, yine Allahü teâlânın sana verdiği aklını kullanarak, bu tehlikelere düşmemeye çalışmanı sana tavsiye ederim.Kızım, öyle bir zamânda, öyle bir mekânda yaşayacaksın ki, herkesten, her yerde sana zarar gelebilir. Bu zarar, senin parana, puluna değil, iffet, şeref ve haysiyyetinedir. Paraya olan zarar telâfî edilebilir. Ma’nevî zarâr, yerine konamaz.Cemiyet içinde öyle ahlâksızlar vardır ki, bunların içinde genç kadın ve kız için şerefi ile yaşamak güç olur. Bunun güçlüğü, yalnız başkalarından değil, bizzat kendi varlığından gelmektedir. Eğer sen de, kadınlık duygusunun tesîri altında kalır ve kendine hâkim olamazsan, iffetsizliğin ve ahlâksızlığın çukuruna düşersin. Bu çukura düşenlerden kurtulabilen azdır.
    Kızım; sen de, herkes gibi, evlenebilirsin. Ahlâkın güzel olduktan sonra evlenmemek için, hiçbir sebep yoktur. Evlenmeden evvel, flört yapmaya aslâ heves etme! Bu tecrübe mutlak tehlikelidir. İffeti muhâfaza için çâre, genç erkek ve genç kızı zamânında evlendirmektir. Başka bir çâre, iffeti zedeleyecek her yerden uzaklaşmaktır.

    Meselâ kız ve erkek toplulukları, onlarla berâber gezintiler, içki içmek, ahlâksız ve zayıf insanlarla arkadaşlık etmek gibi genç kız veyâ kadını baştan çıkarma yollarının her çeşidinden uzak durmalıdır. Gençliğin hakkı veyâ eğlence ismi altındaki bu gibi davranışlar, genç kızı veyâ kadını elde etmek için birer tuzaktır. Bunun tuzak olduğuna inanmayan, tuzağın içine düşdükten sonra, aklı başına gelir ama iş işten geçmiştir. Eğlence yerlerinin zâhirî güzelliğine ve câzibesine kapılan kızlar, erkeklerin elinde yavaş yavaş veyâ çabucak birer oyuncak hâline gelir. Yakışıklı bir erkeğin aldatıcı tebessümü karşısında, mağlûb olabilir.
    Artık o kız, tuzağa düşmüş demektir. Hele bunu kız kendisi de istemiş ise, artık tehlikenin içine girmiştir. O tuzaktan kurtulan pek azdır veyâ yoktur. Hâlbuki, o tuzak olan eğlence yerlerine gitmemek dahâ kolaydır. ‘Göz görmeyince, gönül tehammül eder’ diye bir atasözü vardır. Oraya gitmeyen bir genç kız, oranın câzibesinden ve tehlikesinden kurtulmuş olur. Giderse, kurtulmak da kolay değildir. Bunu nasîhat olsun diye değil, tecrübelere güvenerek söylüyoruz...
    Kızım, iffet, bir kızın, bir kadının, değeri milyonlar eden, bir mücevheridir. Bu mücevheri ele geçirmek için, Allahü teâlâdan korkmayan her erkek bütün şeytânlığını kullanır. Ele geçirdikten sonra, artık o, mücevherlikten çıkmış, âdî bir taş olmuştur ve sokağa atılıverir. Bu alışverişte, erkek, bir nâmûs hırsızı, kadın ise, mücevherini çaldırmış, bir zavallıdır...”
    Netice olarak, evlâdı Cehennem ateşinden korumak, dünyâ ateşinden korumaktan dahâ mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, îmânı, farzları, harâmları öğretmek, ibâdete alıştırmak ve ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur.!!!

    selam ve dua ile..

Sayfa 1/3 1 ... Son

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Facebook platformu Giriş