Bilgilendirme : Bu konu 3883 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden
Bu konu 393143 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse
393143 Reviews
-
- Offline
Uye No : 15638
Kıssadan Hisse
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden yavruladığı ve kasaplık olarak kesilmeyip korunduğu halde bir türlü çoğalmaz.
Koyun gibi sürüler haline acaba neden gelemez..?
Hz.Mevlana'nın cevabı şöyle olur:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Bu bereket vaktinde koyunlar asla uyumaz, hep uyanık olurlar.
Köpekler ise hiç uyanık olmaz hep uykuya dalar, gaflette olurlar.
Onun için koyun nesli seherin bereketine nail olur.
Köpekler ise bereketsizliğine maruz kalırlar..!
Selam ve Dua ile....
-
- Offline
Uye No : 15638
KİM DİN KARDEŞİNİN YARDIMINDA OLURSA
Resûlullâh Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Kim bir müminin dünya sıkıntılarından birini giderirse Allah da onun kıyâmet sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın kusurunu örterse, Allah da onun dünya ve âhiret kusurlarını örter. Kim bir sıkıntıda kalanın işine yardım ederse, Allah da dünya ve âhirette o kimsenin işlerini kolaylaştırır. Kul, din kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da o kulun yardımında olur. Bir kimse ilim talep etmek için bir yola girerse, Allah bu sebeple ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Allâh’ın evlerinden (mescidlerden) birinde toplanıp, Allâh’ın kitabını okuyup aralarında onu birbirlerine anlatan topluluğu melekler kuşatırlar. Onların üzerlerine sekînet (huzur) iner ve rahmet onları kaplar. Allâhü Teâlâ katındaki (melek)lerine onları anar. Kimi ameli geri bırakırsa, nesebi onu ileri geçiremez.” (S. Müslim)
Yani bir kimse hiç amel etmez veya ameli eksik olursa şerefli bir sülalede olması onu kurtaramaz.
selam ve dua ile..
-
-
- Offline
Uye No : 15638
Hayırlı imtihanlar !
Ezanlar daha bir güzel okunur sabahları...
İnsan uykudayken kuş sesleri eşlik eder içli müezzine.
O "Essalat u hayrun minen nevm.." derken daha sesli
öter kuşlar, insanlara ezan sesini duyurmak istercesine..
İç muhasebesini yapar insan oracıkta.
Ne kadar şanslı olduğunu hisseder bir an.
Ve " şükürler olsun Rabbim " der...
Yine sadece sana boyun eğmeyi ve sana secde etmeyi bana nasip ettin..
İmtihan bitti sanıyorsun ama omuzlarındaki 'yazar'lar durmaksızın yazıyor.
Bu öyle bir imtihanki 'kitap' a bakmak serbest.
Gökyüzünden,denizlerden,dağlardan kopya çekmekte serbest.
Bu öyle bir imtihanki!yeryüzünün her köşesinde başında gözetmenler
olmadan bu sınava girebilirsin.
Her dilde yazabilirsin cevaplarını.
İsmini yazmayı unutsan bile cevapların geçerli.
Bu öyle bir sınavki 4 yanlış 1 doğruyu ***ürmüyor,1 doğru 10 yanlışı ***ürüyor.
iptal edilmesi mümkün olmayan bir sınav bu, gizli soruların çalınması mümkün olmayan bir sınav.
3 saat 15 dk sürmüyor sınav, son nefesine kadar soruları cevaplayabilirsin.
Sınavdan çıkmak yok hep sınav içindesin,katı kuralları yok diğer sınavlar gibi.
Sınav esnasında konuşabilirsin, yemek yiyebilirsin, bilenlere sorabilirsin cevapları.
En önemlisi 5 seçenek içinde saklanmıyor 'doğru'.
2 seçenek var yalnız önünde.
" Siyah ve Beyaz."
Bütün yapacağın teslim olmak aydınlığa...
Hayırlı imtihanlar kardeslerim..
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
İmamı Azama Sorarlar;
Edebi Nerden Öğrendin?diye.
imami Azam cevap verir;
-EDEPSİZDEN.
Nasıl Yani Derler?
-Baktım Ona Yakışmıyor Bende Yapmadım..
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Bir Kalpte Bes Sevgi
Peygamber Efendimiz (sav.) Hz. Ali (k.v.)'ye bir gün şu suali sormuşlar:
- "Ya Ali! Allah'ı sever misin?"
- "Şuphesiz Ya Resullallah!"
- "Beni sever misin?"
- "Severim."
- "Fatıma'yı sever misin?"
- "Severim."
- "Hasan ve Hüseyin'i sever misin?"
- "Severim."
- "Kalp bir ; muhabbet beş... Bu beş muhabbeti bir kalbe nasıl sığdırıyorsun?" sualine karşı Hz. Ali cevap veremediler. Sonra bu meseleyi zevce-i muhteremeleri Hz. Fatımatu'z Zehra (r. anha)'ya açtıklarında Fatıma Validemiz cevaben,
- "Cihetler ayrıdır ; Allah'ı sevmek akıldan, Peygamberi sevmek imandan, evladı sevmek tabiattan, zevceyi sevmek muhabbettendir."
Hz. Ali (k.v.) bu doğru cevabı Peygamber Efendimiz (sav.)'e arz ettiklerinde Resul-u Ekrem Efendimiz (sav.) bu cevabın kendisinden olmadığını işareten,
"Bu meyve (cevap) ancak bir nübüvvet ağacındandır" buyurdular.
Selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
HAYIRLI AMEL İŞLEMEK
Ebû Zer radıyallâhü anh anlatıyor:
Peygamberimize (sav.) “Yâ Resûlallâh! Namazın fazileti hakkında ne buyurursunuz?” diye sordum, buyurdular ki:
“Namaz, amellerin en faziletlisi ve hayırlısıdır.”
“Yâ Resûlallâh! Bana göre amellerin en faziletlisi ve hayırlısını söylemediniz.”
“O nedir?”
“Oruçtur.”
“O da çok hayırlı bir ameldir, amma, amellerin en faziletlisi değil.” buyurdular.
“Yâ Resûlallâh, hangi sadaka en faziletlidir?”
“Malı az olanın sadakası (yahut fakire gizlice verilen sadaka.)”
“Eğer ona gücüm yetmezse.”
“Yiyeceğinin fazlasından verirsin.”
“Eğer onu da yapamazsam.”
“Yarım hurma(da olsa sadaka) verirsin.”
“Onu da veremezsem.”
“-Senden bir şey isteyene- güzel kelimeyle olsun mukâbele edersin.”
“Onu da yapamazsam.”
“İnsanlara eziyet verecek her türlü söz ve fiili terk edersin. Çünkü bu da nefsin için verdiğin bir sadaka sayılır.”
“Onu da yapamazsam” deyince:
Peygamber Efendimiz (sav.): “Her halde hiçbir hayır yapmak istemiyorsun.” buyurdu. (Müsned-i Bezzâr)
Selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Cami ve Kilise
Hazreti Fatih İstanbul'u fethettikten sonra, Avrupada fütuhata devam ediyordu. Bir seferinde Sırbistan hududuna gelmiş ve Sırbistan'ın fethi artık an meselesi idi. Sırp Kralı Brankoviç bir yanda Macaristan bir yanda da Türkler olduğu için arada zor durumda kalmıştı. Her iki büyük devletten birine sığınmak, ondan yardım istemek düşüncesiyle, her iki tarafa da elçiler gönderdi.
"Sırbistan elinize geçer ve burayı fethederseniz nasıl muamele edeceksiniz?" diye fikirlerini öğrenmek istedi.
Sırplılar ortodoks mezhebine mensup olduklarından, katolik Macar Kralı Hünyad tarafından şu cevabı aldı:
-Eğer Sırbistan bizim elimize geçer ve biz oraları istilâ edersek, bütün Sırplıları katolik edinceye kadar mücadele ederiz ve bütün kiliseleri yıkar, yerlerine katolik kilisesi inşa ederiz...
Fatih Sultan Mehmet Hazretlerine giden elçi şu cevapla dönmüştü:
-Biz Sırbistan'ı alırsak, İslâmiyetin Allah indinde tek din olduğunu ilân ederiz. Ve bu arada hiç kimseyi, kendi dininden dönmeye zorlamayız. İsteyen eski dininin icabı olan kiliseye gider, isteyen Allah indinde tek din olan İslâmiyeti seçer, dünya ve ahiret selâmetine kavuşur.
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
EVLENİLECEK HANIM
Hazreti Ömer zamanında da kadılık yapmış olan meşhur, Kadı Şüreyh'e birgün bir genç gelerek evlenmek istediğini ve fakat evleneceği kadının tahsilli ve şehirli olmasını istediğini bildirerek nasihatta bulunmasını istedi.
Kadı Şüreyh, o gence Müslümanın evinin cennet olduğunu ve Hazreti Resûlüllah'ın böyle buyurduğunu naklederek başından geçen evliliği şöyle anlattı:
-Gençtim, artık evlenme zamanımın da geldiğini düşünmeye başlamıştım. Birgün Benî Mahzun kabilesinin çadırlarının önünden geçerken bir kız görüp, ona talip oldum. Kız babası kısa bir tetkikten hemen razı olup işi bitiriverelim dedi.
Kısa zamanda düğünler yapıldı, dualar edildi ve evlilik hayatına ilk adımımızı atmış olduk. Fakat çok geçmeden beni bir pişmanlıktır almıştı. Çünkü ben bu bir köylü kızıdır, üstelik tahsil de görmemiş, bununla ben nasıl geçinebilirim diye düşünüyor bu kararımdan dolayı son derece pişman oluyordum.
Çok geçmeden bizim hanım birgün bana şu sözleri söyledi:
- Efendi! Sen alim ve şöhret sahibi bir kimse imişsin. Ben ise yaylalarda gezen şehir hayatından anlamayan bir köylü kızıyım. Aslında sen kendine göre bir evlilik, ben de kendime göre bir hayat kurmalı idim, ama kader bizi birleştirdi. Cenabı Allah benim gibi bir köylü kızını senin gibi bir şöhretli alime nasip etti. Şimdi sen bana benim bilmediğim tarafları anlat ki, ben onlara dikkat edeyim, mesela; senin evine benim sülalemden kimler gelebilir, senin akrabalarından kimleri misafirliğe alayım, kimleri kabul etmeyip onlara karşı soğuk davranarak eve gelmemelerine mani olayım dedi.
Ben kadının bu anlayışı karşısında düşündüklerimden dolayı pişman olup:
- Hatun sen bana öyle şeyler söylüyorsun ki, eğer bunları hakkiyle yaparsan beni bahtiyar edeceksin, dedikten sonra:
- Dindar olmayan hiçbir kimseyi eve almayacaksın, dindar olanlardan da senin tarafın çok çok gelmesin, benim tarafımdan ise; şu, şu şahıslar gelmesinler, şunlar ise hiç gelmesinler diye gerekli talimatı verdim. Tam bir sene huzur içinde yaşadım. Bir sene sonra fetva dairesinden eve döndüğümde evde son derece mütesettire bir hanım görüp kim olduğunu sordum. Hanım annesi olduğunu söyledi. Kayın validem olduğunu öğrenince elimden gelen hürmeti esirgemedim. Bir müddet sonra kayın validem bana:
-Oğlum hanımından memnun musun? Diye sordu. Ben:
-Allah senden razı olsun, kızınızdan çok memnunum. Bu zamana kadar hiçbir şikayetim olmadı, diyerek memnuniyetimi izhar ettiğimde, kayın validem bana şunları söyledi:
- Oğlum kızımdan tabii ki memnun olacaksın. Çünkü biz onu cennette büyüttük. Evimiz Resulüllah'ın bildirdiği gibi bir cennetti. Kur'an ahlakından başka birşey öğretmedik ona... Yine de sen hanımın üzerindeki otoriteni eksik etme! Çünkü kadınlar iki sebepten hemen şımarıverirler: Birincisi ona olan sevgini yüzüne söylediğinde, ikincisi ise bir hayırlı evlat dünyaya getirdiklerinde...
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Cehaletin tek ilâcı sormak...
Câbir radıyallahü anh anlatıyor: Arkadaşlarımla beraber sefere çıkmıştık. İçimizden birinin başına taş isabet etti ve başını yaralayıp kemiğini kırdı. Sonra aynı adam uykuda ihtilâm olduğu için, arkadaşlarına:
- Teyemmüm edebilir miyim, bu hususta benim için ruhsat buluyor musunuz? diye sordu.
Arkadaşları da:
- Hayır, su mevcut oldukça teyemmüme ruhsat yoktur, diye cevap verdiler. Bunun üzerine o şahıs gusül abdesti aldı ve açık vaziyetteki yaradan içeriye giren suyun tesiri ile vefat etti. Peygamber aleyhisselâmın huzuruna geldiğimiz zaman, kendisine hadiseyi naklettiler.
Bunun üzerine Resûlüllah aleyhisselâm:
- Adamı öldürmüşler, Allah onları öldürsün, buyurdu.
Ve «Bilmiyorlarsa sorsaydılar ya; cehaletin ilâcı sormaktır, o adama teyemmüm etmek kâfi gelirdi. Yarasına da bir bez parçası koyar, üzerine mesheder ve vücudunun diğer yerlerini de yıkardı» diye ilâve etti
(Ebû Davud)
selam ve dua ile.. |
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar
Şu an 5 kullanıcı var. (0 üye ve 5 konuk)
Bu Konudaki Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kuralları