DUYURU PANOSU
FORUMUMUZDA TİVİBU, D-SMART ,DİGİTURK-BEİN KANALLARI YERLİ - YABANCI PLATFORMLARLA İLGİLİ ,KART PAYLAŞIMI ,İPTV ,SERVER PAYLAŞIMDA BULUNMAK,HACK İLE KONULAR ve SPONSORLARIMIZ DIŞINDA HERHANGİ BİR ÜRÜN SATIŞI YAPMAK YASAKTIR 

İletişim


 WHATSAPP +905354035843


ERK@L


onlineuydudestek@gmail.com

×

NOTICE Bilgilendirme : Bu konu 3882 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....

KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..! Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder: Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir. Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder. Adamın biri sorar ? Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder. Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden

Bu konu 393059 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse 393059 Reviews

    Konuyu Değerlendir: Kıssadan Hisse

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 393059 kez incelendi.

 
Sayfa 33/38 İlk ... 2333 ... Son
  1. #1
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Icon14 Kıssadan Hisse

    KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
    Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
    Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
    Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
    Adamın biri sorar ?
    Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
    Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden yavruladığı ve kasaplık olarak kesilmeyip korunduğu halde bir türlü çoğalmaz.
    Koyun gibi sürüler haline acaba neden gelemez..?
    Hz.Mevlana'nın cevabı şöyle olur:
    Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
    Bu bereket vaktinde koyunlar asla uyumaz, hep uyanık olurlar.
    Köpekler ise hiç uyanık olmaz hep uykuya dalar, gaflette olurlar.
    Onun için koyun nesli seherin bereketine nail olur.
    Köpekler ise bereketsizliğine maruz kalırlar..!


    Selam ve Dua ile....
    denizci56, Mest, satcom888 Bunu beğendi.

  2. #257
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Abdulkadir Geylani Hazretleri Ve Hediye Köle;

    Abdülkadir Geylani Hazretlerine birisi bir köle hediye ediyor, diyor ki: “Bu köleyi alın, zatınıza hizmetçi olsun.” Abdülkadir Geylani Hazretleri köleyi alıyor, evine getiriyor:

    ”Evladım, bak,” diyor ” Şu odalar yatma yeridir, şu elbiseler de giyilebilir. Yemek istiyorsan işte şu yemekler var.”
    Ondan sonra soruyor: “Şimdi gördün bunları, nerede yatmak istersin?”
    Kölenin cevabı: “Nereyi münasip görürseniz.”
    -”Peki hangi elbiseyi giymek istersin?”
    -”Hangisini uygun görürseniz.”
    -”Hangi yemeği seversin?”
    -”Hangisini verirseniz…”
    Köle böyle cevaplar verince, Abdülkadir Geylani Hazretleri gözyaşı dökmeye başlıyor. Köle bu sefer tereddüt ediyor, üzülüyor, acaba hatalı bir cevap mı verdim diye. Geylani Hazretlerinin gözyaşları sürekli akınca köle yaklaşıyor: “Efendi Hazretleri, kusur ettiysem, özür dilerim, hata mı ettim acaba?”
    “Yok evladım yok, hata etmedin, tam isabet ettin” diyor.
    “Niye ağlıyorsunuz öyleyse?” deyince:
    “Söylediklerini dinledim de ondan.”
    “Ben yanlış bir şey mi söyledim?”
    “Yok, doğru söyledin. Keşke senin bana bu yaptığın itaat gibi, ben de Rabbime böyle bir itaatte, kullukta bulunsam da ömrümde bir defa olsun, Ya Rabbi, Senden hiçbir şey istemiyorum.. Nereyi uygun bulursan o evde yatarım, hangi elbiseyi münasip görürsen onu giyerim, hangi rızkı verirsen onu yerim. Başka bir talebim yok Senden, diyebilseydim. Onun için ağlıyorum” diyor… !

    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  3. #258
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Küçük Bir çocuktan Büyük Bir Ders

    Adaletiyle meşhur Hz. Ömer (ra.), ezanın okunmasıyla birlikte camiye yönelmişti. Arkasından gelen küçük bir çocuk, Hz. Ömer’i (ra.) geçip hızlı adımlarla ilerledi. Hz. Ömer (ra.), çocuktaki bu telaşın neden kaynaklandığını merak etti. İçinden “Acaba bir derdi, bir sıkıntısı mı var?” diye geçirdi. Hemen yetişip “Yavrum, hayırdır, telasli tekalşlı nereye gidiyorsun?” diye sordu. Hz. Ömer’i (ra.) tanımayan çocuk:
    – Camiye gidiyorum amca!
    Hz. Ömer (ra.) şaşırmıştı. Zira çocuk, çok küçüktü. Hz. Ömer (ra.), hayretini gizlemeyerek çocuğa şöyle dedi:
    – Yavrum, sen daha küçüksün! NAMAZ sana farz değil, bu kadar telaşa gerek yok ki!
    Çocuk, Hz. Ömer’in (ra.) bu sözüne katılmadığını belirten bir tavırla cevap verdi:
    – Amca, amca! Bu işin büyüğü küçüüğü olmaz! Mahallemizde daha dün bir çocuk öldü. Üstelik o, benden de küçüktü. Ölüm denen gerçeğin büyük küçük ayırdığı yok! O yüzden her yaşta buna hazır olmak gerek. Hem bu yaşta namaza alışmazsam büyüyünce zor gelebilir!

    Ölüm, büyük küçük ayırmaz. Her işimizi sanki hemen ölecekmişiz gibi itinayla yapmalıyız.

    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  4. #259
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    HANIM KARDEŞLERİM BİLHASA OKUMALI
    Bir gün Efendimiz Resulullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) kalkıyor, kızı Fatıma'nın evine geliyor...
    Eve girdiğinde görüyor ki, Fatıma Validemiz (Radıyallahû Anhâ) oturmuş elinde beyinin elbisenin söküğünü dikiyor.
    Ayağıyla da Hz. Hasan'ın beşiğini sallıyor, ağzıyla da Kur'ân-ı Kerim okuyor.

    Bu haldeyken Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm) içeri girince hemen Fatıma Validemiz, "Buyur Babacağım" diye ayağa kalkıyor...
    Ama Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm "Kalkma kızım, otur otur" diyor, ısrar ediyor, ama Fatıma Valedimiz ayağa kalkıyor.
    Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm) buna rağmen, "Keşke otursaydın" diye ısrar edince, Fatıma Validemiz de merak ediyor:
    "Babacığım, sen gelirsin de ben sana ayağa kalkmaz olur muyum? Niye otursaydım ki?"

    Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm) Fatıma'nın oturma sebebini şöyle anlatır: "Kızım, hanımlar çok bahtiyardırlar, mesutturlar, kazançlıdırlar.
    Ben kapıdan içeri girdiğim zaman buranın meleklerle dolu olduğunugördüm.
    "Babacığım, bu kadar melek niçin gelmiş buraya?"
    Herbirisi de bir başka sebeptengelmişti senin evine.
    Sen elinle kocanın elbisesinin yırtığını dikiyorsun, hizmet ediyorsun, işte meleklerin bir kısmı senin kocana hizmet edişinden dolayı gelmişlerdi.
    Bir hanımın gönül rızasıyla kocasına hizmet etmesi meleklerin tebrik edeceği bir ibadettir.
    Diğer bir kısmı da elinle kocanın elbisesini dikerken, ayağınla da oğlunun beşiğini sallıyordun.
    Bir hanımın çocuğuna bakması, isteyerek, severek, şefkatle, sevgiyle hizmet etmesi meleklerin gelip seyredebileceği bir hizmettir.
    Meleklerin bir kısmı da oğlun Hasan'ın beşiğini salladığın için gelmişlerdi.
    Diğer bir kısmı da, sen ağzınla da boş durmuyor, Kur'ân-ı Kerim okuyordun, İşte büyük bir kısmı da senin okuduğun Kur'ân-ı Kerimi dinlemek için gelmişlerdi" diyor ve ilave ediyor:
    Kızım, hanımlar çok şanslıdırlar, eğer niyetlerini düzeltirlerse, eğer duygularını düzeltirlerse, eğer bu saydığım hizmetleri şuurla, ibadet kasdıyla yaparlarsa, onların yaptığı bütün işler ibadet yerine geçer.
    Bir hanımefendi İslâm şuuruyla hayatına bakarsa, zengin bir din kültürüyle hayatını zinetlendirirse, kendi dünyasını İslâmî ölçülerle böyle güzelleştirirse bu hanımın ev hizmeti de ibadettir. Daha doğrusu hanımların Cennete gitmeleri beylere nisbetle daha öncelikli, daha kolaydır. Bu da hanımlar için çok sevindirici, memnuniyet verici bir müjdedir…

    selam ve dua ile..

    Mest Bunu beğendi.

  5. #260
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    ALLAH RIZASI İÇİN OKU GÜZEL YÜREKLİ DOSTUM
    -l Şafi Hazretleri bir sabah namazdan sonra evine dönerken yolda birine rastlar. Adam önce selam verir iyi dilek ve dua da bulunduktan sonra da "hayırlı sabahlar" Manasında " nasıl sabahladın?" der. Hazret-i imam nasıl sabahladığını şöyle anlatır:
    -Sekiz tane şeyin benden istediğini düşünerek sabahladım!
    Adam şaşır:
    -Ya imam kim sizden 8 tane şey isteyebilir? Sizin kimse ile takışık bir işiniz yoktur ki?
    Hazreti imam tebessüm ederek meseleyi açar: Bak ben den her sabah kimler neler istiyorlar der ve şöyle izah eder:
    1) Rabbim benden farzını istiyor,
    2)Resulullah benden sünnetini istiyor,
    3)Aile çoluk çocuk günlük masrafını istiyor,
    4)Nefis kendine tabi olmamı istiyor,
    5)Şeytan arkasından gitmemi istiyor,
    6)Kiramen katibin melekleri iyi şey yazdırmamı istiyor,
    7)Geçen günler ihtiyarlanmamı istiyor,
    8) son olarak da Hazreti Azrail hazır olmamı istiyor,
    İşte ben bütün bu isteklerin muhatabı olarak sabahlamış bulunuyorum. Her sabah bu suallar cevap bekliyor. Hazret-i şafii'yi dinleyen adam düşünmeye başlar. Bir kaç saniyelik tefekkür den sonra Sorar: Ya imam bu saydığın şeyler sadece senden mi isteniyor yoksa ben dende isteniyor mu? İmam tebessüm eder:
    -Orasını ben diyemem sen düşün !
    Adam başını aşağı eğer söylenerek devam eder:
    -Meğer her sabah ben den neler isteniyormuş da haberim yokmuş. Bende düşünmeliyim bunları !

    selam ve dua ile..
    erlig23, Mest Bunu beğendi.

  6. #261
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Günah var mı karıncayı kırınca?

    Istanbul'da güneşli bir günün sabahında Topkapi Sarayi'nın avlusunda bulunan Has Oda’nın kapısı açıldı.

    Uzun boylu genç bir adam arka bahçeye doğru ilerliyordu. Bu kişi, Avrupa’yı titreten, koca Akdeniz'i hâkimiyet altına alan Osmanlı Devleti’nin kudretli hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman’dan başkası değildi.

    Devlet işlerinden vakit buldukça soluklanmak için arka bahçeye çıkar, ağaçları, kuşları, denizi seyrederdi.

    O gün deniz, ağaçlar bir başka güzeldi, yalnız ağaçlardan birkaç tanesinin yapraklarının buruştuğunu fark etti.

    Hemen yanlarına yaklaştı ve eliyle tutup incelemeye başladı. Biraz sonra ağaçların neden buruştuklarını anlamıştı.

    Karıncalar sarmıştı o güzelim dallarını. Aklına bir çözüm yolu geldi. Ağaçları ilaçlatacaktı. Böylece ağaçlar karıncalardan kurtulacak ve rahat bir nefes alacaklardı. Fakat birkaç dakika daha düşününce bu fikrin o kadar da iyi olmadığını anladı. Karıncalar da can taşıyordu, ağaçları ilaçlatırsa onlar ölebilirdi. İşin içinden çıkamayacağını anlayan Kanunî, bu konuyu danışmak için hocası Ebussuud Efendi’yi aramaya koyuldu.

    Hocasının odasına gitti. Ama hocası odada yoktu. Hemen oracıkta bulduğu kâğıt parçasına kafasına takılan soruyu edebî bir üslupla yazdı ve hocasının rahlesi üzerine bıraktı. Birkaç saat sonra hocası odasına gelmiş ve rahlenin üzerinde el yazısı ile yazılmış kâğıdı görmüştü. Eline hat kalemini alan Ebussuud Efendi, talebesinin soruyu yazdığı kâğıdın altına bir şeyler yazdı ve kâğıdı rahleye bıraktı. Kanunî bir ara tekrar hocasının odasına uğradı. Hocası yine yerinde yoktu; ama rahlenin üzerine bırakmış olduğu kâğıdın üzerine kendi yazısı dışında bir şeylerin daha yazılmış olduğunu gördü. Merakla kâğıdı eline aldı ve okumaya başladı. Yazıyı okuyunca yüzünde bir tebessüm belirdi. Kâğıdın üst kısmında Kanunî’nin hocasına yazdığı sual vardı.

    Kanunî şöyle diyordu hocasına:
    “Meyve ağaçlarını sarınca karınca
    Günah var mı karıncayı kırınca?”
    Hocası Ebussuud soruyu şöyle cevaplıyordu:
    “Yarın Hakk’ın divanına varınca
    Süleyman’dan hakkın alır karınca.”

    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

  7. #262
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Hz.HATİCE ANNEMİZİ UNUTULMAZ KILAN HİZMETİ NEYDİ?
    Eline aldığı kuru bir hurma dalına dayanarak Resûlüllah’ın kapısına kadar gelmiş olan yaşlı bir kadın, içeri girmek arzusunu izhar etmesi üzerine;
    Yâ Resûlâllah, kim olduğunu bilmediğimiz bir ihtiyare kadın, zâtınızı görmek istiyor, dediler.
    Resûl-i Ekrem Hazretleri:
    Müsaade edin, gelsin, buyurdular.
    İhtiyarlıktan âdeta rükû eder halde duran kadın, hurma dalından edindiği asâsına dayana dayana Resûlüllah’ın kapısından içeri girdi, bir-iki adım ilerledikten sonra, kendisini tanıyan Resûlüllah hemen ayağa kalktılar; altlarındaki içi hurma lifi dolu minderlerini göstererek oturmasını istediler.
    Resûlüllahın bu kadına gösterdiği hürmet ve alâka, orada hazır bulunan Hazret-i Ömer’in dikkatini çekti; hattâ kim olduğunu merak ettiği bu ihtiyareye gösterilen bu ikramı, biraz da fazla gibi bulduğu içindir ki, ihtiyare kalkıp gittikten sonra: Yâ Resûlâllah, bu kadın kimdi ki, kendisine ayağa kalkacak kadar hürmet ettiniz, minderinizi verecek kadar alâka gösteriniz? Dedi.
    Resûlüllah’ın cevabı tek cümleden ibaretti:
    Bu kadın, bizim Hatîce’nin dostlarındandı!
    Burada aklımıza şöyle bir sual geliyor:
    Resûlüllah Hazretleri, senelerce evvel vefat etmiş olan Hatice Validemize, neden bu kadar alâkâ duyuyordu ki, Onun dostlarına bile ayağa kalkıyor, minderlerini vermek kadirşinâslığında bulunuyorlardı? Hatîce Validemizin kendisini bu derece sevdiren hususiyeti ne idi?
    Bu sualin cevabını da, Hazret-i Âişe Validemizin hazır bulunduğu bir mecliste cereyan eden şu hatırada bulmak mümkündür. Fahr-i Kâinat Efendimiz, bir aile sohbetinde, Hazret-i Hatîce Validemizi uzun uzun yâdetmiş; bazı hatıraları yeniden anlatarak, geçmiş günlerini dile getirmişti.
    Hazret-i Âişe Validemiz:
    Yâ Resûlâllah, senelerce evvel ölüp gitmiş olan bir yaşlı kadını, bu kadar hatırlayıp yâdetmekte ne fayda var? Allahü Zülcelâl, size, Ondan daha genç ve güzelini ihsan etmiş; ağzında dişi bile kalmamış bir ihtiyare yerine daha gencini vermiştir, dedi. Âişe Validemizin bu sözlerine karşı Resûlüllah Hazretlerinin, Hz. Hatîce Validemizi niçin unutmadığını bildiren şu cevaplarını, dikkat ve ibretle okumaktayız:
    Yâ Âişe! Seneler geçtiği halde Hatîce’yi unutmayışım, Onun dış güzelliğinden değildir.
    Herkes beni red ve inkâr ettiği zaman, Hatîce bana inandı ve tasdik etti.
    Etrafımdakiler bana, yalancısın, dediği zaman; Hatîce bana, doğru söylüyorsun, asla çekinme, dedi.
    İnsanlar benden bir pulu esirgediği zaman, Hatîce, bütün servetini önüme sürerek bunların hepsi emrindedir, istediğin kadar harcayabilirsin, dedi.
    Dünyada yalnız kaldığım günlerde, Hatîce, benden asla geri kalmadı; bunların hepsi geçicidir, üzülme, ileride bu güçlükleri kolaylıklar takip edecektir, dedi.
    İşte ben, Hatîce’yi, bu fedakârlıkları için unutmuyorum!
    Hz. Hatîce’yi seneler geçtiği halde unutturmayan meziyetleri, Resûlüllah nezdinde, kadın arkadaşına oturduğu minderini verdirecek kadar kazanmış olduğu itibar ve kıymeti; hanımların dikkatlerini çekmelidir.
    Mümine hanımlar, İslâm dâvası uğrunda fedakârca çalışan kocalarına engel olmamalı. Hatîce annemiz gibi, bütün kuvvet ve imkânlarıyla dâva uğrunda çalışan beylerini takviye ile yardımcı olmalıdırlar. .

    selam ve dua ile..

    Mest Bunu beğendi.

  8. #263
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    Gelin Kaynana
    Günün birinde güzel bir genç kız sevdiği adamla evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Çok mutludur, fakat kaynanası ile geçinememeye başlar. Kuşak farkı nedeniyle kişilikleri tamamen farklıdır. Bu nedenle ve daha birçok küçük sebeple her gün kavga edip tartışırlar. Kocası da annesi ve karısı arasında kalmaktan sıkılmış, mutsuz olmuştur.

    Genç kız, bu böyle gitmez, bir şeyler yapmak gerek diye düşünür, eski bir tanıdığı olan baharatçıya gider ve derdini ona anlatır. Yaşlı adam baharatlardan bir karışım hazırlar, kaynanasını zehirlediği belli olmasın diye der ki:
    – Bu karışımı 3 ay boyunca her gün kaynanan için yaptığın yemeklerin içine az bir miktar koyacaksın. Kimsenin şüphelenmemesi için ona çok iyi davranmalı , onun en sevdiği, güzel yemekleri yapmalısın.
    Sevinç içinde eve dönen genç kız yaşlı adamın dediklerini aynen uygular. Her gün kaynanasının sevdiği en güzel yemekleri yapar. Kaynanasının yemeğine az miktarda zehri damlatır. Kimse şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranır. Bir süre sonra kaynanası da çok değişir ve ona kendi kızı gibi davranır. Evde artık herkes mutludur. Genç kız suçluluk duymaya başlar. Pişman bir vaziyette baharatçı dükkanının yolunu tutar ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehrin etkisini yok edecek panzehir için yalvarır. Kaynanasının ölmesini artık istememektedir. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran genç kıza bakar, gülmeye başlar ve der ki:
    – Merak etme sana verdiğim karışım çeşitli
    vitaminler içeriyordu. Olsa olsa kaynananı sadece daha da güçlendirdin. Gerçek zehir ise senin ile kaynanan arasındaydı. Sen ona iyi davrandıkça o da değişti ve aranızdaki zehir yerini sevgiye bıraktı, böylece siz gelin kaynana değil, gerçek bir ana kız oldunuz.

    selam ve dua ile.
    Mest Bunu beğendi.

  9. #264
    Dadaloglu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 15638
    Üyelik tarihi
    27 Aralık 2014
    Konum
    Yurtdisi
    Mesajlar
    2.142
     
     Uydu Alıcısı
     
     Korax ipplus HD 

    Standart

    ALLAH'a KÜSMEK,
    Serçe Allah’a küsmüştü.
    Günler geçiyordu ve serçe hiçbir şey söylemiyordu.
    İçine kapanmış derin bir hüzne boğulmuştu.
    Artık Rabbine bir şey demiyor ve onunla konuşmuyordu!
    Melekler merakla Allah’a serçeyi soruyorlardı ve her defasında Allah, meleklere “o gelecek” diye cevap veriyordu.
    “Çünkü onun sesini duyacak tek kulak benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da tek benim” diyordu.
    Bir zaman sonra serçe, kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde bir ağacın dalına kondu. Hiçbir şey söylemiyordu öyle sessiz sessiz bekliyordu.
    Allah,serçeye seslendi.
    Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir senin?
    Melekler serçe ne söyleyecek diye ona bakıyordu.
    Serçe mahzun biraz da sitemli ses tonuyla;
    “Küçük bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman Dünya’da ufacık bir yerdi kimsenin yerini dar etmiyordu.Sen onu da bana çok gördün neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı.”
    Artık konuşamadı serçe sözleri boğazında düğümlendi. Sessizlik Arş-ı rahmanda yankılanıyordu ve melekler başlarını eğmiş Allah’ın vereceği cevabı bekliyordu.
    Allah; “ sen, o yuvanda dinlenirken seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu, seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim yuvanı yıksın diye böylece sen oradan uzaklaşarak yılandan kurtuldun.
    Nice belalar var ki muhabbetimle senden uzaklaştırdım ve sen kuşatıcı muhabbetimi görmüyor geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun. “ Serçenin gözleri doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı ve onu çok seven Allah’ın şefkat ve merhametine hayran kaldı.
    Utangaç bir sesle “ affet Allah’ım “ diyebildi sadece.
    Ve gönül sözü Arş-ı İlahi’de yankılandı “Affet Allahım”
    * Başımıza gelen her musibbette, elbette ki nice hayırlar gizlidir. Rabbimize isyan etmek yerine, olanda hayır vardır diyerek rıza göstermek gerekir...

    selam ve dua ile..
    Mest Bunu beğendi.

Sayfa 33/38 İlk ... 2333 ... Son

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu an 2 kullanıcı var. (0 üye ve 2 konuk)

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •