Bilgilendirme : Bu konu 3972 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden
Bu konu 397831 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse
397831 Reviews
-
- Offline
Uye No : 15638
Hikmet Baba,
Çeşitli hâlleriyle hikmet saçan bir derviş,“Bunda da bir hikmet var” sözünü çok edermiş.Bu yüzden kendisine Hikmet Baba diyorlar,Fakat onu saf sanıp alaya alıyorlar.Nasipsiz birkaç kişi, oyun oynarlar ona,İneğini ***ürüp bağlarlar bir ormana.Derler, “Şimdi de hikmetten söz edecek mi?İneği aramaya dağlara gidecek mi?”Akşam sığırlar gelir, Dervişin ineği yok,Bekliyorlar Dervişte görülsün âni bir şok.Hikmet Baba bu işi de hiç anormal bulmaz,“Bunda da bir hikmet var” sözünden geri kalmaz.Çoluk çocuk birlikte köyden kıra çıkarlar,Sığırın otladığı her tarafa bakarlar.Nihayet aramaktan iyice yorulurlar,İneği bir ağaca bağlı halde bulurlar.Hikmet Baba yine der, “Bunda da bir hikmet var,Fakirin ineğini bu ağaca kim bağlar?”Biraz dinlenmek için oraya otururlar,Yorgunluktan dolayı hep uyuya kalırlar.Sabah olunca kalkıp köylerine giderler,Acıklı manzarayı ibretle seyrederler.Gece bir deprem olmuş, köy viraneye dönmüş,Feryatlar yükseliyor, bazı ocaklar sönmüş.Hikmet Baba üzülür, yine bir hikmet söyler:“Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler.Rabbimiz bir sebeple köyden çıkardı bizi,İneği bağlatarak kurtardı hepimizi.”
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Belki şu anda çok dertlisin...
Belki "artık yeter" diyorsun...
Belki de kendinden geçmişsindir..
Belki de ağlıyorsun...
Belki bütün bu musibetlerin sonunda eline bir şey geçip geçmeyeceğini düşünmektesin..
O zaman Duy !
Rabbin sana söylüyor;
Sabredenlere, felaketlere karşı dişlerini sıkıp, göğüs gerenlere, mükafatları hesapsız ödenecektir!
Belki de onca insanın içinden neden senin seçildiğini soruyorsun...
Oysa Rabbinin seçtikleri kıymetlilerdir!
İçinizden mücahitlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar elbette sizi deneyeceğiz!
Hayat bir imtihan değil mi?
Her sorun ebedi hayatında yer alan bir tuğla...
Nefes alıp verdiğin her an yeni bir soruna gebe... Onlar olmasaydı sonsuzluk yurdunda sana ait hiç bir şey de olmayacaktı!
Derdin yoksa üzül asıl !
Dertliysen bil ki;
O seni seviyor!
Bak, Sevdiğin ne diyor?
ALLAH (cc), hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar! Belki sen Ashab-ı Uhud kadar acı çekmedin...
Hani kralları onları iman ettikleri için, ateş dolu hendeklere attırmıştı ya !
Belki sen Ebu Zerr (ra) kadar acı çekmedin...
Amcası inandığı için onu hasıra sarıp yakmıştı ya !
Belki sen Vahşi kadar acı çekmedin..
Sevgilisi ona "Bana görünme" demişti ya !
Belki sen Yakup (as) kadar acı çekmedin..
Yusuf'u (as.) elinden alınmıştı ya !
Belki sen Hatice (ra) kadar acı çekmedin...
Hz. MUHAMMED (sav) yurdundan kovulmuştu....!
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Allah c.c'nin takdiri;
Vehb b. Münebbih ten rivayet edilmiştir, diyor ki:
- İsrailoğullarının abidlerinden biri vardı ki, nehrin kenarındaki ibadethanesinde ibadet ederdi. Yakınında bir elbise tamir ve temizleyicisi vardı. Belinde para kemeri bulunan bir atlı gelip, kemerini ve elbisesini çıkarır. Nehirde elbisesini yıkar. Elbisesini giyer, fakat para kemerini orda unutup gider.
O gittikten sonra bir avcı gelip serpme ile balık avlamaya başlar. Para kemerini gören balıkçı onu alır, çekip gider. Sonra atlı gelir, para kemerini orda bulamaz. Elbise temizleyiciye:
Para kemerimi burada unuttum der. Adam:
Ben onu görmedim diye cevap verir.
Bu cevaba kızan atlı kılıcını çekip elbise temizleyiciyi öldürür.
Abid bu hali görünce, az kalsın fitneye kapılcaktı. Kendisini toplarlayan abid, Cenabı Hakk a şöyle niyazda bulunur:
Ey Yüce Allah ım! Para kemerini balıkçı alır, elbise temizleyici öldürür. Gece olup uyuduğu vakit, Allahü Teala abide rüyasında şöyle buyurur:
Ey abid ve salih kulum, fitneye kapılma Rabbinin ilmine müdahele etme. Şunu iyi bil ki, o atlı, balıkçının babasını öldürüp malını almıştı. Para kemeri onun babasının malındandır. Elbise temizleyicisine gelince, onun sevap sahifeleri dopdolu idi. Ancak o sahifelerde günah vardı. Atlının amel defteri günahlarla dolu idi. Sevap hanesinde tek bir sevaptan başka bir şey yoktu. O elbise temizleyicisini öldürdüğü vakit, onun amel defterindeki bir tek günah silindi, atlının amel defterindeki sevab da silindi. Senin Rabbin dilediğini yapar, istediği şekilde hükmeder.
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Yaradan Yüce Rab'bimin Lutfettigi Genç;
Zünnun-ı Misri şöyle der: İçi yemyeşil bir bağa uğradım, bir de baktım ki genç bir, elma ağacının altında namaz kılıyor. Kendisinin namaz kıldığının farkına varmadan selam verdim. Selamımı almadı. Tekrar selam verdim. Yine selamımı almadı. Sonra namazını uzatmadı. Namazını bitirdikten sonra parmağı ile toprak üzerine şu şiiri yazdı:
Dil konuşmaktan men olundu. Çünkü o düşmanlığa sebebtir, belki afetleri celbedendir. Konuştuğun vakit, Rabbini zikret. O nu unutma ve her halinde O na hamdet .
Bunu okuduğum vakit uzun uzun ağladım. Sonra ben de parmağımla yere şu şiiri yazdım:
Hiçbir yazan yoktur ki, yerde çürümesin, fakat zaman, ellerin yazdığını, devamlı saklar. Elinde kıyamet günü gördüğün vakit seni sevindirecek, olandan başka bir şey yazma.
O genç, bunu okuduğu vakit, şiddetle haykırdı, sonra vefat etti. Onu kefenleyip defnetmek istedim, fakat:
Onun cenazesini melekler kaldıracaktır diye bir ses işittim. Bunun üzerine çekilip ağaca doğru yürüdüm ve ağacın altında iki rekat namaz kıldım. Sonra cenazenin bulunduğu yere baktım. Cenazeden ne bir eser gördüm ve ne de bir haber alabildim.
Kullarına istediği gibi ihsan eden Allahü Teala 'yı tesbih ederim.
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Allah'in Korumasi;
Bilginlerin birinden rivayet edilmektedir.
Demiştir ki: "Komşumuzdan yemek için pişmiş kuzu eti satın almıştık. Fakirlerden biri de bize geldi. Onu da bizimle yemeğe davet ettik. Fakir, kuzu etinden bir lokma alıp ağzına koydu. Sonra yutmadan lokmayı atarak uzaklaştı ve bize
- "Bana öyle bir hal geldi ki, eti yemekten beni men etti" dedi.
Biz: "Sen yemeyince, biz de bu etten yemeyiz" dedik.
Fakir: "Ben bir fakirim, yemem. Size gelince nasıl isterseniz öyle yapınız" dedi.
Biz de fakirin yemediği etten yemedik. Ve:
- "Bunu pişireni cağırıp, etin aslını kendisine sorsak, belki de bize bir çirkin sebeb söyler" dedik.
Gerçekten, eti pişireni çağırdık ve kendisine, etin aslını sorduk. Daha bize sorumuzu bitirmeden etin, ölü hayvan eti olduğunu ve nefsine uyup, parası için sattığını söyledi bize. Bizde eti köpeklere yedirdik.
Bir müddet sonra o fakiri gördük. Kendisine, eti yemekten çekinmesinin sebebinin ne olduğunu ve kendisine nasıl bir hal geldiğini sorduk. Bize şöyle cevap verdi:
Allah a yemin ederim ki, senelerden beri hiç et yemek istemezdim. Bu pişmiş eti bana takdim ettiğiniz vakit, nefsim şiddetle et yemek arzuladı. Bundan dolayı ette bir illet olduğunu anladım ve yemeyi terk ettim."
Selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Aceleyle kılınan namaz, namaz sayılmaz
Peygamberimiz(sav), itinasız kılınan namazı, namaz saymazdı. Bir gün gelişigüzel namaz kılan bir kimseye:
– Dön de, namazını yeni baştan kıl. Çünkü sen namazı kılmış olmadın, dedi. Adam dönüp yine eskisi gibi kıldı. Peygamber Efendimiz (sav.) yine ona:
– Dön, yeni baştan kıl. Çünkü sen namazı kılmış olmadın, diye buyurdu ve bu ihtar üç defa vuku buldu. En sonunda adam:
– Seni hak din ve kitapla gönderen Allah’a yemin ederim ki, ben bundan başka türlüsünü bilmiyorum, bana doğrusunu öğret, dedi. Bunun üzerine Efendimiz (sav.):
– Namaza duracağın zaman tekbir al. Sonra ne kadar kolayına gelirse, o kadar Kur’ân oku. Arkasından rükûa varıp, mutmain [azaların yatışmış] oluncaya kadar dur. Sonra başını kaldırıp ayakta doğruluncaya kadar dur. Daha sonra, secdeye varıp mutmain oluncaya kadar kal. Sonra başını kaldırıp mutmain oluncaya kadar otur. Bunu namazın bütününde böylece yap, dedi.
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
Hz.Ömer ve Çocuk
Bir adam, Hazret-i Ömer’e, oğlunu şikayet eder. Hazret-i Ömer, bu kimsenin oğluna der ki:
- İmandan sonra birinci vazifemiz ana babanın kalbini kırmamaktır. Onlar ne kadar kötü olsalar da, yine her şeyin üstünde hakları vardır. Onların kalbini kıranın ibadeti kabul olmaz. Müslüman doğmamıza ve Müslüman yetişmemize sebep olan ana babamızın kalbini kırarsak Cennete nasıl gireriz? Onlar bize hakaret etse de, yalvararak gönüllerini almamız lazımdır. Müslüman ana babamız, bizden razı olmadıkça, Allahü teâlânın sevdiği kulu olmak çok zordur.
Çocuk Hazret-i Ömer’e der ki:
- Ya Emir-el-müminin, söylediklerini aynen kabul ediyorum. Fakat çocuğun ana babası üzerinde hiç mi hakkı yoktur?
Hazret-i Ömer buyurdu ki:
- Evet çocuğun da hakkı vardır. Evlenirken çocuklarına anne olacak kızı veya kadını iyi aileden seçmesi, çocuğa güzel bir isim koyması ve dinini öğretmesi gerekir.
Çocuk, Hazret-i Ömer’e şöyle cevap verdi:
- Babam, bana terbiye nedir öğretmedi. Anam ise, zenci bir Mecusinin kızı idi. İsmimi “Karaböcek” koymuş ve Allah’ın kitabından bana bir harf bile öğretmedi. Maalesef dinim hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Hazret-i Ömer, çocuğun babasına dedi ki:
- Gelmiş, bir de bana oğlunu şikayet ediyorsun; halbuki sen onun hakkını çiğnemiş ve o sana kötülük etmeden, sen ona kötülük etmişsin.
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
KARINCA MİSALİ...
Bir gün yere bir damla bal düştü.
Küçük bir karınca geldi balın tadına baktı ve gitti.
Bal hoşuna gitmişti.
Bir zaman sonra tekrar geldi,biraz daha yedi gitmek istedi ama bal lezzetli gelmişti bir türlü bırakamadı.
Kendini balın lezzetine kaptırdı ve bal damlasının içine girdi ancak çıkmak isteyince buna güç yetiremedi,debelendikçe daha da battı ve balın içinde can verdi.
Karınca biraz bal ile yetinseydi elbette ölmeyecekti.
Hikmet ehli der ki;
Dünya büyük bir bal damlasıdır.
Kim ondan yetecek kadarıyla iktifa ederse kurtulur.
Kim de ona dalarsa, karınca misali battıkça batar ve helak olur.
selam ve dua ile..
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar
Şu an 5 kullanıcı var. (0 üye ve 5 konuk)
Bu Konudaki Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kuralları