Hz.ÖMER r.a Adaleti

Hz. Ömer adaletiyle cihanın dört bir yanına nam salmış bir ha****dir.

Hz. Ayşe annemiz, Hz. Ömer hakkında, “Ömer denince adâlet, adâlet denince Allah hatırlanır” diyor. Peki Hz. Ömer’in adalet dağıtırken haksızlık yapmamasının sırrını merak ediyor musunuz? O zaman bu yazıyı okuyun lütfen.

Hiçbir suçluya keyfî ceza verilemez!

Abdullah bin Ömer (r.a.), babası Hz. Ömer’le (r.a.) birlikte hacc’da idi. Bir ara adamın biri onlara yanaştı ve hiçbir şey söylemeden hüngür hüngür ağlamaya başladı. Hz. Ömer adama hitâben:
“Ne oldu? Eğer borçlu isen, yardım edelim. Bir şeyden korkuyorsan seni koruyalım. Fakat birini öldürdünse, elimizden bir şey gelmez, kısas yapılır. Komşularından memnun değilsen, seni başka bir yere gönderelim…” dedi.
Adam, Hz. Ömer’den bu samimi ilgiyi görünce, derdini anlatmaya başladı:
“Ben Teymoğulları’ndanım. Bazı taşkınlıklar yapıp bir takım suçlar işlemiştim. Vâlimiz Ebû Musa bana ceza olarak sopa attırdı. Fakat bu ceza ile yetinmeyip saçlarımı da kestirdi. Yüzümü siyah boya ile boyattı. Sonra da beni halk arasında dolaştırdı.
Halka, “Bununla beraber ne oturun, ne de yemek yiyin.” diye emretti. Halk, artık benim yüzüme bakmaz oldu. Şeref ve itibârım hiçe indi. Bu duruma son derece üzüldüm. Düşündükçe vâliye karşı öfkem de arttı. O hiddetle kendi kendime şu üç şeyden birini yapmayı düşündüm:
Ya silahımı alıp Ebû Musa’yı öldürecektim veya sana gelerek Şam’a gönderip orada beni yerleştirmeni isteyecektim. Yahut da düşman ülkeye sığınıp onların arasında dilediğim gibi hür yaşayacaktım. Birinci ile üçüncü şıkkı yapmayı îmânım engelledi. Sonunda size gelip durumu anlatmaya karar verdim.”

HZ. ÖMER, VALİSİNİ ÇAĞIRIYOR

Hz. Ömer adamın anlattıklarından çok duygulandı ve ağlamaya başladı. “Bu düşündüklerinden hiçbiri hoşuma gitmedi.” dedi. Sonra da vali Ebû Musa’ya şu mektubu yazdı:
“Allah’ın selamı üzerine olsun. Teym kabilesinden falan oğlu falana şöyle şöyle yapmışsın. Geldi bana anlattı. Vallahi, bir daha kanunların gerektirdiği ceza ile yetinmez, haddi aşarsan; ben de senin yüzünü boyar, halkın arasında dolaştırırım. Ne demek istediğimi anlarsın…
Halka emir ver, o adamla yiyip içsinler. Cezasını çektiği suçtan dolayı bir daha onu kınamasınlar. Eğer tövbe ederse, şahitliğini de kabul et.”
Hz. Ömer, bundan ayrı olarak, adama bir binek, 200 dirhem de para vererek, memleketine geri gönderdi.

HZ. ÖMER’İN BAŞARISININ SIRRI NEYDİ?

Bu ibretlik tarihî hâdisede, Hz. Ömer’le ilgili yorumu aşağıdaki anekdotlara havâle ediyoruz:
Hz. Ömer bir gün halka:
“Bildiklerimin içinden en hayırlısını size vâli tâyin eder, sonra ona adâletle hükmetmesini emredersem, ha****lik vazifemi lâyıkıyla yerine getirmiş sayılır mıyım?” diye sordu. Halk,
“Evet” diye cevap verdiler. Hz. Ömer ise:
“Hayır, benim vazifem bununla bitmiyor. Tâyin ettiğim kimsenin, emrettiğim şeylerle amel edip etmediğini kontrol etmedikçe vazifemi tam olarak yerine getirmiş sayılmam.” dedi.
Hz. Ayşe, Hz. Ömer hakkında şöyle der:
“Ömer denince adâlet, adâlet denince Allah hatırlanır. Allah hatırlanınca da rahmet iner.”

selam ve dua ile..