Bilgilendirme : Bu konu 3981 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden
Bu konu 398898 kez görüntülendi 298 yorum aldı ...
Kıssadan Hisse
398898 Reviews
-
- Offline
Uye No : 15638
Kıssadan Hisse
KOYUNLARIN KÖPEKLERDEN FAZLA OLMASININ NEDENİ..!
Hz.Mevlana seher vakti uykusunu şöyle izah eder:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Sabahın nasıl bir bereket vakti olduğunu, sabahta uyanık olanların nasıl bir berekete nail olduklarını Hz.Mevlana verdiği bir cevapta şöyle ifade eder.
Adamın biri sorar ?
Efendim der, koyun nesli hem kasaplık hem de kurbanlık olarak kesildiği halde bir türlü tükenmez, aksine daha da çoğalıp devam eder.
Ama köpek nesli hem de birkaç tane birden yavruladığı ve kasaplık olarak kesilmeyip korunduğu halde bir türlü çoğalmaz.
Koyun gibi sürüler haline acaba neden gelemez..?
Hz.Mevlana'nın cevabı şöyle olur:
Sabaha karşı seher vakti bereket vaktidir.
Bu bereket vaktinde koyunlar asla uyumaz, hep uyanık olurlar.
Köpekler ise hiç uyanık olmaz hep uykuya dalar, gaflette olurlar.
Onun için koyun nesli seherin bereketine nail olur.
Köpekler ise bereketsizliğine maruz kalırlar..!
Selam ve Dua ile....
-
- Offline
Uye No : 15638
Evladi Cehennem Atesinden Korumak!
Dinini bilen, seven ve kayıran sâlih bir baba, kızını, nefsinin ve nefsine uyarak kendine ve insanlara kötülük edenlerin şerrinden korumak için yazdığı vasiyyet mektubunda diyor ki: “Kızım; bir genç kızın, kendi başına, aklı ve idrâki ile iffetini muhâfaza etmesi güçtür. Eğer kız, biraz da güzelse, hâtıra ve hayâle gelmeyen tehlikelerle çevrilmiş demektir. Bu tehlike, mektebte, yollarda, otobüste, komşularda, hattâ evinin içinde yakasını bırakmaz. Hele o kızcağız kadınlık duygusuna karşı koymasını bilmeyecek derecede zayıf ahlâklı ise, o zamân tehlike iki misli artmış demektir.
İşte bunun içindir ki, bir genç kızı kontrolsüz, korumasız bırakmak aslâ uygun değildir. Ev içinde anne kontrolü, ev dışında baba kontrolü onları, koruyucu melek gibi tâkîp etmelidir. Kızım! Belki babanın ömrü, seni korumaya kifâyet etmeyecektir. Annen, belki seni her yerde, her zamân tâkîp edemeyecektir. Bu takdîrde, sen sâhipsiz olarak, ahlâksızların elinde bir oyuncak mı olacaksın? Allahü teâlâ, seni bu âkıbetten muhâfaza etsin! Âmîn. Seni evvelâ Allahü teâlânın büyüklüğüne ve Onun himâyesine emânet ederim. Ondan sonra da, yine Allahü teâlânın sana verdiği aklını kullanarak, bu tehlikelere düşmemeye çalışmanı sana tavsiye ederim.Kızım, öyle bir zamânda, öyle bir mekânda yaşayacaksın ki, herkesten, her yerde sana zarar gelebilir. Bu zarar, senin parana, puluna değil, iffet, şeref ve haysiyyetinedir. Paraya olan zarar telâfî edilebilir. Ma’nevî zarâr, yerine konamaz.Cemiyet içinde öyle ahlâksızlar vardır ki, bunların içinde genç kadın ve kız için şerefi ile yaşamak güç olur. Bunun güçlüğü, yalnız başkalarından değil, bizzat kendi varlığından gelmektedir. Eğer sen de, kadınlık duygusunun tesîri altında kalır ve kendine hâkim olamazsan, iffetsizliğin ve ahlâksızlığın çukuruna düşersin. Bu çukura düşenlerden kurtulabilen azdır.
Kızım; sen de, herkes gibi, evlenebilirsin. Ahlâkın güzel olduktan sonra evlenmemek için, hiçbir sebep yoktur. Evlenmeden evvel, flört yapmaya aslâ heves etme! Bu tecrübe mutlak tehlikelidir. İffeti muhâfaza için çâre, genç erkek ve genç kızı zamânında evlendirmektir. Başka bir çâre, iffeti zedeleyecek her yerden uzaklaşmaktır.
Meselâ kız ve erkek toplulukları, onlarla berâber gezintiler, içki içmek, ahlâksız ve zayıf insanlarla arkadaşlık etmek gibi genç kız veyâ kadını baştan çıkarma yollarının her çeşidinden uzak durmalıdır. Gençliğin hakkı veyâ eğlence ismi altındaki bu gibi davranışlar, genç kızı veyâ kadını elde etmek için birer tuzaktır. Bunun tuzak olduğuna inanmayan, tuzağın içine düşdükten sonra, aklı başına gelir ama iş işten geçmiştir. Eğlence yerlerinin zâhirî güzelliğine ve câzibesine kapılan kızlar, erkeklerin elinde yavaş yavaş veyâ çabucak birer oyuncak hâline gelir. Yakışıklı bir erkeğin aldatıcı tebessümü karşısında, mağlûb olabilir.
Artık o kız, tuzağa düşmüş demektir. Hele bunu kız kendisi de istemiş ise, artık tehlikenin içine girmiştir. O tuzaktan kurtulan pek azdır veyâ yoktur. Hâlbuki, o tuzak olan eğlence yerlerine gitmemek dahâ kolaydır. ‘Göz görmeyince, gönül tehammül eder’ diye bir atasözü vardır. Oraya gitmeyen bir genç kız, oranın câzibesinden ve tehlikesinden kurtulmuş olur. Giderse, kurtulmak da kolay değildir. Bunu nasîhat olsun diye değil, tecrübelere güvenerek söylüyoruz...
Kızım, iffet, bir kızın, bir kadının, değeri milyonlar eden, bir mücevheridir. Bu mücevheri ele geçirmek için, Allahü teâlâdan korkmayan her erkek bütün şeytânlığını kullanır. Ele geçirdikten sonra, artık o, mücevherlikten çıkmış, âdî bir taş olmuştur ve sokağa atılıverir. Bu alışverişte, erkek, bir nâmûs hırsızı, kadın ise, mücevherini çaldırmış, bir zavallıdır...”
Netice olarak, evlâdı Cehennem ateşinden korumak, dünyâ ateşinden korumaktan dahâ mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, îmânı, farzları, harâmları öğretmek, ibâdete alıştırmak ve ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur.!!!
selam ve dua ile..
-
-
- Offline
Uye No : 15638
Sordum:
Allah sevgisi nasıl artar? Dedi:Tefekkür.
Peygamber(sav) sevgisi nasıl artar? Dedi:Salavat
Sahabi sevgisi nasıl artar? Dedi: Muhabbet
Arkadaş sevdigisi nasıl artar? Dedi: iyi bir dostluk
Ana baba sevgisi nasıl artar? Dedi: Merhamet
Eşinin sevgisi nasıl artar? Dedi: Sadakat
Evladın sevgisi nasıl artar? Dedi: Şefkat
.......Selam olsun Allah''a tefekkur edenlere, Selam olsun efendimiz Muhammed Mustafa (sav) salavat getirenlere, Selam olsun Allah diyince gözyaşı dökenlere, Resûlallah diyince gönlü muhabbet dolanlara....esselamün aleyküm ve rahmetüllahi ve bereketühü ebeden daimen...
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
MESCİDE GİDEN, CEMAATİ KAÇIRSA DA AYNI SEVÂBI ALIR
Saîd ibni’l-Müseyyeb (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır.
Ensardan bir zat vefat edeceği sırada âilesine: “Evde kim var?” diye sorunca: “Âilen, kardeşlerin ve mescid arkadaşların var” dediler. Bunun üzerine o: “Beni kaldırın” deyince içlerinden biri onu kendisine yasladı. Derken o, gözlerini açıp cemaate selam verdi, onlar da selâmını iade ettiler, o da kendilerine hayır duada bulundu ve şöyle hitap etti. “Bugün ben size bir hadis anlatacağım ki Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) den duyduğumdan beri Allâh rızâsı için onu kimseye anlatmamıştım. Ama bugün onu size Allâh rızâsı için anlatacağım.
AFFEDİLMİŞ OLARAK DÖNER
Ben Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) i şöyle buyururken işittim. “Herkim evinde abdest alır, abdesti de güzel alır, sonra mescide çıkar da Müslümanların cemaati içerisinde namaz kılarsa (o yolda yürürken) mescide varıncaya kadar sağ ayağını kaldırmaz ki karşılığında Allâh-u Teâlâ ona bir sevap yazmasın, sol ayağını (yere) koymaz ki ona mukabil Allâh-u Teâlâ ondan bir günah düşürmesin. Artık o, imamın namazıyla kılarsa, affedilmiş olarak geri döner. Ama bir kısmına yetişir de bir kısmını kaçırırsa yine böyle olur. Fakat o namaza yetiştiğinde, o namaz kılınmışsa o da rukû’unu ve secdesini tamamla(yarak tek başına mescitte kıla)rsa yine böylece olur.” (Beyhakî, Şu‘abu’l-îmân, no:2633, 4/356; es-Sünenü’l-kübrâ, 3/69; Ebû Dâvûd, Salât:51, no:563, 1/209)
ECRİNİN BİR MİSLİ VERİLİR
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Her kim abdestini güzel alır da sonra mescide gittiğinde insanları namazı bitirmiş bulursa, Allâh-u Teâlâ ona, namazı cemaatle kılanların ecrinin bir mislini verir. Ancak bu (tek kılana verilen sevap), onların sevaplarından bir şey eksiltmez.” (Ebû Dâvûd, Salât:52, no:564, 1/210)
TEŞVİK MAHİYETİNDE
“Avnü’l-Mabûd”da zikredildiğine göre; bu hadîs-i şerif, Allâh-u Teâlâ’nın fazl-u kereminin kemalini ve rahmetinin genişliğini beyan etmektedir. Tabî ki bu müjde, cemaati kaçırması, kişinin kendi kusurundan kaynaklanmaması şartıyladır.
Herhâlde Allâh-u Teâlâ kişiye, cemaate katılmayı niyet ettiği için, cemaat sevâbının aslını, kaçırdığına üzüldüğünden dolayı da bir kat fazlasını ihsân etmektedir.
Dolayısıyla bu hadîs-i şerifler, her hâlükârda cemaate kavuşmaya teşvik mâhiyetinde değerlendirilmelidir. (Azîmâbâdî, Avnü’l-Ma‘bûd, sh:288)
selam ve dua ile..
-
- Offline
Uye No : 15638
BİTKİLERİN ÖLÜMÜ ZİKRİNİN BİTMESİYLEDİR
Bir üstâz, mürîdlerine içlerindeki bir garip dervişin mertebesini bildirmek ve ders vermek için:
“Eğer beni seviyorsanız şu sahraya çıkıp muhabbetinizin derecesini bildirecek kadar kır çiçeği getirin” demişti. Dervişlerin her biri çiçek toplayıp getirmişti.
O garip derviş ise kuru ve kokusunu yitirmiş bir çiçek getirip arzetti. Üstâzı:
“Sen beni bu kadar mı seversin? Baksana, kardeşlerinin her biri demet demet çiçekler getirdi” demesi üzerine:
“Efendim! Bendeniz de efendimizi severim. Lâkin her hangi bir çiçeği koparmak için davransam onun Hak Teâlâyı zikir ve tesbîh ettiğini apaçık görüp işitirdim. Zikir ve tesbîhlerine mâni olmamak için hiç birini koparmaya cesaret edemedim. Şu çiçek tesbîh ve tehlîlden kesilmiş ve sararıp kuruya kalmış olduğundan onu getirdim” dedi. (Eyüb Sabri Paşa, M. Haremeyn)
selam ve dua ile..
-
03.Kasım.2015, 16:21
#197
- Offline
Uye No : 15638
Kalbinizin Diri Olup Olmadığını Anlama Testi
Muhakkak ki bunda kalbi olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt bulunmaktadır.” (Kaf, 37)
Ayet-i kerimede bahsedilen “kalbi olan” yani diri bir kalbe sahip olanlardan mıyız?
Kör ve ölü bir kalbimiz olup olmadığını anlamak için aşağıdaki işaretleri nefsimize doğrultup, kendimizi muhasebeye çekmeye ne dersiniz?
Bir kalp;
1.Günahtan tevbe edinceye kadar sahibini sıkıştırıyorsa
2.Zikirsiz ibadetsiz bir günü sıkıntılı görüyorsa
3.İbadet ederken yemekten-içmekten daha çok zevk alıyorsa
4.Virdini unuttuğunda malını kaybetmiş gibi üzülüyorsa
5.Namaza durduğunda dertlerini unutuyorsa
6.Vakit harcamada cimri ise
7.Bir amelden çok o amelin kabul olması ile ilgileniyorsa
O kalp diridir!
selam ve dua ile..
-
05.Kasım.2015, 00:56
#198
- Offline
Uye No : 15638
Maşita Hatunun Hüzünlü Hikayesi!...
Hz.Peygamber buyuruyor ki;
"Güzel bir koku duydum semada,
dedim bu koku nedir-?
dedilerki;Muham*med bu koku Maşita'nın kokusudur.
Sordum kimdir bu Maşita ve çocukları?
bana dedilerki Muhammed anlatalım sana...
Dedilerki ya Resulallah Maşita firavunun kızının bekçisi idi,tarakçısı idi hamamda firavun'un kızının saçını tarardı.
Maşita temiz,Maşita iman dolu bir İnsan ve
Hz. Musaya iman etmişti.
Birgün firavun'un kızı'nın saçını tararken tarak elinden yere düştü Maşita ise gayri ihtiyari farkında olmaksızın tarağı kaldırırken Bismillah dedi.
Firavun'un kızı birden bire döndü ve kim o Allah? dedi.
Babamı kastettin değilmi yani firavunu...
Maşita sustu ancak firavun'un kızı üstüne geldi Maşita dedi babam değilmi?
Allah dediğin benim babam değil mi?
Maşita haşa dedi senin baban benim gibi bir kuldur kızım,dedi.
o Allah olamaz...
Benim dediğim Allah ise Musa'nın rabbi olan Allahtır...
O dönemin İnsanları şöyle derlerdi,
“Lâ İlâhe İllallah Musa Kelimullah”
Allah'ın Musa ile konuşmasından ötürü bunu derlerdi.
Maşita Musa'nın Rabbi olan Allahtan bahsediyorum dediğinde ise,
firavun'un kızı hemen babası'nın yanına koşarak Maşita sapıttı dedi...
seni tanımıyor,senin* Allah olmadığını söylüyor dedi.
Musa'nın Rabbine inanıyormuş dedi.
Firavun Maşita'yı getirir iki çocuğu vardır.
Maşitayı ellerinden demirlere bağlar ve günlerce aç bırakır.
Bana Allah'sın de der.
Maşita direnir,Maşita'*nın kızını getirirler,
içerisinde kızgın yağ olan büyük bir küp getirirler ve Maşita'ya derlerki ya Allahı inkar et, firavuna Allah de yada senin kızını diri diri bu yağa atacağız derler.
Maşita annedir ancak iman daha önemlidir.
Ne kadar zulüm etselerde Maşita der ki Allah birdir...
Musa'nın dediği gibidir.
Maşita'nın 13 yaşında olan kızını baş aşağı çevirirler ve kızgın yağın içerisine sokarlar etleri tamamen dökülene kadar yakarlar.
Maşita bir yandan,
kızı diğer taraftan bağırır ve kızı şehit olur.
Maşita direnir ve sonra ikinci çocuğunu getirirler ve derlerki buda diğer çocuğun gibi olacak,
ya Musa'yı inkar et veya seni yakacağız,,...
senin bu çocuğunuda yakacağız derler.
Maşita direnmeye devam eder,tam bir mümin gibi tam bir Allah dostu gibi,
tam bir sadık gibi direnmeye devam eder ve sonunda Maşita'nın diğer çocuğunuda kızgın yağ olan küpün içerisine daldırırlar.
Kızgın yağın içerisinde Maşita'nın ikinci çocuğuda şehit olur.
Üçüncü çocuğu ise henüz kundaktadır ve henüz sütten kesilmemiştir.
Çocuğu alırlar ve Maşita'ya yaklaştırırlar çocuk annesini görünce,onun sütünü ister ve sütünü almak için annesine hamle yaparken geri çekerler.
ve derler ki ya firavu'nun dediğini söyle veya senin bu çocuğunuda öldüreceğiz.
Maşita direnir ancak bu direnci bir yerde kaybolur şeytan Maşita'ya görünür ve derki,
sen ne kadar kötü bir annesin,
sen ne kadar vefasız bir annesin,
sen ne kadar merhametsiz bir annesin iki çocuğun gitti,
üçüncüsüde gidecek tek bir kelime söyleyeceksin ve çocuğunu kurtaracaksın..*.
diyeceksinki,Al*lah yoktur ve firavun Allahtır diyeceksin.
Maşita tam diyecekken Rahmet meleği görünür maşitaya ve Maşita sabır sabır der ve kundaktaki çocuk dile gelir ve Hz. Maşita'ya derki Anne sonuna kadar diren hak yolundasın sen...
Firavun o kadar telaşlanır ki Maşita'nın kundaktaki çocuğunada kıyar...
Sıra Hz.Maşita'ya gelmiştir.
Firavun karşısında sağlam bir kaya gibi duran Maşita şunları söyler: "sizden tek bir isteğim var beni ve evlatlarımı aynı mezara gömünüz."
bunun üzerine firavun Maşita'nında canına kıyar ancak tek bir iyilik yapar.
O da Maşita'yı ve evlatlarını aynı mezara gömer.
İşte Hz.Peygamber'in* duymuş olduğu güzel koku Maşita'nın ve çocuklarının mezarından gelen kokudur.
selam ve dua ile..
-
05.Kasım.2015, 17:52
#199
- Offline
Uye No : 15638
Yahudinin biri, Efendimiz(sav.) hazretlerinin huzuruna geldi. Ve
Efendimiz(sav.) hazretlerine;
-“Ey Muhammed! Huzuru kalble ve şeytanın vesveselerinden uzak bir şekilde ibadet ediyoruz!
Ama senin ashabından kendilerine vesveselerin geldiğini işitiyoruz!” dedi.
Bunun üzerine Efendimiz(sav.)hazretleri(yanında bulunan) Ebu Bekir(r.a.) hazretlerine; -“Sen buna cevap ver!” buyurdu. Bunun üzerine Hazret-i Ebu Bekir(r.a.) buyurdu:
-“Ey Yahudi! İki ev var! O evlerden biri, altın, gümüş, inci, yakut, değerli kumaşlar ile dolu….
Diğer evde, bu zikredilenlerden hiçbir şey yok. Bomboş ve harap bir evdir.(Söyle bakayım) hırsız bu değerli para ve eşya ile dolu eve mi girer; yoksa boş olan eve mi?” Yahudi:
-“Tabi ki hırsızlar, değerli eşya ile dolu ve para bulunan eve girerler”
Bunun üzerine Hazret-i Ebu Bekir(r.a.) buyurdu:
-“İşte bizim(Müslümanların) kalbleri!
1. Tevhid, 2. Marifet, 3. Takva, 4. İhlas, 5. İyi niyet, 6.....
Ve benzeri faziletlerle doludur. Sizin kalbleriniz ise bu güzellik ve faziletlerden bomboştur. İşte bundan dolayı
“Hannas” olan şeytan sizin kalblerinize yönelmez.(Şeytan sizi ne etsin?) dedi. Bunun üzerine Yahudi hemen Müslüman oldu…
Kaynak : Ruhu’l Beyan Tefsiri 15 cilt Sayfa 423
selam ve dua ile..
-
07.Kasım.2015, 14:51
#200
- Offline
Uye No : 15638
CUMA GÜNÜ MÜSLÜMANLARIN BAYRAMIDIR
Haftanın en feyizli, en mübarek günü olan Cuma günü Müslümanları cennetin saadetine erdirmek için toplanmaya davet eden bir bayram günüdür.
Ebû Hüreyre (r.a.):
“Yâ Resûlallâh, bu güne niçin Cuma ismi verildi.” dedim.
“Çünkü babanız Âdem’in tıyneti bu günde cem olundu.” buyurdular.
Yine Peygamber Efendimiz (sav.) buyurdular:
“Bana Cibrîl geldi, avucunun içinde beyaz bir ayna vardı. ‘Bu Cumadır.’ Sana ve senden sonra ümmetine bir bayram olması için Rabb’in bunu sana arz ediyor.’ dedi.Cuma günü biz -yani melekler- nezdinde günlerin efendisidir. Biz ona âhirete kadar yevmü’l-mezîd deriz.”
“Allâhü Teâlâ her Cuma günü altıyüz bin kişiyi ateşten azad eder.”
“Cuma günü vefat eden kimseye Allâhü Teâlâ şehid sevabı yazar ve onu kabir azabından korur.”
“Cuma günü günlerin efendisidir ve Allâhü Teâlâ katında Kurban ve Ramazan bayramlarından daha büyüktür.”
“Cuma gününden daha faziletli bir gün üzerine güneş ne doğar, ne de batar.”
“Sizin en faziletli gününüz Cuma günüdür. Âdem (as) o günde yaratıldı, o günde vefat etti. Sûrun birinci ve ikinci defa üfürülmesi o günde olacaktır. Bu günde bana çok salevât okuyunuz. Zira salevâtlarınız bana arz olunur.” Ashâb-ı Kirâm:
“Yâ Resûlallâh! Toprak sizin mübarek bedeninizi yemiş olur. Siz bu halde iken bizim salevatımız size nasıl ulaşır.” dediler. Peygamber Efendimiz (sav.):
“Muhakkak Allâhü Teâlâ peygamberlerinin cesedini toprağa haram kılmıştır (peygamberler kabirlerinde diridirler).” buyurdular.
Hazret-i Ka’b’dan (r.a.) rivayet olundu: Allâhü Teâlâ beldelerden Mekke’yi, aylardan Ramazan’ı, günlerden Cuma’yı faziletli kılmıştır.”
selam ve dua ile..
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)
Bu Konudaki Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kuralları