ATATÜRK, İstiklal Savaşinın kazanılmasından sonra Adanaya gitmişti. Yanındaki kurmaylarıyla birlikte şehri geziyordu ve dikkatini çeken güzel binalarla ilgileniyordu. Kendisine Adanayı tanıtan vatandasa bu güzel binaların sahiplerini sordu;

Bu villa kimin?
- Kirkor Efendinin Paşam


Şu Köşk?
- Dimitri Efendinin Paşam


Ya şu ilerideki konak?
- Salamon Efendinin


Atatürk bu kez, az ötedeki toprak damlı, virane bir evin sahibini öğrenmek için sorunca,
Adanalı gazi cevap verdi:

-Recep Çavuşun Paşam!


Atatürk, bu duruma biraz üzülmüş, biraz da sinirlenmiş idi. Yanındakilere emir verdi:

Çağırın şu Recep Çavuşu,

Recep Çavuş gelince;
Bir asker selamından sonra,Emredin Paşam dedi.


Ata, bu kez Recep Çavuşa sormaya başladı:

-Bu villa Kirkor Efendinin, bu köşk Dimitri Efendinin, şu konak Salamon Efendinin,
o virane de senin! Bu Ermeniler, Rumlar, Yahudiler şu binaları dikerken Sen Neredeydin?

Recep Çavuş, yıllarca savaş meydanlarında koşturmanın verdiği gönül yorgunluğuyla cevap verdi:
- Sizinle Beraberdim Paşam!

Trablusgarpta, Çanakkalede, Sakaryada!.........

Mustafa Kemal Atatürk, bu cevap karşısında gözyaşlarını Hem yanaklarına, hem de yüreğinin ta derinliklerine akıtır!

" Evet, Recep Çavuş Haklıdır. Trablusgarpta, Çanakkalede, Sakaryada, Dumlupınarda...
Türk'ün istiklalini korumak için savaşırken Adana'da toprak damlı bir kulübe yapmaya ancak zaman bulabilmiştir."

Türk'ün Yalnız İstiklalini Değil; namus ve şerefini de korumuştur. Memleketin bütün zenginliklerine sahip olan azınlıklar da para ve mülklerinin üstüne yenilerini yığmakla meşgul olmuşlardı !...."


Selam ve Dua ile..