 Bilgilendirme : Bu konu  3891 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
Bilgilendirme : Bu konu  3891 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
 
	
		
	
		
                            
		
		 Zülkarneyn Aleyhisselâm ordusuyla gece yolda giderken ordusuna:  
- Ayağınıza takılan şeyleri toplayın, diye emir verir.  
Ordu bu emri duyunca; içlerinden bir grup:  
-Çok yürüdük, çok yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımızı takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiçbir şey toplamayalım, diyerek hiçbir şey toplamıyorlar.  
İkinci grup ise;  
- Madem Komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre muhalefet etmeyelim. Zira ordun komutanına itaat etmek gerekir, diyerek az bir şey
		
                 Bu konu 23321 kez görüntülendi 10 yorum aldı ...
	
 
 
    
        
						
		
		
		
		
		
  
       
           Zülkarneyn Aleyhisselâm ordusuyla gece yolda giderken ,
                  
                   
        
       
                 
   23321 Reviews 
    
	
		
		 
	 
	
	
 
 
    
 
		
		
	
          
	
	
	
		
			
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 15638 Uye No : 15638
 
			
				
				
				
					 Zülkarneyn Aleyhisselâm ordusuyla gece yolda giderken , Zülkarneyn Aleyhisselâm ordusuyla gece yolda giderken ,
					
						
							Zülkarneyn Aleyhisselâm ordusuyla gece yolda giderken ordusuna: 
 - Ayağınıza takılan şeyleri toplayın, diye emir verir.
 Ordu bu emri duyunca; içlerinden bir grup:
 -Çok yürüdük, çok yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımızı takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiçbir şey toplamayalım, diyerek hiçbir şey toplamıyorlar.
 İkinci grup ise;
 - Madem Komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre muhalefet etmeyelim. Zira ordun komutanına itaat etmek gerekir, diyerek az bir şey topluyorlar.
 Üçüncü grup ise;
 -Komutanımız bir şeyi boşuna emretmez. Muhakkak bildiği bir şey vardır. Bir hikmete vardır, diyerek bütün abalarını ağzına kadar doldururlar.
 Sabah olduğunda bir de bakıyorlar ki, meğer bir altın madeninden geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına varamamış.
 Bunu anlayınca:
 Hiç almayan birinci grup;
 -Ah niçin almadık! Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü. Keşke alsaydık! Bir tane bari alsaydık diyerek pişman oluyorlar.
 Az alan ikinci grup ise;
 -Ah ne olaydı da biraz daha fazla alsaydık. Ceplerimizi, abalarımızı hınca hınç doldursaydık diye sitem ediyorlar kendilerine.
 Çok alan üçüncü grup ise:
 - Keşke gereksiz, lüzumu olmayan eşyalarımı atsaydım, daha çok toplasaydım. Her şeyimizi doldursaydık, daha fazla alsaydık diyerek, fazla almalarına rağmen üzülüyorlar.
 
 İşte bu misalde olduğu gibi, Ahirette bütün insanlarda bunun gibi ağıtlarda bulunacak.
 
 Kafir olan;
 - Keşke iman etseydik, keşke inansaydık da hiç olmasa Cehenneme girdikten sonra iman etmemiz sonucunda Cennete girseydik, ebedi cehennemden kurtulsaydık,
 Mümin, fakat az sevabı olan;
 -Keşke biraz daha sevap işleseydim de, biraz daha ikrama mazhar olsaydım.
 Mümin,çok sevabı olan ise;
 -Ah ne olaydı da Makamımı biraz daha yükseltecek bir vakit daha namaz kılsaydım, biraz daha fazla sadaka verseydim,oruç tutsaydım, biraz daha sevap işleyecek ameller yapsaydım... diyeceklerdir.
 Rabbim bu misallerden ders almak nasip etsin...(Amin ecmain)
 
 
 Selam ve Dua ile..
 
 
 
   
 
 
 
- 
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 15638 Uye No : 15638
 
			
				
				
				
					 Evlilik Evlilik
					
						
							Evlilik şakaya gelmez,
 yaşayacaksan adam gibi yaşayacaksın..!
 
 Evlilik ,
 Elle kırılmış bir bisküvinin parçalarından tek bir bütün olabilmektir!
 Evlilikte,
 Yürek gerek! (ben)değil (biz) diyebilen bir yürek!..
 
 Evlilik,
 kız için ebedi bir hicret,
 Erkek için hicret sahibi Olabilmek demektir...
 Aynı yastıkta dertleri,neşeleri,huzurları
 ve aşkları bir bardaktaki su gibi şeffaf görmektir görebilmektir..
 
 Evlilik,
 bu eskimiş dünyada yenilenmektir ahiret yurduna..
 Aile çatısının virane olduğu şu günümüzde,
 pisliklerin inadına nilüfer çiçeği gibi olup,kokusunu salmaktır bataklığa..
 2 oda bir salondur bütün ömrün hikayesi ...
 velhasılı kelam,Muhammed Aleyhisselam gibi..
 Aişe (ra) gibi Yürekler Gerek Bize...
 Açılmayan, çözülmeyen, kördüğüm gibi sevgiler gerek...
 
 
 Selam ve Dua ile..
 
 
 
   
 
 
 
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 15638 Uye No : 15638
 
			
				
				
				
					 Ne Dersiniz? Ne Dersiniz?
					
						
							Adam eve hanımının yanına geldi, onu çok üzgün gördü.
 Yanında oturdu, şefkat ve sevgi dolu bir ses tonuyla başını okşayarak:
 Biliyor musun, sen dünyanın en güzel ikinci kadınısın dedi
 
 Kadın başını kaldırdı, hayret ve şaşkınlık içerisinde:
 Peki birinci kim ki ?diye sordu.
 
 Adam, gayet emin bir tonla cevap verdi:
 Mutlu ve tebessüm ettiğin zaman sen.
 
 Bunun üzerine kadının tüm üzüntüsü gitti, yerine neşe geldi,
 yüzüne can geldi. Yuvaya tekrar saadet hakim oldu...
 
 Ne dersiniz?
 Eşiniz surat astığında..,
 
 1) Ne öyle surat asmışsın, mahkeme duvarı gibi?
 2) Güleryüz göremeyecek miyim bu evde?
 3) Ben dışarıda sizler için çile çekip eve geldiğimde güleryüz göstermelisin?
 miii dersiniz, ?
 
 yoksaaaa.!
 4) Bir tanem, seni üzen nedir, benden dolayı ise özür dileyeyim
 ve telafi edeyim, başka şeyden ise dert etme, yanındayım her an,
 senin o güzel yüzüne hüzün yakışmaz, fani sebeplere takılıp dertlenmek pek yersiz, bakiye ve ahirete müteveccih olmak gerek.
 Diye teselli edip tebessümüne gayret mi gösterirsiniz?
 
 
 Selam ve Dua ile..
 
 
 
 
 
   
 
 
 
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 15638 Uye No : 15638
 
			
				
				
				
					 Kulaklari olmayan çocuk!.. Kulaklari olmayan çocuk!..
					
						
							Bebeğimi görebilir miyim? dedi yeni anne.
 Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı.
 
 Bebeğin kulakları yoktu...
 
 Muayenelerde bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.
 Aradan yıllar geçti çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu. Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; ağlayarak
 
 Büyük bir çocuk bana ucube dedi.
 
 Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların arasına karışmış olsaydı. Annesi her zaman ona Genç insanların arasına karışmalısın diyordu ancak aynı zamana yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu.
 Delikanlının babası aile doktoruyla oğlunun sorunu ile ilgili görüştü;
 Hiçbir şey yapılamaz mı?diye sordu.
 Doktor; Eğer bir çift kulak bulunabilirse organ nakli yapılabilir dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı.
 
 İki yıl geçti. Bir gün babası
 Hastaneye gidiyorsun oğlum annen ve ben sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır! dedi. Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı.
 Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti.
 
 Daha sonra evlendi ve diplomat oldu.
 
 Yıllar geçmişti bir gün babasına gidip sordu:
 Bilmek zorundayım bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım.
 Bir şey yapabileceğini sanmıyorum dedi babası fakat anlaşma kesin şu anda öğrenemezsin henüz değil..
 Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi.
 
 Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi. Hayatının en karanlık günlerinden birinde annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu.
 
 Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu diye fısıldadı babası.
 Ve hiç kimse annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?
 Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değildir ancak kalptedir!
 Gerçek mutluluk gördüğün şeyde değil asıl görünmeyen yerdedir.
 Gerçek sevgi yapıldığı bilinen şeyde değil yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir!
 
 
 Selam ve Dua ile..
 
 
 
   
 
 
 
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 15638 Uye No : 15638
 
			
				
				
				
					 Annen Giderse!!! Annen Giderse!!!
					
						
							image.jpg
 
 Basimizin taci Annelerimizin kiymetini kaybetmeden bilmemiz dilegiyle...
 
 Selam ve Dua ile..
 
 
 
   
 
 
 
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 581 Uye No : 581
 
			
				
				
				
					  
					
						
							Allah C.C. Annelerimizi Başımızdan Eksik Etmesin... Amin..
						 
 
 
   
 
 
 
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 15638 Uye No : 15638
 
			
				
				
				
					 Berberin ihlasi, Berberin ihlasi,
					
						
							 Cüneyd-i Bağdadi hz.
 
 
 Birisi ona gelir sorar: 'İhlâsı kimden öğrendiniz?'
 
 -Mekke-i Mükerreme'de harçlıksız kalmıştım. Basra'dan para bekliyordum ama gelmemişti. Saçım sakalım çok uzamıştı. Bir berbere girdim
 
 'Peşin peşin söyliyeyim param yok' dedim,
 
 'Allah rızası için saçlarımı düzeltebilir misin?'
 
 Berber o anda mevki sahibi birini traş etmekteydi. Onu bırakıp bana başladı. Adam itiraz etti.
 
 Berber:
 
 'Kusura bakmayınız efendim' dedi, 'Sizi ücreti mukabilinde traş ediyorum. Ama bu genç Allah rızası için istedi'
 
 Berber dahasını da yaptı, bana harçlık verdi. Aradan birkaç gün geçti, beklediğim para geldi. Ona bir kese altın ***ürdüm.
 
 'Asla alamam' dedi, 'İnan Allah'ın rızası herseyden çok daha değerli' dir dedi!
 
 
 Selam ve Dua ile..
 
 
 
   
 
 
 
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 15638 Uye No : 15638
 
			
				
				
				
					 Osmanli aile düzeninde SOFRA adabi! Osmanli aile düzeninde SOFRA adabi!
					
						
							.
 Osmanlı âile düzeninde sofra âdâbına çok dikkat edilirdi. Âilenin bir sofra düzeni vardı.
 Aynı zamanda bütün âile fertlerinin sofrada aynı anda bulunması şarttı.
 Bugünkü gibi aklına gelen tabağı alıp televizyon karşısına geçip yiyemezdi.
 Herkesin sofrada bulunması şarttı.
 Yemeğe önce evin büyüğü başlardı.
 Yemekten önce mutlaka BESMELE çekilirdi.
 Bu sofralarda, yemekte fazla konuşulmazdı.
 Yüksek sesle gülünmez, yemeği beğenmeyen, sevmeyen biri varsa, bunu açıklamazdı.
 Sofrada su içmek isteyen olursa, gençlerden biri bardağına suyu koyar.
 O kimse suyunu bitirinceye kadar sofradakiler bekler, su içenin yemek hakkı böylece korunurdu.
 Herkes önünden yer, ekmek ve su bırakmazdı. Çünkü bu da bir yerde israfa gidistir.
 
 
 Dünden Bugüne Edep Geleneğimiz
 Haluk Senâ Arı - Kadriye Bayraktar
 
 
 Selam ve Dua ile..
 
 
 
 
 
 
 
   
 
 
 
 
	
	
	
	
	
     
	
	Konu Bilgileri
	
		
			Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar
			
				Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)
				
					
				
 
		 
	 
	
	
	
		Benzer Konular
		
			
			- 
  
    
    
      Türksat 3A/4A (42.0°E) forum içinde, yazan cann2
     
 
    Yorum: 0
       
        Son Mesaj: 07.Kasım.2018, 19:40
       
 
- 
  
    
    
      Şiirler forum içinde, yazan pokker1
     
 
    Yorum: 0
       
        Son Mesaj: 01.Eylül.2017, 11:00
       
 
- 
  
    
    
      Akvaryum Dünyası forum içinde, yazan Nukas
     
 
    Yorum: 0
       
        Son Mesaj: 04.Eylül.2014, 09:00
       
 
 
	 
	
	
	
	
	Bu Konudaki Etiketler
	
	
	
		
		
			
				 Yetkileriniz
				Yetkileriniz
			
			
				
	
		- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz  Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz  Yok
-  
Forum Kuralları