ÜNLÜ TÜRK BİLİM ADAMI İBNİ SİNA

Yıllarca Avrupa’ nın örnek aldığı dünyaca ünlü “tıp kanunu” eserinin sahibi İbni Sina, 980 yılı Ağustosunda Buhara’ da dünyaya geldi. O öpeöz bir Türk alimidir. O henüz 10 yaşında iken Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. İlköğrenimine Buhara’da başladı. Değişik hocalardan matematik, fizik, kimya, felsefe, mantık, kelam, tıp dersleri aldı. Durmadan, yorulmadan okudu ve yazdı. Bir ara metafiziğe ilgi duydu. Takıldığı yerlerde ünlü Türk Felsefecisi Farabi’nin eserlerine başvurdu. Gençlik dönemlerinde İslamın zıttına verdiği bazı kararlardan dolayı tepkiler aldı. Onun hayatını incelediğimizde; tıp dalında olağanüstü keşifler yaptığını birçok hastalığın teşhis ve tedavisinin mucidi olduğunu, medreselerde öğretmenlik yapıp, birçok yerli ve yabancı öğrenci yetiştirdiğini görüyoruz.
İbni Sina, hayatla mücadele ederken, korkunç kasırgalar önünde sürüklenmesine rağmen yılmadan, usanmadan mücadele etmiştir. O büyük bir filozof, tıb tabibi, güçlü bin mantıkçı, derin bir müsbet ilim erbabıdır. Yazdığı eserlerden dolayı soruşturma geçirmiş, hapse atılmıştır. Ahlaken mazbut, engin bir insan sevgisiyle hizmeti ibadet sayan bir bilim adamıdır. Kazandığı servetinin tamamını hayır işlerine harcamıştır. Ölümüne kadar her gece yüz rekat namaz kıldığı, her üç günde bir Kur’an-ı Kerim hatmettiği bilinmektedir.
Üstadın yazdığı “Tıp Kanunu” ve diğer eserleri Latince’ye, İngilizce’ye, Fransızca’ya, Almanca’ya çevrilmiş ve defalarca baskısı yapılmıştır. Modern tıbbın öncülüğünü yapan İbni Sina’nın eserleri bugün bile kaynak olarak gösterilmektedir.
İbni Sina 1023 tarihinde Sultan Abdütdevle Ebu Cafer’in yanında, onun himayesinde görevini sürdürmüştür. 21 Haziran 1037 yılında hastalandı, hayata gözlerini yumdu. Bu büyük tıp alimi İbni Sina’nın çeşitli hastalıklarda şifalı bitkileri ilaç olarak kullandığını dair O’nun Tıp Kanunu kitabından alıntı yaparak okurlarımızın bilgisine sunacağız. Umarız faydalı oluruz…
İbni Sina’nın sağlıkla ilgili öğütleri
Büyük üstad İbni Sina, tıp ilmini şu güzel sözler ile açıklıyor; “Yediğin vakit az ye! İki yemek arası en az dört saat olmalı! Şifa hazımdadır. Hazmedeceğin kadar ye! Mideye ağır gelen şeyden, yemek üstüne yemek yemekten sakının!”
Çok yemenin zararları
1- Çok yemek kalbe yük getirir.
2- Tok olan, acın halinden anlamaz.
3- İbadeti yerine getirmede zorlanır.
4- Güzel bir söz işitse, onu etkilemez.
5- Kendi güzel söylese, kimseye tesiri olmaz.
6- Her türlü hastalığa açık olur.