Hicretin 1. senesi. Milâdî 622.
Mekke'de iken Müslümanlar ibadetlerini gizlice yapýyor, namazlarýný kimsenin göremeyeceði yerlerde kýlýyorlardý. Dolayýsýyla orada namaza açýktan dâvet etmek gibi bir mesele söz konusu olamazdý.
Ancak, Medine'de manzara tamamýyla deðiþmiþti. Dinî serbestiyet vardý. Müslümanlar rahatlýkla ibadetlerini ifâ ediyorlardý. Din ve vicdanlarý baský altýnda bulunmuyordu. Müþriklerin zulüm, eziyet ve hakaretleri de mevzu bahis deðildi.
Mescid-i Nebevî inþâ edilmiþti. Fakat, Müslümanlarý namaz vakitlerinde bir araya toplayacak bir davet þekli henüz tesbit edilmemiþti. Müslümanlar gelip vaktin girmesini bekliyor, vakit girince namazlarýný edâ ediyorlardý.1
Resûl-i Ekrem bir gün Ashab-ý Kirâmý toplayarak kendileriyle nasýl bir dâvet þekli tesbit etmeleri gerektiði hususunda istiþâre etti. Sahabîlerin bazýlarý, Hýristiyanlarda olduðu gibi çan çalýnmasýný, diðer bir kýsmý Yahûdiler gibi boru öttürülmesini, bir kýsmý da Mecûsilerinki gibi namaz vakitlerinde ateþ yakýlýp, yüksek bir yere ***ürülmesini teklif etti. Peygamber Efendimiz, bu tekliflerin hiç birini beðenmedi.2
O sýrada Hz. Ömer söz aldý:
"Yâ Resûlallah! Halký namaza çaðýrmak için neden bir adam göndermiyorsunuz?" diye sordu.
Resûl-i Ekrem o anda Hz. Ömer'in teklifini uygun gördü ve Hz. Bilâl'e, "Kalk yâ Bîlâl, namaz için seslen" diye emretti.
Bunun üzerine Hz. Bilal bir müddet Medine sokaklarýnda, "Esselâ, Esselâ (Buyurun namaza! Buyurun namaza!)" diye seslenerek Müslümanlarý namaza çaðýrmaya baþladý.3

Abdullah Bin Zeyd'in Rüyâsý;
Aradan fazla bir zaman geçmeden Ashabdan Abdullah bin Zeyd bir rüyâ gördü. Rüyâsýnda, bugünkü ezân þekli kendisine öðretildi.
Hazret-i Abdullah sabaha çýkar çýkmaz, sevinç içinde gelip rüyâsýný Peygamber Efendimize anlattý. Resûl-i Ekrem, "Ýnþallah bu gerçek bir rüyâdýr" buyurarak dâvetin bu þeklini tasvip etti.4
Hz. Abdullah, Resûl-i Ekremin emriyle ezan þeklini Hz. Bilâl'e öðretti. Hz. Bilâl, yüksek ve gür sadasýyla Medine ufuklarýný ezan sesleriyle çýnlatmaya baþladý:

"Allahü ekber, Allahü ekber!
"Allahü ekber, Allahü ekber!
"Eþhedü enlâilâhe illallah!
"Eþhedü en lâilâhe illallah!
"Eþhedü enne Muhammede'r-resûlullah!
"Eþhedü enne Muhammede'r-resûlullah!
"Hayye âle's-salâh, Hayye âle's-salâh!
"Hayye âle'l felâh, Hayye âle'l felâh!
"Allahü ekber, Allahü ekber!
"Lâilâhe illallah!"

Hz. Ömer de Ayný Rüyâyý Görüyor!!
Medine ufuklarýnýn bu sadâ ile çýnladýðýný duyan Hz. Ömer, heyecan içinde evinden çýkarak, Resûl-i Ekremin huzuruna vardý. Durumu öðrenince, "Yâ Resûlallah! Seni hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki, Abdullah'ýn gördüðünün aynýsýný ben de görmüþtüm" dedi.
Biraz sonra birkaç kiþi daha geldi, ayný rüyâyý gördüklerini söylediler.Peygamberimiz (sav.) birkaç kiþinin ayný þeyi görmesinden dolayý Allah'a hamd etti.5

Ýslâmýn ne derece fitrî ve nezih bir din olduðunu bu dâvet þeklinin tesbitinden de anlýyoruz. Ruhsuz, mânâsýz, heyecansýz ve tatsýz çan çalmak, boru öttürmek veya ateþ yakmak nerede? Yeryüzünde "tevhid" ulvî hakikatýný ilân eden, Resûl-i Ekremin Peygamberliðini haykýran ve dolayýsýyla îmân esaslarýnýn tamamýný halka duyuran mânâ ve kudsiyet dolu "ezan" þekli nerede?


1. Sîre, 2/154; Buharî, 1/114
2. Buharî, 2/3; Ebû Davud, 1/134
3. Buharî, 1/114
4. Sîre, 2/155; Müsned, 4/43
5. Sîre, 2/155; Ebû Davud, 1/117

Selam ve dua ile...