Bilgilendirme : Bu konu 3712 gün önce baþlatýldý . Konu baþlangýnç tarihi güncel deðilse Konu güncelliðini yitirmiþ yada bu konu ile ilgili son cevap yazýlmýþ olabilir. Eðer yazýnýz doðrudan bu konu ile ilgili deðil ise yeni bir konu baþlatmanýzý tavsiye ederiz....
M.Kemal Atatürk'ün insan haklarina verdigi deger!
Insanlýðýn doðuþundan bugüne kadar sürekli bir mücadele içinde bulunuþu barýþýn deðerini ve önemini artýran en önemli sebeplerden biridir. Savaþ, insanlýk için her zaman yýkým ve felaket olmuþ; barýþ ise insanlýða mutluluk ve saadet getirmiþtir. Ýnsanýn var oluþu ile birlikte verdiði savaþ, aslýnda özlemini duyduðu en ideal yaþam biçimini yakalamaya yönelik verdiði mücâdeledir. Aslýnda bu mücâdele, kiþinin doðasý gereði yaptýðý savaþtýr.
Bu konu 9280 kez görüntülendi 0 yorum aldý ...
M.Kemal Atatürk'ün insan haklarina verdigi deger!
9280 Reviews
-
06.Aðustos.2015, 23:35
#1
- Offline
Uye No : 15638
M.Kemal Atatürk'ün insan haklarina verdigi deger!
M.Kemal Atatürk'ün insan haklarina verdigi deger!
Insanlýðýn doðuþundan bugüne kadar sürekli bir mücadele içinde bulunuþu barýþýn deðerini ve önemini artýran en önemli sebeplerden biridir. Savaþ, insanlýk için her zaman yýkým ve felaket olmuþ; barýþ ise insanlýða mutluluk ve saadet getirmiþtir. Ýnsanýn var oluþu ile birlikte verdiði savaþ, aslýnda özlemini duyduðu en ideal yaþam biçimini yakalamaya yönelik verdiði mücâdeledir. Aslýnda bu mücâdele, kiþinin doðasý gereði yaptýðý savaþtýr. Bilinmeyeni araþtýrma ve öðrenme içgüdüsü, bu savaþýn en ana noktasýdýr. Bu, doðal olarak insaný araþtýrmaya, bulmaya, deðerlendirmeye, öðrenmeye ve giderek ideale ulaþmaya itecektir.
Ýnsanlarýn ütopya olarak gördükleri ve bu uðurda savaþtýklarý barýþ ortamý, insanlarýn özlediði birlik ve beraberlik, huzur ve güven içinde yaþama arzusunu beraberinde getirmektedir. Bu niteliðiyle savaþlarýn en mutlu olaný, barýþ için savaþtýr. “Savaþý da barýþý da baþlatýp bitiren insandýr.” noktasýndan hareketle; savaþ, insanlarýn fikrinde baþlamaktadýr. Bu nedenle barýþýn savunmasýnda insanlarýn fikrinde oluþturulmalýdýr.
Ulusal tarihimizin en büyük lideri ve önderi olan Atatürk’ün en önemli vasýflarýndan biri de, insanlýk idealine ve barýþa olan yaklaþýmý ve katkýlarýdýr. O, sadece bu idealini Türk dünyasý için deðil bütün insanlýk için gerçekleþtirmiþ ve dünya barýþýnýn en büyük savunucusu ve koruyucusu olmuþtur. Atatürk’ün tüm dünya tarafýndan asker, siyasetçi ve reformist olarak tanýnmýþ karizmatik ve pragmatik bir lider olarak tarihe yön veren yapýsý ile insanlýk sevgisine dayanan idealist görüþleri ile evrenselleþmiþtir. Olaðanüstü bir inkýlâpçý olan Atatürk, sömürgecilik ve emperyalizme karþý çýkmýþ ve dünya uluslarý arasýndaki karþýlýklý anlayýþýn ve sürekli barýþýn öncülüðünü yapmýþ, bütün hayatý boyunca insanlar arasýnda hiçbir renk, din, ýrk ayrýmý gözetmeyen bir uyum ve iþbirliði içinde insan haklarýna saygýlý bir lider olmuþtur. Gerçekten Atatürk, en yakýn silah arkadaþý olan Ýsmet Ýnönü’nün belirttiði gibi, Ýnsanlýk idealinin âþýk ve mümtaz simasý olmuþ ve bütün dünyaya verdiði barýþ mesajlarý ile bunu her zaman kanýtlamýþtýr.
Atatürk’ün insanlýk idealinde, özgürlük, baðýmsýzlýk ve insan haklarýna saygý ön planda gelir. O’nun özgürlük ve baðýmsýzlýk tutkusu, bencil deðil ulusaldýr. Hatta daha ileri giderek diyebiliriz ki evrenseldir, bütün insanlýk dünyasýna yöneliktir. O, “Özgürlük olmayan ülkede ölüm, yýkýlýþ vardýr. Her ilerlemenin, kurtuluþun anasý özgürlüktür.” demektedir. O’nun insanlýk idealini taçlandýran barýþ tutkusu gerçekten dikkate deðer bir enginliktedir. Bu büyük Türk, her þeyden önce meslekten yetiþmiþ bir asker, dolayýsýyla savaþý iyi bilen bir devlet adamýdýr. Ancak hiçbir zaman savaþý sevmemiþ ve mecbur kalmadýkça ona baþvurmamýþtýr.
Atatürk, bütün insanlarýn eþit hak ve fýrsatlara sahip olmasýný istemektedir. O, Ýnsanlarýn, mensup olduðu milletin saadetini düþündüðü kadar diðer milletlerin de huzur ve refahýnýn düþünülmesi gerektiðini her fýrsatta ifâde etmiþtir. Kaldý ki dünya milletlerinin saadetine çalýþmak, diðer bir yoldan kendi huzuruna çalýþmaktýr. Bu düþünceden hareketle Atatürk; insanlýðýn tümünü bir beden ve bir ulusu da bunun bir organý sayar. Bedenin parmaðýnýn ucundaki acýdan öteki bütün organlarýn etkileneceðini belirtir. O, “Ýnsan baðlý bulunduðu ulusun varlýðýný ve mutluluðunu düþündüðü kadar bütün uluslarýn dirlik ve gönencini de düþünmeli, kendi ulusunun mutluluðuna ne denli deðer veriyorsa, bütün dünya uluslarýnýn mutluluðuna da o denli deðer vermelidir; Çünkü dünya uluslarýnýn mutluluðuna çalýþmak, baþka yoldan kendi dirlik ve mutluluðunu saðlamaya çalýþmak demektir.” demiþtir.
Atatürk’ün insanlýk ideali geleceðe yönelik ve umut doludur. 1923 yýlýnda söylediði þu sözler bunu açýkça ortaya koymaktadýr. “Doðudan þimdi doðacak olan güneþe bakýnýz. Bugün günün aðardýðýný nasýl görüyorsam, uzaktan bütün doðu milletlerinin de uyanýþýný öyle görüyorum. Baðýmsýzlýk ve hürriyetine kavuþacak, daha çok kardeþ millet vardýr. Onlarýn yeniden doðuþlarý þüphesiz ki ilerlemeye ve refaha yönelmiþ olarak vuku bulacaktýr. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün engellere raðmen engelleri yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceðe ulaþacaklardýr. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak yerlerini milletlerarasýnda hiçbir renk, din ve ýrk farký gözetmeyen yeni bir ahenk ve iþbirliði çaðý olacaktýr.”
Atatürk, insanlýk idealini sonuna kadar savunan ve bu ideali korumaya çalýþan bir lider olarak her zaman dünyaya barýþ mesajlarý vermiþtir. O; “Biz kimsenin düþmaný deðiliz! Yalnýz insanlýðýn düþmaný olanlarýn düþmanýyýz.” ifadesi ile bunu kanýtlamýþtýr. Onun insanlýk ideali asil ruhundaki insanlýk sevgisinden kaynaklanýr. Hiçbir fâninin eriþemeyeceði kadar üstün ve yüce bir insan sevgisine sahip olan Atatürk, bu sevgisini tüm dünyaya yayma çabasýný sonuna kadar sürdürmüþtür.
Atatürk’ün gerçekleþtirdiði üstün baþarýlarý, kendisindeki insanlýk duygusu ile birleþince evrensel bir nitelik kazanmýþtýr. Bu nitelikler batý ülkelerini etkilediði kadar özgürlüðe muhtaç Asya ve Avrupa ülkelerini de etkilemiþ ve onlara yön vermiþtir. Bugün özgürlük, baðýmsýzlýk ve demokrasi arayýþý içinde olan ve bu yolda mücadele veren bu ülkeler Atatürk’ün çizdiði ve uyguladýðý politikalarý takip etmekte buna yanaþmayanlar ise sömürge ve baðýmlý yaþamaya devam etmektedirler.
Alman Devlet adamý Bismarck’a göre gerçek büyük adamý þu üç nitelik belirler; tasarýmda soyluluk, uygulamada insanlýk, baþarýda ýlýmlýlýk. Atatürk’ün kiþisel yapýsýna baktýðýmýz zaman bu üç niteliði aynen görmekteyiz.
O, önce milletinin baðýmsýzlýðýný saðladý sonra milletini çaðdaþ uygarlýk düzeyine eriþtirerek tasarýmda ne kadar usta olduðunu kanýtladý.
Kurtuluþ savaþýnda savaþ esirlerine ve yerde sürünen Yunan bayraðýna karþý takýndýðý tavýr ve bu bayraðý yerden kaldýrtmasý ile uygulamadaki insanlýðýný gösterdi.
Kazandýðý zaferlerden sonra baþka milletlerin topraklarýna ve baðýmsýzlýklarýna göz koymamakla da ne kadar ýlýmlý olduðunu ortaya koydu.
Ýnsanlar arasýndaki iliþkiler ya çarpýþma, zorlama veya uyumdur. Menfaat çarpýþmalarýnýn tabii sonucu mücadeledir, savaþtýr. Menfaatlerin uyuþmasý ise barýþtýr. Barýþ ve savaþ birbirine taban tabana zýt iki ayrý kavramdýr.
Barýþ kýsaca sosyal düzendir, güvenliktir, hukuk ve kazanýlmýþ haklara saygýdýr. Toplum hayatýnda dengenin saðlanmasýdýr.
Mücadele, en vahim olaný savaþ ise anarþidir, karýþýklýktýr, kararsýzlýk ve dengesizliktir.
Teknik anlamda savaþ, bir devletin kendi idaresini zorla kabul ettirmek amacý ile baþka bir devlete karþý zor kullanarak yaptýðý silahlý mücadeledir. Savaþ her zaman ve her devirde tehlikeli olmuþ insanlarýn ölümüne, sefaletin artmasýna ýstýraplarýn çoðalmasýna sebep olmuþtur.
Atatürk hayatýnýn büyük bölümünü asker kiþiliði ile savaþ meydanlarýnda geçirmiþ, ancak hiçbir zaman savaþ taraftarý olmamýþtýr. “Savaþ, zaruri (gerekli ve zorunlu) olmalýdýr; zaruri olmayan savaþ, cinayettir” ifadesi ile bütün yaþamý boyunca barýþa baðlý kalmýþtýr.
Atatürk neden barýþ adamýdýr? Atatürk bir kere Türkiye’nin ve dünyanýn en büyük çaðdaþlaþma lideridir. Çaðdaþlaþma lideri olan bir kimsenin ülkesinde barýþa, sükûna, huzura ihtiyaç vardýr. Ancak barýþýn hem içeride hem de dýþarýda saðlanmasý zorunludur.
1931’de “Yurtta Barýþ Cihanda Barýþ” ilkesini dile getiren Mustafa Kemal, bunu her alanda uygulamýþtýr.
Yurtta barýþ cihanda barýþ ilkesi bir taraftan yurt içinde huzur ve sükûnu güven içinde yaþamayý diðer taraftan da milletlerarasý barýþ ve güvenliði hedef tutar.
Yurtta barýþ toplum hayatýndaki düzeni, vatandaþýn devlete güvenini, devletin de ülkede kanun hâkimiyeti ve hukuk hükümranlýðý yurtta barýþ ilkesinin en tabii sonucudur.
Yurtta barýþ, devletin, vatandaþýna karþý huzur ve güven içinde yaþama imkânýna kavuþma için yükümlülükler de yükler.
Cihanda barýþ ise milletlerarasý barýþ ve güvenliðin korunmasýný ve saðlanmasýný amaç bilir.
Yurtta barýþ cihanda barýþ, en geniþ ve yaygýn anlamý ile teknik bir deyim olan kolektif güvenliði, milletlerarasý barýþýn korunmasýný ve devamlýlýðýný ifade eder.
Bu ilke yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin bir devlet politikasý olarak kuruluþundan itibaren izlenmeye baþlanmýþtýr. Ancak burada dikkatimizi çeken önemli nokta, milli mücadele yýllarýnda esas hedef ilk hedef, Misak-ý Milli sýnýrlarý ile belirlenen vatan topraklarýný iþgalden kurtarmak, milli baðýmsýzlýðý saðlamak, Türk milletinin menfaatlerine uygun adil bir barýþ yapmak öncelikle izlenmesi gereken bir politik tutum olmuþtur. Zaferden sonra ise Misak-ý Milli sýnýrlarý içindeki Türkiye Cumhuriyetinin tam baðýmsýzlýðý cihanda barýþýn ilk þartý olmuþtur.
Atatürk, milliyetçiliðe önem veren bir devlet adamý olarak, bütün baþka milletleri hor gören, aþaðýlayan saldýrgan bir tutumda asla olmamýþtýr. O, bu konuda;
“Baylar dýþ politikamýzda dost bir devletin hukukuna saldýrý yoktur. Ancak hakkýmýzý, hayatýmýzý, memleketimizi, namusumuzu müdafaa ediyoruz, edeceðiz.
Türkler bütün medeni milletlerin dostudur demiþtir.
Atatürkçü düþünce sistemi, Türk Milleti’nin iç kavgalara sürüklenmeden, milli ve sosyal dayanýþma içinde kalkýnmasýný amaçlar. Milli beraberlik, milli bütünlük, milli dayanýþma, Atatürkçü düþünce sisteminde önemli bir yer tutar.
Atatürk her toplumda olduðu gibi, Türk toplumunda da iþbölümünün zorunlu þekilde mevcut olduðunu kabul ediyor, ancak çeþitli iþlerde çalýþan yurttaþlar arasýnda sýnýf kavgasýnýn bilerek körüklenmesine karþý çýkýyor ve bunun iç barýþý tehdit ettiðini belirtiyordu.
Türk milletini oluþturan bireylerin doðum yerleri ayrý da olsa, vatanlarý birdir. Meslekleri, mezhepleri ayrý da olsa, mensup olduklarý millet birdir.
Atatürk’ün ýsrarla belirttiði gibi ortak bir tarihin, ortak sevinçlerin, ortak kederlerin ve ortak bir kaderin aralarýnda sayýsýz baðlar ördüðü yurttaþlar, ýrk, mezhep sýnýf kavgalarýyla bölünüp parçalanmamalýdýr. Yurtta barýþ ancak böyle saðlanabilir.
Atatürk’ün barýþçýlýk anlayýþýnda, teslimiyetçi, boyun eðmeye hazýr, hayalci, pasifist bir tutum asla yoktur. Bir milletin barýþ içinde yaþamasý için kendinin savunacak güce ve iradeye sahip olmasý gerektiðini ifade etmiþtir. Pek çok savaþ, felaketi geçirmiþ olan Türkiye’nin barýþ ihtiyacýnýn büyük olduðunu belirtirken, barýþýn ancak güçlü olmakla korunabileceðini söylemiþtir.
Sömürgeciliðin yeryüzünden er geç silineceðini belirten, “Yurtta barýþ, dünyada barýþ” ilkesiyle geleceðe ýþýk tutan Atatürk, çaðýnýn ilerisinde bir liderdi. Birleþmiþ Milletler Eðitim, Bilim ve Kültür Teþkilatý (UNESCO) doðumunun 100. Yýldönümünde Atatürk’ü anma kararý alýrken þöyle diyordu:
“Kemal Atatürk, dünya milletleri arasýnda devamlý barýþ ülküsünün ve karþýlýklý anlayýþ ruhunun olaðanüstü bir öncüsüdür. Bütün hayatý boyunca insanlar arasýnda hiçbir renk, dil ve ýrk ayrýmý tanýmayan bir ahenk ve iþbirliði çaðýnýn açýlmasý uðrunda çalýþmýþtýr.”
1938 yýlýnda Milletler cemiyeti, Atatürk hakkýnda; “Barýþýn Dahi Hizmetçisi” deyimini kullanarak uluslararasý barýþa yaptýðý hizmetleri anlatmýþtýr.
Atatürk uluslararasý barýþýn devamlý ve kalýcý olmasýný istemiþ ve þu sözleri söylemiþtir: “Eðer devamlý barýþ isteniyorsa insanlarýn, insan kütlelerinin durumlarýný iyileþtirecek uluslararasý önlemler alýnmalýdýr. Ýnsanlýðýn bütününün refahý açýk ve baskýnýn yerine geçmelidir. Dünya vatandaþlarý haset, açgözlülük ve kinden uzaklaþacak biçimde eðitilmelidirler.”
Türk milleti, Atatürk’ten bu yana tarihinde en uzun barýþ dönemini yaþadý. Kalkýnmasýný barýþ içinde sürdürmeye çalýþtý. 1923 ile 1937 yýllarý arasýnda tam 26 dostluk anlaþmasý imzaladý. Bunlarla karþýlýklý iliþkiler dostluk üzerine kuruldu. Barýþ için atýlan bu adýmlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çaðdaþlaþmasýnda etkili olmuþ ve Türkiye’ye huzur ortamýný saðlamýþtýr.
Atatürk’e göre barýþ, toplumun baðýmsýzlýk ve özgürlük ortamýnda yaþadýðý durumlarda gerçekten vardýr; özgürlük ve barýþtan yoksun bir toplum için barýþ bir erdem olmaktan çýkar. Bu gibi durumlarda ulusun kendisini savunmasý, ülkesinin bütünlüðünü korumak uðruna savaþmasý bir insanlýk görevidir ve barýþseverliðe ters düþmez. Kýsacasý baðýmsýzlýðý ve özgürlüðü korumak için savaþmak bir haktýr.
O, bu konuda; “Bizim için barýþ demek, gerçek ve özgür yaþayýþýmýzý saðlayabilecek nedenleri elde ediþ demektir. Bu nedenleri saðlayamadan barýþ yapmaya yanaþmak, barýþ oldu demek, kendi kendimizi aldatmak olur.” demiþtir. Ýç iþlerimizde belirleyici faktör olan Misak-ý Millinin ayný zamanda dýþ iliþkilerimizin de belirleyici temel ilke olduðunu ifade ederek “Özgürlüðünü ve baðýmsýzlýðýný korumak yolunda savaþ vermeyi bilmeyen uluslar için yaþama hakký yoktur. Bu uðurda savaþ gereklidir.” demiþtir. Baþka bir deðiþle Atatürk’ün barýþ anlayýþý, tarihte birçok örneði görüldüðü gibi, düþçü bir barýþ anlayýþý deðil, gerçekçi bir barýþ anlayýþýdýr. Her zaman kardeþlik iliþkilerimizin pekiþtirilmesini dýþ politikamýzýn temeli olduðunu vurgulayan Atatürk, kesinlikle baþka uluslarýn topraðýnda ve egemenliðinde gözümüzün olmadýðýný ve barýþýnda temel noktasýnýn bu olmasý gerektiðini söylemiþtir.
Atatürk’ün barýþ anlayýþý, gerçekçi, akýlcý, insancý ve uygarlýkçýdýr. Hem ulusumuzun, hem de tüm insanlýðýn esenlik ve mutluluðu bu anlayýþýn odak noktasýdýr. Dünya çapýnda, uluslar arasý yazgý ortaklýðýnýn baþka anlatýmý olamaz. Öte yandan, ulusçuluk da bu baðlamda yepyeni bir anlam, özgün bir içerik kazanýr, barýþçý ve uygarlýkçý bir yörüngeye oturur. Tüm bencillikten uzak, baþka uluslarýnda hakkýný tanýyan bir anlayýþtadýr. Ulu önder, baþka alanlarda olduðu gibi barýþ konusunda da yalnýz kuramsal düþüncelerle yetinmemiþ daha öncede belirtildiði gibi bunlarý uygulamaya koyarak düþünce eylem iþbirliðini uygulamýþtýr.
Baðýmsýzlýk savaþýnýn kazanýlmasýyla varlýðýný, þerefini, yaþama hakkýný kazanan yüce Türk milleti, Cumhuriyetten bu yana milli tarihinin en uzun barýþ dönemini yaþamýþtýr. Kalkýnmasýný barýþ içinde sürdürmeðe çalýþmýþtýr. Bunu da ulu önder Atatürk’ün baþlattýðý ve en iyi uygulattýðý “Yurtta barýþ cihanda barýþ” ilkesi çerçevesinde gerçekleþtirmiþtir.
Atatürk’ün insan haklarý ve hürriyete verdiði önem
Atatürk’ün bu konuda bazý sözlerine yer verelim:
Bence bir millette þerefin, haysiyetin, namusun ve insanlýðýn vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milleti hürriyet ve istiklâline sahip olmasýyla kaimdir.
Heyet-i içtimaimizde, devletimizde hürriyet bipayandýr. ancak onun hududu, onu bipayan yapan esasýn mahfuziyetiyle kaim ve mahduttur.
Hudud-u milliyemiz dahilinde mücdahele-i ecnebiyyeden azade olarak her medeni millet gibi hür yaþamaktan baþka bir gayesi olmayan Türk milletinin hakk-ý meþruu nihayet alem-i insaniyet ve medeniyet tarafýndan teslim olunacaktýr.
Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlâl vardýr. her terakkinin ve kurtuluþun anasý hürriyettir.
Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. ben milletimin ve büyük ecdadýmýn en kýymetli mevrusatýndan olan aþk-ý istiklâl ile meftur bir adamým.
Kemal-i azim ve ýsrar ile idame ve müdafaa edilen istiklal, hak ve hürriyet davalarýnýn muvaffakiyetini külliyen men edecek hiçbir kuvvet mutasever deðildir.
Kendi hükümetimizin idaresi altýnda bedbaht (mutsuz) ve fakir yaþamak, ecnebi (yabancý) esareti pahasýna nail olduðumuz huzur ve saadete bin kere müreccahtýr (üstündür).
Medeni eser vücuda getirmek (yaratmak) kabiliyetinden (yeteneðinden) mahrum (yoksun) olan kavimler (milletler), hürriyet ve istiklallerinden tecrit olunmaya (koparýlmaya) mahkumdurlar.
Milletimiz; hayatýný, hukuk ve vezaif-i insaniyesini (insani vazifelerini) müdrik (idrak etmiþ) ve vatanýna tamamen sahip ve hürriyet ve istiklâline (baðýmsýzlýðýna) aþk ve sadakatle merbuttur (baðlýdýr).
Millî istiklâl (ulusal egemenlik), bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfii (menfaati ve çýkarlarý) icap ettirdiði (gerektirdiði) taktirde beþeriyeti (insanlýðý) teþkil eden (oluþturan) milletlerden her biriyle medeniyet (uygarlýk) muktezasýndan (gerekliliklerinden) olan dostluk ve siyaset münasebatýný (iliþkisini) büyük bir hassasiyetle takdir ederim.
Nihayetsiz 8sonsuz) bir hürriyet, kabil-i tasavvur deðildir (düþünülemez), haklarýn en büyüðü olan hakk-ý hayat (yaþama hakký) bile mutlak deðildir; intihara karar veren bir zatýn (kiþinin) netice-i cürm-ü (bu suçunun sonucu), hududu yalnýz þahsýna (kendisine) maksur (yönelik) olduðu halde zabýta (polis), ona men’ ile (durdurmakla) mükelleftir (sorumludur).
Türkiye devleti ve Türkiye’de yaþayan halk, bilâkaydüþart (kayýtsýz þartsýz) müstakilidir (kendi kendini yönetir) ve bilâkaydüþart (kayýtsýz þartsýz) istilâlini (baðýmsýzlýðýný) muhafaza etmek (korumak) için mücadele eder (savaþýr).
selam ve dua ile..
-
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar
Þu an 1 kullanýcý var. (0 üye ve 1 konuk)
Benzer Konular
-
Picon forum içinde, yazan Largestto
Yorum: 3
Son Mesaj: 26.Ekim.2019, 14:19
-
Mustafa Kemal ATATÜRK forum içinde, yazan Dadaloglu
Yorum: 0
Son Mesaj: 06.Aðustos.2015, 23:28
-
Mustafa Kemal ATATÜRK forum içinde, yazan Dadaloglu
Yorum: 0
Son Mesaj: 22.Þubat.2015, 18:47
-
Mustafa Kemal ATATÜRK forum içinde, yazan Dadaloglu
Yorum: 0
Son Mesaj: 14.Þubat.2015, 01:30
-
Mustafa Kemal ATATÜRK forum içinde, yazan eskimocu
Yorum: 0
Son Mesaj: 11.Aðustos.2014, 11:25
Bu Konudaki Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kurallarý