Antik Olimpiyatlar

Olimpiyat tarihinin MÖ XIV. yüzyýla kadar uzandýðý ve Oyunlarýn Yunanistan'ýn Olympia yöresinde baþladýðý tahmin edilmektedir. MÖ 776 yýlýndan itibaren ise oyunlarýn tarihi kesin olarak tutulmaya baþlanmýþtýr.
Oyunlar 12 yüzyýl boyunca her dört yýlda bir yapýlmýþtýr.Bir süre Yunan yarýmadasýnýn, daha sonralarý da Yunanistan'ý ele geçiren Romalýlar yoluyla tüm Roma Ýmparatorluðu da bu olimpiyatlara katýlmasý ile devam etti.
[IMG]file:///C:/Users/Yasar/AppData/Local/Temp/msohtml1/01/clip_image001.jpg[/IMG]
Tanrýlar veya yöresel bir kahraman adýna yapýldýðý tahmin edilen bu büyük þölenin, ilkel de olsa, mutlaka dine dayalý bir baþlangýcý bulunuyor. MÖ 776 yýlýnda yapýlan ve I. Olimpiyatlar olarak adlandýrýlan bu oyunlarýn programýnda yer alan ve 192 metrelik sahanýn boyuna eþit "Stadion" olarak tanýmlanan yarýþmanýn galibi Coroebus da ilk Olimpiyat Þampiyonu’dur. Geleneklere göre, her Olimpiyat Oyunu bu yarýþý kazanan atletin adý ile anýlýyordu.
Zamanla, yarýþma sayýsý artýrýldý, program bir günden beþ güne uzatýldý.
XIV. Olimpiyatlarý'ndan sonra, sahanýn geliþ - gidiþini kapsayan bir yarýþ eklendi. Sonralarý mesafe koþularý, boks, güreþ, boks ve güreþ karýþýmý Pankration/Pentatlon denen 5'li yarýþma, zýrhlarý ile yarýþan askerlerin koþularý ve atlý araba yarýþlarý ile program geniþletildi.
[IMG]file:///C:/Users/Yasar/AppData/Local/Temp/msohtml1/01/clip_image002.jpg[/IMG]
Olimpiyat Oyunlarý'nýn ilk 600 yýlý içinde, Yunan günlük hayatýnýn vazgeçilmez unsuru olan kölelerin yarýþmalara katýlmasýna izin verilmedi. Katýlacak yarýþmacýlarýn tamamýnýn Yunan kanýndan gelmesine özen gösterildi.
Yunan yarýmadasýnýn Romalýlar eline geçmesi ile durum deðiþti ve Ýmparatorluk sýnýrlarý içinde yaþayan herkese Olimpiyatlar'a katýlma hakký tanýndý. MÖ 146 yýlýndan itibaren, o zamana kadar genellikle Peloponez yörelerinden gelen Olimpiyat þampiyonlarý, zamanla, "Küçük Asya" denen Anadolu'dan gelenlere boyun eðdiler.
Antik Olimpiyatlar'da kadýn sporcular yer alamýyordu. Hatta kadýnlar, seyirci olarak dahi sahaya giremiyorlardý. Zaman içinde Olimpiyatlar sýrasýnda, ancak olimpiyat alaný dýþýnda olmak üzere Tanrýça Hera adýna bayanlar için yarýþmalar düzenlendi.
Oyunlar kademeli olarak Romalýlar Yunanistandaki gücünü arttýrdýkça etkisini kaybetmeye baþladý. Hristiyanlýk Roma Ýmparatorluðu'nun resmi dini olunca oyunlarýn din dýþý ve Hristiyan etkisine karþý bir durum olduðu düþünülmeye baþladý. 393 yýlýnda Ýmparator Theodosius bin yýlý aþkýn tarihi olan oyunlarý kaldýrdý.
Olimpiyatlar Hakkýnda Bilinmeyenler

1 - 1932 Los Angeles Olimpiyat Oyunlarýnda Amerikalý bayan Atletler, 100 metre yarýþýnda baþarýlý olamadýlar. Bu mesafede yapýlan yarýþý Polonya´da doðmasýna karþýn çok küçükken Amerika´ya gelen ve burada yaþayan Stanislawa Walasiewicz kazandý. Amerika´da Stella Walsh olarak tanýna bu atlet, Olimpiyatlar´da tam Amerika adýna koþmasýný saðlayacak iþlemler tamamlanmak üzeydi ki son bir karar deðiþikliði ile Polonya adýna koþacaðýný açýkladý. Olimpiyat seçmelerinde ve finalde dünya rekorunu egale eden Walsh, spor hayatý boyunca pek çok baþarýya imza attý. Kanada´nýn bu oyunlar için yayýnladýðý raporda "erkekler gibi uzun fulelerle" koþuyor þeklinde anlatýlan bu sporcu, 1980 yýlýnda, bir süpermarketi soyan hýrsýzlar tarafýndan öldürüldü. Yapýlan otopsi sonucu, herkesin uzun yýllar bayan atlet olarak bildiði bu sporcunun kadýn deðil erkek olduðu ortaya çýktý.
2 - Eski Olimpiyatlar´da müsabakalar tamamiyle kiþisel sporlardan oluþuyordu; bunun için o dönemde hiçbir takým oyununa rastlanmamýþtýr. Yine o dönemde olimpiyatlarda mücadele edecek olan sporcular mutlaka çýplak yarýþýrlardý. Sporcularýn ciltlerinin güneþten etkilenmemesi için vücutlarýna zeytinyaðý sürülürdü
3 - "Pentatlon" denen ve M.Ö. 708 yýlýnda programa dahil edilen koþu, uzun atlama, disk atma, mýzrak atma ve güreþ gibi beþ spor dalýndan oluþan kategori Yunanca´da "Penta" (beþ) anlamýna gelen kelimeden gelmektedir.
4 - 1912 yýlýndaki Olimpiyat Oyunlarý´nda enteresan olaylar yaþanýyordu. Yüzmeden güreþe kadar bir dizi hakem komedisi yaþanmýþtý. Son olarak güreþte ilginç bir olay yaþandý. O tarihte uygulanan kurallara göre güreþ müsabakalarýnda, taraflardan birinin galip gelebilmesi için rakibini mutlaka tuþlamasý gerekiyordu. Bu nedenle birbirine üstünlük saðlayamayan güreþçiler, deyim yerindeyse kaçak güreþiyor, iþi uzattýkça uzatýyorlardý. Yine böyle bir yarý finalde, tam dokuz saat güreþen sporcular birbirine üstünlük saðlayamamýþtý. Bu durumdan sýkýlan hakemler de müsabakayý durdurup her ikisine birer gümüþ madalya vererek sonuca varmýþlardý. Yine ayný yýl bir baþka güreþ müsabakasýnýn yarý finali 11 saat 40 dakika sürmüþ, yarý finalin galibi aþýrý yorgunluk nedeniyle ertesi günkü finale çýkamamýþtý. Buna raðmen kendisine gümüþ madalya verildi.
5 - 1908´de ki Olimpiyatlar´da Maraton yarýþýnda birinciliði kazanan Ýtalyan atleti Dorando Upietri birkaç kez düþtüðü ve hakemlerin yardýmýyla finiþ çizgisine ulaþtýrýldýðý yarýþmada birinci olmuþtu. Ancak bu olay sonrasýnda Pietri, diskalifiye edilince deyim yerindeyse yer yerinden oynadý. Kraliçe, Pietri´yi özel bir kupa ile mükafatlandýrdý. Diskalifiye edilecek bir atletin neden yerden kaldýrýlýp koþmaya zorlandýðý sorusunun cevabý tam 48 yýl sonra 1956 yýlýnda hayata gözlerini yuman son hakemden geldi. Hakemin ölüm döþeðindeki sözlerine göre gerçek þuydu: Dorando Pietri, doping aldýðýndan hakemler kendisini koþturmak zorunda kalmýþlardý. Onun gibi öldürücü bir yarýþ çýkaran bir atleti halkýn gözünde suçlu göstermek istememiþlerdi.
6 - Yine 1908 Olimpiyat oyunlarýnda 110 metre engelli koþunun finalinde Amerikalý atlet F.C. Smitson, elinde incille yarýþmak istemiþ, yönetmeliklerde bunu engelleyici bir kural olmadýðýndan incille koþmuþtu.
7 - Johnny Weissmuller, 1924 Paris Olimpiyat Oyunlarý´nýn yýldýzlarý arasýnda yerini alan sporculardan biri oldu. Weissmuller, 100 ve 400 metre serbestte stile ek olarak 4x200 metrede birinci olan takýmda yer alarak 3 birincilik elde etti. Su topunda 3. olan Amerikan takýmýnda da oynayan efsane yüzücü bu oyunlarda 3 altýn 1 bronz madalya alarak "Havuzlarýn Kralý" oldu.. Weissmüller, dört yýl sonra yapýlan Amsterdam Oyunlarý´nda da 2 altýn madalya alarak adýný Olimpiyat tarihine altýn harflerle yazdýrdý. "Havuzlarýn Kralý" daha sonralarý, Hollyood´da 12 tane Tarzan filminde baþrol oynayarak "Ormanlar Kralý" oldu.
8 - Olimpiyat bayraðý ilk kez 1920 Answers´de göndere çekildi. Birbirine geçmiþ siyah, kýrmýzý, mavi, yeþil ve sarý halkalardan oluþan bayrak, Olimpiyatlarýn kurucusu Coubertin tarafýndan çizildi. Bayraktaki halkalarýn her biri bir kýtayý temsil ederken, halkalarýn renkleri de tüm ülkelerin bayraklarýndaki bir rengi temsil ediyor
9 - Olimpiyat Oyunlarý´nda ilk kez elektrikli kronometre ve fotofiniþ aletleri 1908´deki Londra Olimpiyat Oyunlarý´nda kullanýldý. Kullanýlan aletler bugün ile kýyaslandýðýnda çok ilkeldi belki, ama o günün þartlarý akla getrildiðinde çok ama çok büyük bir geliþme idi.
10 - M.Ö. 776 yýlýnda tek bir yarýþma olan 192 metrelik koþu ile baþlayan olimpiyatlara zamanla koþu mesafelerinin deðiþmesi ile yeni koþular eklenmiþtir. Daha önce bir günde gerçekleþtirilen müsabakalar 5 güne kadar yayýlmýþtýr. Programa dahil edilen bu yeni uzun mesafe koþularý bazý yazarlara göre Yunan þehirleri arasýnda haberleþmeyi saðlayan profesyonel koþucularýn aðýrlýðý ile olmuþtu. Bu habercilerin en tanýnmýþý hep anlatýlan, Perslerle yapýlan savaþta Atina´dan Isparta´ya kadar 200 km olan mesafeyi 2 günde koþarak askeri birliklerin savaþa katýlmasýný saðlayan Phidippdes´dir. Bugüne kadar adý gelen, Maraton galibiyetini Atina´ya bildiren ve haberi verdikten sonra ölen Phidippdes´in de kökeninde bu habercilerden olduðu iddia edilir.
11 - Bugünkü Modern Olimpiyat Oyunlarý´nýn adeta sloganý haline gelen "Daha hýzlý, Daha yüksek, Daha kuvvetli" sözcükleri Latince "Citius, Altius, Fortius" kelimelerinden gelmektedir.
12 - Modern Olimpiyatlar´ýn kurucusu Baron de Coubertin´e göre; "Olimpiyatlar´daki en önemli unsur kazanmak deðil, katýlmaktýr. Yaþamdaki en önemli unsur zafer deðil, mücadeledir. Önemli olan birinci gelmek deðil, sonuna kadar savaþabilmektir."
13 - Yine Eski Yunan´da yarýþmalara katýlmak isteyen her genç, Yunan vatandaþý da olsa, müsabakalarýn hakemlerine hýrsýzlýk ya da cinayet gibi suçlardan sabýkalarýnýn olmadýðýný ispatlamak zorundalardý. Olimpiyatlara katýlacak sporcularýn isimleri ile yarýþacaklarý spor dallarýný gösterir bir liste herkesin görebileceði bir yere asýlýr ve atletler, olimpiyat kurallarýna uyacaklarýna dair yemin ederlerdi.
14 - M.Ö. 776 yýlýnda baþlayan olimpiyatlarýn, çýkýþý ile ilgili olarak tarihçiler çeþtli görüþler ileri sürmektedirler. Bazýlarý, olimpiyatlarýn "Tanrýlar Tanrýsý Zeus" adýna yapýldýðýný iddia ederken, diðer bir grup tarihçi de o devirde adý efsane olmuþ bir kahraman olan Pelops´un hatýrasýna düzenlendiðini iddia etmektedirler. Bu görüþün çýkýþý, efsanesi de þöyle: Bugünkü Peloponez Yarýmadasý´na adýný veren Pelops, o zamanlar "Küçük Asya" diye anýlan bugünkü Anadolu´dan gelen bir delikanlýdýr. Efsaneye göre, Pelops, yöreyi yöneten hükümdarýn kýzý olan Hippodamia´ya aþýk olur. Ama, hükümdar kýzýnýn evlenmesini kesinlikle istememektedir. Zira, hükümdarýn hayatý, kendisine çok evvelden verilen bir bilgiye göre, kýzýnýn evlenmemesine baðlýdýr. Kýzý evlenince, kendisi de ölecektir. Bu nedenle, kýzýný almak isteyen herkesle atlý araba yarýþýna giren hükümdar, gayet iyi cins atlarý ve çok iyi bir arabasý olduðundan, yarýþmayý kazanmakta ve yarýþý kaybeden de ölüme mahkum olmaktadýr. Hükümdarla yarýþmada yenik çýkacaðýný gayet iyi bilen Pelops, Hippodamia ile anlaþarak, araba bakýcýsýný rüþvetle elde eder, yarýþý ve kýzý kazanýr. Ama, olayýn ortaya çýkmasýný önlemek için de arabacýyý öldürmek zorunda kalýr. Arabacýnýn, Pelops tarafýndan suda boðulurken onu lanetlemesi, sonunda tutar ve Pelops, kendi babasý tarafýndan öldürülür. Yaþadýðý sürece, yöreye yaptýðý olumlu katkýlardan dolayý, yöre halký tarafýndan bir kahraman olarak tanýnan Pelops adýna ölümünden sonra çeþitli tören ve þölenlerin yapýldýðýný anlatan tarihçiler, M.Ö. VIII. Asýrda zamanýn hükümdarý olan Iphitus´un, Pelops adýna ve sonra "Olimpiyatlar" diye anýlan þölenleri baþlattýðýný söylenir.
15 - Eski Yunan´da Olimpiyatlar sadece Yunanlý olanlara açýktý. Olimpiyatlara katýlacak olanlar Yunanlý olduklarýný ispatlamak zorundalardý. Ve yine o dönemde kadýnlar seyirci olarak dahi oyunlarýn gerçekleþtirildiði sahaya alýnmazlardý. Görevlilerin dikkatlerinden kaçarak sahaya giren kadýn, yüksek bir tepeden aþaðý atýlarak ölümle cezalandýrýlýrdý. Roma´nýn Yunan topraklarýný iþgal etmesinden sonra, imparatorluk sýnýrlarý içindeki herkesin yarýþmalara katýlmasý saðlanmýþtý.
16 - Yazarlar, olimpiyatlarýn 28 asýrlýk tarihini baþlýca üç bölüme ayýrýrlar. 1. M.Ö. 776 yýlýnda baþlayýp, M.S. 393 yýlýnda Constantinople (Ýstanbul)´da bulunan Roma Ýmparatoru I. Theodasius tarafýndan sona erdirilen "Klasik ya da Eski Olimpiyatlar" olarak adlandýrýlan 1.169 yýllýk dönem. 2. M.S. 393 yýlýndan 1896 yýlýna deðin geçen ve "Yarý Unutulmuþluk" devri diye adlandýrýlabilecek 1503 yýllýk zaman dilimi. 3. 1896 yýlýnda, bugün bildiðimiz olimpiyatlarýn temelini atan ve devamlýlýðý için servetini ve ömrünü veren Fransýz Boran de Coubertin´in baþlattýðý "Modern Olimpiyatlar."
17 - Ýlki 1896 yýlýnda Atina´da düzenlenen Modern Olimpiyat Oyunlarý´na tarihinde iki kez ara verildi. Birinci Dünya Savaþý nedeniyle 1916´daki organizasyon gerçekleþtirilemedi. 1936´daki XI. Olimpiyat Oyunlarý´ndan sonraki organizasyon için II. Dünya Savaþý nedeniyle 8 yýl beklemek gerekti. Savaþ nedeniyle 1940 ve 1944 yýllarýnda kesintiye uðrayan Olimpiyat Oyunlarý, XIV.´sü olan 1948 Londra´ya teklif edildi. Ve savaþýn sona ermesinin ardýndan oyunlar 40 yýl sonra yine Thames Nehri kýyýsýna gitmiþ oldu. 18 - 1924 Paris Olimpiyat Oyunlarý´nda uzun atlamada altýn kazanan ABD’li Willam D. Hubbard, Olimpiyat tarihinde bireysel bir müsabakada, altýn madalya kazanan ilk siyahi atlet oldu.