Bilgilendirme : Bu konu 3607 gün önce baþlatýldý . Konu baþlangýnç tarihi güncel deðilse Konu güncelliðini yitirmiþ yada bu konu ile ilgili son cevap yazýlmýþ olabilir. Eðer yazýnýz doðrudan bu konu ile ilgili deðil ise yeni bir konu baþlatmanýzý tavsiye ederiz....
Balkan Savaþlarý
Osmanlý Devletinin Balkanlar’daki dört devlete karþý yaptýðý savaþlar.
Birinci Balkan Savaþý
1789 Fransýz Ýhtilâlinin dünyaya yaydýðý milliyetçilik akýmý neticesinde, imparatorluklar dahilinde bulunan milletler, baðýmsýzlýk için harekete geçmiþler ve bazý devletlerin destek ve yardýmlarý ile ayaklanmýþlardý. Osmanlý tarihinde 19. yüzyýl, bu tür ayaklanmalar dönemidir. Balkan Yarýmadasýnda çok çeþitli milletler yaþadýðý için, milliyetçi ayaklanmalar, en fazla burada
Bu konu 7918 kez görüntülendi 0 yorum aldý ...
Balkan Savaþlarý
7918 Reviews
-
- Offline
Uye No : 22809
Balkan Savaþlarý
Balkan Savaþlarý
Osmanlý Devletinin Balkanlar’daki dört devlete karþý yaptýðý savaþlar.
Birinci Balkan Savaþý
1789 Fransýz Ýhtilâlinin dünyaya yaydýðý milliyetçilik akýmý neticesinde, imparatorluklar dahilinde bulunan milletler, baðýmsýzlýk için harekete geçmiþler ve bazý devletlerin destek ve yardýmlarý ile ayaklanmýþlardý. Osmanlý tarihinde 19. yüzyýl, bu tür ayaklanmalar dönemidir. Balkan Yarýmadasýnda çok çeþitli milletler yaþadýðý için, milliyetçi ayaklanmalar, en fazla burada görüldü.
Balkanlarda çýkan ayaklanmalarý, daha çok 17. yüzyýlda geliþmeye baþlayan ve en büyük gayesi, Baltýk Denizine ve özellikle Akdeniz’e çýkmak olan Rusya kýþkýrtýyordu. Akdeniz’e inmek için önce Karadeniz’i, sonra Ýstanbul ve Çanakkale boðazlarýný ele geçirmesi gerekiyordu. Ýþte Rusya, bu gayeye ulaþmak için her yola baþvurmaktan geri kalmamýþtýr. Bu yollardan biri de ýrk ve din bakýmýndan akraba olduðu Balkan prensliklerini alet olarak kullanýp, bu genç devletleri Osmanlý Devleti'nin varlýðýný sona erdirmeleri için kýþkýrtmaktý. Osmanlýlar, Trablusgarp’ta savaþýrlarken, Sýrbistan’ýn baþkenti Belgrat’taki Rus elçisi harekete geçerek, Balkanlarda Osmanlý Devletinin elinde kalan son toprak parçalarýnýn Sýrbistan ile Bulgaristan arasýnda paylaþýlmasý için teþebbüste bulundu. Buna karþýlýk Sýrbistan, Bulgaristan’ý bir tarafa iterek kendi menfaatlerini temin için Babýali ile anlaþmaya uðraþýyordu. Balkan devletleri arasýndaki menfaat çatýþmalarýndan gafil olan zamanýn Ýttihat ve Terakki hükümeti, Sýrbistan’ýn bu çok müsait teþebbüslerine aldýrýþ bile etmedi. Üstelik, Ýkinci Abdülhamid Han'ýn Balkan ülkelerinin birleþmesini önlemek için tahrik ettiði kilise ihtilafý, çýkarýlan ittihad-ý anasýr kanunuyla halledildi. Bu durum ise, Bulgaristan ve Yunanistan’ýn arasýndaki ihtilafý çözdüðü için, þimdi her ikisi için de ortak düþman, Osmanlý Devleti olmuþtu. Neticede kýsa bir müddet için önce Sýrbistan ve Bulgaristan arasýnda kurulan ittifaka Karadað ve Yunanistan da katýldý. Böylece Balkanlarda Osmanlý Devletine karþý harekete geçme hazýrlýklarý tamamlanmýþ oldu.
Bu sýrada Türk ordusu subaylarý iki partiye ayrýlmýþ durumdaydý. Hükümet ise, Ruslarýn Balkanlarda savaþa müsaade etmeyeceði hususundaki yalan teminatýna inanmýþtý. Nitekim Sofya elçiliðinden hariciye nazýrý olan Asým Bey, 15 Temmuz’da, Meclis-i Mebusan'da; “Balkanlardan imaným kadar eminim!” tarihi cümlesini ihtiva eden bir nutuk söyleyerek, harp ihtimalinin bulunmadýðýný iddia etmiþti. Ayrýca Asým Beyin yerine gelen yeni Hariciye Nazýrý Ermeni Gabriel Noradingiyan da Rusya’nýn teminatýnýn kesin olduðunu hükümete bildirmiþti. Bu inandýrýcý teminatlar neticesinde Rumeli’ndeki en iyi 120 tabur asker terhis edilmiþti.
Balkan devletleri ittifaktan sonra Osmanlý Devletine isteklerini bildirdiler. Bu ittifaktan haberi olmayan Ýttihatçýlar, savaþ için yüksek öðrenim talebesini kýþkýrtarak, Babýali önünde “Harb” diye baðýrtmýþ ve hükümet aleyhinde nümayiþ yaptýrmýþlardý. Harbin kolay geçeceðini zannediyorlardý. Halbuki müttefikler, Türkiye’ye karþý uygulayacaklarý savaþý ve taksim projelerini en ince teferruatýna kadar tespit etmiþlerdi.
8 Ekim 1912’de Karadað Prensliði, Osmanlý Devletine savaþ açtý. Onu 18 Ekim’de Bulgaristan ve Sýrbistan, birkaç gün sonra da Yunanistan takip etti.
Ýkmal ve Levazým Teþkilatýnýn bozulduðu Osmanlý ordusu, seferberliðini çok geç yapabildi. Terhis edilip Anadolu’ya gönderilen 120 taburu, savaþýn sonunda bile yeniden silah altýna alamadý.
Bulgaristan’a karþý çýkacak kuvvetler 5 kolordu halinde, “Þark Ordusu” namýyla toplandý ve Birinci Ferik Abdullah Paþanýn kumandasýna verildi. Edirne mevkiindeki baðýmsýz kuvvetler Þükrü Paþa'nýn emrindeydi. Yunanistan’a karþý, Selanik’te bir kolordu ve Yanya Kalesindeki kuvvetler býrakýlmýþtý. Karadað’a karþý kuvvetler Ýþkodra Kalesinde toplanmýþtý. Sýrbistan’a karþý Makedonya’yý “Garb Ordusu” kumandaný müstakbel sadrazam Birinci Ferik Ali Rýza Paþa savunacaktý.
Savaþý idare kabiliyetinden mahrum Nazým Paþanýn hiçbir hazýrlýðý olmayan orduyu, hemen Bulgarlara karþý taarruza geçirmesiyle hezimet baþladý ve artýk arkasý alýnamadý. Osmanlý ordularý, Bulgarlara karþý bütün Trakya’yý býrakarak, Çatalca’ya kadar çekilmek zorunda kaldýðý gibi, Sýrbistan’a karþý Kumova'da yenilmiþti. 6 Kasým’da Preveze’yi alan Yunanlýlar, Veliahd Konstantin idaresindeki büyük kuvvetlerini Selanik üzerine gönderdiler. Selanik’i savunmakla görevli jandarma paþasý Tahsin Paþa, tek silah atmadan, muazzam kolordusunu bütün silahlarý ile beraber Yunanlýlara teslim etti. Sultan Ýkinci Abdülhamid Han devrinde ihtilas (devlet malýný zimmetine geçirmesi) suçu tespit edilmiþ olan Tahsin Paþa, o devirde menkub (rütbe ve haysiyetten düþmüþ) olduðu gerekçesiyle, Selanik kolordusunun baþýna getirilmiþti. Bütün Kuzey Arnavutluk da Sýrp-Karadaðlýlar tarafýndan iþgal edildi.
Selanik’in düþmesinden 8 gün önce, artýk “Hakan-ý sabýk” diye anýlan Sultan Ýkinci Abdülhamid Han, Ýstanbul’a getirilmiþti. Sultan Abdülhamid Haný Selanik’ten almaya, nazýrlarýndan Vezir Damat Germiyanoðlu, Arif Hikmet ve Damat Çavdaroðlu Mehmed Þerif paþalar gitmiþlerdi. Sultan Abdülhamid Han'ýn, muhafýzlarýnýn yanýnda, ikisi de bilgin ve deðerli eserler sahibi damatlarýyla konuþmasý meþhurdur. Gazete okumasý yasak olduðu için, kulaktan aldýðý bilgi dýþýnda, siyasi durumu etraflý bir þekilde bilmeyen “Sabýk Hakan”, dört Balkan devletinin ittifakýna ve bu ittifakýn haber alýnmamasýna hayret etmiþtir. Makedonya’da kiliseler meselesinin Ýttihatçýlar aracýlýðýyla ortadan kaldýrýldýðýný öðrenince, Balkanlarýn ittifakýný bununla izah etmiþ, fakat ittifakýn öðrenilmesi karþýsýnda elçilerin, ataþelerin ne iþ yaptýklarýný sormuþtur. “Allah, bu hallere sebep olanlarý, Kahhar ismiyle kahretsin; devleti batýrdýlar!” diyerek büyük bir teessürle gemiye binmiþtir.
Selanik’i ele geçiren Yunanlýlar, daha sonra Ege adalarýndan Bozcaada, Limni, Somatraki ve Taþoz adalarýný iþgal ettiler.
22 Ekim 1912 tarihinden beri Þükrü Paþa kumandasýnda Edirne’yi müdafaa eden Osmanlý birlikleri, Ýstanbul ile baðlantý kesik olduðu için silah, mühimmat noksanlýðý ve açlýk gibi sebeplerle teslim olmak zorunda kaldýlar.
Üst üste gelen maðlubiyetler üzerine Osmanlý Devleti, Bulgaristan’a müracaat ederek ateþkes istedi. Böylece 3 Aralýk 1912’de imza edilen ateþkes antlaþmasý (mütareke) ile silahlý çatýþma durmuþ oldu. Balkan devletleri ile Osmanlý Devleti arasýnda antlaþma, 30 Mayýs 1913’te Londra’da imzalanmýþtýr. Bu barýþ antlaþmasý ile Osmanlý Devleti, Ege adalarýnýn durumunun tayinini ve Arnavutluk’un sýnýrlarýnýn çizilmesi iþini büyük devletlere býrakmakta, Girit’i hukuken Yunanistan’a terk etmekte ve Midye-Enez hattýnýn batýsýnda kalan topraklarý da Balkan devletlerine vermekte idi. Bu antlaþma ile kendisini kahramanca savunmasýna raðmen yiyecek sýkýntýsýndan düþman eline geçen Edirne de Bulgaristan sýnýrlarý içerisinde kalýyordu. Böylece Bulgaristan, Kavala ve Dedeaðaç arasýndaki topraklarý da alarak Ege Denizine ulaþýyordu.
2500 yýllýk Türk tarihinin büyük felaketlerinden biri olan Balkan Savaþýnda Türkler, Anadolu’dan sonra ikinci anayurt haline gelmiþ olan Rumeli’ni býraktýlar. Rumeli, 550 yýldýr Türk yurduydu. Birçok bölgede Türkler, ezici ekseriyet halindeydiler.
93 Harbi'nde görülen göç ve göçmen felaketinin daha þiddetlisi, Balkan Harbinde cereyan etti. Yüz binlerce Türk, bütün varlýklarýný býrakarak, eriye eriye, Ýstanbul’a eriþtiler ve Anadolu’ya daðýldýlar. Balkanlarýn, bilhassa Bulgarlarýn yaptýklarý zulüm, tüyler ürpertici idi. Onbinlerce sivil Türk, kadýn, ihtiyar, çocuk ve bebekler dahil olmak üzere, her türlü iþkencelerle doðrandý.
Ýkinci Balkan Savaþý
Birinci Balkan Savaþýnda Osmanlý Devletinin aðýr maðlubiyete uðrayýp Balkanlardan çekilmesi sonucunda, Balkanlarda siyasi bakýmdan büyük bir boþluk ve dengesizlik meydana geldi. Ganimetin paylaþýlmasýnda anlaþamayan Balkan devletleri, birbirine düþtüler.
Sýrbistan askeri, hareket dolayýsýyla Sýrp-Bulgar ittifakýnýn çizdiði ve kendisine ayýrdýðý arazi parçasýndan daha büyük bir bölgeyi ele geçirmiþti. Sýrplarýn bu arazi bölgelerini geri vermemesi anlaþmazlýðýn düðüm noktasýný teþkil ediyordu. Diðer taraftan Londra Konferansý'nda en büyük payý Bulgaristan’ýn almasý, diðer müttefiklerin hoþnutsuzluðuna sebebiyet vermiþti. Bulgarlarýn Ege kýyýsýna ulaþmýþ olmasýný, Yunanlýlar, sert tepki ile karþýlamýþlardý. Bu husus, Yunanistan ile Sýrbistan’ý birbirine yaklaþtýrmýþ ve aralarýnda ittifak anlaþmasý akdine sebep olmuþtu. Sýrbistan ile Yunanistan’ýn birbirlerine yaklaþtýklarýný gören Bulgaristan, bu iki devlete tam hazýrlýklarýný yapmadan önce 29-30 Haziran 1913’te saldýrdý. Ancak Bulgar ordusu, Yunanlýlar ve Sýrplar tarafýndan Makedonya’dan çýkarýldý. Bu sýrada Bulgaristan’dan pay almak isteyen Romenler de savaþa girdiler ve kýsa zamanda Bulgar Dobruca’sýný ele geçirdiler. Bulgar ordularý, birkaç cephede savaþmak zorunda kaldýðý için yenilmeye baþladý.
Osmanlý Devleti de bu fýrsatý kaçýrmadý ve bütün özellikleri ile bir Türk þehri olan Edirne’yi geri aldý.
Bu yenilgiler üzerine Bulgarlar, bir yandan Romanya kralýna baþvurarak Balkan devletleriyle, bir yandan da Babýali’ye baþvurarak Osmanlý Devletiyle barýþ yapmak istediler.
Ýkinci Balkan Savaþý sonunda, Bulgaristan’la diðer Balkan devletlerinin imzaladýklarý 10 Aðustos 1913 tarihli Bükreþ Antlaþmasý, Romanya ile Bulgaristan’ýn yeni sýnýrýný belirliyor, Tuna’nýn güneyinde kalan önemli bir arazi parçasýný, Güney-Dobruca dahil, Romanya’ya býrakýyordu.
Osmanlý Devleti ile Bulgaristan arasýnda 29 Eylül 1913 tarihinde, imzalanan Ýstanbul Antlaþmasý ile Bulgaristan; Kýrklareli, Dimetoka ve Edirne’yi, Osmanlý Devletine geri verdi. Antlaþmada Bulgaristan’da kalan Türklerin de durumu ele alýnmakta, Türklerin mülkiyet haklarýna saygý gösterileceði de belirtilmekteydi.
Osmanlý Devleti ile Yunanistan arasýnda imzalanan 14 Kasým 1913 tarihli, Atina Antlaþmasý ile, Girit, kesin olarak Yunanistan’a býrakýldý. Ege adalarýnýn ne olacaðý da büyük devletlerce kararlaþtýrýlacaktý. Büyük devletler ancak 1914 Þubatýnda Londra’da bu adalardan Ýmroz, Bozcaada ve Meis bir yana, diðerlerinin Yunanistan’a ve Ýtalya iþgalinde olanlarý da Ýtalya’ya kalmasýna karar verdiler. Ancak bu karar üzerinde henüz bir anlaþmaya varýlamadan, Birinci Dünya Harbi çýktý. Sýrbistan’la antlaþma ise 13 Mart 1914’te Ýstanbul’da imza edildi. Sýrbistan’la Osmanlý Devletinin artýk ortak sýnýrý olmadýðýndan, sadece Sýrbistan’da kalan Türklerin durumlarý düzenlenmiþtir.
Böylece, Sultan Ýkinci Abdülhamid Hanýn 1909’da tahttan indirilmesinin üzerinden henüz dört yýl geçmeden, Osmanlý Ýmparatorluðu, Afrika ile ilgisini kesmiþ, Balkanlarda aðýr toprak kaybýna uðramýþ, Bulgaristan’dan geri aldýðý Edirne ile Doðu Trakya’da kalabilmiþtir.
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar
Þu an 1 kullanýcý var. (0 üye ve 1 konuk)
Benzer Konular
-
Ýnkýlap Tarihi forum içinde, yazan Dadaloglu
Yorum: 0
Son Mesaj: 04.Ocak.2015, 14:21
-
Ýnkýlap Tarihi forum içinde, yazan Dadaloglu
Yorum: 0
Son Mesaj: 04.Ocak.2015, 14:19
Bu Konudaki Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kurallarý