1662'de Muşkara'da (Nevşehir) doğan Damat İbrahim Paşa 1688 yılında İstanbul'a yerleşmiş ve akrabalarından birinin aracılığı ile çalışmaya başladığı sarayda Veliaht Şehzade III.Ahmet'in yanında yava yavaş yükselmiş, III.Ahmet'in padişahlığı döneminde önce Mora daha sonra Niş defterdarlığına atanmıştır.Padişah'ın kızı Fatma Sultan ile evlanarak Osmanlı Sarayına damat olmuştur. 1718'de imzalanan Pasarofça Anlaşmasından sonra vezir olan ve devletin siyasetini yönlendirmeye başlayan Damat İbrahim Paşa sadrazamlığa kadar yükselir.Sadaretinde Osmanlı toplumu yeniliklerle tanışmıştır.Lale Devri olarak adlandırılan bu yıllar barış,sefahat ve yenilikler devri olarak tarihe geçer.Edebiyat,şiir ve müzik en parlak dönemini Lale Devrinde yaşamıştır. Osmanlı Devletinde yaklaşık 13 yıl vezirlik yapan Damat İbrahim Paşa'nın yönetiminde iki unsur öne çıkmıştır.Devletin mali gücünü artırma gayreti ve yenileşme.Batı ile ilişkilerin geliştirilmesi,matbaanın,kağıt ve çini fabrikalarının ilk defa Osmanlı Topraklarında kuruluşu,yeni bir ordu kurma girişimi,imar faaliyetlerine azami ölçüde önem verilmiş olması yenileşme hamlesinin boyutunu göstermektedir. İbrahim Paşa zamanında bir çok şehir bayındırlık eserleriyle donatılmıştır.Nevşehir Damat İbrahim Paşa'nın memleketi olması dolayısıyla bu eserlerden nasibini fazlasıyla almıştır.Sarayın mimarbaşı Mehmet Ağa imar işlerine nezaret etmek üzere Nevşehir'de görevlendirilmiş,mimari eserlerin kitabeleri devrin büyük şairleri Nedim ve Seyit Vehbi gibi kişiler tarafından yazılmıştır. Medrese bölgede önemli bir ilim merkezi haline gelmiştir. Ürgüp'te oturan Kadı Nevşehir'de ikamet ettirilmiş, mahkeme işleri burada görülmeye başlanmıştır. Nevşehir'de oturanlardan vergi alınmamış,dış göçe izin verilmeyerek nüfus artırılmaya çalışılmıştır.Ürgüp'ün ikinci planda kalarak mağdur olmasını önlemek için bu şehrede sebiller,binalar ve çeşmeler yaptırılmıştır. Ancak,Lale Devri aynı zamanda siyasal ve toplumsal çalkantıların başladığı,o dönemlere kadar fetihlerle geniş bir alana yayılmış olan imparatorluğun toprak kayıplarına uğradığı bir devirdir. Osmanlı devletinin tarih boyunca sürekli mücadele ettiği İran'ın hükümdarı Nadir Şah'ın Kafkasya ve Doğu İran'ı geri almasıyla İbrahim Paşa'ya karşı da güçlü bir muhalefet oluşmaya başlamıştır.1730'da patlak veren Patrona Halil isyanı ile ıslahatlar ve imar faaliyetleri son bulmuştur. Bu olay,Damat İbrahim Paşa'nın hayatına mal olurken Sultan III.Ahmet'i tahtından etmiştir.Damat İbrahim Paşa isyancılar tarafından İstanbul At Meydanında asıldıktan sonra cesedi at kuyruğuna bağlanarak sokaklarda sürüklenmiştir.