Bilindiði gibi, 'ring' kelimesi, Ýngilizce'de daire, halka anlamýndadýr. Parmaða takýlan yüzüðe bile bu nedenle 'ring' denilir. Aslýnda geçmiþte profesyonel boksta, boksörler grup halinde, kasabadan, kasabaya dolaþýr, oradaki yerli boksörlerle maç
yaparlardý.
Boks yapýlacak alana seyirciler daire þeklinde yerleþtirilir, en
önde oturanlara alaný çevreleyen ip tutturularak, baþkalarýnýn boks yapýlacak yere girmeleri önlenirdi. Ayrýca sahnedeki boksöre meydan okuyan biri kafasýný bu ipe çarparak dövüþmek isteðini belirtirdi.
Seyirci miktarý artýnca bu usulü uygulamak zorlaþtý. Yere dikilen kazýklara ip baðlanarak boks yeri belirlenmeye baþlandý. Tabii ki bu iþ için en uygun þekil kare idi.
Boks yapýlan yerlerin dünyanýn her yanýnda kare olmasýna raðmen "ring" diye adlandýrýlmasýnýn hikayesi iþte bu!


alýntý