Deniz taş-emeni, yılan balığına benzeyen uzun bir hayvandır.. Adına bakıp da taş emerek beslendiğini sanmayın. İlim adamlarına bakılırsa, çok eskiden söyleşmiş. Ama şimdi, kan emiyor. Diğer balıklar gibi ne yüzgeci, ne de pulları var.
Bir balığın kanını emmek için daha değişik yapıya, hususi cihazlara sahip olmak gerek. Acaha taş-emeni de öyle mi?
Evet. Taş-emenin en garip ve değişik yanı, ağzıdır. Çene diye bir şeyi yoktur. Onun yerine, kıkırdakla çevrilmiş, yuvarlak ve sabit bir ağzı vardır Dolayısıyla o, ağzını asla kapatamaz. Fakat taş emene ne gam? Ağzını kapatmaya hiç ihtiyaç duymaz.
Ağzın içi. küçük, kuvvetli dişlerle çevrilidir. Karnını doyurmak istediği zaman, gider, gözüne kestirdiği balığın vücuduna ağzını yapıştırır. Bu yapıştırma emmeyle olur. Sonra, dişleri vasıtasıyla daha sıkı tutunur.
Fakat o, bu vaziyette kan ememez. Bir aletle kurbanının derisini yırtmalı, kan damarlarını kesmelidir. Bunun için en müsait organ dildir. Ama, bizim bildiğimiz dil, yumuşak olur, bıçak vazifesini görebilir mi? Evet. onun dili, bir hayvanın derisini yırtıp açabilecek kadar keskin dişlerle donatılmıştır. Madem ki o kan emerek beslenecek, elbette vücudu bu iş için hususi tanzim edilecektir.
Yakaladığı hayvanın kanını ve diğer hayati sularını emerken, bir problem daha var. Çoğu balık oksijen temini için ağzına su alır. Bunu solungaçlarının arasından geçirerek içindeki erimiş oksijeni çeker. Suyun içine karbondioksiti bırakır. Sonra solungaç kapakçıklarının altından dışarı atar. Bizim taş-emen, bir balığı emerken ağzını nasıl kullanacak?
Onun ağzını, dişlerini ve dilini hususi tanzim eden sanatkâr, elbette bunun da tedbirini bilir. Bir canlının en küçük ve en gizli organını hikmetle imal edip yerleştiren Sani-i Hakîm, taş-emeni kusurlu yaratır mı? Onun solungaçları, vücuduna yerleştiren keselerin içindedir. Dolayısıyla, oksijen temini için, ağzını kullanmaya ihtiyaç duymaz. Kan emerken avını bırakmaya asla mecbur değildir.
Envai çeşit balığın doğup yaşadığı denizler de taş-emenin düşmanı yok mu? Elbette var. Sonsuz seneler yaşayacak değil ya? O da nihayet bir başka canlıya rızık olacaktır.
Ezeli hikmet sahibi Al1ah, onun normal ömrünü yaşaması: ve böylece hikmetini, ilmini bir canlı üzerinde göstermesi için, özel bir savunma mekanizmasıyla onu korumuştur. Taş-emenin korunma silahı, ağzındaki kuvvetli dişleri veya keskin dili değildir. Vücut makinesinde hususi imal edilen yapışkan bir sıvıdır. Elsiz, kanatsız, yüzgeçsiz bu garip mahluku, üzerini örten bu sıvıdan dolayı yakalamak, hemen hemen imkânsızdır.



alıntı