Bilgilendirme : Bu konu 4275 gün önce baþlatýldý . Konu baþlangýnç tarihi güncel deðilse Konu güncelliðini yitirmiþ yada bu konu ile ilgili son cevap yazýlmýþ olabilir. Eðer yazýnýz doðrudan bu konu ile ilgili deðil ise yeni bir konu baþlatmanýzý tavsiye ederiz....
Ýspanyol "conquistador" Pizarro tarafýndan Ýnka Ýmparatorluðu'nun yýkýlýþýyla birlikte, yani yaklaþýk 16. yüzyýlýn ortalarýndan itibaren, Latin Amerika'da bir efsane baþýný almýþ yürümüþtü. Hemen herkes, Güney Peru'nun And Daðlarý'yla Pasifik Okyanusu arasýnda sýkýþýp kalmýþ çöl yaylalarýndaki devasa geometrik þekillerden söz ediyordu. Yüzlerce metre geniþliðindeki 9 parmaklý maymundan, 40 metrekarelik bir alana yayýlmýþ örümcekten, 300 metre uzunluðundaki kuþ
Bu konu 9139 kez görüntülendi 1 yorum aldý ...
Nazca Geogliflerinin Sýrrý
9139 Reviews
-
- Offline
Uye No : 42955
Nazca Geogliflerinin Sýrrý
Ýspanyol "conquistador" Pizarro tarafýndan Ýnka Ýmparatorluðu'nun yýkýlýþýyla birlikte, yani yaklaþýk 16. yüzyýlýn ortalarýndan itibaren, Latin Amerika'da bir efsane baþýný almýþ yürümüþtü. Hemen herkes, Güney Peru'nun And Daðlarý'yla Pasifik Okyanusu arasýnda sýkýþýp kalmýþ çöl yaylalarýndaki devasa geometrik þekillerden söz ediyordu. Yüzlerce metre geniþliðindeki 9 parmaklý maymundan, 40 metrekarelik bir alana yayýlmýþ örümcekten, 300 metre uzunluðundaki kuþ þekillerinden...
Üstelik, tümü hayvan figürleriyle sýnýrlý deðildi. Biraz daha kuzeyde, tepeleri süsleyen birkaç kilometre uzunluðundaki ok þekillerine rastlandýðý da belirtiliyordu. Ama bütün söylenenler rivayetten öteye geçmemiþti. Çünkü, bu þekilleri gören bir tek kiþi bile yoktu. Bazý gezginler bunlardan söz etmiþ; bazýlarýysa, baþkalarýna aktarmýþ ve böylece Nazca'nýn sýrrý doðmuþtu. Yani kumlu arazideki dev þekillerin sýrrý...
Nazca asýrlarca konuþuldu, ancak bu konudaki en somut adým 1939 tarihinde atýldý. Peru'nun baþkenti Lima'nýn 400 kilometre güneyindeki Nazca bölgesinin üzerinde gözlem uçuþu yapan Amerikalý arkeolog Paul Kosok, bu þekillerin gökyüzünden ilk fotoðraflarýný çekti. Böylece insanlýk bu "geoglif"lerle tanýþmýþ oldu.
Geoglif Yunanca kökenli bir kelime. Eski Yunanca'da toprak anlamýna gelen "ge" ve kazýnmýþ anlamýnda kullanýlan "gluphe" kelimelerinden türetilmiþ. Paul Kosok'un fotoðraflarýndan beri, bilim dünyasý þu sorularýn yanýtýný arýyor: Bu dev þekilleri kim, nasýl ve hangi amaçlarla çizdi?
Soruyu açýklamaya yönelik ilk varsayýmlar, gerçek anlamda hayal gücünün ürünüydü. Bu çizgilerin, baþlangýçta "Kolomb-öncesi Latin Amerika"da düzenlenen ilk olimpiyatlarýn atletizm pistleri olduðu iddia edildi. Baþkalarý bir adým daha ileri gittiler ve onlarýn büyücü þamanlarýn gizemli iþaretleri olduðunu ileri sürdüler. Tabii, astroloji uzmanlarý da kendi üstlerine düþen katkýyý yapmakta gecikmediler. Maymun, kuþ ve fok gibi hayvan þekillerinin dev bir yýldýz falý olduðunu söylediler. Onlara göre, bu dev hayvan þekilleri, günümüz burçlarýndan çok farklý deðillerdi.
Ancak, Nazca'nýn sýrrýný popülerleþtiren isim Alman "new age" yazarlarýndan Erich von Däniken oldu. 1968 yýlýnda kaleme aldýðý "Tanrýlarýn Arabalarý" adlý araþtýrma kitabýnda, bu dev þekillerin uzaylý zekâsýnýn ürünü olduðunu öne sürdü. Ona göre, yamuk biçimindeki ana þekiller, basit bir biçimde uzay gemilerinin iniþ pistleriydi. Ancak, uzaydan gelen ve geliþmiþ bir teknolojiye sahip bu yabancýlar, yerel halk tarafýndan "tanrýlar" olarak kabul görmüþlerdi. Ýþte o nedenle, daha sonra bu gökyüzünden gelen tanrýlarla iletiþim kurmak için kumun üzerine, büyük çoðunluðu hayvan figürlerinden oluþan dev þekiller çizmiþlerdi.
Nazca için ilk bilimsel açýklama, Alman matematikçi Maria Reiche'den (1903-1998) geldi. 1946 yýlýnda Nazca yakýnlarýndaki San Pablo kasabasýna yerleþti ve ölene dek orada yaþadý. Hemen tüm bilimsel kariyerini geogliflere adamýþtý. Yine onun sayesinde, Nazca'nýn dev þekilleri, UNESCO tarafýndan "Dünya Mirasý" kategorisinde koruma altýna alýndý. Maria Reiche, öncelikle bu çizgilerin nasýl çizildiði sorusuna bir açýklýk getirdi. Ona göre, kumun daha koyu olan üst tabakasý kazýnmýþ ve böylece alttaki daha açýk bir tabaka ortaya çýkarýlmýþtý. Ona göre, þekiller Güneþ'in, Ay'ýn ve bazý yýldýzlarýn pozisyonunu yansýtýyordu. Ve insanlara ne zaman ekinlerini ekmeleri, ne zaman tarlalarýný sulamalarý ve ne zaman ekini toplamalarý gerektiðini hatýrlatýyordu. Ne var ki, daha kuþkulu bilim adamlarýna göre bu kuram, bir bakýma dev oklarý ve düz çizgi biçimindeki þekilleri açýklýyordu. Ama, özellikle hayvan figürlerinden oluþan görüntüler konusunda yetersiz kalýyordu. Öte yandan, düz çizgiler hemen bütün yönlere kaydýrýlmýþtý. Nitekim, daha sonra bilgisayar aracýlýðýyla yapýlan hesaplar, þekiller ve çizgilerin sadece yüzde 20'sinin astronomik pozisyonlara uygun düþtüðünü gösterdi. Kýsacasý, Maria Reiche'nin kuramý belki olayýn bir yönünü aydýnlatýyordu, ama kesinlikle tümünü deðil...
Nazca'nýn sýrrý bu noktada týkanýp kalmýþtý. Eðer, geogliflerin yaklaþýk 12 kilometre kuzeybatýsýnda ortaya çýkarýlan Cahuachi kazýlarý olmasaydý, belki de mesele unutulup gidecekti. Ancak, Ýtalyan mimar ve arkeolog Guiseppe Orefici, bu bölgede gerçekleþtirdiði kazýlarda çok sayýda eþyayý gün ýþýðýna çýkardý. Söz konusu olan 24 kilo-metre kare geniþliðinde dev bir nekropol idi ve buraya tahminen 20 bin ile 30 bin kiþi gömülmüþtü. Ortaya çýkarýlan çok sayýda mumya, süs eþyasý, müzik aleti gibi eþyalarýn arasýnda bulunan iki þey Ýtalyan arkeologun dikkatini çekmiþti. Üstlerinde geogliflerdeki çizgileri anýmsatan þekillerin bulunduðu seramik vazolar ve asýl önemli-si bir mezarda ortaya çýkarýlan ölü töreni mantosu...
Bu eþyalar, karbon 14 testi ile, M.Ö. 5. yüzyýldan M.S. 6. yüzyýla kadar tarihlendirilebiliyordu. Yani, burada bir uygarlýk tam 1000 yýl boyunca varlýðýný sürdürmüþtü. Bölgenin çöl topraklarýný mesken tutan söz konusu topluluk, günümüzde "Nazcalýlar" diye anýlýyor.
Biz yine konumuz açýsýndan ölü töreni mantomuza dönelim. Bu 2000 yýllýk mantonun kenarlarýna 500 tane küçük bebek iþlenmiþti. Bu bebeklerin bir kýsmý müzik aletleri çalýyor, diðerleri de ellerini havaya açmýþ bir þekilde dans ediyorlardý. Her bebeðin yaptýðý hareketi bir baþkasý izliyordu. Bebeklerin davranýþlarý bir ölü gömme ritüelini çaðrýþtýrýyordu. Ýþte bu noktadan hareket eden Ýtalyan arkeolog, Nazca geogliflerinin dinsel bir ritüeli simgelediði tezini geliþtirdi.
Ona göre Nazcalýlar, barýþçýl, ama koyu dindar bir topluluktu. Mumyalarýn arasýnda, bir tane bile düþman mumyasýna rastlanmamasý, onlarýn savaþçý olmadýðýnýn somut bir kanýtýydý. Yazýyý, büyük bir olasýlýkla tanýmýyorlardý. Ancak, sanatta ve asýl önemlisi, geometri konusunda çok ileriydiler. Hem de, kenarlarý 110 metre uzunluðunda ve 20 metre yüksekliðinde piramitler inþa edecek kadar ustaydýlar.
Kazýlarda ortaya çýkan bir baþka ilginç nokta ise, bulunan tüm eþyalarda ortak paydanýn su olmasýydý. Kurak, hatta çöl denecek bir iklimde varlýklarýný sürdüren Nazcalýlar için su çok önemliydi. O nedenle, sarmal biçimde kuyular oluþturarak geliþmiþ bir su iletiþim þebekesi oluþturmuþlardý. Þebekeden, bazý civar köyler ve kasabalar bugün bile yararlanýyorlar. Bu noktadan hareket eden Guiseppe Orefici, Nazcalýlar'ýn bütün dinsel ritüellerinin su ve bereket kavramlarý çevresinde geliþtiði sonucuna ulaþtý.
Ona göre, üç farklý kategoriye ayrýlabilecek geoglifler (sarmal þekiller, hayvan figürleri, dev düz çizgi ve oklar) kesin, ama farklý dönemlere tekabül ediyordu. Ýlk olarak, Nazcalýlar'ýn, M.Ö. 500 yýllarýnda sarmal þekilli geoglifleri oluþturduklarý düþünülüyor. Bunlar göreceli olarak daha küçük þekiller. Ardýndan daha büyük çizgilere, kuþ, örümcek, fok, maymun gibi hayvan þekillerine geçiyorlar. Ýtalyan arkeoloða göre, bu hayvanlar Nazcalýlar'ýn tanrýlarýný simgeliyor; tümünün su ile yakýndan iliþkili olduðu ise çok açýk... Bu dönem, ayný zamanda Nazca uygarlýðýnýn altýn çaðlarý... Ýlk kentlerini, nekropollerini inþa ediyorlar. M.S. 3. ve 4. yüzyýlý kapsayan bu dönem, And Daðlarý'ndaki büyük fayýn yol açtýðý büyük bir deprem ile sona eriyor. Doðal felaket karþý-sýnda tanrýlarýna duyduklarý güveni yitiren Nazcalýlar, kurduklarý kentlerin üstünü kum ile örtüp göç etmeye hazýrlanýyorlar. Ýþte bu sýrada, gidecekleri yönü gösteren ok ya da düz çizgi þeklindeki son dönem geogliflerini çiziyorlar. Çünkü onlar, artýk hayvan figürleri biçimindeki tanrýlarýný terk etmiþ bulunuyorlar. Ancak, yeni göçtükleri toprak-larda da onlarý mutlu bir son beklemiyor. Önce, 6. yüzyýlda Huariler tarafýndan özümseniyorlar. 1000 yýllarýnda, Huariler'i yýkan Chinchas'larýn egemenliðine giriyorlar. Son olarak da Ýnkalar'ýn içinde eriyip tarihin tozlu sayfalarýna karýþýyorlar
Peki ama, büyük çoðunluðu sadece uçaktan görülebilen bu dev þekilleri Nazcalýlar nasýl çizdiler? Guiseppe Orefici bu konuyu fotoðrafçýlýkta kullanýlan "agrandisman" yöntemiyle açýklýyor. Ona göre, önce ana þeklin en küçük parçasýnýn þeklini çizdiler ve daha sonra da, basit basamak hesaplarýyla daha büyüklere geçtiler. Ýtalyan arkeoloðun düþüncesi baþka bir olayý daha açýklýyor: bazý geogliflerdeki temel hesaplama hatalarýný...
Ýtalyan arkeolog, bu kuramýný bir süre önce Perulu ilkokul öðrencileriyle gerçekleþtirdiði bir deneyle kanýtladý. Öðrencilerle birlikte, direkler, ipler ve bazý temel geometri kurallarýný kullanarak, bu dev þekillerden bir tanesinin benzerini yarým gün içinde gerçekleþtirdi.
Ancak, Ýtalyan arkeolog Guiseppe Orefici'nin kuramýnda karanlýk noktalar var. Kazýlarda ortaya çýkarýlan eþyalarýn, özellikle de vazolarýn üstündeki þekillerle geoglifler arasýnda birebir bir iliþki görülmüyor. Örneðin yamuk, düz ok ve çizgi gibi bazý tipik geoglif þekillerine bu tür eþyalarýn üstünde hiç rastlanmýyor. Ayný topluluðun, toprakta farklý, günlük yaþam eþyalarý üstünde farklý motifleri iþlemiþ olmasý bazý sorular yara-týyor. Öte yandan, bugün bilim adamlarýnýn sýk sýk kullandýðý tarihlendirme yöntemi olan "karbon 14 testi" kaya ve tahta için olumlu sonuçlar verirken, toprak konusunda kuþkular taþýyor. Kýsacasý, Nazca'nýn sýrrýnýn üstündeki perde tam olarak kalkmýþ deðil... Bu, belki bilim için kötü bir haber, ama hayalperestler ve sanatçýlar için bir þans sayýlabilir..
alýntý
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BÝLGÝ AMAÇLIDIR
----------------------------------
Sungate TÝTAN 4K UHD
0.8°W-4.9°E-7.0°E-9.0°E-13.0°E-16.0°E-19.2°E-39.0°E-42.0°E-46.0°E
-
-
- Offline
Uye No : 42955
Peu Çölü'ndeki geogliflerin sýrrý (Nazca'nýn sýrrý)
Nazca'nýn sýrrý
Peu Çölü'ndeki geogliflerin sýrrý bir asýrdýr bilim adamlarýnýn ve maceraperestlerin iþtahýný kabartýyor.

500 metrelik dev ok Pasifik Okyanusu'u gösteriyor; büyük depremden sonra Nazcalýlarýn göç ettiði yönü gösteriyor.
Ýspanyol "conquistador" Pizarro tarafýndan Ýnka Ýmparatorluðu'nun yýkýlýþýyla birlikte, yani yaklaþýk 16. yüzyýlýn ortalarýndan itibaren, Latin Amerika'da bir efsane baþýný almýþ yürümüþtü. Hemen herkes, Güney Peru'nun And Daðlarý'yla Pasifik Okyanusu arasýnda sýkýþýp kalmýþ çöl yaylalarýndaki devasa geometrik þekillerden söz ediyordu. Yüzlerce metre geniþliðindeki 9 parmaklý maymundan, 40 metrekarelik bir alana yayýlmýþ örümcekten, 300 metre uzunluðundaki kuþ þekillerinden...
Üstelik, tümü hayvan figürleriyle sýnýrlý deðildi. Biraz daha kuzeyde, tepeleri süsleyen birkaç kilometre uzunluðundaki ok þekillerine rastlandýðý da belirtiliyordu. Ama bütün söylenenler rivayetten öteye geçmemiþti. Çünkü, bu þekilleri gören bir tek kiþi bile yoktu. Bazý gezginler bunlardan söz etmiþ; bazýlarýysa, baþkalarýna aktarmýþ ve böylece Nazca'nýn sýrrý doðmuþtu. Yani kumlu arazideki dev þekillerin sýrrý...
Nazca asýrlarca konuþuldu, ancak bu konudaki en somut adým 1939 tarihinde atýldý. Peru'nun baþkenti Lima'nýn 400 kilometre güneyindeki Nazca bölgesinin üzerinde gözlem uçuþu yapan Amerikalý arkeolog Paul Kosok, bu þekillerin gökyüzünden ilk fotoðraflarýný çekti. Böylece insanlýk bu "geoglif"lerle tanýþmýþ oldu.
Geoglif Yunanca kökenli bir kelime. Eski Yunanca'da toprak anlamýna gelen "ge" ve kazýnmýþ anlamýnda kullanýlan "gluphe" kelimelerinden türetilmiþ. Paul Kosok'un fotoðraflarýndan beri, bilim dünyasý þu sorularýn yanýtýný arýyor: Bu dev þekilleri kim, nasýl ve hangi amaçlarla çizdi?
Soruyu açýklamaya yönelik ilk varsayýmlar, gerçek anlamda hayal gücünün ürünüydü. Bu çizgilerin, baþlangýçta "Kolomb-öncesi Latin Amerika"da düzenlenen ilk olimpiyatlarýn atletizm pistleri olduðu iddia edildi. Baþkalarý bir adým daha ileri gittiler ve onlarýn büyücü þamanlarýn gizemli iþaretleri olduðunu ileri sürdüler. Tabii, astroloji uzmanlarý da kendi üstlerine düþen katkýyý yapmakta gecikmediler. Maymun, kuþ ve fok gibi hayvan þekillerinin dev bir yýldýz falý olduðunu söylediler. Onlara göre, bu dev hayvan þekilleri, günümüz burçlarýndan çok farklý deðillerdi.

Ancak, Nazca'nýn sýrrýný popülerleþtiren isim Alman "new age" yazarlarýndan Erich von Däniken oldu. 1968 yýlýnda kaleme aldýðý "Tanrýlarýn Arabalarý" adlý araþtýrma kitabýnda, bu dev þekillerin uzaylý zekâsýnýn ürünü olduðunu öne sürdü. Ona göre, yamuk biçimindeki ana þekiller, basit bir biçimde uzay gemilerinin iniþ pistleriydi. Ancak, uzaydan gelen ve geliþmiþ bir teknolojiye sahip bu yabancýlar, yerel halk tarafýndan "tanrýlar" olarak kabul görmüþlerdi. Ýþte o nedenle, daha sonra bu gökyüzünden gelen tanrýlarla iletiþim kurmak için kumun üzerine, büyük çoðunluðu hayvan figürlerinden oluþan dev þekiller çizmiþlerdi.
Nazca için ilk bilimsel açýklama, Alman matematikçi Maria Reiche'den (1903-1998) geldi. 1946 yýlýnda Nazca yakýnlarýndaki San Pablo kasabasýna yerleþti ve ölene dek orada yaþadý. Hemen tüm bilimsel kariyerini geogliflere adamýþtý. Yine onun sayesinde, Nazca'nýn dev þekilleri, UNESCO tarafýndan "Dünya Mirasý" kategorisinde koruma altýna alýndý. Maria Reiche, öncelikle bu çizgilerin nasýl çizildiði sorusuna bir açýklýk getirdi. Ona göre, kumun daha koyu olan üst tabakasý kazýnmýþ ve böylece alttaki daha açýk bir tabaka ortaya çýkarýlmýþtý. Ona göre, þekiller Güneþ'in, Ay'ýn ve bazý yýldýzlarýn pozisyonunu yansýtýyordu. Ve insanlara ne zaman ekinlerini ekmeleri, ne zaman tarlalarýný sulamalarý ve ne zaman ekini toplamalarý gerektiðini hatýrlatýyordu. Ne var ki, daha kuþkulu bilim adamlarýna göre bu kuram, bir bakýma dev oklarý ve düz çizgi biçimindeki þekilleri açýklýyordu. Ama, özellikle hayvan figürlerinden oluþan görüntüler konusunda yetersiz kalýyordu. Öte yandan, düz çizgiler hemen bütün yönlere kaydýrýlmýþtý. Nitekim, daha sonra bilgisayar aracýlýðýyla yapýlan hesaplar, þekiller ve çizgilerin sadece yüzde 20'sinin astronomik pozisyonlara uygun düþtüðünü gösterdi. Kýsacasý, Maria Reiche'nin kuramý belki olayýn bir yönünü aydýnlatýyordu, ama kesinlikle tümünü deðil...
Nazca'nýn sýrrý bu noktada týkanýp kalmýþtý. Eðer, geogliflerin yaklaþýk 12 kilometre kuzeybatýsýnda ortaya çýkarýlan Cahuachi kazýlarý olmasaydý, belki de mesele unutulup gidecekti. Ancak, Ýtalyan mimar ve arkeolog Guiseppe Orefici, bu bölgede gerçekleþtirdiði kazýlarda çok sayýda eþyayý gün ýþýðýna çýkardý. Söz konusu olan 24 kilo-metre kare geniþliðinde dev bir nekropol idi ve buraya tahminen 20 bin ile 30 bin kiþi gömülmüþtü. Ortaya çýkarýlan çok sayýda mumya, süs eþyasý, müzik aleti gibi eþyalarýn arasýnda bulunan iki þey Ýtalyan arkeologun dikkatini çekmiþti. Üstlerinde geogliflerdeki çizgileri anýmsatan þekillerin bulunduðu seramik vazolar ve asýl önemli-si bir mezarda ortaya çýkarýlan ölü töreni mantosu...
Bu eþyalar, karbon 14 testi ile, M.Ö. 5. yüzyýldan M.S. 6. yüzyýla kadar tarihlendirilebiliyordu. Yani, burada bir uygarlýk tam 1000 yýl boyunca varlýðýný sürdürmüþtü. Bölgenin çöl topraklarýný mesken tutan söz konusu topluluk, günümüzde "Nazcalýlar" diye anýlýyor.
Biz yine konumuz açýsýndan ölü töreni mantomuza dönelim. Bu 2000 yýllýk mantonun kenarlarýna 500 tane küçük bebek iþlenmiþti. Bu bebeklerin bir kýsmý müzik aletleri çalýyor, diðerleri de ellerini havaya açmýþ bir þekilde dans ediyorlardý. Her bebeðin yaptýðý hareketi bir baþkasý izliyordu. Bebeklerin davranýþlarý bir ölü gömme ritüelini çaðrýþtýrýyordu. Ýþte bu noktadan hareket eden Ýtalyan arkeolog, Nazca geogliflerinin dinsel bir ritüeli simgelediði tezini geliþtirdi.
Ona göre Nazcalýlar, barýþçýl, ama koyu dindar bir topluluktu. Mumyalarýn arasýnda, bir tane bile düþman mumyasýna rastlanmamasý, onlarýn savaþçý olmadýðýnýn somut bir kanýtýydý. Yazýyý, büyük bir olasýlýkla tanýmýyorlardý. Ancak, sanatta ve asýl önemlisi, geometri konusunda çok ileriydiler. Hem de, kenarlarý 110 metre uzunluðunda ve 20 metre yüksekliðinde piramitler inþa edecek kadar ustaydýlar.
Kazýlarda ortaya çýkan bir baþka ilginç nokta ise, bulunan tüm eþyalarda ortak paydanýn su olmasýydý. Kurak, hatta çöl denecek bir iklimde varlýklarýný sürdüren Nazcalýlar için su çok önemliydi. O nedenle, sarmal biçimde kuyular oluþturarak geliþmiþ bir su iletiþim þebekesi oluþturmuþlardý. Þebekeden, bazý civar köyler ve kasabalar bugün bile yararlanýyorlar. Bu noktadan hareket eden Guiseppe Orefici, Nazcalýlar'ýn bütün dinsel ritüellerinin su ve bereket kavramlarý çevresinde geliþtiði sonucuna ulaþtý.
Ona göre, üç farklý kategoriye ayrýlabilecek geoglifler (sarmal þekiller, hayvan figürleri, dev düz çizgi ve oklar) kesin, ama farklý dönemlere tekabül ediyordu. Ýlk olarak, Nazcalýlar'ýn, M.Ö. 500 yýllarýnda sarmal þekilli geoglifleri oluþturduklarý düþünülüyor. Bunlar göreceli olarak daha küçük þekiller. Ardýndan daha büyük çizgilere, kuþ, örümcek, fok, maymun gibi hayvan þekillerine geçiyorlar. Ýtalyan arkeoloða göre, bu hayvanlar Nazcalýlar'ýn tanrýlarýný simgeliyor; tümünün su ile yakýndan iliþkili olduðu ise çok açýk... Bu dönem, ayný zamanda Nazca uygarlýðýnýn altýn çaðlarý... Ýlk kentlerini, nekropollerini inþa ediyorlar. M.S. 3. ve 4. yüzyýlý kapsayan bu dönem, And Daðlarý'ndaki büyük fayýn yol açtýðý büyük bir deprem ile sona eriyor. Doðal felaket karþý-sýnda tanrýlarýna duyduklarý güveni yitiren Nazcalýlar, kurduklarý kentlerin üstünü kum ile örtüp göç etmeye hazýrlanýyorlar. Ýþte bu sýrada, gidecekleri yönü gösteren ok ya da düz çizgi þeklindeki son dönem geogliflerini çiziyorlar. Çünkü onlar, artýk hayvan figürleri biçimindeki tanrýlarýný terk etmiþ bulunuyorlar. Ancak, yeni göçtükleri toprak-larda da onlarý mutlu bir son beklemiyor. Önce, 6. yüzyýlda Huariler tarafýndan özümseniyorlar. 1000 yýllarýnda, Huariler'i yýkan Chinchas'larýn egemenliðine giriyorlar. Son olarak da Ýnkalar'ýn içinde eriyip tarihin tozlu sayfalarýna karýþýyorlar.
Peki ama, büyük çoðunluðu sadece uçaktan görülebilen bu dev þekilleri Nazcalýlar nasýl çizdiler? Guiseppe Orefici bu konuyu fotoðrafçýlýkta kullanýlan "agrandisman" yöntemiyle açýklýyor. Ona göre, önce ana þeklin en küçük parçasýnýn þeklini çizdiler ve daha sonra da, basit basamak hesaplarýyla daha büyüklere geçtiler. Ýtalyan arkeoloðun düþüncesi baþka bir olayý daha açýklýyor: bazý geogliflerdeki temel hesaplama hatalarýný...
Ýtalyan arkeolog, bu kuramýný bir süre önce Perulu ilkokul öðrencileriyle gerçekleþtirdiði bir deneyle kanýtladý. Öðrencilerle birlikte, direkler, ipler ve bazý temel geometri kurallarýný kullanarak, bu dev þekillerden bir tanesinin benzerini yarým gün içinde gerçekleþtirdi.
Ancak, Ýtalyan arkeolog Guiseppe Orefici'nin kuramýnda karanlýk noktalar var. Kazýlarda ortaya çýkarýlan eþyalarýn, özellikle de vazolarýn üstündeki þekillerle geoglifler arasýnda birebir bir iliþki görülmüyor. Örneðin yamuk, düz ok ve çizgi gibi bazý tipik geoglif þekillerine bu tür eþyalarýn üstünde hiç rastlanmýyor. Ayný topluluðun, toprakta farklý, günlük yaþam eþyalarý üstünde farklý motifleri iþlemiþ olmasý bazý sorular yara-týyor. Öte yandan, bugün bilim adamlarýnýn sýk sýk kullandýðý tarihlendirme yöntemi olan "karbon 14 testi" kaya ve tahta için olumlu sonuçlar verirken, toprak konusunda kuþkular taþýyor. Kýsacasý, Nazca'nýn sýrrýnýn üstündeki perde tam olarak kalkmýþ deðil... Bu, belki bilim için kötü bir haber, ama hayalperestler ve sanatçýlar için bir þans sayýlabilir...
Basitçe söylemek gerekirse: Her ne olursa olsun, pampa'daki mesaj bizim için olmayabilir! Hayvan biçimindeki biçimler, bende onlarýn içinde yatan sýrlarýn Darwin'in Türlerin Kökeni'nden çok Alis Harikalar Diyarýnda'ya daha yakýn olduðu duygusunu uyandýrmaktadýr. ANTHONY AVENI, 2000
Peru'nun güney kýyýlarýnýn Nazca halký küçük krallýklar federasyonuydu: Çiftçiler, balýkçýlar ve uzman dokumacýlar. Bunlar, hassas bir Çizim tahtasý potansiyeline sahip bir çöl olan Pampa de Ingenio'nun kenarlarýnda yaþarlardý.
Burada ince kum ve küçük taþlardan oluþan toprak tabakasýný kaldýrmýþlar ve beyaz alüvyonun üzerine yerden asla tim olarak görülemeyecek büyüklükte gayet karmaþýk bir çizgiler ve figürler aðý býrakmýþlardýr. Çölün tepesinden bir uçakta bakýldýðýnda, bazýlarý bir uçak pisti kadar geniþ olan bu çizgilerin vadiler ve alçak
tepeler boyunca kilometrelerce uzandýðý görülür. Diðerleri merkezlerden yayýlýrlar. Bazý çizgiler dev kuþlar, maymunlar, bir balina, örümcekler ve hatta bitkiler oluþturacak biçimde birleþir ama bunlarý yaratanlar bu nesneleri asla tümüyle görebilmiþ deðillerdi. Þu halde uçaklarý olmayan insanlar bu çizgi ve resimleri neden çizmiþlerdir?
Nazca'da çöle çizilmiþ bir kuþun havadan görünüþü. Nazca halký yüzeyde tam olarak görmeleri imkânsýz þekilleri çizmek için neden topraðýn ince üst tabakasýný kaldýrmýþlardýr?
ÇÝZGÝLERÝN ARAÞTIRILMASI
Almanya doðumlu matematikçi Maria Reiche, 1939 yýlýnda Nazi Almanyasý'ndan Peru'ya kaçmýþ ve Nazca'da öðretmenliðe baþlamýþtý. Reiche, çok geçmeden gördüðü bu çizgileri kaydetmeyi ve korumayý kendisine iþ edindi ve uzun yýllar boyunca onlarý ölçtü. Bu çizgilerin ufuktaki göksel olaylarý belirttiðine ve hayvanlarýn da gökyüzündeki takýmyýldýzlarý temsil ettiðine inanýyordu.
Reiche 1963'e kadar yirmi yýlý aþkýn bir süre hemen hemen tek baþýna çalýþtý. Ama bir süre sonra, gizemli olaylar ve okült olgularla uðraþan popüler kültür dalgasý pampaya akýn etmeye baþladý. Sözde arkeolog Erich von Daniken, yazdýðý popüler arkeoloji (ya da uzay) kitaplarýnda çizgilerin eski astronotlarýn uzay gemileri için hazýrlanmýþ pistler olduðunu bile ileri sürdü!
1970'li yýllarýn sonunda bilimadamlarý, Nazca Çizgileri'nin Peru kýyýlarýnýn büyük bir kýsmýnda bulunan ve "jeoglif" (jeo-oyuklar) adý verilen yer çizimlerinin benzerleri olduðunu anladýlar. Anthony Aveni ve Gary Urton, 62 tane ýþýný andýran merkezin krokisini çýkardýlar ve Nazca yakýnlarýndan kimi 13 kilometre uzayan 762 uzun çizginin diziliþini incelediler. Aveni bunlarý bilgisayara yükleyince çoðunun yýllýk yaðmur sularýnýn Andlar'dan kýyý nehirlerine akmaya baþladýðý Kasým baþlarýndaki kritik günlerde ufukta güneþin doðduðu noktayla çakýþtýklarýný tespit etti.
Arkeolog Persis Clarkson, 1600 kilometrelik çizgilerde kültürel kalýntýlar aradý. Çizgiler boyunca yürüyen insanlarýn kamp yerleri olabilecek kaba sýðýnaklar ve çanak çömlek parçalarý buldu. Aveni ile arkadaþlarý Nazca Çizgileri'nin pampaya su geliþi sýrasýndaki ayin faaliyetinin önemli bir kýsmý olarak yerel akraba gruplarý tarafýndan korunan, temizlenen ve süpürülen yollar olduðuna inanmýþlardý.
Iþýn merkezleri suyun pampaya bitiþik nehir vadilerine geldiði yerlere yakýn alanlarda toplanmýþtý. Yamuk oyuklar eski dereyataklarý arasýndaki yüksek arazi parçalarýndaydý. Belki de bunlar suyun akýþ yönünü iþaret etmekteydiler.
Solda) Nazca'nýn yerini gösteren Güney Amerika haritasý. Taranmýþ yer daha sonraki Ýnka imparatorluðundur. (Saðda) Pampa de Ingenio'da çöl yüzeyindeki çeþitli jeogliflerin krokisi.
ÇÝZGÝLERÝN ANLAMI
Çizgilerin eski Nazca yaþamýnda önemli bir sembolik rol oynadýðýný kabul etsek de, Nazca inançlarý hakkýnda bir bilgiye sahip olmadýðýmýz için hayvan ve bitki "jeoglif"lerinin anlamýný bilemiyoruz. Andlar'da dað tanrýlarýnýn insanlarý koruyup havayý kontrol ettiðine inanýlýrdý. Bunlar göllerle, nehirlerle ve Büyük Okyanusla (hem verimliliðin hem suyun nihai kaynaðý) iliþkilendirilir. Nazca yaðmur yaðdýrma ayinlerinde, sulama kanallarý için su kaynaðý olan yerel daðlar önemlidir.
Arkeolog Johan Reinhard, çaðdaþ Bolivya'da bazý kýrsal kiliselerin ve haç-I.ýrýýý uzun yer çizgilerinin ucunda yer aldýðýný göstermiþtir. Örneðin, Bolivya'nýn Sabya köyünden uzanan kutsal çizginin baþýnda, her Ocak ayýnda köyün reisi yaðmur için adaklar sunar.
Bir baþka arkeolog olan Helaine Silverman ise, Caluýachi adýnda bir tören merkezini kazmýþtýr. Silverman'ýn kazdýðý alanda, höyükler, mezarlýklar ve tapýnaklar aðýnýn yüzleri dýþarýya, "jeoglif"leri ise pampaya dönüktür. Mekâna bitiþik olan nehir hemen hemen hiç kurumaz ve bu kutsal yerde su bütün yýl kayna***** yüzeye çýkar. Cahuachi ve diðer mekanlardaki Nazca resimleri, papazlarýn ve mitolojik yaratýklarýn maskeli performanslarýný vurgulamaktadýr.
Belki de bu çizgiler yerel dünyaya kök salmýþ politik, toplumsal ve dini fenomenlerdi. Bunlar boyunca yürüyenler kutsal yere gelince ritüel varlýklara dönüþmekteydiler ve dönüþüm dans, süslü kostümler ve maskeler ve þamanist translarla mümkün oluyordu.
Esrarengiz Nazca Çizgileri hep tartýþmalý kalacak. Ancak son araþtýrmalar, çöldeki çizgilerle Büyük Okyanus boyunca yaþayan insanlarý ve tarým ürünlerini besleyen can-verici su arasýnda yakýn bir iliþkiye iþaret etmektedir.
Çok renkli bir Nazca testisi. Nazca çömleklerinde genelde kýrmýzý ya da beyaz zeminlere çizilmiþ hayvan, insan ve bitki ve mitolojik konular yer almýþtý.
Cahuachi'deki Nazca baþkenti höyükler, meydanlar ve düzlüklerle süslenmiþ bir tören merkeziydi. Cahuachi'nin Büyük Tapýnaðý, doðal bir tümsek üzerindeki basamaklý bir düzlüktü. Odalar, avlular ve bir meydan zeminde yer almaktadýr
alýntý
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BÝLGÝ AMAÇLIDIR
----------------------------------
Sungate TÝTAN 4K UHD
0.8°W-4.9°E-7.0°E-9.0°E-13.0°E-16.0°E-19.2°E-39.0°E-42.0°E-46.0°E
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar
Þu an 1 kullanýcý var. (0 üye ve 1 konuk)
Benzer Konular
-
Fýkra & Karikatür forum içinde, yazan GigaBlue70
Yorum: 0
Son Mesaj: 28.Mart.2015, 15:51
-
Basketbol forum içinde, yazan kaptan-8
Yorum: 0
Son Mesaj: 13.Ocak.2015, 07:28
-
Bunlarý Biliyormusunuz forum içinde, yazan kaptan-8
Yorum: 0
Son Mesaj: 05.Nisan.2014, 06:18
Bu Konudaki Etiketler
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kurallarý