Türkiye'nin ilk mizah dergisi Diyojen
Türkiye'nin ilk mizah dergisi Diyojen

"Gunesimin onunden çekil "

1873 1973 yillari arasi basılmış Teodor Kasap tarafindan

Bu resim yeniden boyutlandırıldı. Resmin gerçek boyutunu görmek için tıklayın. Resimin orjinal ölçüleri 1440x930.




Kaynak 1 :
http://digitale-sammlungen.ulb.uni-bonn....fo/3425676


Teodor Kasap


1835 yılında Tavlasun’da dünyaya geldi. Kayseri’nin ünlü Kasapoğulları ailesine mensup olan babası Serefaim, yörenin ünlü kumaşçılarındandı[1]. On üç yaşında iken babasını kaybetti ve ailesi ile İstanbul’a taşındı. Kapalıçarşı’da bir kumaşçının yanında çıraklık yaparak Kuruçeşme Rum Okulu’nda öğrenimini sürdürdü. Kendi kendine Fransızca öğrendi.[1]

Bir alışveriş sırasında tanıştığı bir Fransız subayının yardımıyla 1856’da Fransa’ya gitti ve Paris’te öğrenim gördü. Tanıştığı subay, ünlü Fransız yazar Alexandre Dumas’nın kuzeni idi. Fransa’da gazeteci ve yazar muhiti içine giren Teodor Kasap, Alexandre Dumas’nın özel sekreterliğini yaptı ve onunla bir çok seyahate katıldı.[1]

1870 yılında İstanbul’a dönüp Kurtuluş Rum Mektebi’nde Fransızca dersleri vermeye başladı. Okulda tanıştığı Iuliya adlı hanımla evlendi.[1] Galata Yenicami caddesindeki Zincirli Han’da matbaa kurup yayımcılığa başladı. Fransızca “Diogène” ve Rumca “Momos” adında birer mizah dergisi çıkardıktan sonra Türkçe "Diyojen"’i yayımlamaya başladı (24 Kasım 1870) . Bu üç derginin yazarları ile makale ve fıkraları aynı idi.[2] Osmanlılığa son derece bağlı olan Teodor Kasab, o yıllarda Rum ve Yunanlarla diğer azınlıkların ayrılıkçı hareketleri ve Osmanlı düşmanlıklarına karşı şiddetle mücadele etti.[2]

Diyojen, Osmanlı basın tarihinde Türkçe olarak çıkarılan mizah dergilerinin dördüncüsü idi ancak birkaç ay önce çıkmaya başlayan diğer yayınlar (Terakkî Mizah, Asır Eğlence, Terakkî Küçük Mizah ) gündelik gazetelerin paralı ilâveleri idi ve siyasi içerikli değillerdi.[2] Diyoejen ise Osmanlı basın tarihinin Türkçe yayımlaann il siyasi içerikli dergisi oldu. Âli Bey, Recaizade Ekrem ve Namık Kemal’in yazılarıyla gazete, dönemin ilgiyle izlenen muhalefet organlarından biri oldu. Teodor Kasap, Fransa’da edindiği mizah kültürü ve gazetecilik tecrübesiyle, çevresine maaşlı olarak topladığı o yılların en kuvvetli kalemleri sayesinde Diyojen’in devrin en yüksek tirajına ulaşmasını sağlamıştı.[2] Yayımlanan makale ve fıkralarının hemen hepsi, memleketin siyasî ve sosyal hayatı hakkında mizahî üslûpta eleştirilerdi.

1871’de Alexandre Dumas’nın Monte Cristo Kontu romanını çevirmeye başladı. Otuz kadar kişinin yardımıyla üç yılda tamamlanan bu çeviri, büyük bir okur kitlesi buldu; çünkü Türk okurunun tanıdığı ilk Batılı roman örneği idi.[3]

Daha önce hükümet tarafından dört defa geçici olarak kapatılan Diyojen’in imtiyaz 183. sayısında Rus çarı ve Mısır hıdivi ağzından yazılan mizahî mektuplardan dolayı iptal edildi ve yayımı durduruldu.[4] Teodor Kasap bunun üzerine Çıngıraklı Tatar, o da kapatılınca Hayal ve İstikbal adlı mizah gazetelerini çıkardı. Ayrıca “Zvınçatiy glumço” (Zilli Avanak) (1873); “Şutos” (Şakacı) (1873-1874), “Kosturka” (Paslı Bıçak, 1874) adlı Bulgarca mizah gazetelerinin de sahibi idi.[1]

Teodor Kasap Diyojen ve Hayal gazetelerinde tiyatro üzerine de yazılar yazdı. Güllü Agop’un sahnelediği oyunları Fransız ahlak ve anlayışını yansıtması, kötü çevrilmiş olması ve oyuncuların telaffuz bozuklukları nedeniyle eleştirdi.[1] Ortaoyunu geleneği türünde yerli eserler yazılmasını savundu ve İşkilli Memo (1874), Pinti Hamit (1875), Para Mesleği (1875) adlı eserleri Moliere oyunlarından Lükresya Borçia adlı oyunu yazdı. Bir rivayete göre, Moliere’in Cimri eserinden uyarladığı oyuna Pinti Hamit adını vermesinden ötürü Abdülhamid, şehzadeliği döneminde kendisine kinlenmiştir.[5]

Hayal beş defa kapatıldı ve değişik sayılarında imtiyaz sahibi değiştirildi.[1] Elleri zincirle bağlı Karagöz’ün “Kanun dairesinde serbestî” alt yazılı karikatürü nedeniyle II. Abdülhamid’in iradesiyle hakkında dava açıldı. Mart 1877’de üç yıl hapse mahkum edildi. Türkçe konuştuğu halde yazı yazamayan Teodor Kasap, yazı yazmayı hapishanede öğrendi.[1] Kefaletle tahliye edilmesinden sonra bir gemiyle Fransa’ya kaçtı.

Paris’te yazdığı Lettres à S. E. Said Pacha adlı kitapta Sultan Abdülhamid’i ve devlet yönetim sistemini ağır bir dille eleştirdi. Bunun üzerine sultan tarafından kaçak ilân edilince Paris’te fazla kalamadı. Paris, Cenevre, Napoli ve Londra arasında sürekli dolaştı. Ali Şefkati ile birlikte 1879-1881 yılları arasında İstikbal adlı gazeteyi yeniden çıkardı Ebüzziya Tevfik Bey’in II. Abdülhamid’e yazdığı bir yazı sonucu affa uğradı ve 1881’de İstanbul’a döndü.

“Kitâbî-i Hazret-i Şehriyârî” olarak saray kütüphanesine alındı; hayatının sonuna kadar bu görevde kaldı. Sultan için polisiye romanlar çevirdi. Monte Kristo tarzında Sarı Yûsuf’u yazdı

1877’de yazılarından ötürü hapse mahkûm edilince Avrupa’ya kaçtı. Birkaç yıl sonra bağışlandı, ölümüne değin mabeyn kütüphanecisi olarak sarayda görevlendirildi. 5 Haziran 1897'de İstanbul'da hayatını kaybetti.