Çağımızın Hastalığı – KİBİR-

Efendin bu günkü yazımıza kuranı kerimin bir ayeti ile başlayalım.
Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Soyunuz sopunuzla birbirinize karşı övünesiniz diye değil, birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefliniz, Allah’a karşı saygısı, korkusu ve O’nun yasaklarından kaçınıp emirlerine itaati en yüksek olanınızdır. Hiç şüphesiz Allah, her şeyi hakkiyle bilir, her şeyden haberdardır. (Hucurât /13. Ayet)

Ve peygamber efendimiz veda hutbesinde: “Arap’ın Aceme, siyahın beyaza, zenginin fakire bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük Allah’a olan takvanızdadır” buyurmuştur.
Şimdi gelelim günümüze. Günümüz derken son elli yılımıza bir bakalım.
Dünya üzerinde en azından benim hatırladığım ve gözlemlediğim kadarı ile zengin ve fakir arasında her zaman bir ayırıcı statü olmuştur. İnsanlar kendi dünyevi sınıflarını her zaman göz önünde tutacak bir meta bulmuştur kendilerine.
Eski çağlardan beri varlıklı olan insanlar kendilerine hizmetçi ya da köleler satın alarak en angarya işlerini hizmetçilerine yaptırarak yaşam şartlarını fakir ve varlıksız insanlardan ayırmışlardır.
Ama dediğimiz gibi biz son elli seneye odaklanacağız.
Tüm detayları ele alamasak ta bariz bazı detaylardan bahsedeceğim.
İlk önceleri radyo çıktı, bugün piyasada 30 – 100 tl arasında bir bütçe ile ulaşabileceğimiz bu iletişim aracı, o zaman herkesin ulaşabileceği bir araç değildi. Kimlerde vardı? Zenginlerde.
Pencereleri açar, radyoyu pencereye yakın bir noktaya koyar, sesini sonuna kadar açarak mahalleye yayın yaparlardı. “Bakın ben zenginim radyom var” edepli olanın bir kilo muz’u gazete kâğıdına sardırarak eve getirdiği “herkes alamıyor bir gören olsa ayıp olur” diyerek kamufle ettirdiği yıllardan bahsediyorum.
Daha sonra bir şekilde herkesin evine giren bu radyonun zenginin gözünde bir popülaritesi kalmadı.
Daha sonra televizyon çıktı. Gene maddi yönden ulaşılması kolay olmayan bu icat gene zenginin evinde en baş köşede duruyor günde sadece 4-5 saat yayın yapan televizyon son ses açılarak bir şekilde insanlara sınıf ayrımını bağırıyordu.
Sonra otomatik çamaşır makineleri çıktı.
Analarımız kazanlarda kaynatarak gün boyu kan ter içinde yıkadığı çamaşırları zengin oturduğu yerden fotoromanını okurken yıkayabiliyordu. Nice sonra 70’li yıllardan 80’li yılların ortalarına doğru televizyon herkesin evine girdi derken haydi bakalım renkli televizyon çıktı, gene zenginin evi şenlendi. Ama bu sefer radyo gibi onun yeri pencerenin yanı değil, tam karşısıydı. Öyle ya dışarıdan gözükmesi gerekiyordu. Akşam oldu mu kapalı olması gereken perdeler açılır televizyon görünecek şekilde ışıklar da kapatılır adeta dışarıya yayın yapılırdı. Renkleri sonuna kadar açılmalıydı ki televizyonun “bak en renklisi bende” mesajı alınsın, televizyonda haber sunan Tuna HUŞ karaciğer hastası gibi kıpkırmızı bir yüz ile haber verirdi memleketten.
Şimdilerde bu yarış bitmiş tükenmiş değil. Efendim 3D’lisi 4K’lısı benimki 121 ekran, benimki 165 ekran, eskiden içinde küçük insanlar var sandığımız televizyondaki insanlar şimdilerde bizim boyutlarımıza geldi (Eh hep öyle küçük kalacak değillerdi ya onlarda büyüdü &#128522
Sonra gelelim arabalara, ayaklarımızı yerden kesecek arabalarımız vardı. Şimdi ise bizi yerde uçuracak canavarlarımız var. Yüz beygir araba artık beğenilmiyor. Kliması olmalı, yol bilgisayarı olmalı, 200-300 beygir olmalı marka olmalı. 400-500 bin liraya ortalama bir daire alırken orta direk, 1 milyon 200 bin liralık bir araba beş para etmez oldu bazılarının gözünde.
KAÇ İNSAN “BENİM BEĞENMEDİĞİM HAYAT KİM BİLİR KAÇ KİŞİNİN RÜYASI BU DÜNYADA” DİYEBİLİYOR? KAÇ İNSAN “BENİM BU BEĞENMEDİĞİM NİMETLERE ULAŞABİLMEK İÇİN KİM BİLİR KAÇ İNSAN GECE SABAHLARA KADAR GÖZ YAŞLARI İÇİNDE SANA YALVARIYOR, ÇOK ŞÜKÜR ALLAH’IM VERİDĞİN NİMETLERE” DİYEBİLİYOR?
Yavaş yavaş günümüze doğru gelelim.
Bir bela, ya da bir imtihan, bana göre bir ibret var önümüzde.
Bir salgın var dünyamızda. O ellerimizle yok etmeye çalıştığımız geçici mekânımızda.
Bir balans ayarı çekiliyor en zengininden en fakirine.
Birisinin çocuğu devlet okulunda okurken, birisi küçük bir servet ödeyerek çocuğunu özel okula yazdırdı. Neden? (Gene fakirin çocuğundan ayrılabilsin diye)
Hadi çocuğunu o özel okula gönderebiliyor musun şimdi? Aynı ekrandan aynı öğretmenden eğitim alıyorlar şimdi.
Denge sağlandı, balans ayarı yapıldı.
Lüks arabalar ve mütevazi arabalar hep kapılarda yatıyor. Yollar bomboş ama gazlayabiliyor musun 300 beygir arabanı? Makas atabiliyor musun fakirin mütevazi 75 beygirine.
Denge sağlandı, balans ayarı yapıldı.
Üç katlı triplex dediğimiz yazlık havuzlu villalarının havuz başında kargalar gaklıyor şimdi fakir Caddebostan plajında havlu serecek yer bulamazken, o sabah puronu içtiğin yazlık villan aynı kanarya plajı gibi bomboş şimdi.
Denge sağlandı, balans ayarı yapıldı.
Bir zamanlar parasını peşin verdiği halde tesislerine almıyordun ya yerli turisti, turizmci kardeş, hatırladın mı? Yarı fiyatına yabancı turist hizmet alırken. Hani 2008 krizi olduğu zaman Türk halkının telefonlarına mesajlar yağdırmıştın adeta “ne olur gel battım bittim” diyerek, sonra gene işler açılınca o yerli turisti beğenmemiştin ya,,,, Hah işte ben oyum. İlk kriz sana bir ders vermemiş olacak ki kendi halkımın kendi topraklarında yapamadığı tatilin Ah’ı tutmuş bu sefer. Şimdi kimler konaklıyor tesislerde? Her şey dahil paketlerde 2 lira daha kâr yapabilmek için gizliden yemeklere kattığın domuz etlerini kimler yiyor şimdi?
Denge sağlandı, balans ayarı yapıldı.
Bussiness Class diye uçurdun ya zengini geniş koltuklarda daha yüksek fiyata. Fakir ve orta sınıf dar koltuklara yan oturup eklem ağrıları ile yolculuk yaparken. Kimler oturuyor şimdi o koltuklarda?
Denge sağlandı, balans ayarı yapıldı.

Bazıları istisna olmak üzere gösteriş için ibadet yapıyordun da, Cuma namazına işin aksamasın diye işçini memurunu göndermiyordun ya, sonra namazdan çıkınca işçinin AGİ sini bile nasıl cebe indireceğim diye hesaplar yapıyordun hani. Hadi git şimdi Cuma namazına. Sadece ömründe bir kere vacip olan hacc görevini varlıklısın diye her sene giderek, sen ve senin gibiler gitti diye kota dolup ta bir türlü gitme fırsatı bulamayan o emekli ikramiyesini ayırıp ta sıra bekleyen emekçimizin mescid-i haram’ı görmeden vefat eden insanların Ah’ı var. Bir tanesinden istisna geri kalan bilmem kaç hacc ziyaretinin kul hakkı olduğunu göz ardı ederek öğündün ya “ben 7 kere hacc’a gittim” diye. Hadi git bakalım şimdi. Fakir de evinde zengin de.
Denge sağlandı, balans ayarı yapıldı.
“Toplantı bitmiştir” diye büyüklendiğin o sırtından ekmek yediğin, sen lüks rezidansında otururken o kirasını ödemekte zorluk çeken işçin var ya, her ay 2 trilyon ciro yapan kasana o ay 2 yüz bin lira daha eksik girdi diye panik yaptığın ve etmediğin hakaret kalmayan o çalışanın Ah’ı var sende şimdi kime büyükleniyorsun?
Denge sağlandı, balans ayarı yapıldı.
Sen Suudi insan. Çevre ülkelerde Müslümanlar zulüm görürken üzerine altın tozu serperek 10 bin dolar ödediğin tek bir hamburgeri yerken, 12 silindir lüks jeep’lerinle çölde drift yaparken o seni zengin eden petrolün bir gün sudan daha ucuz olacağını, boş varil alana içi dolusu petrol bedava durumuna düşeceğini hiç düşünmüş müydün?
Denge sağlandı, balans ayarı yapıldı.
Ne sağladı bu balans ayarını? Mikroskop ile bile zor görülebilen bir zerre.
Bir tarafta bir zerre bir tarafta sen. Ne kadar büyükmüşsün gördün mü?
Sokak ortasında memurunu tokatlayıp yere yapıştıran sen!! 100 kiloluk zabıta müdürü, senin gibi nicelerini kim yapıştırdı yerlere, yataklara?
Mikroskopla bile zor görülebilen bir zerre.
Peki bütün bunlardan bir ders aldık mı?, alacak mıyız?
Bence asla!
Fırsatçılığın yüzünden ürettiğin maskelere el koydu devlet.
Fırsatçılık yapıp %250 arttırdın seyahat bilet fiyatlarını.
Neden bu insanlar pazarlarda malları elleri ile seçiyorlardı biliyor musun?
Sen torbaların içine ne kadar çürük mal varsa doldurmak için her türlü hileyi yapıyorsun diye.
Şimdi ne yapıyorsun gene pazardan eve getirdiğimiz malların yarısı çürük.
Hamsi diye sattığın balığın içinden neredeyse yarı yarıya sardalye çıkıyor.
İbret alacak mısın? Hayır.
Aynı 17 Ağustos depreminde olduğu gibi imanda olanın imanını, isyanda olanın da isyanını arttıracak bu illet.
Sen kendine bir ayar çekmezsen daha büyük bir bela, daha büyük bir imtihan kapıda.
Öyle ya sen bir hesap yaparsın, Allah ta bir hesap.
ALLAH HESAP YAPANLARIN EN HAYIRLISIDIR.