Küresel Salgın Covid 19
Konunun başlığına bakınca dünyayı etkisi altına alan bu virüs hakkında bir şeyler anlatacakmışım ve doğru yanlış elemeden ahkâm kesecekmişim gibi duruyor faka ben bunların hiçbirisini yapmayacağım.
Sadece bir konu hakkında kendi düşüncelerimi kaleme almak istedim (katılırsınız, katılmazsınız)
Ne oluyor bize? Neden kurallara uymuyoruz? Neden hâlâ sokaklar, parklar, bahçeler ve caddeler insan dolu? Yüklü diyebileceğimiz bir miktar para cezası olduğu halde insanlar bu ekonomik durumda en çok paraya ihtiyaçları olduğu bir dönemde bu cezayı göze alabiliyor ve söz dinlemiyor? Sadece para değil mesele, insanlar sevdikleri kişilere bu virüsü bilmeden de olsa bulaştırma riski olduğunu açık açık bilse bile bunu nasıl göze alabiliyor?
Sanırım bunun cevabı biraz genlerimizde gizli. 15 Temmuz hain kalkışmayı hatırlamayan var mı?
O gece ne olmuştu hatırlayalım. Bir telefon geldi cumhurbaşkanından “tüm halkımızı milletin meydanlarına, hava alanlarına davet ediyorum, ben de orada olacağım” demişti. Sonra ne oldu? Tüm millet sokaklara çıktı, hatta ben bizzat bu telefon gelmeden önce ellerinde bayraklarla sokaklara dökülen vatandaşlar gördüm. Hele ki emir gelince tut tutabilirsen. Şimdi orada da can kaybı vardı, orada da kurşunlar halkın üzerine sıkılıyordu. Ama kimse gözünü budaktan sakınmadı. Ben şahsen elindeki bayrağın plastik sopası ile tank’a vuran adam gördüm. Buradan anlaşılıyor ki bizim milletimiz ölümden falan zerre kadar korkmuyor. Ama iş sevdiklerimizin can sağlığına gelince bir başka hassas davranıyor toplum. Tamam da o zaman neden evde kal çağrılarına ısrarla uymuyoruz?
İşte kendi fikrimce tam olarak ta bu noktada genleri devreye giriyor insanların. Tarih boyunca esareti kabullenmeyen tek topluluk Türklerdir. Her ne sebep olursa olsun Türk’ü esaret altında tutmak mümkün değildir. Esaretin hiçbir şeklini kabul etmez Türk. İşte bu sebepten insanları evde tutmak çok mümkün olmuyor. Aslında devlet bizim bu tarih boyu süregelen genlerimizden geliyor. Dolayısı ile devlet aslında bizim bu içimizde bir yerlerde saklı duran ve böyle günlerde hortlayan “tutsak kalacağıma ölürüm daha iyi” düşüncesi ile mücadele ediyor. Ama biraz sabretmek gerekiyor. Biraz gayret etmek gerekiyor. Ülkeyi bir beden olarak düşünmek ve bizleri de o bedenin içinde dolaşan antikorlar olarak düşünmemiz daha uygun olacak. Ülke hasta ve kurtulması için bize ihtiyacı var. Biz antikorlar bu ülkeyi kurtarmak için savaşmamız ve savaşmamız için de virüsten saklanmamız gerekiyor. Saklanalım ki bizi görmesin. Görmesin ki ummadığı anda karşısına güçlü çıkalım. Saklanalım çünkü silahımız yeterli değil asıl güçlü silah olan aşı elimize geçtiği anda o zaman karşısına çıkıp “sen gel bakayım buraya, hayırdır” diyebilelim.
Evde kal Türkiye güzel ve güçlü günler yakında.