 Bilgilendirme : Bu konu  764 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
Bilgilendirme : Bu konu  764 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....
 
	
		
	
		
                            
		
		 RESSAM VAN GOGH İLE SERDAR YILDIRIM 
Zaman gezgini olarak bir araya geldik. Ben bu hikayenin yazarı Serdar Yıldırım ve dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ressamı olarak adı anılan Hollandalı Van Gogh. Paris'te bir müzayede salonunda Van Gogh'un "Kafede Akşam" adındaki tablosu satıldı. Yüzden kapı açıldı. Yüz on, yüz yirmi derken, iki yüz milyon dolara alıcı buldu. Van Gogh her pey sürüşte vay be, vay be dedi, durdu.  
 
Ben: " Sayın Van Gogh, bu bir dünya rekoru. Bugüne kadar hiçbir ressamın
		
                 Bu konu 18500 kez görüntülendi 30 yorum aldı ...
	
 
 
    
        
						
		
		
		
		
		
  
       
           Serdar Yıldırım Hikayeleri
                  
                   
        
       
                 
   18500 Reviews 
    
	
		
		 
	 
	
	
 
 
    
 
		
		
	
          
	
	
		
	
	
		
			
- 
	
	
		
			
			
			
				  
-   Offline 
  Uye No : 67683 Uye No : 67683
 
			
				
				
				
					  
					
						
							PAPAĞAN İLE ZÜRAFA
 Afrika’nın uçsuz bucaksız savanlarında yaşayan bir papağan vardı. Bu papağanın adı Sarp’tı. Sarp hangi ağacın altındaki gölgelikte serinleyen hayvan grubu varsa oraya gider, konuşmaları dinlerdi. Kim ne demiş, kim ne söylemiş, kimin ne derdi varmış, hepsini bilirdi. Sarp öğrendiklerini sağda solda anlatmaz, olayların hesaplaşmasını kendi iç dünyasında yapardı. Duydukları çok önemliyse, bunları arkadaşı zürafa Bili ile paylaşırdı. Zürafa Bili, Sarp’ın anlattıklarını önemsemez, güler geçerdi.
 
 
 Günlerden bir gün, Sarp bir ağacın dalları arasında uyukluyordu. Öğleye doğru bir aslan grubu Sarp’ın durduğu ağacın altında dinlenmeye çekildi. Aslanların konuşmalarını duyan Sarp gözlerini açtı. Bu aslan milleti oldum olası iki konu hakkında konuşurdu. Birincisi, en büyük düşmanları sırtlanlar ve ikincisi, bu gece ne avlasak? Civardaki sırtlanlar, geceli, gündüzlü avlanarak aslanların tekerine çomak sokmuştu. Yalnız gezen sırtlanı yakalayıp öldürmeli ve sayılarını kontrol altında tutmalıydı. Sırtlanları tümden yok edebilseler buralar geyik, zebra ve antilop dolardı. Dün gece av peşinde koşmuşlar, iki zebra ve bir antilobu ellerinden kaçırmışlardı. Belli ki, zebralar, antiloplar hızlarını arttırmışlardı. Belki de, biz yavaşladık, diyenler vardı. Bir diğer aslan: Yavaşladığımız doğrudur. Hatırlarsanız dün gece de av yakalayamadık yani iki gündür açız. Aç aslan hızlı koşamayacağına göre, avlanamaması normaldir.
 
 
 Bunun üzerine grubun lideri erkek aslan: “ Şu ilerideki ağacın yapraklarını yiyen uzun boyunlu zürafayı avlayalım. Akşamüstü peşine düşeriz. Öyle bir tuzak kuralım ki, o zürafanın boyunu devirelim. Dur bakalım, zürafa Bili değil mi o? Akşama yedim seni, Bili.”
 Sarp duyduklarına inanamadı. Aslanlar, arkadaşı Bili’yi yakalayıp yiyeceklerdi. Hemen gidip Bili’yi uyarmalı ve onun buralardan çok uzaklara gitmesini sağlamalıydı.
 Bili, papağanın anlattıklarını her zamanki gibi önemsemedi, güldü, geçti. Yıllardır ona dokunmayan aslanlar neden şimdi fikir değiştirsin? Hem onun aslanlardan korkusu yoktu. Gücüne güveniyordu. Aslanları pişman ederdi. Papağanın, bu sefer durum başka, aslanlar iki gündür açmış. Sadece sana odaklanmışlar. Tuzak hazırlıyorlar, demesine aldırmadı.
 
 
 Bili akşamüstü ormanın kenarına geldi. Birden aslanların etrafını sardığını görünce içi acıdı. Keşke Sarp’ı dinleseydim ve buralardan gitseydim, diye düşündü. Aslanlara yem olmak istemeyen Bili, onlara saldırdı. Uzun bacaklarıyla tekmeler savurdu. Bu tekmelerin tadına bakan iki aslanı yere serdi. Ormanın kenarındaki dar alandan kurtulup açık alana çıktı ve koşmaya başladı. Peşinde yirmiden çok aslan vardı. Tuzak, saat gibi işliyordu. Bili koştukça, kaçtıkça yoruldu. Birer aslan ayaklarına sarıldı. Bunun üzerine Bili’nin hareketleri yavaşladı, dizlerinin üstüne çöktü ve yere yuvarlandı. Grubun lideri erkek aslan, mengene gibi dişleriyle, Bili’nin boğazını sıkmaya başladı. Olanları başından beri takip eden papağan yakındaki bir ağaca kondu: “ Dur, Uzunyele. Ben papağan Sarp. Hatırlarsan küçükken seni birkaç kere ölümden kurtarmıştım. Bana can borcun var. O zürafa Bili, benim arkadaşım. Onu bırakmanı istiyorum.”
 Uzunyele, papağanın dediğini yaptı. Bili’yi bıraktı. Papağanın dedikleri doğruydu. Yavruyken papağanın çok faydasını görmüştü. Yaşamını papağana borçluydu. Bili ayağa kalktı ve oradan uzaklaştı. Aslanlar, bir daha Bili’ye dokunmadılar. Papağan ve Bili’nin arkadaşlıkları devam etti. Bili artık papağanın anlattıklarını dikkatle dinliyordu, gülüp geçmiyordu.
 
 
 SON
 
 
 Yazan: Serdar Yıldırım
 
 
 Türkiye Çocuk Dergisi  Şubat 2016
 
 
 
   
 
 
 
 
	
	
	
	
	
     
	
	Konu Bilgileri
	
		
			Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar
			
				Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)
				
					
				
 
		 
	 
	
	
	
		Benzer Konular
		
			
			- 
  
    
    
      Şiirler forum içinde, yazan Serdar Yıldırım
     
 
    Yorum: 4
       
        Son Mesaj: 31.Ekim.2024, 18:28
       
 
- 
  
    
    
      Şiirler forum içinde, yazan Serdar Yıldırım
     
 
    Yorum: 2
       
        Son Mesaj: 29.Eylül.2023, 21:02
       
 
- 
  
    
    
      Şiirler forum içinde, yazan Serdar Yıldırım
     
 
    Yorum: 1
       
        Son Mesaj: 16.Ağustos.2023, 00:36
       
 
- 
  
    
    
      Şiirler forum içinde, yazan Serdar Yıldırım
     
 
    Yorum: 1
       
        Son Mesaj: 07.Ağustos.2023, 23:43
       
 
- 
  
    
    
      Bunları Biliyormusunuz forum içinde, yazan kaptan-8
     
 
    Yorum: 0
       
        Son Mesaj: 05.Nisan.2014, 08:41
       
 
 
	 
	
	
	
	
	
		
		
			
				 Yetkileriniz
				Yetkileriniz
			
			
				
	
		- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz  Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz  Yok
-  
Forum Kuralları