Bilgilendirme : Bu konu 809 gün önce baþlatýldý . Konu baþlangýnç tarihi güncel deðilse Konu güncelliðini yitirmiþ yada bu konu ile ilgili son cevap yazýlmýþ olabilir. Eðer yazýnýz doðrudan bu konu ile ilgili deðil ise yeni bir konu baþlatmanýzý tavsiye ederiz....
RESSAM VAN GOGH ÝLE SERDAR YILDIRIM
Zaman gezgini olarak bir araya geldik. Ben bu hikayenin yazarý Serdar Yýldýrým ve dünyanýn gelmiþ geçmiþ en büyük ressamý olarak adý anýlan Hollandalý Van Gogh. Paris'te bir müzayede salonunda Van Gogh'un "Kafede Akþam" adýndaki tablosu satýldý. Yüzden kapý açýldý. Yüz on, yüz yirmi derken, iki yüz milyon dolara alýcý buldu. Van Gogh her pey sürüþte vay be, vay be dedi, durdu.
Ben: " Sayýn Van Gogh, bu bir dünya rekoru. Bugüne kadar hiçbir ressamýn
Bu konu 19202 kez görüntülendi 30 yorum aldý ...
Serdar Yýldýrým Hikayeleri
19202 Reviews
-
- Offline
Uye No : 67683
OÐLAK ÝLE KARTAL
Bursa Hayvanat Bahçesi’nde kartallar için ayrýlan yer çok büyüktü. Buradaki kartallar, tel örgülerle çevrili, yüksek yerde uçup duruyordu. Yorulanlar ise, kayalarýn üstünde oturuyordu. Pek çoðu yarýný bekliyordu. Genç kartal Pena, yarýn bekleme bahsini çoktan geçmiþ, bugünü deðerlendirme çabasý içine girmiþti. Tellerin yukarýdaki kayalara monte edildiði yerde kaçýp gidebileceði bir gedik açmýþtý. Buradan kurtulup zengin olma düþüncesindeydi. Akýllýydý, zekiydi ama ikna kabiliyeti azdý. Diðer kartallardan birkaç kez borç istemiþ ama kimse borç vermeye yanaþmamýþtý. Ormana gitse, kim ona sermaye verir de firma kurabilirdi?
Kartallarýn bulunduðu yerin yan tarafýnda keçi ve koyunlar için ayrýlan yer vardý. Baharýn gelmesiyle birlikte keçiler, koyunlar yavrulamýþ ve pek çok yavru dünyaya gelmiþti. Pena keçi yavrularýna oðlak, koyun yavrularýna kuzu dendiðini biliyordu. Yavrular bir aylýk olmuþlardý ki, son günlerde Pena’nýn dikkatini bir oðlak çekmiþti. Odi adýndaki bu oðlak baþýna diðer oðlaklarý ve kuzularý topluyor, anlattýkça anlatýyordu. Günler geçtikçe keçiler ve koyunlar da oðlaðýn anlattýklarýný dinlemeye baþlamýþtý. Pena bir gün çimenlerin üstüne indi ve yan taraftaki oðlaðýn anlattýklarýna dikkat kesildi. Oðlak buradan kurtulup ormana gidince yapacaklarýný anlatýyordu. Ormandaki bankalara baþvuruyor, müthiþ ikna kabiliyetini kullanýp kredi alýyor, kiralýk bir yer bulup bankasýný kuruyor. Orman hayvanlarýndan düþük faizle para toplayýp, yüksek faizle para veriyor. Havuzlu villalar, Ferrari arabalar, denizde yatlar, kotralar. Bol sýfýrlý paralarý, bankadan aktarýp þirketler kuruyor, holding patronu oluyor.
Genç kartal Pena, birkaç gün sonra oðlak ile anlaþtý ve kendi bölümündeki gedikten çýkarak, oðlaðý kucakladýðý gibi, ormana doðru uçtu. Odi, Pena ile birlikte ormandaki bir bankanýn genel merkezine giderek projesini anlattý ve on iki sýfýrlý krediyi cebine koydu. Kiralýk, büyük bir yer bulup, OÐLAKBANK’ý kurdu. Odi düþüncesini aynen uygulayarak kýsa zamanda bankasýný o ormanýn sayýlý bankalarý arasýna sokmayý baþardý. Düþük faizle para topluyor, yüksek faizle para verince kar muhakkak oluyor. Birkaç ay sonra þirketler kurdu, holding patronu oldu. Ormanda zor duruma düþen ve iflasýn eþiðine gelen bir bankayý ele geçiren Odi, Ferrari’den inip Limuzin’e bindi.
Odi kendine sýrtlanlarý danýþman tuttu ve bu danýþmanlarýn isteði doðrultusunda çalýþmaya baþladý. Danýþmanlarýn ilk isteði, kartal Pena’yý yanýndan uzaklaþtýrmasýydý. Pena’nýn, bensiz bir hiç olursun, sýfýrlanýrsýn, bu sýrtlanlarýn yalanlarýna kanma, diyerek çýrpýnmasý ve tüylerini yolmasý fayda etmedi. Odi, danýþmanlarýn isteðine uydu ve kartal Pena’nýn görevine son verdi.
Aradan günler, haftalar geçtikçe, Odi’nin iþleri bozuldu. Yanýnda kartal Pena olmayýnca, þirket müdürleri, Odi’yi dinlemez oldu. Zor durumda kalan Odi fabrikalarýný, yatlarýný, kotralarýný ve limuzini sattý. Ýþçi ve memurlarýn maaþlarýný ödedi. Son çare olarak ilk kredi çektiði bankanýn genel merkezine gitti. Bankanýn genel müdürü kredi veremeyeceðini Odi’ye söyledi.
Bunun üzerine Odi: “ Efendim, daha önce bana kredi vermiþtiniz ve borcumu ödemiþtim. “ dedi.
Banka genel müdürü: “ Onun orasý öyle de o zaman arkanda sert bakýþlý ve o bakýþlarýyla beni korkutan kartal Pena vardý. Þimdi Pena yok. Herkes Pena korkusundan senin kurduðun Oðlakbank’a koþtu. Para yatýrdýlar, yüksek faizle kredi aldýlar. Pena’sýz Odi bir iþe yaramaz. Lafla benden kredi alamazdýn, banka kuramazdýn. Pena’yý kovmakla hata yaptýn, bu hatanýn sonucuna katlanmalýsýn. “
“ Oðlakbank darphane gibi para basýyordu ama elimden gitti. Banka iþi bitti. Bu ormana ilk geldiðimde beþ parasýzdým ama umutluydum. Þimdi on parasýzým ama umutsuzum. Sizce bundan sonra ne yapmam gerekir? “
“ Beni dinle ve geldiðin yere dön. Zira bu orman halký düþene acýmaz. Hele senin gibi, sýfýrdan zirveye çýkýp düþene. Zirvede kalsaydýn alkýþlarlardý ama düþtüðün için, seni linç ederler. “
“ Ýþ bu kadar ciddi desene. Sonunda genç yaþta bu hayata veda etmek de var. “
“ Hayat bu. Genç, yaþlý dinlemiyor. Ancak kafasý çalýþanlar zulümden kaçýyor. “
Odi, banka müdürünün istediðini yaptý. Bursa Hayvanat Bahçesi’ne geri döndü. Baþýndan geçenleri keçilere, oðlaklara, koyunlara, kuzulara anlattý. Yan taraftaki tel örgülerin ardýndaki kartal Pena’yý iþaret etti. Onun üstün bir kartal olduðunu ve kafasýný çalýþtýrarak, fikir üreterek, kendi çizgisi doðrultusunda hayatý sorguladýðýný ve hayatýn üstesinden geldiðini, bunun sonucunda harikalar yarattýðýný anlattý. Pena içinizden birini ormana ***ürmek isterse, onunla gidin ve ondan hiç ayrýlmayýn. Benim yaptýðým hatayý siz yapmayýn. “ dedi.
SON
Yazan: Serdar Yýldýrým
-
- Offline
Uye No : 67683
NASREDDÝN HOCA KORSANLARA KARÞI
Nasreddin Hoca, Mýsýr'daki dayýsýndan haber almýþ. Dayýsý, acele gelmesini istemiþ. Hoca, Akþehir'den Ýzmir'e eþeðiyle altý ayda gitmiþ. Bir gemiye binip Mýsýr'a doðru yola çýkmýþ. Yolda gemiye Rodos korsanlarý saldýrmýþ. Hoca, yüzükoyun yere yatmýþ. Sayýsý çok fazla olan korsanlar, gemiyi ele geçirmiþ. Gemidekileri esir alýp ***ürmüþ. Sadece Hoca kurtulmuþ.
Korsanlar gidince Hoca ayaða kalkmýþ. Sizi melunlar, ayaðým takýlýp düþmeseydim bilirdim yapacaðýmý, diye söylenmiþ. Dümene geçmiþ, rüzgarý arkasýna almýþ ve sonunda Mýsýr'a varmýþ. Dayýsýnýn Kahire'deki sarayýna gitmiþ. Görevliler, Hoca'ya, geç kaldýðýný, dayýsýnýn intihar ettiðini söylemiþler. Hoca, neden, diye sorunca, Nasreddin'in çocukluðunu bilirim. Eli ve çenesi çabuktur. Hýzlýdýr. Ýki ayda Akþehir'den Kahire'ye gelir, demiþti. Ýki ay dolunca bahçedeki en yüksek aðaca çýkýp aþaðý atladý. Son sözü, Nasreddin gelmedi, oldu.
Nasreddin Hoca: " Ah dayým, eþek sýrtýnda altý ayda Ýzmir'e geldim. Kanatlarým olsa, imkansýz iki ayda gelemezdim. "
Görevlilerden genç olaný: " Sen o göbekle zor uçardýn, hocam, " deyince diðer görevliler gencin aðzýný kapatýp oradan uzaklaþtýrmýþ.
Daha sonra Hoca dayýsýndan miras kalan saraya çýkmýþ. Büyük salonda görevliler Hoca'ya ziyafet çekmiþ. Çalgýlar çalmýþ, çengiler oynamýþ. Yemiþler, içmiþler. Görevliler de, çengilerle birlikte oynamaya baþlayýnca Hoca ayaða kalkmýþ ve çalgýlarý, çengileri dordurmuþ. Görevliler de durmuþ.
Nasreddin Hoca: " Oldu mu birader, dayýma saygýnýz yok mu? Zaten yorgunum, bir de sizinle uðraþmayayým. " demiþ.
Görevlilerden biri, Hoca'nýn yanýna gelip: " Hocam, dayýnýn kýrký çýktý. Ben gittikten kýrk gün sonra ne isterseniz yapýn demiþti. "
Genç görevli söze karýþmýþ: " Hoca, bunlar dayýn intihar ettiðinin ertesi günü de böyle çalýp oynamýþlardý. " deyince diðer görevliler gencin aðzýný kapatýp oradan uzaklaþtýrmýþ.
Nasreddin Hoca: " Neden ama neden? " diye baðýrarak dizlerine vurmuþ.
Görevlinin biri: " Gerçek þu ki, dayýnýz bizi her gün falakaya yatýrýrdý. Sonradan ayaklarýmýzýn altý þiþmesin diye sýrtýmýza binip yürütürdü. Çektiðimiz acýyý varýn tahmin edin. Siz olsanýz kurtuldunuz diye sevinmez misiniz? "
Nasreddin Hoca: " Hayret, sizi neden dövüyordu? "
Ayný görevli: " Bizi dövmeyi seviyordu. Dayak yedikçe mutlu olacaðýmýzý düþünüyordu. Ayaklarýna kapanýp yalvardýk. Merhamet dilendik. Doðrusu budur deyip, sopayý daha bir hýrsla kaldýrýr oldu. "
Diðer görevliler, aynen böyle oldu deyince Nasreddin Hoca, kýrký çýktýðýna göre, çalgýlar çalsýn, herkes oynasýn, deyip bahçeye çýkmýþ.
Nasreddin Hoca bir ay Mýsýr'da kalmýþ. Sarayý, baðlarý, bahçeleri satmýþ. Nil Nehri dayýsýnýnmýþ. Onu da satmýþ. Yüz gemilik ve beþ bin askerlik bir donanma kurmuþ. Bu donanmayla korsanlarýn üstüne yürümüþ.
Korsanlar: " Aman, Nasreddin Hoca geliyor deyip gemilerine binip kaçmýþ. Nasreddin Hoca Rodos Adasý'nda ne kadar esir varsa hepsini kurtarmýþ. Onlarý donanmaya bindirip Ýzmir'e getirmiþ. Esirler, sað ol hoca deyip evlerine, köylerine gitmiþ. Nasreddin Hoca askerlerine, isteyen burada kalsýn, istemeyen Mýsýr'a dönsün, gemiler sizin, istek sizin, demiþ. Nasreddin Hoca bir handa býraktýðý eþeðine binip Akþehir'e dönmüþ. Masalýmýz da burada bitmiþ.
SON
-
- Offline
Uye No : 67683
PAPAÐAN ÝLE ZÜRAFA
Afrika’nýn uçsuz bucaksýz savanlarýnda yaþayan bir papaðan vardý. Bu papaðanýn adý Sarp’tý. Sarp hangi aðacýn altýndaki gölgelikte serinleyen hayvan grubu varsa oraya gider, konuþmalarý dinlerdi. Kim ne demiþ, kim ne söylemiþ, kimin ne derdi varmýþ, hepsini bilirdi. Sarp öðrendiklerini saðda solda anlatmaz, olaylarýn hesaplaþmasýný kendi iç dünyasýnda yapardý. Duyduklarý çok önemliyse, bunlarý arkadaþý zürafa Bili ile paylaþýrdý. Zürafa Bili, Sarp’ýn anlattýklarýný önemsemez, güler geçerdi.
Günlerden bir gün, Sarp bir aðacýn dallarý arasýnda uyukluyordu. Öðleye doðru bir aslan grubu Sarp’ýn durduðu aðacýn altýnda dinlenmeye çekildi. Aslanlarýn konuþmalarýný duyan Sarp gözlerini açtý. Bu aslan milleti oldum olasý iki konu hakkýnda konuþurdu. Birincisi, en büyük düþmanlarý sýrtlanlar ve ikincisi, bu gece ne avlasak? Civardaki sýrtlanlar, geceli, gündüzlü avlanarak aslanlarýn tekerine çomak sokmuþtu. Yalnýz gezen sýrtlaný yakalayýp öldürmeli ve sayýlarýný kontrol altýnda tutmalýydý. Sýrtlanlarý tümden yok edebilseler buralar geyik, zebra ve antilop dolardý. Dün gece av peþinde koþmuþlar, iki zebra ve bir antilobu ellerinden kaçýrmýþlardý. Belli ki, zebralar, antiloplar hýzlarýný arttýrmýþlardý. Belki de, biz yavaþladýk, diyenler vardý. Bir diðer aslan: Yavaþladýðýmýz doðrudur. Hatýrlarsanýz dün gece de av yakalayamadýk yani iki gündür açýz. Aç aslan hýzlý koþamayacaðýna göre, avlanamamasý normaldir.
Bunun üzerine grubun lideri erkek aslan: “ Þu ilerideki aðacýn yapraklarýný yiyen uzun boyunlu zürafayý avlayalým. Akþamüstü peþine düþeriz. Öyle bir tuzak kuralým ki, o zürafanýn boyunu devirelim. Dur bakalým, zürafa Bili deðil mi o? Akþama yedim seni, Bili.”
Sarp duyduklarýna inanamadý. Aslanlar, arkadaþý Bili’yi yakalayýp yiyeceklerdi. Hemen gidip Bili’yi uyarmalý ve onun buralardan çok uzaklara gitmesini saðlamalýydý.
Bili, papaðanýn anlattýklarýný her zamanki gibi önemsemedi, güldü, geçti. Yýllardýr ona dokunmayan aslanlar neden þimdi fikir deðiþtirsin? Hem onun aslanlardan korkusu yoktu. Gücüne güveniyordu. Aslanlarý piþman ederdi. Papaðanýn, bu sefer durum baþka, aslanlar iki gündür açmýþ. Sadece sana odaklanmýþlar. Tuzak hazýrlýyorlar, demesine aldýrmadý.
Bili akþamüstü ormanýn kenarýna geldi. Birden aslanlarýn etrafýný sardýðýný görünce içi acýdý. Keþke Sarp’ý dinleseydim ve buralardan gitseydim, diye düþündü. Aslanlara yem olmak istemeyen Bili, onlara saldýrdý. Uzun bacaklarýyla tekmeler savurdu. Bu tekmelerin tadýna bakan iki aslaný yere serdi. Ormanýn kenarýndaki dar alandan kurtulup açýk alana çýktý ve koþmaya baþladý. Peþinde yirmiden çok aslan vardý. Tuzak, saat gibi iþliyordu. Bili koþtukça, kaçtýkça yoruldu. Birer aslan ayaklarýna sarýldý. Bunun üzerine Bili’nin hareketleri yavaþladý, dizlerinin üstüne çöktü ve yere yuvarlandý. Grubun lideri erkek aslan, mengene gibi diþleriyle, Bili’nin boðazýný sýkmaya baþladý. Olanlarý baþýndan beri takip eden papaðan yakýndaki bir aðaca kondu: “ Dur, Uzunyele. Ben papaðan Sarp. Hatýrlarsan küçükken seni birkaç kere ölümden kurtarmýþtým. Bana can borcun var. O zürafa Bili, benim arkadaþým. Onu býrakmaný istiyorum.”
Uzunyele, papaðanýn dediðini yaptý. Bili’yi býraktý. Papaðanýn dedikleri doðruydu. Yavruyken papaðanýn çok faydasýný görmüþtü. Yaþamýný papaðana borçluydu. Bili ayaða kalktý ve oradan uzaklaþtý. Aslanlar, bir daha Bili’ye dokunmadýlar. Papaðan ve Bili’nin arkadaþlýklarý devam etti. Bili artýk papaðanýn anlattýklarýný dikkatle dinliyordu, gülüp geçmiyordu.
SON
Yazan: Serdar Yýldýrým
Türkiye Çocuk Dergisi Þubat 2016
-
- Offline
Uye No : 67683
KURBAÐACIK
Ormanlýk bir bölgede bulunan bir su birikintisinde yaþamakta olan kurbaðacýk arkadaþý olmadýðýndan yakýnýyordu. Bu kurbaðacýk vaktinin çoðunu su birikintisinde yüzerek geçiriyor, bazen de sudan çýkýp, çimenlerin üstünde zýplayarak geziniyordu. Her gün bir önceki günün týpatýp benzeriydi. Her gün ayný þey, hep ayný þeyler. Bitmek tükenmek bilmeyen bir tekdüzelik kurbaðacýðý canýndan bezdirmiþti. Kurbaðacýk bir gün kýzdý kendine: “ Sanki bütün ömrünü bu su birikintisinde geçirmeye pek meraklýsýn. Dünya senin zannettiðin kadarcýk mý sanki? Dünya bu kadar küçücük mü sanki? Neden kurtarmazsýn kendini buradan, çekip gitmezsin buralardan? Eðer sen bu yaþadýðýn su birikintisine dünya diyorsan, bil ki, sen bu dünyanýn deðil, bambaþka dünyalarýn kurbaðasýsýn. Þunu hiç aklýndan çýkarma: Arzuladýðýn yaþama ancak bu su birikintisinden uzaklaþarak kavuþacaksýn. ”
Kurbaðacýk o anda kararýný verdi. Buradan ayrýlarak yola çýkacak, gideceði yerlerde kendine arkadaþ arayacaktý. Kurbaðacýk ormanda günlerce yol aldý. Artýk ormanýn sýk aðaçlarý seyrekleþmiþ, küçük bir düzlüðe çýkmýþtý. Birden yerde parlak bir þey gördü. Bu da neydi böyle? Parlak þeye baktýðýnda çok þaþýrdý. Bunun içinde bir kurbaða vardý ve o kurbaða da kendisine bakýyordu. Geriye dönüp, bir taþýn arkasýna saklandý. Ýlk þaþkýnlýðý geçtikten sonra bu parlak þeyin çok ince olduðunu ve içinde kurbaða falan olamayacaðýný anladý. O zaman durum apaçýk ortadaydý: Parlak þey ayna olmalýydý ve aynada kendini görmüþtü. Kurbaðacýk aynayý alarak yakýndaki bir aðacýn kenarýna yasladý. Aynanýn karþýsýna geçerek türlü þaklabanlýklar yapmaya baþladý. Bazen iki ayaðý üstünde doðruluyor, bazen zýplýyor, bazen de derin nefes alýp göðsünü, yanaklarýný þiþirerek aynadaki aksini seyrediyordu. Bu hareketlerin içinde en hoþuna giden, aynada kendini iri görmek olmuþtu. Gittikçe daha derin nefes alarak daha iri gözükmeye baþladý. Sonunda öyle bir an geldi ki, kurbaðacýk yusyuvarlak oldu ve ayaklarýnýn yerden kesilip yükselmeye baþladýðýný fark etti.
Kurbaðacýk hiç bozuntuya vermedi. Yerden on metre kadar yükselince aðzýndan biraz hava býraktý. Daha fazla yükselmek gereksizdi. Her iþte her þey seviye seviyeydi. Seviyesinin dozunu tam olarak ayarlamalýydý. Bir kuþ deðildi ki o, çýrpsýn kanatlarýný, yükselsin gökyüzüne, uçsun uçabildiðince. Nereden baksan bir küçük kurbaðacýktý. Olmaz denirdi, kurbaðalar uçamaz denirdi, hayal gibiydi ama gerçekti. Uçuyordu iþte. Kurbaðacýk þöyle bir etrafýna bakýndý. Yön tayini yaptý. Ormandan gelmiþ, þu tarafa gidecekti. Sað ön ayaðýný gideceði tarafa doðru mihaniki bir hareketle uzattý. Hayret! Gitmek istediði tarafa dönüvermiþti. Döndü iyi de hala havada hareketsiz duruyordu. Birden suda arka ayaklarýný ileri gitmek için kullandýðýný hatýrladý. Arka ayaklarýný yavaþ yavaþ göðsüne çekti, geriye doðru býraktý, çekti, býraktý. Düþündüðü tastamam olmuþtu. Ýlerleyebiliyordu. Artýk canýnýn istediði kadar gidip, istediði yerde de aþaðý inebilecekti.
Kurbaðacýk bir süre uçtuktan sonra bir dere kenarýnda boylu boyunca uzanmýþ yatmakta olan yaþlý kurbaðayý fark etti. Mutlaka bir rahatsýzlýðý vardýr yaþlý kurbaðanýn ‘ diye düþündü, çünkü hiçbir kurbaða böylesine açýkta yatmaz. Eðer yatarsa bu onun tehlikelere davetiye çýkartmasý anlamýna gelir. Ýnip bakayým nesi varmýþ yaþlý kurbaðanýn.
Yaþlý kurbaðanýn düþüp kaldýðý bu çayýrlýk bir mesire yeriydi. Ýnsanlar günlük güneþlik yaz günlerinde hafta sonlarýný burada geçirirler, piknik yaparlardý. Bir kendini bilmez yanýnda getirdiði þiþenin içindekini içmiþ, giderken de atmýþ þiþeyi kýrmýþtý. Ýþte yaþlý kurbaða önündeki bu kýrýk þiþenin bir parçasýna basýnca ayaðýndan yaralanmýþ ve canýnýn çok acýmasýna dayanamayarak bayýlmýþtý. Yaþlý kurbaða kendine geldikten sonra olanlarý kurbaðacýða anlattý ve yardým etmesini istedi.
Kurbaðacýk: “ Efendim, böyle bir durumla daha önce hiç karþýlaþmadým. O cam parçasýnýn ayaðýnýzýn altýndan çýkarýlmasý lazým. Ben bunu baþaramam. Gelirken görmüþtüm. Az ileride dere kýyýsýnda iki çocuk balýk tutuyordu. Gidip onlarý çaðýrayým, size yardým ederler herhalde “ dedikten sonra zýplayarak uzaklaþtý.
Kurbaðacýk çocuklarýn yanýna geldiðinde: “ Lütfen yardým eder misiniz? Yaþlý bir kurbaða ayaðýndan yaralanmýþ az ileride yatýyor. Ne olur benimle gelin ona yardýn edin , onu kurtarýn. Ýyilik yapmak sevaptýr. Haydi, çocuklar, lütfen kalkýn, benimle gelin “ dedi.
Kurbaðacýðýn yalvarmasýna dayanamayan çocuklar, oltalarýný sudan çýkarýp bir kenara koydular ve kurbaðacýðýn peþine takýldýlar. Biraz sonra yaþlý kurbaðanýn ayaðýndaki cam parçasý çýkarýlmýþ ve yaralý yer temiz bir bezle sarýlmýþtý.
Çocuklar gittikten sonra kurbaðacýk yaþlý kurbaðaya destek oldu ve onu kuytu bir yere ***ürdü. Burada yaþlý kurbaða, kurbaðacýða yaptýðý yardýmlardan dolayý teþekkür ettikten sonra: “ Nedense böylesine karþýlýk beklemeden yapýlan iyilikler, yardýmlar pek nadir oluyor. Nedense herkes bir baþkasý bana kötülük yapmadan ben ondan önce davranýp ona bir kötülük yapayým, ilk ben vurayým diyerek kesinlikle hiç bitmeyecek bir yarýþý sürdürüyorlar. Gelin bu anlamsýz kötülük yarýþýndan vazgeçin, gelin kardeþ olalým, elele tutuþalým, mutluluða koþalým diyerek seslensem ben þimdi canlýlara acaba beni dinlerler mi? Hep kötülük görmekten, hep üzülmekten, hep aðlamaktan býktým artýk “ diyerek sözlerini tamamladý ve aðlamaya baþladý.
Yaþlý kurbaðanýn aðlamasý kurbaðacýðýn silkinmesine sebep oldu: “Dur aðlama artýk yaþlý kurbaða, sil gözyaþlarýný. Bundan sonra ikimiz eþ kardeþ sayýlýrýz. Demek ki bir kötülük yarýþý yapýlýyor ve herkes bu yarýþý önde bitirme gayreti içinde. Buna karþýn ben de þu andan itibaren iyilik yarýþýný baþlatýyorum. Yakýnda dünya turuna çýkacaðým ve canlýlara iyiliði anlatarak onlarýn iyilik yarýþýna katýlmalarýný saðlayacaðým. Ýyilik bayraðý sonsuza dek gönderde dalgalanacaktýr. “
Kurbaðacýk kendine çok güveniyordu. Neden derseniz, çünkü güçlü bir kozu vardý. Ne çabuk unuttunuz, uçabiliyordu ya. Kýtalararasý yolculuk onun için hiçten bile deðildi.
SON
Yazan: Serdar Yýldýrým
BU MASALIN BULUNDUÐU KÝTAPLAR:
Masal Bahçesi - Söðüt Yayýnlarý - Haziran 2008 - Sayfa: 360-365
Eðlendiren Masallar - Karaca Yayýnlarý - Sayfa: 3-19
Masal Diyarý - Yakamoz Çocuk - Yayýn Yýlý: 2008
4.Sýnýf Konu Anlatýmlý - VIP TÜM DERSLER - Editör Yayýnevi - Sayfa: 269
Yayýnevleri internetten alýyorlar. Ýþin parasal yönü yoktur. Benim amacým okuyucuya güzel eserler sunmaktýr.
-
- Offline
Uye No : 67683
Pakistan Punjab Üniversitesi'nde Okutulan Ders Kitabýnda Hikayelerim Çýktý
KIRLANGIÇ ÝLE SERÇE
SARAYIN SÜTÇÜSÜ ( AYÞECÝK ÝLE YASEMÝN SULTAN )
GÜLHANE PARKI ( BÜCÜR ZÜRAFA )
GEZGÝN ÞEHMUZ ( GEZGÝN ÞEHMUZ ÝLE FAKÝR PADÝÞAH )
GÜZEL BÝR YAZ GÜNÜ ( ANNE GÜVERCÝN )
Yazdýðým bu hikayeler Pakistan'ýn Lahore þehrinde bulunan Punjab Üniversitesi'nden öðretim görevlisi Dr.Abdul Majid Nadeem tarafýndan hazýrlanan TÜRKÇE DÝLBÝLGÝSÝ kitabýnýn TÜRKÇE METÝNLER bölümünde çýktý. Hikayeler 106 - 115 sayfalarý arasýndadýr. Hikayelerin altýnda adým yazmaktadýr.
Kitabýn yazarý: Abdul Majid Nadeem
University of the Punjab, Lahore, Pakistan, Arabic, Faculty Member
(PDF) Turki Zaban.pdf | Dr. Abdul Majid Nadeem - Academia.edu
Linki týklayýnýz. Gelen sayfanýn yüklenmesi için, birkaç saniye bekleyiniz ve sayfayý yukarýya doðru kaydýrýnýz. Ýyi okumalar.
--------------------------------------------------
Romanya Demokrat Türk Birliði Yayýn Organý Hakses Dergisi'nde benim yazdýðým Baba Koç ile Kýzýl Kurt isimli masal çýkmýþtýr. 26-27. sayfadadýr. Masalýn altýnda adým yazmaktadýr.
https://rdtb.ro/hakses/pdf/feb2019.p...f3a1d-o0Hn_LYA
----------------------------------------------------
Orta Asya'da kurulu Türk-Uygur Devleti sitesinde benim yazdýðým Anne Güvercin isimli hikaye çýkmýþtýr. Yazýlar, Uygur Arapça'sýdýr. Ekraný yukarý doðru kaydýrýrsanýz iþte Türkçe ve Anne Güvercin. Ýyi okumalar dilerim.
ئانا كەپتەر(تۈرۈكچە-ئۇيغۇرچە) | lopnuri
-------------------------------------------------------
KONUÞAN LEYLEK
Yazan: Serdar Yýldýrým
Benim yazdýðým bu masal peþtuca diliyle yayýnlandý.
Afganistan’da ve Pakistan’ýn batý kesiminde yaþayan Peþtunlarýn konuþtuðu dil. Hint-Avrupa dillerinin Hint-Ýran dilleri öbeðine baðlýdýr. Kýrk beþ harfli bir alfabesi vardýr.
Peþtunlar tarafýndan konuþulan dil, Darice ile birlikte Afganistan'ýn iki resmi dilinden biridir. 40 ila 60 milyon arasýnda kiþi tarafýndan konuþulduðu düþünülen dil, Peþtun kimliðinin temel "unsurlarýndan" biridir. Peþtuca, bu dile uyarlanmýþ Arap alfabesiyle yazýlýr. Ayrýca Farsça ve Arapçadan girmiþ çok sayýda kelimeye rastlanýr.
TÜRK BALALARI _ تورک بالالاری – Telegram
Sayfayý yukarý doðru kaydýrýrsanýz Konuþan Leylek masalýna daha kolay ulaþýrsýnýz.
-
- Offline
Uye No : 67683

FRANSA ASKERÝ LÝDERÝ VE ÝMPARATORU NAPOLYON BONAPART ÝLE BÝRLÝKTEYÝM
Bir zamandýr Napolyon ile koordinatlarýmýzýn kesiþtiði bir zamanda buluþmak istiyordum ve sonunda buluþtuk. Napolyon Bonapart, Fransa imparatoru olmuþ, dünya tarihine adýný altýn harflerle yazdýrmak istemiþ ve bunu baþarmýþ. Tarih 9-5-2024. Ben Napolyon Bonapart yazýyorum bilgisayarýma ve siteler, forumlar çýkýyor. Hayat hikayesi, fethettiði yerler, hayatlarý sonlandýrýlan insanlar. Ben Fransa imparatoru olsam, Fransa'yý yüceltmeye çalýþýrdým. Komþu ülkelere saldýrýp savaþ çýkarmazdým. Yaþadýðým yýllardan 200 - 300 yýl sonra yeni nesil insanlar benim adýmý az bilirdi ama olsun. Az tanýnayým ama iyi tanýnayým. Ben Fransa imparatoru olarak Mýsýr'ý iþgal edersem olmaz. Bu ülkelerin yüzlerce yýl sonraki yeni nesilleri Serdar Yýldýrým kötüydü, fenaydý. Ülkemizi iþgal etti, nice canlýlara yaþam izni vermedi derlerse çok üzülürdüm.
Zaman gezgini olarak Napolyon Bonapart'ý rahatsýz ettim: " Buyrun, Napolyon Bonapart. Burasý benim evim. Dört katlý bir apartmanýn ikinci katý. Bazýsýna göre, saray, köþk. Bazýsýna göre, yaþanýlacak iyi bir mekan. "
Napolyon Bonapart: " Palavrayý kes!. Ýki oda, bir salon, apartmanda altý kolon. Kendini uyanýk sanýyorsun deðil mi? Beni harekete geçirmeden sinyallerini aldým. Yaþadýðýn bu binayý gezdim, dolaþtým. Kendin için, kendince bir þeyler yapmaya çalýþýyorsun ama bana sökmez. Hakkýnda araþtýrma yaptým. Bu binada ve komþu binalarda seni tanýyan yok. Kim bu Serdar Yýldýrým diyorlar? "
Serdar Yýldýrým: " Doðrudur. Demek ki baþarýlý oldum. Öyle saðda solda lak luk edersem bunun bana faydasý olmaz. Sessiz ve derinden gitmek, benim temel ilkemdir. Yakýn plan çalýþtýðým insanlar oldu ve bunlarýn pek azý bana yardýmcý oldu. "
Napolyon Bonapart: " Her yanlýþa bir doðru kýlýf buluyorsun. Seninle uðraþamam. Çekil yolumdan. Gölge etme. "
Serdar Yýldýrým: " Benim sizinle bir uðraþ içine girmemin sebebi, Osmanlý Ýmparatorluðu çöktükten sonra Anadolu iþgal altýndayken Kurtuluþ Savaþý baþlatan Mustafa Kemal ile ilgili. Mustafa Kemal öðrencilik yýllarýnda, önceleri Napolyon'a hayrandým. Sonradan siyasi fikirlerim þekillenince Napolyon'dan hoþlanmamaya baþladým. Demek ki, devrimler karþý devrimleri getirebilir, demiþti.
Gençliðinde Mustafa Kemal'i etkileyen kiþiler arasýnda yer alan batýlý düþünürlerden bazýlarý þunlardý: Jean-Jacques Rousseau: Özgürlükçü ve cumhuriyetçi düþünceleri.
Montesquieu: Erdem rejimi olarak cumhuriyetin önemine dair fikirleri.
Voltaire: Ýlim ve akýl vurgusu.
Ey Napolyon Bonapart, dünyadaki maceranýzý bir þekilde sonlandýrmýþsýnýz. Sizin için, çok baþarýlýdýr denebilir. Gelecek nesiller sizden etkilenmiþ. Dünyanýn yüz elliden fazla ülkesinin ders kitaplarýnda varsýnýz. Bunlar Napolyon Bonapart diyorlar da baþka bir þey demiyorlar. Ben de tarihin kabul ettiði bir yüce sima olarak sizi gördüm ve kabul ettim. Dünya tarihine sizi yeniden lanse etmek istiyorum ve Napolyon Bonapart diyorum. Siz böyle bir etkinliðin baþ mimarý olmaz mýydýnýz? "
Napolyon Bonapart: " Ben gelmiþim, geçmiþim. Bu dünyadaki zamanýmý tamamlamýþým. Siz beni yeniden gündeme mi getirmeye çalýþýyorsunuz? "
Serdar Yýldýrým: " Tamamen öyle. Ben kesinlikle Napolyon Bonapart diyorum ve bu fikirlerin takipçisi olacaðým. "
Napolyon Bonapart: " Ýlk karþýlaþtýðýmýzda bana agresif biri gibi göründünüz ama kalbiniz bir pamuktan yumuþakmýþ. Benim þu anda size bir jest yapmam gerekir. O zamanlar Ýspanya Krallýðýna kardeþim 3. Napolyon'u getirmiþtim. Þimdi geçmiþe dönsek ben sizi Ýspanya Kralý olarak tayin etsem, siz emrime riayet edip Ýspanya Kralý olur muydunuz? "
Serdar Yýldýrým: " Bu benim için, paha biçilmez bir umut kaynaðý olurdu. Krallar, þahlar, padiþahlar hep zor durumda kalmýþtýr ve istemedikleri iþlerle mücadele etmiþtir. Ben sizi kýrmamak için, Ýspanya Kralý olurum. Zamaný tersine çevirir, saatleri sessiz çaldýrýrým. Sarayda oturmaz halkýn arasýnda gezerim. Halkla birlik olurum, bütünleþirim. "
Napolyon Bonapart: " Ben 22 yaþýnda albay, 26 yaþýnda general oldum; haberin var mý senin? Bir ülkeyi düþmanlar istila etse, dört bir yandan sarýlsa, yok edilmeye çalýþýlsa, sen bu ülkenin vatandaþý olsan, bu haksýzlýða karþý çýkmaz mýsýn? "
Serdar Yýldýrým: " Gür sesimle haykýrýrým. Baðýrýr çaðýrýrým. Düþmanlar bundan korkar. "
Napolyon Bonapart: " Benim ülkem Fransa'nýn Ýngiltere ile yýllardýr bitmek tükenmek bilmeyen savaþlarý vardý. Genelde bizim ordu bozguna uðruyordu ve kaçýyordu. Ben yüzbaþý ve binbaþý iken savaþtan kaçmadým. Emrimdeki birlikle savaþa devam ettim. Asker de kaçmadý. Sonradan ordu komutanlarý bunu fark etti. Sayýsý yüz bini geçen ordular emrime verildi. Ýtalya seferi sýrasýnda 18 meydan savaþý kazandým. 15-Mayýs-1796’da ordumla Milano’ya girdim. 27 yaþýndaydým.
Daha sonra Fransýz donanmasý ile 19-Mayýs-1798'de Mýsýr seferi için yola çýktým. Ýngiltere'nin ticaret yolunu kesmek istedim. Olayýn odak noktasý Süveyþ Kanalý'ydý. Uzak doðudan gelen gemiler dolusu mallar, Afrika'nýn güneyinden dolanmadan Süveyþ'ten kolayca geçirilip Ýngiltere'ye getiriliyordu. Mýsýr'ý ele geçirmek, benim için zor olmadý. Böylece Ýngiltere'nin asýl ticaret membaý olan yolu kesmiþ oldum. Ýngiltere'den ah vah sesleri yükselmeye baþladý. Sonradan doðuya gittim. Orta Doðu'nun güçlü kalesi Akka'ya yöneldim. Akka'yý kuþattým ama alamadým. Osmanlý veziri Cezzar Ahmet Paþa çok dirençliydi ve Akka'yý bana teslim etmedi. Cezzar kasap demektir. Bu Cezzar Ahmet Paþa yakaladýðý düþmanlarýný develeriyle birlikte kurban edermiþ. Eðer ben Cezzar'ý yenip Akka'yý alabilseydim, Büyük Ýskender gibi Suriye, Irak, Ýran, Pakistan ve Afganistan'ý dümdüz edip Hindistan'ý ele geçirmek istiyordum. "
Serdar Yýldýrým: " Ey Napolyon Bonapart, siz yüce düþünceler içindeydiniz ve Ýngiltere'nin ticaret yolunu kesmeye çalýþtýnýz. Kestim dediniz, doðrudur ama sonradan neden oradan ayrýlýp iki gemiyle Fransa'ya döndünüz. Kýrk bin askeriniz orada kaldý. Siz Fransa yönetimi üstünde gücünüzü artýrdýnýz ama orada kalan Fransýz askerleri ne oldu? "
Napolyon Bonapart: " Avrupa’da Fransa’nýn Koalisyon ordularýna yenildiði haberini alýnca ülkeme dönme kararý aldým. Eylül 1799’da ordumu Mýsýr'da býrakarak iki gemiyle Fransa'ya döndüm. Emrimde bir dolu general vardý. Onlarda güçlerini ispat etsinler ve zafer kazansýnlar diye düþündüm. Ben bir generaldim ve Fransýz ordularý benim emrime verilmiþti. Bu böyle olmasaydý ben Napolyon Bonapart olabilir miydim? Savaþa gidip, savaþtan kaçan komutan deðil, savaþ meydanýný asla terk etmeyen, yalnýz kalsa bile savaþan, zafer kazanmayý bekleyen ve bunu baþaran bir komutan olabilir miydim?
Ben zafer kazandýkça ordu komutanlarý, bu Napolyon, Fransa Ýmparatoru olur, dedi. Önce 1.konsül seçildim ve sonra Fransa Ýmparatoru oldum. Fransa'yý yücelttim. Ýngiltere'nin hýzýný kestim. Fransa'yý dünya devletleri arasýnda ön sýraya yükselttim. 1804 yýlýnýn Mayýs ayýnda, kralcýlarýn bir komplosunu bahane ettim ve kendimi imparator ilan ettim. "
Serdar Yýldýrým: " Avrupa'yý fethettikten sonra, doðuya yöneldiniz. 1812 yýlý ortasýnda 800 bin kiþilik orduyla Rusya üstüne yürüdünüz. Borodino Muharebesi'nde General Kutuzov komutasýndaki Rus ordusunu yenilgiye uðrattýnýz. Ruslar, tarlalarý yakarak ve su kaynaklarýný kurutarak geri çekildi. Aç ve susuz kalan ordunuzda hastalýklar baþladý. Sonunda Moskova'yý kuþattýnýz. Bir hafta sonra Moskova'ya girdiniz. Bir ay boyunca Moskova'da kaldýktan sonra Kaluga'ya doðru çekildiniz. Daha sonra ordunuzla ileri yürüyüþe geçince Tatarlar Fransa ordusunu takip etti ve çok can aldý. Rus ordusunun kazandýðý savaþlardan sonra 14-Aralýk-1812' de Rusya'yý terk ettiniz. Böylelikle Avrupa'da itibarýnýz zedelendi. "
Napolyon Bonapart: " Benim hiçbir þekilde itibarým zedelenmedi. Her ne yaptýysam hepsi yüzde yüz doðrudur ve peþinden gidilmesi gerekir. Sen kimsin ki, beni eleþtirmeye çalýþýyorsun. Ben seni bir kaþýk suda boðarým. "
Serdar Yýldýrým: " Benim yaþadýðým zamanda, Avrupa tek bir gücün egemenliði altýnda olsaydý, sesimi bu derece yükseltemezdim. Avrupa kýtasý pek çok devlet barýndýrýyor ve orta ölçekli bir yönetim anlayýþý içinde. Ey Napolyon Bonapart, þu anda Avrupa Birleþik Devletleri olsaydý ve bunun kurucusu siz olsaydýnýz, bakýn ben karþýnýzdayým ve benim için, nasýl bir gelecek arzulardýnýz? "
Napolyon Bonapart: " En güçlü olduðum zaman bu derdim ve seni þövalyelerime yakalatýrdým. Ellerini baðlatýr ve karþýmda diz çöktürürdüm. "
Serdar Yýldýrým : " Ey Napolyon Bonapart, böyle bir þey mümkün deðil. Ben suçlu biri deðilim ki, hakkýmda nasýl bir cezai iþlem uygulatacaksýnýz? Hem ele geçirdiðin ülkelere Napolyon kanunlarý getireceksin ama ben düþüncemi söyledim diye beni kürek mahkumu ilan edeceksin? "
Napolyon Bonapart: " Bana bak bana. Adýn Serdar mýydý neydi? Benim canýmý sýkma canýný yakarým. Konuþmayý burada kes, hikayeyi hazýrla, sadece gerçekleri yaz ve bana okutmadan yayýnlama. Bu iþten ben karlý çýkarým çünkü zaferlerimle gündeme geliyorum. Senin bu iþten kazancýn ne olacak merak ediyorum? "
Serdar Yýldýrým: " Þimdi tarih 6-1-2025. Artýk hikaye bitti. Yazmasý 8 ay sürdü. Bugün site ve forumlarda okunmaya baþlayacak. Bu iþten benim kazancým, okuyucunun hoþça vakit geçirerek tarihi bilgi sahibi olmasý. "
SON
-
- Offline
Uye No : 67683
YAÞLI KADIN MASALI
Bir yaþlý kadýn vardý
Gece, gündüz aðlardý
Gözyaþlarý durmadan
Çaðlayan bir pýnardý.
* * * *
Ev dediðin tek oda
Yaþanýr mý burada?
Sabah, akþam hep çorba
Dertler bekler sýrada.
* * * *
Bir gün bir adam geldi
Kadýna selam verdi
“Satýn aldým burayý
Boþalt odayý “dedi.
* * * *
“Vay benim dertli baþým
Hiç dinmedi gözyaþým
Nerelere giderim
Yok bir dikili taþým.“ .
* * * *
“Bugün var, yarýn yoksun
Kalacak yerin olsun;
Karþýdaki arsaya
Yataðýný kurarsýn. ”
* * * *
“Aman oðlum olur mu?
Düþene vurulur mu?
Etmeyin, eylemeyin
Sokakta yatýlýr mý? “
* * * *
Gün döndü, yarýn oldu
Odasýndan taþýndý
Geceleri arkadaþ
Ay ile yýldýz oldu.
SON
---------------------------------
FÝL ÇOCUK
Afrikalý bir zenci çocuk
Büyücü çýraðýymýþ
Fili insan yapayým darken
Kendini fil yapmýþ
* * * *
Daðlarda, bayýrlarda
Gezerken ayaðýna
Kocaman bir diken batmýþ
Filin caný çok acýmýþ
* * * *
Aslandan, kaplandan, kartaldan
Tilkiden, kurttan, baykuþtan
Tavþandan yardým istemiþ
Fili gören korkup kaçmýþ
* * * *
Fil aðlana, sýzlana
Köyüne geri dönmüþ
Anasý, babasý, amcasý
Çocuk sesli filden kaçmýþ
* * * *
Fakat cesur Toro
Moro’nun arkadaþý
Korku nedir bilmezmiþ
Dikeni çekip çýkarmýþ
* * * *
Moro hep fil kalmýþ
Toro’dan ayrýlmamýþ
Onlarýn öyküleri
Dünyada destanlaþmýþ.
SON
Yazan: Serdar Yýldýrým
-
- Offline
Uye No : 67683
ÝKÝ ODUNCU
Bundan yýllarca önce ülkenin birinde iki oduncu yaþarmýþ. Bu iki oduncu çok iyi arkadaþmýþ. Kasabanýn yakýnýndaki ormanýn kenarýna yaptýklarý evlerde kalýrlar, her sabah birlikte ormana gidip odun keserler, odunlarý eþeklerine yükleyip kasabada satarlar, bir ihtiyaçlarý varsa alýrlar ve evlerine dönerlermiþ. Bir gün bu iki oduncu kasabadan dönerken bir hiç yüzünden kavga etmiþler. Ertesi sabah biri ormanýn bir tarafýna, diðeri öbür tarafýna odun kesmeye gitmiþ. Artýk birbirlerini arayýp sormuyorlar, yolda karþýlaþmamaya dikkat ediyorlarmýþ.
Odunculardan adý Ahmet olaný ormanda odun keserken, aðacýn kovuðunda bir küp altýn bulmuþ. Çok sevinmiþ. Altýnlarý evine getirip saklamýþ. O gün çok düþündüðü halde altýnlarý ne yapacaðýna karar verememiþ. Ertesi sabah arkadaþý þüphelenmesin diye yine odun kesmeye gitmiþ. Aradan günler geçtiði halde soruna bir çözüm yolu bulamayan Ahmet, þu bizim Mehmet’e bir þaka yapayým, bakalým nasýl þaþýracak, diyerek bir keseye altýn doldurup gece yarýsý ormana gitmiþ. Arkadaþýnýn odun kestiði yerdeki bir aðacýn dalýna keseyi asmýþ. Sabah olunca aðacýn dalýnda altýn dolu keseyi gören Mehmet çok þaþýrmýþ: “ Altýn dolu kesesini saklamak isteyen biri getirip de böyle aðacýn dalýna asmaz. Kuþlar getirip bunu buraya baðladý desen o da olmaz. Yoksa bizim Ahmet…Tabii ya, neden olmasýn. Demek ki, Ahmet ormanda çokça altýn buldu. Birazýný keseye doldurup, bu aðaca baðladý. Düþündüðüm doðru olabilir de, olmayabilir de. En iyisi durumu Ahmet’le konuþmak “ diye düþünmüþ.
Çabucak odun kesip eþeðin sýrtýna yüklemiþ ve kasabaya giden yola çýkýp Ahmet’i beklemeye baþlamýþ. Aradan yarým saat geçmiþ geçmemiþ, Ahmet eþeðiyle karþýdan görünmüþ. Mehmet, Ahmet’e durumu anlatmýþ ve bu altýnlarý oraya kendisinin býrakýp býrakmadýðýný söylemesini istemiþ. Ahmet yalan söylemesini sevmezmiþ ama bilmem, benim haberim yok, deyivermiþ iþte. Bunun üzerine Mehmet bulduðu altýnlarla bugün kasabada ziyafet vereceðini söylemiþ. Ahmet kasabaya varýncaya kadar ne kadar dil döktüyse de, Mehmet’i kararýndan vazgeçirememiþ. Birlikte odunlarý sattýktan sonra Mehmet bir tellal tutmuþ ve kasabalýlarý meydanda vereceði ziyafete çaðýrmýþ. Meydana masalar kurulmuþ, yenilmiþ, içilmiþ, oyunlar oynanmýþ, neþe içinde ziyafet tamamlanmýþ. Akþamüstü Ahmet ile Mehmet eþeklerini önlerine katýp evlerine dönmüþler.
Ahmet o gece bir türlü uyuyamamýþ. Yataðýnda bir o yana, bir bu yana dönmüþ, durmuþ. Mehmet’in bir kese altýný boþ yere harcamasýna þaþýyormuþ. Gece yarýsý aniden aklýna bir fikir gelmiþ. Mehmet belki bir kese altýný keþke harcamasaydým diye düþünüyordur. Belki yaptýðýna piþman olmuþtur. Eðer yarýn bir kese altýn daha bulursa kesinlikle ayný þeyi yapmaz, kendi ihtiyacý için kullanýr. Ahmet üþenmeden kalkmýþ, bir keseye altýn doldurup ormana gitmiþ. Mehmet’in odun kestiði yerdeki bir aðacýn dalýna keseyi asmýþ. Sabah olunca Mehmet keseyi bulmuþ. Ahmet’in yalvarmasýna, çýrpýnmasýna aldýrýþ etmeden kasabada bir ziyafet daha vermiþ. Ahmet o gece hiç uyuyamamýþ. Bütün gece evin içinde dönmüþ, durmuþ. Hýrsýndan ne yapacaðýný bilmez haldeymiþ. Ertesi gün öðle üzeri ne kadar altýný varsa eþeðine yükleyip kasabanýn aksi istikametinde bir yola girmiþ ve rastladýðý ilk þehirde tam iki yýl her gün þölen düzenleyerek, ziyafet vererek eðlenceli bir hayat yaþamýþ. Altýnlar bitince eþeðine binerek evine geri dönmüþ.
Ýki oduncu tekrar birlikte odun kesmeye baþlamýþ. Aradan aylar geçmiþ fakat ne Ahmet Mehmet’e iki yýl süresince nerede olduðunu, ne yaptýðýný anlatmýþ ne de Mehmet Ahmet’e bunlarý sormuþ. Günlerden bir gün kasabadan dönerken yine bir hiç yüzünden kavga etmiþler. Ýki oduncunun yollarý ayrýlmýþ. Biri ormanýn bir tarafýnda, diðeri öbür tarafýnda odun kesmeye baþlamýþ. Bu sefer Mehmet bir aðacýn kovuðunda bir küp altýn bulmuþ. Altýnlarý nasýl harcayacaðýný düþünürken aklýna Ahmet gelmiþ. Bir gece Ahmet’in odun kestiði yere bir kese altýn býrakmýþ. Ahmet ertesi gün kasabada ziyafet vermiþ. Bir iki derken, Mehmet kýzmýþ, eþeðine binip uzak bir þehre gitmiþ. Ýki yýl her gün ziyafet verip altýnlarýn hepsini bitirmiþ, evine geri dönmüþ. Ýki oduncu yine barýþmýþlar, birlikte odun kesmeye baþlamýþlar. Aradan uzun yýllar geçmiþ. Bu arada, iki oduncunun eþekleri ölüp gitmiþ. Ýki oduncu ihtiyarlýklarýnda kasabaya sýrtlarýnda odun taþýrken, yýllar önce bulduklarý birer küp altýnla birbirlerine nasýl oyun yaptýklarýný ballandýrarak anlatmýþlar.
SON
Yazan: Serdar Yýldýrým
Konu Bilgileri
Bu Konuya Gözatan Kullanýcýlar
Þu an 1 kullanýcý var. (0 üye ve 1 konuk)
Benzer Konular
-
Þiirler forum içinde, yazan Serdar Yýldýrým
Yorum: 4
Son Mesaj: 31.Ekim.2024, 18:28
-
Þiirler forum içinde, yazan Serdar Yýldýrým
Yorum: 2
Son Mesaj: 29.Eylül.2023, 21:02
-
Þiirler forum içinde, yazan Serdar Yýldýrým
Yorum: 1
Son Mesaj: 16.Aðustos.2023, 00:36
-
Þiirler forum içinde, yazan Serdar Yýldýrým
Yorum: 1
Son Mesaj: 07.Aðustos.2023, 23:43
-
Bunlarý Biliyormusunuz forum içinde, yazan kaptan-8
Yorum: 0
Son Mesaj: 05.Nisan.2014, 08:41
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok
-
Forum Kurallarý