DUYURU PANOSU
FORUMUMUZDA TİVİBU, D-SMART ,DİGİTURK-BEİN KANALLARI YERLİ - YABANCI PLATFORMLARLA İLGİLİ ,KART PAYLAŞIMI ,İPTV ,SERVER PAYLAŞIMDA BULUNMAK,HACK İLE KONULAR ve SPONSORLARIMIZ DIŞINDA HERHANGİ BİR ÜRÜN SATIŞI YAPMAK YASAKTIR 

İletişim


 WHATSAPP +905354035843


ERK@L


onlineuydudestek@gmail.com

×

NOTICE Bilgilendirme : Bu konu 4023 gün önce başlatıldı . Konu başlangınç tarihi güncel değilse Konu güncelliğini yitirmiş yada bu konu ile ilgili son cevap yazılmış olabilir. Eğer yazınız doğrudan bu konu ile ilgili değil ise yeni bir konu başlatmanızı tavsiye ederiz....

Nutuk 3.bölüm Ankara'ya Geliş Baylar, Meclisi Mebusan'ın İstanbul'da toplanmasını önleyememek zorunluğu üzerine, İstanbul'da toplanacak Mecliste, "yurdun bütünlüğünü, devletin ve ulusun bağımsızlığını güven altına alma amacımızı korumak ve savunmak için birleşik ve dayançlı bir grup meydana getirmeyi" tek çare olarak düşündük. Bunun sağlanması için, bildiğiniz gibi, 18 Kasım 1919 günlü yönerge ve genelgede, milletvekillerinin belli yerlerde grup grup toplanarak görüşecekleri

Bu konu 65980 kez görüntülendi 56 yorum aldı ...
Nutuk 3.bölüm 65980 Reviews

    Konuyu Değerlendir: Nutuk 3.bölüm

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 65980 kez incelendi.

 
Sayfa 5/8 İlk ... 5 ... Son
  1. #1
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart Nutuk 3.bölüm

    Nutuk 3.bölüm

    Ankara'ya Geliş
    Baylar, Meclisi Mebusan'ın İstanbul'da toplanmasını önleyememek zorunluğu üzerine, İstanbul'da toplanacak Mecliste, "yurdun bütünlüğünü, devletin ve ulusun bağımsızlığını güven altına alma amacımızı korumak ve savunmak için birleşik ve dayançlı bir grup meydana getirmeyi" tek çare olarak düşündük. Bunun sağlanması için, bildiğiniz gibi, 18 Kasım 1919 günlü yönerge ve genelgede, milletvekillerinin belli yerlerde grup grup toplanarak görüşecekleri önemli noktalardan biri olarak bu konuyu ele almıştık.
    Gene o zaman düşündük ki, bu grubun kurulmasını sağlamak için her sancaktan birer milletvekilini Eskişehir'e çağıralım. Eskişehir üzerinden trenle İstanbul'a gidecek milletvekillerini de, çağıracağımız milletvekilleriyle birleştirelim ve kendimiz de Eskişehir'e giderek, genel bir toplantı yapıp işleri enine boyuna görüşelim, Bu arada milletvekillerinin İstanbul'da güvenliğiyle ilgili önlemleri de söz konusu etmek istiyorduk. Fakat bundan sonra açıklayacağım nedenlerle, toplantıyı Ankara'da kalarak yapmayı yeğledik. Daha bir ay kadar Sivas'ta kaldıktan sonra artık Ankara yolunu tuttuk.
    Ankara'ya gelişimizi 27 Aralık 1919 günlü, şu açık bildirimle her yere duyurduk:
    Sivas'tan Kayseri yoluyla Ankara'ya gitmek üzere yola çıkan Heyeti Temsiliye , bütün yol boyunca ve Ankara'da, büyük ulusumuzun sıcak ve içten yurtseverlik gösterileri içinde bugün buraya geldi. Ulusumuzun gösterdiği birlik ve dayanç, ülkemizin geleceğini güven altına alma konusundaki inancı sarsılmaz bir biçimde destekleyecek niteliktedir.
    Şimdilik heyeti temsiliye merkezi Ankara'dadır. Saygılarımızı sunarız efendim.
    Heyeti Temsiliye adına
    Mustafa Kemal
    2 Ocak 1920 günü, Cemiyetin Merkez kurallarına, Hacıbektaş'ta Çelebi Cemalettin Efendi'ye, Mutki'de Hacı Musa Bey'e ayrıca bir bildirim yaptık.
    Bu bildirimimizin içindekiler ve yazılış biçimi şöyleydi:
    ... Yolculuğumuz sırasında görüp incelediklerimiz bizlere, gerçek koruyucu Ulu Tanrı"nın yardımı ile meydana gelen ulusal birliğimizin dayanağı olan ulusal örgütün kök salmış ve ulusun ve ülkenin geleceğini kurtarmak için gerçekten güvenilir bir güç ve erk durumuna gelmiş olduğunu sevinçle gösterdi.
    Dış durum, bu ulusal dayanç ve birlik yüzünden Erzurum ve Sivas Kongresi ilkelerine göre ulusa ve yurda elverişli bir şekle girmiştir.
    Kutsal birliğimize, dayanç ve inancımıza güvenerek yasal isteklermizin elde edileceği güne değin direnerek çalışılması ve bu bildirimimizin köylere varıncaya dek bütün ulusa duyurulması rica olunur.
    Anadolu ve Rumeli MüdafaaiHukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi adına
    Mustafa Kemal

  2. #33
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart

    Karakol Cemiyeti İstanbul'da Örgütünü Genişletmeye Çalışıyor
    Baylar, bir ara bir Karakol Cemiyetinden ve onun çalışmalarını yasaklama konusundaki girişimlerimizden söz etmiştim. Bu cemiyetin İstanbul'da örgütünü daha da geliştirmeye çalıştığı anlaşılıyor. Yeniden şöyle bir uyarmada bulunmak gerekti:
    Yazı ile

    12 Mart 1920

    Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Şevket Beyefendi'ye
    İstanbul'da bulunan örgütümüzün, amacı gerçekleştirmeye yetmediği anlaşılmaktadır. Çeşitli zamanlarda ve hele bugünlerde Ankara'ya gelen ve durumu bilen kimi kişilerin verdikleri bilgiye göre, bu işteki başarısızlığın nedeni Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti örgütü adı altında Karakol Tüzüğünün uygulanmasına çalışılması olduğu anlaşılmıştır.
    Karakol Tüzüğü, birçok kimseleri örgütlerimizle ilişki kurmaktan ürkütmüştür. Bundan ötürü, örgütlerimizi Müdafaai Hukuk Örgüt Tüzüğüne göre kurmak, özellikle İstanbul için yeter. Çünkü, İstanbul'da asıl gücü, düşünce akımlarını birleştirmekte aramalıdır. İstanbul'da eylemli hareketler ve özel girişimler için kurulacak silahlı örgüte bile, Müdafaai Hukuk Tüzüğü Eki'nin uygulanması yeter. İstanbul Merkez Kurulu ve ona bağlı örgütler yönetim kurullarının açıktan çalışmalarında sakınca görülüyorsa, bu kurullarda görev alacak kişiler, kimliklerini gizli tutabilirler. Bu yolda kurulmuş ve kurulacak olan örgütlerin ve bunların merkez kurulları ile yönetim kurullarında görev alan kişilerin adlarının güvenli bir araçla bildirilmesi yolunda yüce yardımları pek çok rica olunur efendim.
    Heyeti Temsiliye adına
    Mustafa Kemal


  3. #34
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart

    İstanbul'daki Kuvayi Milliye İleri Gelenlerinin Tutuklanması İçin Londra'dan Gelen Buyruk
    Şimdi isterseniz, yeniden İstanbul'a dönelim. 11 Mart 1920 günlü bir telde Rauf Bey şu bilgiyi veriyordu: 10 Mart l920 günü öğleden sonra İtilâf temsilcileri toplanmışlar. Londra'dan gelen ve İstanbul'daki Kuvayi Milliye ileri gelenlerinin tutuklanması ile ilgili olan bir buyruk içeren sorun üzerinde görüşmüşler ve buyruğu yerine getirmeye karar vermişler. Bu bilgi, güvenilir bir kişiye sağlam bir yerden gizlice verilmiş ve bu gibi kimselerin bir an önce İstanbul'dan uzaklaşmaları gerektiği bildirilmiş. İlgililer, bu konuyu çeşitli olasılıklara göre inceledikten sonra, işin sonuna dek İstanbul'da kalarak namus ödevini yapmaya karar vermişler. Sadrazam Salih Paşa, bile bile bu duruma yol açmakta imiş. Onun için hükümeti düşürmeye çalışacaklarmış. Başaracaklarına güveniyorlarmış. (belge: 253)
    Rauf Bey'in bu telinin arkasından, gene o gün gelen kısa bir telinde: "Son bildirdiklerimize karşı ve hükümetin durumu üzerine hiçbir düşünce bildirmediğiniz için, telin size varmamış olmasından ve sağlığınızdan haklı olarak kaygılıyım. Cevabınızı gözlüyoruz" denilmekte idi. Rauf Bey'e ve bilgi için On Beşinci ve Üçüncü Kolordulara 11 Mart günü şu bilgiyi vermiştim:
    11 Mart 1920
    Dün akşam, yani 10/11 Mart 1920'de Ankara'da Fransız Temsilcisi Yüzbaşı Buazo'nun (Boizeau) dilmacı olup bize öteden beri gizlice haber ulaştıran bir kişi, Ankara'daki İngiliz Temsilcisi Vitel'in (Withall), aldığı bir tel üzerine, eşyası, ağırlıkları ve yanındaki adamlarıyla birlikte bugün Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a gideceğini ve bu trenden sonra İngilizlerin, demiryolu ulaştırmasını durduracaklarını bildirdi. Adı geçen Vitel, gerçekten bugün, habere uygun olarak, yola çıktı. Bu bakımdan, demiryolu ulaştırmasının da durması kuvvetle umuluyor. Bu işin, İtilâf devletlerince İstanbul'da alınan önlemlerle ilgili bulunduğu kuşku ***ürmez.
    Mustafa Kemal
    Rauf Bey'in son yazısına da şu yanıtı vermiştim:
    "Hükümete güvensizlik oyu vererek sizlerin atılış yapmanız o denli güçlü bir nedene bağlanamayacaktır. Grubun dayanışma ve direnme gücü ve işbirliğindeki kesin tutumu üzerine açık bir görüşe ve kanıya varmadıkça, Salih Paşa'nın Grup Yönetim Kurulu ile görüşmeksizin iş görmesini bir meşrutiyet sorunu yapma yolundaki kararınız üzerine hiçbir düşünce ileri süremem. İngilizlerin tutuklama kararına karşı Meclisin, sonuna değin yiğitçesine görevini yapması pek yararlı ve parlaktır. Ancak, sizinle birlikte, varlıkları ilerideki girişimlerimiz ve eylemlerimiz için çok gerekli olan arkadaşların, sonunda bize katılabilmeleri kesin olarak güven altına alınmalıdır. Yoksa, Grubun birlik ve kararlı olarak iş görmesini düzenleyebilecek kişileri şimdiden görevlendirerek sizlerin hemen buraya gelmeniz çok gereklidir. Buraya gelecekler arasında ülkeyi temsil niteliğinde olanlarla, gerekince hükümet kurmaya ve yönetmeye yeterli kişilerin bulunması önemlidir. İtilâf Devletlerinin zorlama önlemlerine başvuracakları kuşku ***ürmez.... vb. Mustafa Kemal." (belge: 254)
    Baylar, Rauf Bey'i ve öteki kişileri tam zamanında çağırmış olduğumuz, olaylarla, hem de üç dört gün geçmeden belli oldu. Ama ne yazık ki, bu çağrımız gerektiği kadar önem ve ağırlıkla dikkate alınmadı. Rauf Bey, Vâsıf Bey gibi kişiler, en sonunda tam bir uysallıkla Malta'ya gittiler. Bunu biliyorsunuz.
    Son dakikaya değin Anadolu'ya geçmek ve Ankara'ya gelmek yolunun ve önlemlerinin kimi arkadaşlarca hazırlandığı ve sağlandığı bana anlatılmıştır. Eğer böyle idiyse, bu kişilerin Ankara'ya gelmeyi kabul etmeyip İngilizlere teslim olmayı ve Malta'ya gitmeyi yeğlemelerindeki neden ve özür, gerçekten incelenmeğe değer. Doğrusu, Türkiye durumunun ve geleceğinin kuşkulu, karanlık, ölümcül görüldüğü kuramına göre, bu karanlık tehlike içine atılanların, korkunç ve ürkünç bir sonuçla karşılaşmaları kuruntusunun etkisi altında, en sonunda herhangi bir zindanda bir süre kalmak üzere düşmana teslim olmayı yeğleyebilecekleri uzak görülemez. Bununla birlikte, ben burada böyle ağır bir yargıya varmaktan çekinirim. Bu düşünce iledir ki, bu kişileri Malta zindanlarından kurtarmak için her yola başvurarak, elden gelen girişimleri yapmaktan geri durmadım.


  4. #35
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart

    İstanbul'un İşgali
    Baylar, İstanbul'da Onuncu Tümen Komutanından Ankara'da Yirminci Kolordu Komutanlığına 9 Mart 1920 gün ve 465 sayılı, şifre ile kapatılmış bir yazı, 14 Mart 1920 günü geldi. Açılmışı şu idi:
    Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne
    İngilizlerin Türk Ocağına el koymaları üzerine, Milli Talim ve Terbiye binasına taşınan Ocağın bu yeni taşındığı yer de dün öğleyin gene İngilizlerce yeniden işgal edilmiştir efendim. 9 Mart 1920. (Hâdi)
    Baylar, 1920 yılı Martının 16'ncı günü öğleden önce saat onda, makine başında şöyle bir tel verildi:
    İstanbul, 16.3.1920
    Ankara'da Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne
    Bu sabah Şehzadebaşı'ndaki Mızıka Karakolu'nu İngilizler basıp, oradaki askerlerle İngilizler çarpışarak, sonunda, şimdi İstanbul'u işgal altına alıyorlar. Bilgilerinize sunulur.
    Manastırlı
    Hamdi
    Ben bu telin altına kurşun kalemiyle "Tez elden Kolordulara benim imzamla, M. Kemal" işaretini koyduktan sonra, bu teli verenden açıklayıcı bilgi almaya başladım. Manastırlı Hamdi Efendi durmadan bilgi vermeyi sürdürdü:
    Bizim en güvendiğimiz bir arkadaşımız var ki, yalnız o değil herkes, yani gelenler söylüyorlar. Şimdi de Harbiye'ye girdiklerini haber aldık. Dahası, Beyoğlu telgrafhanesinin önünde İngiliz erleri olduğunu öğrendik; fakat telgrafhaneyi işgal edip etmeyecekleri belli değildir.
    Bu sırada baylar, Harbiye telgrafhanesinden görevli Ali, bilgi vermeye başladı:
    Sabahleyin İngilizler basarak, altı kişi şehit oldu; on beşe yakın da yaralı var. Şimdi İngiliz erleri dolaşıyor. Şimdi, işte İngiliz erleri Harbiye Nazırlığına giriyorlar. İşte içeri giriyorlar. Nizamiye kapısına. Teli kes! İngilizler buradadır.
    Yeniden Manastırlı Hamdi Efendi bizi buldu:
    Paşa Hazretleri, Harbiye telgrafhanesini de İngiliz deniz erleri işgal edip teli kestiği gibi, bir yandan da Tophane'ye giriyorlar. Bir yandan da zırhlılardan asker çıkarılıyor. Durum ağırlaşıyor efendim. Sabahki çarpışmada 6 şehit, 15 yaralımız vardır. Paşa Hazretleri, yüce buyruklarınızı bekliyorum.16 Mart 1920.
    Hamdi
    Hamdi Efendi teli şöyle sürdürdü:
    Sabahleyin bizim erler uykuda iken, İngiliz deniz erleri karakola gelip giriyor. Erlerimiz uykudan şaşkın kalkınca çarpışmaya başlanılıyor. Sonunda bizden altı kişi şehit oluyor, on beş kişi yaralanıyor. Bunun üzerine, önceden bu alçaklığı tasarlamışlar ki, hemen zırhlıları rıhtıma yanaştırıp Beyoğlu bölgesini ve Tophane'yi işgal etmişler. Bir yandan da Harbiye Nazırlığını işgal etmişler. Dahası, şimdi ne Tophane ve ne de Harbiye telgrafhanesi bulunamıyor. Şimdi de haber almış olduğuma göre, Derince'ye dek yayılıyorlarmış efendim.
    İşte Beyoğlu telgrafhanesi de yok. Orasına da el koydular sanırım. Tanrı korusun. Buraya da gelmesinler. İşte Beyoğlu telgraf görevlileri, müdürleri geldiler. Kovmuşlar.
    Bir saate dek burası da işgal olunacaktır. Şimdi haber aldım efendim.
    Rahmetli Hayati Bey, ilk haberi veren telyazısı üzerine benim yaptığım işarete uygun olarak verilen bilgileri özetlemiş. Rumeli ve Anadolu'daki bütün komutanların adreslerine çektiriyordu. Bir an önce İstanbul üzerinden Edirne'ye çektirilmesini söylemiştim. (belge: 255) Hamdi Efendi :
    Yüce buyruklarınız yerine getiriliyor. Edirne'ye yazıyorum, bütün merkezleri hazır ettirdik.
    diye bildirdi. Hamdi Efendi'den:
    Milletvekilleri için bir haber aldınız mı? Meclisi Mebusan telgrafhanesi ile haberleşme oluyor mu?
    diye sordum. Hamdi Efendi:
    Evet oluyor. On Dördüncü Kolordu Komutanı hazır. Paşa istiyordu, verelim mi?
    Baylar, bundan sonra artık Hamdi Efendi'nin sözünü işitmedik. İstanbul telgraf merkezinin de işgal edilmiş olduğu kanısına vardık.

  5. #36
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart

    Manastırlı Hamdi Efendi
    Bu yurtsever ve yiğit Manastırlı Hamdi Efendi olmasaydı, İstanbul'da geçen bu acı olayları öğrenmek için kimbilir ne zamana dek bekleyip duracaktık? İstanbul'da bulunan nazır, milletvekili, komutan ve örgütümüz adamları içinden bir kişi çıkıp da zamanında bize haber vermeyi düşünememiş olduğu anlaşılıyor. Demek, hepsini heyecan ve çarpıntı kaplamıştı. Bir ucu Ankara'da bulunan telin İstanbul'da bulunan ucuna yanaşamayacak denli şaşkın bir duruma gelmiş oldukları yargısına varmak, bilmem ki doğru olur mu? Telgraf memuru Hamdi Efendi sonradan Ankara'ya gelerek karargâhımız telgraf memurluğunu yapmıştır. Kendisine borçlu olduğum teşekkürü burada açıkça söylemeyi ulus ve yurt ödevlerimden sayarım.
    Baylar, bu durum üzerine her şeyden önce doğabilecek bir kötülüğün önüne geçmek için şu buyruğu verdim:
    Telyazısı, ivedidir.
    Ankara, 16 Mart 1920
    Bütün Vali ve Mutasarrıflara
    Sivas'ta Üçüncü Kolordu, Bandırma'da On Dördüncü Kolordu,
    Ankara'da Yirminci Kolordu, Erzurum'da On Beşinci Kolordu,
    Konya'da On İkinci Kolordu, Diyarbakır'da
    On Üçüncü Kolordu Komutanlıklarına,
    İzmir Cephesinde Refet Beyefendiye,
    Balıkesir'de Altmış Birinci Tümen Komutanlığına,
    Bütün Müdafaai Hukuk Merkez ve Yönetim Kurullarına
    Bugünkü duruma göre ulusumuz, uygarlık dünyasının insanca duygularla dolu olan vicdanlarına ve bütün İslam dünyasının ruhsal birliğine güvenmekle birlikte, bir süre için, dost olsun, düşman olsun, bütün resmi dış dünya ile geçici olarak değinemeyecektir.
    Bu günlerde yurdumuzdaki Hıristiyan halka karşı göstereceğimiz insanca davranışın değeri pek büyük olduğu gibi; hiçbir yabancı hükümetin eylemli ya da görünüşte kalan yardımını görmeyen Hıristiyan halkın dirlik ve düzenlik içinde yaşamaları, soyumuzun yaratılışında bulunan uygarlık yeteneğine en kesin bir kanıt olacaktır. Yurt yararına aykırı çalışmaları görülenlerle dirlik ve düzenliği bozanlar için hangi din ve soydan olduklarına bakılmayarak, yasa buyruklarının eşitlik ve sertlikle uygulanmasını; bulundukları yerdeki hükümet örgütüne bağlılık gösteren ve uyrukluk ödevlerini eksiksiz yapanların korunup esirgenmesini önemle diler ve bu dileğimizin bütün ilgililere tez elden bildirilmesini ve bütün ulusa uygun görülecek araçlarla duyurulmasını rica ederiz efendim.
    Müdafaai Hukuk Heyeti Temsiliyesi adına
    Mustafa Kemal

  6. #37
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart

    İtilaf Devletlerinin Yurda Telle Yapmak İstedikleri Resmi Bildiri
    Baylar, İtilâf kuvvetleri, İstanbul telgraf merkezlerini işgal ettikten sonra yurda telle bir resmi bildirim yapmak istediler. Uyarmamız ve anımsatmamız üzerine, bu resmi bildirim -kimi merkezler dışında- hiçbir yerden alınmadı. Alanlar ve yanıt verenlerden belli başlıları şunlardır: İzmit Mutasarrıfı Suat Bey (belge: 256), Konya Valisi Suphi Bey. (belge: 257)
    Resmi Bildirim
    Beş buçuk yıl önce Osmanlı ülkesinin alınyazısına her nasılsa el koyan İttihat ve Terakki Cemiyetinin ileri gelenleri, Almanların aldatıcı sözlerine kapılarak Osmanlı Devletini ve ulusunu Genel Savaşa soktular. Bu haksız ve uğursuz siyasanın sonucu bilinmektedir. Osmanlı Devleti ve ulusu, bin türlü felaket geçirdikten sonra, öyle bir yenilgiye uğradı ki İttihat ve Terakki Cemiyetinin ileri gelenleri bile bir Ateşkes Anlaşması yaparak kaçmaktan başka çıkar bir yol bulamadılar. Ateşkes Anlaşması yapıldıktan sonra İtilâf devletlerine bir görev düştü. İşbu görev, eski Osmanlı ülkelerindeki bütün halkın, soy ve din ayırmaksızın yarınki mutluluklarını, gelişmelerini, toplumsal ve iktisadi hayatlarını güven altına alacak bir barışın temellerini atmaktı. Barış Konferansı, bu görevi yapmakla uğraşırken, kaçak ittihat ve Terakki ileri gelenlerinin düşüncelerini yürüten kimi kişiler, "Ulusal Örgüt" takma adı altında bir düzen kurarak ve Padişah ile İstanbul Hükümetinin buyruklarını hiçe sayarak savaşın acı sonuçlarıyla büsbütün tükenmiş olan halkı askerlik için toplamak, çeşitli halk toplulukları arasında geçimsizlik yaratmak, ulusal yardım diye halkı soymak gibi işlere kalkıştılar ve böylece, barış değil, sanki yeni bir savaş dönemini açmaya giriştiler. Bu özendirme ve kışkırtmalara karşın, Barış Konferansı görevini sürdürdü ve sonunda İstanbul'un Türkler elinde kalmasına karar vermiştir. İşbu karar, Osmanlıların gönlünü rahatlatacaktır. Ancak, bu kararlarını İstanbul Hükümetine bildirdikleri zaman, uygulanmasının ne gibi koşullara bağlı olduğunu da hatırlattılar. İşbu koşullar, Osmanlı illerinde bulunan Hıristiyanların canlarını tehlikeye düşürmemek ve bugün İtilâf devletlerinin askeri güçlerine karşı durmadan yapılmakta olan saldırılara son vermekti. İstanbul Hükümeti bu uyarmaya karşı, bir ölçüye dek iyi niyet göstermiş ise de, "Ulusal Örgüt" takma adı altında iş gören kimseler, ne yazık ki, dürtükleme ve kışkırtmalarından vazgeçmek istemediler. Tersine, hükümetin kendileri ile işbirliği yapmasını sağlamaya giriştiler. Herkesin sonsuz bir istekle beklediği barış için büyük bir tehlike yaratan bu duruma karşı İtilâf devletleri, yakında karara bağlanacak barış hükümlerinin uygulanmasını sağlayabilmek için, gerekli önlemleri düşünmek zorunda kaldılar. Bunun için bir tek çıkar yol buldular. Bu da, İstanbul'u geçici olarak işgal etmek idi. Bu karar bugün uygulandığından, kamuoyunu aydınlatmak için aşağıdaki noktalar açıklanır:

    1- İşgal geçicidir.

    2- İtilâf devletlerinin isteği, Padişahlığın erkini kırmak değil, tersine Osmanlı yönetiminde kalacak ülkelerde o erki desteklemek ve sağlamlaştırmaktır.

    3- İtilâf devletlerinin isteği, yine Türkleri İstanbul'dan yoksun etmemektir. Ama, Tanrı korusun, taşrada genel karışıklık ve kırım gibi olaylar çıkarsa, bu karar değiştirilebilir.


    4- Bu sıkışık zamanda, Müslümanlar olsun, Müslümanlardan başkaları olsun, herkesin ödevi, kendi işine gücüne bakmak, güvenliğin sağlanmasına yardım etmek; Osmanlı Devletinin yıkıntısından yeni bir Türkiye yaratmak için yaptıkları delilikle son bir umudu da yok etmek isteyenlerin aldatmalarına kapılmamak ve şimdi de padişahlık başkenti olarak kalan İstanbul'dan verilecek buyruklara uymaktır.
    Yukarıda sözü edilen kışkırtmalara katılan kimselerin bazıları, İstanbul'da yakalanmışlardır. Onlar elbette kendi yaptıklarından ve sonra o yaptıklarının sonucu olarak ortaya çıkabilecek olaylardan sorumlu tutulacaklardır.

    İşgal Kuvvetleri

    Bu bildirim dolayısıyla hemen şu genelgeyi yayımladım:

    16 Mart 1920 Bütün Vali ve Komutanlara ve Müdafaai Hukuk Kurullarına İstanbul'un, İtilâf devletlerince, çarpışma ile ve zorla işgali gerçekleşmiştir. Haince ereği olan birçok kişiler, bu suikasttan yararlanarak ulusu aldatmaya kalkışabilirler. Nitekim, resmi bildirim biçiminde, imzasız kimi bildiriler yayımlanmak istendiğini öğreniyoruz. Yanlış davranışlara yer vermemek ve gerçek duruma aykırı heyecanlar yaratılmamak üzere, bu gibi söylentilere kesinlikle önem verilmemesi gereklidir. Gerçek durumu izleyen Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti, ulusu aydınlatacaktır.

    Mustafa Kemal

  7. #38
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart

    Yabancı Devletlere Yaptığım Protesto
    Baylar, o gün türlü araçlarla şu protestoyu gönderdim :

    16 Mart 1920
    Protesto
    İstanbul'da İngiliz, Fransız, İtalyan Siyasal Temsilcilerine, Amerika Siyasal Temsilcisine, Bütün Tarafsız Devletler Dışişleri Bakanlıklarına ve Fransa, İngiltere, İtalya Millet Meclislerine verilmek üzere Antalya'da İtalyan Temsilciliğine
    Ulusal bağımsızlığımızı temsil eden Meclisi Mebusan ile birlikte İstanbul'da bütün resmi daireler İtilâf devletlerinin askeri güçlerince resmen ve zorla işgal edilmiş; bu arada, ulusal amaçlara uygun iş gören birçok yurtsever kimselerin tutuklanmasına da girişilmiştir. Osmanlı ulusunun siyasal egemenliğine ve özgürlüğüne indirilen bu son yumruk; hayatımızı ve varlığımızı, ne pahasına olursa olsun, savunmaya kararlı olan biz Osmanlılardan çok, yirminci yüzyıl uygarlık ve insanlığının kutsal saydığı bütün ilkelere; özgürlük ve ulus duygusu gibi bugünkü insan topluluklarının temeli olan bütün ilkelere ve bu ilkeleri ortaya koyan insanlığın genel vicdanına indirilmiş demektir.
    Biz, haklarımızı ve bağımsızlığımızı savunmak için giriştiğimiz savaşımın kutsallığına ve hiçbir gücün bir ulusu yaşamak hakkından yoksun bırakamayacağına inanıyoruz. Tarihin bugüne dek yazmadığı nitelikte bir yağınma olan ve Vilson ilkelerine göre düzenlenmiş bir Ateşkes Anlaşması ile ulusumuzu savunma araçlarından yoksun etmek gibi bir düzene dayanılarak yapıldığı için, ilgili ulusların şeref ve onurlarıyla da bağdaşmayan bu davranış üzerine yargıya varmayı, resmi Avrupa ve Amerika'nın değil, bilim, kültür ve uygarlık Avrupa ve Amerika'sının [Amerika'ya altı çizilen kısım yazılmamıştır. Yalnız "Amerikanın" sözü yazılmıştır. (Atatürk'ün notu)] vicdanına bırakmakla yetinir ve bu olaydan doğacak büyük tarihsel sorumluluğa son olarak bir daha dünyanın dikkatini çekeriz. Davamızın yasallığı ve kutsallığı, bu güç zamanlarda, Tanrı'dan sonra en büyük desteğimizdir.Anadolu ve Rumeli Müdafaai HukukHeyeti Temsiliyesi adına

    Mustafa Kemal

    O günün gecesinde şu yönergeyi genelge ile bildirdim:


    Şifre

    16 /17.3.1920
    Bütün Vali ve Komutanlara
    İstanbul'un ve resmi dairelerin, özellikle Meclisi Mebusan'ın, İtilâf devletlerince resmen ve zorla işgal edilmiş olması ve bu eylemin, Ateşkes Anlaşması ile ulusu silahından yoksun ettikten sonra yapılması söz konusu edilerek, İtilaf devletleri temsilcilerine ve bütün tarafsız devletler dışişleri bakanlıklarıyla İtilâf devletlerinin Millet Meclisi başkanlıklarına protesto telleri çekilmek üzere gösteri toplantıları yapılması gerekli görülmektedir. Protesto tellerinde özellikle, bu saldırının, Osmanlı egemenliğinden daha çok, yirmi yüzyıllık bir uygarlık ve insanlığın ortaya koyduğu özgürlük, ulusçuluk ve yurtseverlik ilkelerini vurmak olacağı ve Osmanlı ulusunun varlığını ve bağımsızlığını savunma konusundaki dayanç ve inancına bu olayın hiçbir etki yapamayacağı, yalnız uygar ulusların bu saldırıya göz yummakla büyük bir tarihsel sorumluluk altına girmiş olacakları belirtilmelidir. Tarafsız devletlerin dışişleri bakanlarıyla Millet Meclisi başkanlıklarına çekilecek teller, İstanbul'da ilgili makamlara verilmekle birlikte, Antalya'daki İtalyan Temsilcisi aracılığıyla da verilmelidir. Protesto tellerinin birer örneğinin de buraya gönderilmesini rica ederiz.Heyeti Temsiliye adına

    Mustafa Kemal


    Şifre

    16.3.1920
    Albay Refet Bey'e
    Son olaylar dolayısıyla her yerde yapılan gösteri toplantıları sonunda çekilecek protesto tellerinin birer örneğinin de İtilâf Devletlerinin toplantı halinde bulunan Millet Meclisi başkanlıklarına ve tarafsız devletlerin de dışişleri bakanlıklarına gönderilmesini yararlı sayıyoruz. Antalya'daki İtalyan Temsilcisinin bu işe yardımını sağlamanızı rica ederiz.Heyeti Temsiliye adına

    Mustafa Kemal


  8. #39
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart

    Ulusa Yayımladığım Bildiri
    Baylar, gene o gün ulusa şu bildiriyi yayımladım:

    16.3.1920
    Bildiri
    Bütün Komutanlara, Vali ve Mutasarrıflara ve Müdafaai HukukCemiyetlerine, Belediye Başkanlıklarına, Basın Derneğine İtilâf devletlerinin şimdiye dek ülkemizi bölüşmeye yol bulmak için giriştikleri çeşitli önlemler biliniyor. Önce, Ferit Paşa ile anlaşarak ulusu savunmasız bir durumda yabancı yönetimine tutsak etmek ve yurdun çeşitli önemli yerlerini savaşı kazanan devletlerin sömürgelerine katmak düşünülmüştü. Kuvayı Milliye'nin, ulusun genel desteği ile bağımsızlığı savunmada gösterdiği dayanç ve direniş bu düşünceyi altüst etti. İkincisi, Kuvayı Milliye'yi aldatarak ve ondan izin alarak doğuda üstünlük sağlama siyasası gütmek için Heyeti Temsiliye'ye başvuruldu. Kurul, ulusun bağımsızlığını ve ülkenin bütünlüğünü sağlamadıkça ve özellikle düşman elindeki yerlerin boşaltılmasına girişilmedikçe, hiçbir türlü görüşmeye yanaşmadı. Üçüncüsü, Kuvayi Milliye ile işbirliği yapan hükümetlerin işlerine karışarak ulusal birliği sarsma ve haince karşı koymaları özendirip daha çok kötülüğe sürükleme yolu tutuldu. Ulusal birliğin meydana getirdiği direnme ve dayanışma karşısında bu saldırılar da eridi. Dördüncüsü, yurdun alınyazısı üzerine kaygı verici kararlar alındığından söz edilerek kamuoyuna baskı yapılmaya başlandı. Namusu ve yurdu koruma uğrunda her türlü özveriyi göze almış olan Osmanlı ulusunun dayancı ve direnci önünde, bu korkutmalar da işe yaramadı. En sonunda, bugün İstanbul'u zorla işgal ederek Osmanlı Devletinin yedi yüzyıllık hayat ve egemenliğine son verildi. Açıkcası, bugün Türk Ulusu, uygarlık yeteneğini, yaşama ve bağımsızlık hakkını ve bütün geleceğini savunmaya çağrıldı. İnsanlık dünyasının beğenisi, İslam dünyasının kurtuluş dilekleri, yüksek ha****liğin yabancı etkilerden kurtarılmasına ve ulusal bağımsızlığın geçmişteki şanımıza yaraşır bir inançla savunulup sağlanmasına bağlıdır. Giriştiğimiz bağımsızlık ve yurt savaşında Ulu Tanrı'nın yardım ve kayırıcılığı bizimledir.Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk CemiyetiHeyeti Temsiliyesi adına

    Mustafa Kemal


    Baylar, bir yandan da bütün İslâm dünyasına seslenerek bu saldırıyı bir bildiri ile ayrıntılı olarak çeşitli araçlarla ilan ettik. Baylar, olay üzerine daha çok bilgi almayı beklemeksizin, telgrafçı Manastırlı Hamdi Efendi'nin verdiği bilgiden ve bu bilgiyi destekleyen, İşgal Kuvvetleri bildiriminden durumun içyüzünü anlayarak, gerekli gördüğüm ivedi önlemleri, açıklandığı üzere, hemen işgal günü aldım ve uyguladım. İstanbul'un işgali ve yapılan tutuklamalar üzerine çeşitli kaynaklardan birbirini tutmaz ve şişirilmiş bilgiler gelmeye başladı. Biz de çeşitli yollarla soruşturmaları sürdürdük. Yasama görevlerini yapmaya olanak göremeyerek dağılan milletvekillerinin ve kimi kişilerin İstanbul'dan kaçıp Ankara'ya gelmekte oldukları anlaşıldı. Yolculuklarını kolaylaştırmak için geçecekleri yerlerdeki ilgililere gerekli buyrukları verdim.

  9. #40
    KNIGHT RIDER - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Offline

    Uye No : 2072
    Üyelik tarihi
    02 Nisan 2014
    Konum
    türkiye
    Mesajlar
    464
     
     Uydu Alıcısı
     
     next 

    Standart

    Olağanüstü Yetkili Bir Meclisin Ankara'da Toplanması Kararı
    Baylar, 16 Martta İstanbul'un işgali gerçekleşir gerçekleşmez, aldığım önlemler arasında daha birtakımları vardır ki onları Büyük Millet Meclisi'nin ilk açılışında bildirmiş olduğum için burada yeniden ayrıntıya girmedim. Örneğin: Eskişehir ve Afyonkarahisar'daki yabancı birliklerinin silahlarının alınması ya da oradan uzaklaştırılmaları; Geyve, Ulukışla yakınlarında demiryollarının işlemez duruma getirilmesi ve Anadolu'da bulunan yabancı subayların tutuklanmaları vb. gibi önlemlerle ilgili ayrıntıları, Büyük Millet Meclisi'nin ilk tutanaklarında okumuşsunuzdur. Bu önlemler arasında en önemlisi, olağanüstü yetkili bir meclisin Ankara'da toplanmasını sağlama amacını güden ulusal ve yurtsal görevlerimizle ilgili karar ve bu kararın uygulanmasıdır. Baylar, bu konudaki kararımızı ve bu kararın nasıl uygulanacağını gösteren bir bildirimi, 19 Mart 1920'de, yani İstanbul'un işgalinden üç gün sonra yayımladım.
    Baylar, bu konu üzerinde iki gün kadar komutanlarla makine başında görüşerek düşüncelerini öğrendim. Ben ilk yaptığım karalamada "Kurucu Meclis" deyimini kullanmıştım. Amacım da, toplanacak meclise devletin yönetim biçimini değiştirme yetkisi verilmesini ilk anda sağlamak idi. Ama bu terimin kullanılmasındaki amacı gereği gibi açıklayamadığım için, ya da açıklamak istemediğim için, halkın alışkın olmadığı bir terimdir diye, Erzurum ve Sivas'tan uyarıldım. Bunun üzerine "Olağanüstü yetkili bir Meclis" demekle yetindim.İ

    İllere, Bağımsız Sancaklara ve Kolordu Komutanlarına

    Devlet başkentinin de İtilâf Devletlerince resmi olarak işgali; yasama, adalet ve yürütme gücünden meydana gelen ulusal devlet gücünü kırmış ve Meclisi Mebusan, bu durum karşısında görev yapamayacağını hükümete resmi olarak bildirerek dağılmıştır. Şu duruma göre devlet başkentinin korunmasını, ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri düşünüp uygulamak üzere ulusça olağanüstü yetki verilecek bir meclisin Ankara'da toplantıya çağrılması ve dağılmış olan milletvekillerinden Ankara'ya gelebileceklerin de bu meclise katılmaları zorunlu görülmüştür. Bunun için, aşağıda bildirilen yönerge gereğince, seçimlerin yapılmasını yurtseverlik onurunuz ve anlayışınızdan beklerim:

    1- Ankara'da, olağanüstü yetkili bir meclis, ulusun işlerini yürütmek ve denetlemek üzere toplanacaktır.

    2- Bu meclise üye olarak seçilecek kişiler, milletvekilleri ile ilgili yasal hükümlere uyacaklardır.

    3- Seçimde, sancaklar seçim bölgesi olacaktır.

    4- Her sancaktan beş üye seçilecektir.

    5- Her sancakta, ilçelerden gelecek ikinci seçmenlerle sancak merkezinden seçilecek ikinci seçmenlerden ve sancak idare ve belediye meclisleriyle Müdafaai Hukuk yönetim kurullarından; illerde, il merkez kurullarından ve il yönetim kurulu ile il merkezlerindeki belediye meclisinden ve il merkezi ile merkez ilçesi ve merkeze bağlı ilçelerin ikinci seçmenlerinden oluşmuş gelecek bir kurulca özdeş günde ve özdeş oturumda seçim yapılacaktır.

    6- Bu meclis üyeliğine, her parti, her topluluk ve dernekçe aday gösterilebileceği gibi, her kişinin de bu kutsal savaşıma eylemli olarak katılması için bağımsız adaylığını istediği yerden koymaya hakkı vardır.

    7- Seçimlere her yerin en büyük sivil yöneticisi başkanlık edecek ve seçimin doğru yapılmasından sorumlu olacaktır.

    8- Seçim, gizli oyla ve salt çoğunlukla yapılacak; oyları kurulun kendi içinden seçeceği iki kişi, kurul önünde sayacaklardır.

    9- Seçim sonunda, bütün kurul üyelerinin imza edecekleri, ya da kendi mühürleri ile mühürleyecekleri üç tane tutanak düzenlenecek; bir tanesi yerinde alıkonularak, öteki iki taneden biri seçilen kişiye verilecek, öteki de Meclise gönderilecektir.

    10- Üyelerin alacakları ödenek, daha sonra Meclisçe kararlaştırılacaktır. Ancak, geliş yollukları seçimi yapan kurulların zorunlu giderleri olarak, uygun görecekleri tutarlar üzerinden, her yerin hükümetince sağlanacaktır.

    11- Seçimler, en geç on beş gün içinde Ankara'da çoğunlukla toplanmayı sağlamak üzere bitirilerek, üyeler yola çıkarılacak ve sonuç, üyelerin adlarıyla birlikte hemen bildirilecektir.

    12- Bu telin varış saati bildirilecektir.

    Ek: Kolordu Komutanlarına, İllere, Bağımsız Sancaklara bildirilmiştir.Heyeti Temsiliye adına

    Mustafa Kemal

    Baylar, bir hafta içinde, çeşitli yönlerden Ankara'ya gelmekte olan milletvekilleriyle, telyazı görüşmeleriyle ilişki kuruldu. Kendilerine, acılarını azaltmaya ve içgüçlerini artırmaya yarayacak bilgiler verildi. İstanbul'da artık bizim görüşümüzü izleyecek kimse kalmamıştı. Aylarca ve çeşitli yol ve yöntemlerle uyarmalarda bulunduğumuz halde, bizim dediğimiz biçimde örgütler kurmayıp, Karakol Cemiyetini kurup geliştirmeye çalışanların kimileri Malta'ya gitmiş ve İstanbul'da üyelerinin varlıklarından ve çalışmalarından bir iz kalmamıştı. Orada yeniden örgüt kurmak için çok sıkıntılı çalışmalar yapmak ve o zamanki durumumuza göre gücümüzün üstünde para harcamak zorunda kaldım.
    Saygıdeğer baylar, genel konuşmam arasında bir iki yerde, benim İstanbul'daki Meclisi Mebusan'a başkan seçilmem konusuyla ilgili sorundan ve bununla güdülen amaçtan söz etmiştim. Bunun sağlanamamış olmasından, küçük bir zorluk ile karşılaştığımı da bildirmiştim. Gerçekten, İstanbul'da Meclis saldırıya uğrayıp dağılınca, milletvekillerini toplamak ve özellikle, daha önce açıkladığım gibi bir meclis kurmaya girişebilmek için bir an duraksadım. Meclisi Mebusan Başkanı bulunan Celâlettin Arif Bey'in Ankara'ya gelip gelmeyeceğini kuşkusuz bilemiyordum. Gelecek olursa, onun gelişini beklemeyi ve çağrıyı onun aracılığıyla yaptırmayı düşündüm. Ama durum pek çok hızlı ve tezlikle davranmayı gerektiriyordu. Bilinmeyen bir olasılığı bekleyerek zaman yitirmeyi uygun bulmadım. Ama, vereceğim kararın uygulanmasını sağlamak için de, bir iki gün telgraf başında bütün komutanların düşündüklerini dinlemekle vakit geçirmeye zorunluk duydum. Celâlettin Arif Bey'le Martın 27/28'inci gecesi Düzce' ye varışında, bağlantı kurulmuştu. Kendisine şu teli yazdım :

    Sayı34Ankara, 27/28.3.1920 Düzce'de Meclisi Mebusan Sayın BaşkanıCelâlettin Arif Beyefendi'ye
    İstanbul'u İngilizlerin resmi ve eylemli olarak işgal etmeleri üzerine devlet kuvvetlerinin tutsak edilmesi ve baskı altına alınması ve Meclisi Mebusan'a saldırılmakla ulusun bağımsızlığına ve ulusal onura saldırılmış olması; bu yüzden milletvekillerinin, ülkenin alınyazısı ile ilgili görevlerini yapamayacakları kanısına vararak ulusun bağrına sığınmak zorunda kalmaları, devletin ve ulusun bütün kuvvetlerini buyruğu ve denetimi altında bulunduracak bir olağanüstü meclise pek çok gereksinme doğurmuş olduğundan, Ankara'da olağanüstü yetkileri olan bir meclis toplamaya Heyeti Temsiliye'nin karar verdiği ve gereğinin yapılmasının genelge ile her yere bildirildiği sizce de bilinmektedir. Bu konu ile ilgili olan 19.3.1920 günlü genel bildirimi okuyarak, bunu desteklemek ve seçimlerin çabuklaştırılmasını ve toplantının bir an önce yapılmasını sağlamak amacıyla, bizim görüşümüze sizin de katıldığınızı kamuoyuna kısa bir bildiri ile şimdiden duyurmayı yararlı görüyoruz. Yüce cevabınızı beklemekteyim efendim.

    Mustafa Kemal

Sayfa 5/8 İlk ... 5 ... Son

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

Benzer Konular

  1. korax v4 orginal ve dönüşüm bölüm kodları
    Korax Ip Plus Hd V4 forum içinde, yazan memoli1478
    Yorum: 4
    Son Mesaj: 10.Mayıs.2018, 00:15
  2. Ahmet Arif - Anadolu (Bölüm 2)
    Şiirler forum içinde, yazan pokker1
    Yorum: 0
    Son Mesaj: 14.Ağustos.2017, 14:56
  3. Ahmet Arif - Anadolu (Bölüm 1)
    Şiirler forum içinde, yazan pokker1
    Yorum: 0
    Son Mesaj: 14.Ağustos.2017, 14:56
  4. Nutuk 2.bölüm
    Kütüphane forum içinde, yazan KNIGHT RIDER
    Yorum: 67
    Son Mesaj: 17.Ekim.2014, 17:35
  5. Nutuk 1.bölüm
    Kütüphane forum içinde, yazan KNIGHT RIDER
    Yorum: 27
    Son Mesaj: 17.Ekim.2014, 17:11

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Facebook platformu Giriş